Günümüz insanları olarak sürekli zamanın darlığından dem vuruyoruz. Oysa ki 1 yıl her zaman 365 gün, 1 gün de 24 saatti. Öyleyse şikayet etmek yerine bu zamanı daha verimli ve keyifli değerlendirmenin yollarını aramalıyız, öyle değil mi? İşte tam da bu sebeple, hummalı bir bavul hazırlığı gerektirmeyen, İstanbul’dan arabanıza atladığınız gibi gidebileceğiniz 10 yakın yeri sizler için derledik! Ancak yola çıkmadan önce unutmamanız gereken bir şey var: aracınızın güvenliği. Bir bavul bile hazırlamadan gideceğimiz kısa seyahatlerde dahi seyahat güvenliğimize dikkat etmemiz gerekiyor.
1) Yedigöller / Bolu
Batı Karadeniz Bölgesi’nde, Bolu il sınırları içinde oldukça engebeli bir yörede bulunan Yedigöller Milli Parkı, heyelanın oluşturduğu gölleriyle zengin bir bitki örtüsüne sahip. Bolu’nun Mengen ve Yığılca ilçeleri sınırında bulunan ve yaklaşık 2.020 hektarlık bir alana yayılarak Yedigöller’i de içine alan park, 1965 yılında “Milli Park” ilan edilmiş. Milli Park’ın içerisinde, güneyden kuzeye 1.500 metrelik bir alan içerisinde sıralanan Sazlıgöl, İncegöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl’ü mutlaka görmelisiniz.
2) Atatürk Arboretumu
Sarıyer sınırları içerisinde yer alan Atatürk Arboretumu’nu İstanbullular, “Huzur Bahçesi” olarak adlandırırlar. Her daim mutlaka yetiştirmesi gereken bir işi olan ve trafikten bunalan İstanbul insanı için bir kaçış noktasıdır çünkü burası. Belgrad Ormanı’na arabayla sadece 5 dakikalık mesafede olan Atatürk Arboretumu içerisinde 2 gölet ve yürüyüş yolları mevcut. Burası için en az 2-3 saatinizi ayırmanızı öneririz. Burada aynı zamanda böcek ve yaban hayvanları koleksiyonu ile memeli hayvan ve kuş koleksiyonu bulunuyor.
3) Kıyıköy / Kırklareli
Kırklareli’nin Vize ilçesi sınırlarında bulunan bir sahil kasabasıdır Kıyıköy. Dünyanın en eski taş oyma manastırlarından olan Aya Nikola Manastırı Kıyıköy sınırları içerisinde yer alıyor. Ayrıca Trakya’nın yegane karaçam ormanları da yine burada yer alan değerlerden biri. Bunun dışında Macar meşesi, sapsız meşe, saçlı meşe, doğu gürgeni, karagürgen, dişbudak, kayın ve ıhlamur, Kıyıköy’ün ormanlarını süslüyor. Burada gezerken küçük sevimli balıkçı teknelerini, kırmızı tuğlalı surları, ahşap ve taştan yapılmış Rum evlerini görebilir ve kendinizi bir filmde oynuyormuş gibi hissedebilirsiniz.
4) Sülüklü Göl
Doğayla baş başa bir tatil yapmak isterseniz adresiniz Bolu sınırları içerisinde yer alan Sülüklü Göl olmalı. İstanbul’dan ortalama 3 saatte ulaşılabilen bu göl, bozulmamış doğası ile dört mevsim farklı bir çehreye bürünür. 38'i endemik tür olmak üzere toplamda 406 bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır. Burası ayrıca devasa büyüklükteki ağaçları ile ünlüdür. Yıllara meydan okuyan bu ağaçlar gölün içerisinde muazzam bir fotoğraf karesi sunarlar. Su içinde çürümeden kalmış olmaları takdire şayandır ve Sülüklü Göl bu güzelliklerinden dolayı 1987 yılında koruma altına alınmıştır.
5) Gelibolu
Bu zamana kadar onun adına kaç film yapılmış, kaç şiir ve kaç yazı yazılmıştır bilinmez. Bilinen tek bir gerçek var ki o da tarih boyunca hiçbir zaman unutulmayacağıdır. Çanakkale Boğazı ile Saroz Körfezi arasında yer alan Gelibolu, sadece tarihi güzellikleri ile değil, doğal güzellikleri ile de ön plana çıkar. İlçe merkezinde bulunan Gelibolu Kalesi, kendisini ziyarete gelen turistlere “Hoş geldiniz memleketime” der gibi bakar.
