İki Yüksek Tepe Arasında Kastamonu

Ekim ayının ortasında Kastamonu gezimi gerçekleştirdim. Kastamonu'ya uçakla gitmek istiyorsanız fazla seçeneğiniz yok. Sadece iki havayolu bu şehre direkt uçuyor. Şehrin küçük oluşu ve çevresinde ulaşılabilecek nüfusun azlığı düşünüldüğünde sanırım normal karşılanabilir. Uçuşumuz yaklaşık 1 saat sürüyor. Şehrin konumu gereği sabah saatlerinde sis olabiliyormuş. Bu gibi durumlarda gecikmeler yaşandığından, kış dönemi saat değişikliğine gidiliyor. Şansıma hava bugün açık, zamanında sorunsuz bir şekilde iniyoruz. Havalimanı ile şehir arası uzaklık yaklaşık 10 km. Taksiler 40-50 TL gibi abartılı rakamlar istiyor. Diğer seçenek minibüsler. Havaş burada yok sanırım ama yerel bir işletme 2 adet 30’ar kişilik minibüs çalıştırıyor.

Kastamonu'nun tarihini uzun uzun yazmadan merak edenleri şöyle alalım.

Benim şehir ile ilgili ilk izlenimlerime gelirsek, Kastamonu iki yüksek tepe arasında, Kızılırmak'ın bir kolu olan Gökırmak Nehri'nin etrafına kurulmuş. Şehirde ilk göze çarpan, tarihi dokusunu kaybetmemiş yöresel evleri. Şehrin sokaklarına daldığınız ilk andan itibaren her sokakta farklı bir bina sizi karşılayabiliyor. Şehir son yıllarda göç almaya başlamış. Bunu dar sokak aralarında birbirini geçmek için sıra bekleyen araçlardan anlayabilirsiniz.

Her sokak başında tarihi bir cami, hamam, bedesten, türbe ya da mezarlık görmek mümkün. Bir de her sokak başında bazen çekingen bazen size sokulan tombul kedileri göreceksiniz. Bu şehir halkı kedilerine iyi bakıyor.

Kastamonu’yu beklediğimden daha kalabalık ve modern buldum. Genelde ülkemizde şehirlerin içerisinden geçen nehirler pis ve bulanıktır. Bu şehirde tertemiz bir nehir akıyor. Çevre düzenlemesi ve köprü geçişleri estetik bir şekilde yapılmış. İnsanlar bu nehrin etrafında uzanan yollar üzerinde bir yerlere yetişme derdinde. Yayaların trafiğe pek aldırdıkları yok, uygun gördükleri yerden karşıya geçiyorlar. Ana cadde üzerinde pek çok kafe, mağaza sıralanmış. Sanırım gençlerin sinemadan başka sosyal yönden sıkıntısı yok.

Gezilecek yerlere internetten bir göz atın. Not almanıza gerek yok, sokaklara daldığınızda karşınıza çıkacaklarından eminim. Zamanım sınırlı olduğu ve aracım olmadığı için sadece şehrin içerisindeki yerleri gezebildim. İlçelerinde de gezilecek pek çok tarihi ve doğal güzellik var. Birkaçını saymak gerekirse: Mahmut Bey Camii, İsmail Bey Külliyesi, her yerde karşınıza çıkan konaklar, Liva Paşa Konağı ve Şehir Müzesi ve Kastamonu Kalesi.

Sadece kaleden detaylı olarak bahsetmek istiyorum. Şehir merkezinde nehri önünüze ya da arkanıza aldığınızda kuzey, güney istikametinde duruyor oluyorsunuz. Kale batı yönünde olacak, yüzünüzü kaleye döndüğünüzde hem sol hem de sağ taraftan kaleye çıkma şansınız var. Ben birine sorduğunda kalenin solundan daha rahat gideceğim tavsiyesi üzerine kalenin solunda olan yolu takip ettim. Sol taraf arabaların gidişine uygun, geniş ve dolaşarak çıkılan bir yol. Kalenin sağından ise, daha kısa bir rotadan, evlerin arasından gitmeniz mümkün.

