Farklı Bir Asya Ülkesi: Singapur

Asıl hedefim Kamboçya ile ilgili planlar yaparken, aktarma yapma mecburiyetini de dikkate alarak Singapur gibi küçük bir ülkeyi görebilirim diye düşündüm.

Türk Hava Yollar'ının her zamanki gibi pahalı uçtuğu bu rotada imdadıma Singapur Havayolları yetişti. Arap yarımadası şirketleriyle uçmak ekonomik olmakla birlikte uçak kalkış saatleri dolayısıyla gidiş ve gelişte 2 gününüz kayboluyor. Singapur Havayolları İstanbul’dan 13:25’de hareket edip, yerel saatle sabaha karşı 5’te orada oluyor. Uçakta uyuyabildiyseniz, tam bir gün size kalıyor. Valizlerinizi hotel-hostelinize bırakıp, jet-laginizi yenmek için kendinizi yolara atabilirsiniz.

Singapur Havayolları ile ilk kez uçtum. Konforlu, eğlence sistemleri mevcut, personelin ilgisi ve güleryüzlülüğü yüksek. Yemekleri türk damak tadına uygun. Ülke küçük bir ada devleti olmasına rağmen, havayolu, Asya’nın Bangkok’tan sonraki en işlek hava alanına sahip. Chiangi ismini daha önce duymuşsunuzdur, içerisinde ağaçlı yollar, havuzlarında balıklar olan yeri geldiğinde uzanıp yatacağıız yataklar, dev ekranda maç keyfi, ücretsiz masaj cihazları, her şey yolcuların rahatı için düşünülmüş devasa bir hava alanı. Singapur Havayolları güvenlik unsurlarıyla da ön plana çıkıyor. Firmanın sadece 1 tane ölümlü kazası var, o da yerde, Tayvan’da yanlış pistten kalkmaya çalışırken gerçekleşmiş.

Biraz da Singapur hakkında genel bilgi vermek gerekirse, Singapur bir ada-şehir devleti. Çok küçük bir toprağa sahip. Ancak geçmişi 1400’lü yıllara kadar uzanıyor. Uzun yıllar da sömürgeci devletlerin ilgi odağında bulunuyor. Nufüsun ¾’ü Çinlilerden, %15’i Malaylardan geri kalanlar da Hintlilerden oluşuyor. Ülkede İngiliz sömürü zamanlarının etkisiyle İngilizce tüm halk tarafından konuşulabilyor. İklime gelirsek, ekvatora çok yakın bir konumda bulunduğundan tropikal bir iklim hakim ve yılın tüm ayları benzer, yüksek nemli bunaltıcı sıcaklıklara sahip. Yılın her zamanı ziyaret için uygun bir ülke.

Singapur’la ilgili ilk izlenimim bana Amerikan şehirlerini anımsatmasıydı. Geniş ve boş yollar, yüksek binalar, yollarda koşan insanlar, tertemiz kaldırımlar, park ve bahçeler. Nerede olduğunuzu bilmeden bir noktasına bırakılsanız, insanlar olmasa bir Asya ülkesinde olduğunuzu anlamanız imkansız. Demografik yapı olarak karışık olan ülke, expatlar için de cazibe merkezi. Pek çok beyaz tenli, oraya ait olduğu her halinden belli insan görmeniz mümkün.

Singapur oldukça pahalı bir ülke. Sırt çantalı gezginlerin tek avantajı güzel bir tren ağının bulunması. Diğer Asya şehirlerinde görmeye alıştığımız MRT ve LRT burada da aktif olarak kullanılıyor. Ben 3 günlük tren-otobüsleri ücretsiz kullanabileceğim bir MRT kartı aldım. 3 günlüğü 30 Singapur doları, yaklaşık 60.-TL, ancak kartı iade ettiğinizde 20.-TL’yi geri alabiliyorsunuz. Söz konusu kartları sabah 8’den sonra en alt katta bulunan MRT istasyonundan alabilirsiniz. Singapur gibi pahalı bir şehirde günlük 14-15.-TL’ye sınırsız ulaşım bulunmaz nimet. Taksiye dünya para bayılmaktansa bu kartı kullanmanızı tavsiye ederim.