Kalenin üzerinde Türk bayrağı ve güzel bir manzaradan başka pek bir şey yok. Ancak saat kulesiyle birlikte şehri en iyi görebileceğiniz yerler buraları. Ekim ayı ortasında gittiğim için hava güzeldi ve surlarda uzun süre zaman geçirebildim. Ancak rüzgarlı ve soğuk havalarda uzun süre kalabileceğinizi sanmıyorum.

Şehrin güzel bir silüetinin görülebileceği diğer nokta Saat Kulesi. Cumhuriyet Meydanı'ndaki hükümet konağını karşınıza aldıktan sonra sol taraftan çıkabilirsiniz. Aslında bu taraftan gidilmez gibi geliyor; ancak kule yüksek bir tepede olduğundan yol kıvrılarak çıkıyor. Bu yüzden çıkışa başlangıç yolu garip gelebilir. Ufak tabelalar da var, onları takip edin. Saat kulesi 1885 yılında yapılmış. O zamanlar bir nevi modaymış sanırım, benzerlerini pek çok Anadolu şehrinde bulabilirsiniz. Bulunduğu tepe üzerinde 3 tane kafe mevcut. Hafta sonları ve tatil günlerinde yer bulmak sorun olabilir. Bu noktada kaleyi ve şehri diğer taraftan görme şansı bulabilirsiniz.

Bunlar dışında çok hoş mimariye sahip camiler gördüm ama içlerinden özellikle birinden bahsetmek istiyorum, o da Kırk Direkli Cami. Cami içerisine girdiğinizde neden bu ismi aldığını anlıyorsunuz. Caminin ust kısımlarını tutan kolonlar ahşaptan oluşuyor. Bu cami dışında pek çok ahşap minareli cami görmeniz mümkün. Çok güzel bir görüntü oluşturuyor ve alışılmışın dışında bir estetik sunuyor.

Kastamonu’da konaklama için pek çok seçeneğiniz olmakla birlikte, gelenlerin ilk tercihi konaktan pansiyon-otele dönüştürülmüş yerlerde kalmak. Ekonomik olması açısından 60 TL’ye yer ayırtmışken, gittiğimde bu konaklarda günlük fiyatların 80 TL civarında olduğunu öğrenmemle birlikte, konaklama tercihini değiştirdim. İçerisinde kendine has dekoruyla on yıllar önce burada yaşıyormuş hissini yaşamanız mümkün. Yaz aylarında yöreye gelen tur gruplarını dikkate alarak önceden rezervasyon yaptırmakta yarar var.

Kastamonu’da ulaşım konusunda pek sıkıntı yaşamayacaksınız. Şehrin içerisinde görülmeye değer yerler birkaç kilometrelik alan içerisinde ve yürüme mesafesinde. Farklı noktalar için vilayet konağı önünden hareket eden belediye otobüslerini kullanmak mümkün. Ayrıca zamanınız varsa ve ilçeleri ziyaret etmek istiyorsanız otogar da merkezin sadece birkaç kilometre uzağında.

Kastamonu yemek konusunda da zengin bir yöre. Şehre geldiğinizde herkesin önerdiği bir restoran var. Cem Sultan Bedesteni. Aslında pahalı bir mekan ama tavsiyeler üzerine gitmek istedim. Akşam saatlerinde gittiğimde, 200 kişilik bir misafir grubunun yemeği nedeniyle yemek yiyemedim. Ancak mekanın atmosferi ve konumu nedeniyle, önceden rezervasyon yaptırarak gitmenizi tavsiye ederim. Ne yenir meselesine gelince, şehirde en çok karşınıza çıkacak şeyler, “etli ekmek” ve “tirit” olacak. Uygun gördüğünüz bir restoranda denemenizi tavsiye ederim.

Sonuç olarak Kastamonu bende güzel izler bıraktı. Çalışmak için gitmek zorunda olsam seçeceğim illerden biri olurdu. Küçük ama canlı bir şehir. Daha uzun kalmak ve ilçelerini de gezmek dileğiyle.

Gezilerimi instagram ve facebook adreslerim üzerinden takip edebilirsiniz.

Yazar Hakkında

mesuttoker

Hayatın anlamını bulur muyum bilmiyorum ama gezmek bana hayat katıyor, orası kesin.