Şehrin kalbi Marina Bay ve çevresindeki atraksiyonlar. İkonik gemi şeklindeki otel resminden de hatırlayacağınız bu alanda Singapur nehri okyanusla buluşuyor. Otelin altında içerisinde kumarhanenin, lüks markalara ait pek çok mağaza ve restorantın bulunduğu bir alışveriş merkezi var. Dilerseniz otelin seyir terasına ücret karşılığı çıkabiliyor ya da otelde kalarak, çatı katında bulunan “infinity pool”da yüzebiliyorsunuz.

Benim bulunduğum dönemde Endonezya’daki orman yangınları sebebiyle şehir bir çeşit duman altındaydı. Resimlerden de görebileceğiniz gibi gök yüzü oldukça sisli. Maalesef bulunduğum dönemde bu sis eksik olmadı, sonradan Filipinler’de bazı uçak seferlerini etkileyecek kadar yoğun bir duman olduğunu öğrendim.

Bu bölgede turistlerin uğrak yerlerinin başında Merlion geliyor. Yarı aslan, yarı balık figürü bir çeşme, Singapurlular için önemli bir yapıtmış, ancak pek bir estetik bulduğumu söyleyemeyeceğim. Ancak ilginçtir turistlerden en çok rağbet gören alan da burası. Herkes özçekim sırasında.

Singapur her ne kadar göze hoş gelse de yapay bir şehir. Bunu attığınız her adımda hissediyorsunuz. Her ne kadar bu duruma içerlesem de yine de haklarını yemek istemem. Bu kadar küçük bir alanda yapılabileceklerinin en iyisini yapmaya çalışmışlar. Her hangi bir tarihi, doğal güzellikleri olmadığından kendilerince birşeyler yapmaya çalışmışlar. Bunlardan en bilinenleri de Gardens By the Bay. Meşhur botanik bahçeleri. İçerisinde tematik bir kaç bölüm bulunuyor. Otelin içinden girilerek, bir üst geçit vasıtasıyla bahçelere ulaşılabiliniyor. İlk kısmı halka açık, ücretsiz ancak tematik bahçeleri görmek için para vermeniz gerekiyor. Tüm bahçeler 29 SGD, yaklaşık 60.-TL. Burada dünyadaki muadillerinden farklı olarak bitkiler dev platformlar üzerine yerleştirilmiş, aralarından şelaleler dökülüyor, nehirler akıyor. Yapay falan ama kendinizi bir film setinde hissetmenize yetiyor. Ben burada kendimi Avatar’daymış gibi hissettim.

Singapur'daki 2. günümü Sentosa adasına ayırdım. Sentosa adası Singapur merkeze teleferik ve metro ağıyla bağlı, 15 dakika uzaklıktaki bir ada. Yine daha önce bahsettiğim yapaylık hissi burada da kendini hissettiriyor. Adaya teleferikle gitmeyi seçiyorum. Gitmeden önce sizden paket turlar almanız bekleniyor. Adaya gittiğinizde ise aktivitelerin bunlarla sınırlı olmadığını görüyorsunuz. Aslında yine burada herşey para harcamaya endekslenmiş. Ücretsiz olan tek şey sahilde yürümek ve adanın etrafınız turlayan otobüsler.

Adada neler olduğuna gelirsek. Universal Stüdyoları, dünyanın en büyük akvaryumu, çocuklara yönelik çeşitli oyun alanları, orman içerisindeki çeşitli parkurlarda halatlarla gezmeyi sağlayan aktiviteler, sahilde yüzme, plajda oynanan çeşitli oyunlar, büyük bir alışveriş merkezi, kafeler, restorantlar vb. Adaya gelirken harcadığınız miktarın bir o kadarını da burada harcayacağınız garanti. Sadece tüm gün teleferik ve akvaryum bileti almama rağmen 130.-TL civarı tuttu. Gerisini siz hesaplayın.

Sadece 3 gün geçirmeme ve hostelde kalıp, toplu taşımayı kullanmama rağmen bile neredeyse gezimin yarı maliyetini Singapur oluşturdu. O yüzden özellikle sırt çantalı gezginlere 2-3 günlük sürenin yeteceğini, daha fazla süreyi düşünmemelerini tavsiye ediyorum.

Yazar Hakkında

mesuttoker

Hayatın anlamını bulur muyum bilmiyorum ama gezmek bana hayat katıyor, orası kesin.