6) Yuvacık Barajı
İzmit’e 10-12 km uzaklıkta, yayla görünümünde, doğal güzellikleri içinde barındıran ormanlık alanları ile bir cennet: Yuvacık Barajı. Yuvacık sınırları içerisinde yer alan barajın asıl adı, Kirazdere Çayı üzerine kurulduğu için, Kirazdere Barajı’dır. Baraj gölünün çevresiyle oluşturduğu güzellikler görülmeye değerdir. Barajdan Yuvacık’a yemyeşil ormanlardan çıkıyorsunuz. Yol üzerinde bulunan yemek tesislerinde de birbirinden lezzetli yemekler yiyebilirsiniz.
7) Abant / Bolu
Bolu şehrinin 34 kilometre güneybatısında bulunan Abant, şiirlere ilham verecek derecede güzel bir göldür. Yeşil rengin her bir tonuna hakim bitki örtüsü ile göz kamaştıran Abant Gölü, İstanbul’dan yaklaşık 3 saatte gidilebilecek bir cennet. Hangi sezon giderseniz gidin, bu güzellikten etkilenmemek mümkün değildir. Yaylaları ile meşhur Abant’a gitmişken, Yedigöller Milli Parkı, Samandere Şelalesi, Gölcük Tabiat Parkı, Ömerci ve Sinekli Yaylası, Semen Gölü, Güzeldere Şelalesi ve Akkaya Travertenleri gibi güzellikleri görmeden dönmeyin.
8) Ağva
İstanbulluların kaçış noktası olarak bilinen Ağva, klasik bir hafta sonu dinlenmesi için ideal bir lokasyon. Geçmişinde Hititler, Frigler, Romalılar ve Osmanlılara ev sahipliği yapmış olan Ağva, İstanbul’dan sadece 97 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Ormanlık ve yeşillikler içerisinde bir tatil için İstanbul’dan kısa bir seyahat sonrası ulaşabileceğiniz Ağva’da Göksu ve Yeşilçay nehirleri, Kilimli ve Kadırga koyları, Aşıklar Yolu ve Saklı Göl gitmişken görülmesi gereken yerlerdendir. Nehir kenarındaki otellerde konaklayıp nehre karşı bir kahvaltı keyfi yapmadan Ağva’dan kesinlikle dönmeyi düşünmeyin. Hazır şehrin kalabalığından uzaklaşmak ve kafa dinlemek üzere gelmişken deniz, kum ve güneş üçlüsünün tadını doyasıya çıkarın.
9) Tirilye / Bursa
İsmi 1960’lı yıllarda Zeytinbağı olarak değiştirilen ve eski bir Rum kasabası olan Tirilye, İstanbul’dan yapılacak bir hafta sonu kaçamağı için son derece ideal bir seçim olabilir. Bir tarafta Marmara Denizi’nin eşsiz güzelliği, diğer tarafta zeytin ağaçlarının verdiği özgürlük hissi ile Bursa’nın incisi Tirilye, sessiz ve huzur dolu bir kasaba. Zeytin ağaçlarıyla ve şaraplarıyla ünlü Tirilye’nin, adını meşhur kırmızı barbun balığından aldığı söylenir. Kemerli Kilisesi, Hristiyan İlkokulu, Medikion Manastırı (Agios Sergios Manastırı), Fatih Camii, Dündar Evi (Kilise), Tirilye’ye gitmişken kesinlikle görülmesi gereken yerlerden bazıları. Ayrıca Tirilye’nin meşhur balıklarının tadına bakmayı da kesinlikle ihmal etmeyin.
10) İznik / Bursa
İznik, eski adıyla Nikea, Bursa sınırları içerisinde yer alan ve İstanbul’a sadece iki saat mesafede bulunan bir ilçedir. Barındırdığı birçok doğal güzelliğin yanında tarihi mirasıyla da önemli bir kent olan İznik, bundan 1700 yıl önce Roma ve Bizans için dini bir merkez konumundaydı. Tıpkı İstanbul’daki örneği gibi, kiliseden camiye çevrilen Ayasofya (Orhan) Cami’siyle, Keramet Kaplıcasıyla, 1. Murat Hamamı’yla, M.Ö 4. yüzyıldan kalma tarihi surlarıyla ve elbette İznik Gölü ile İznik ilçesini mutlaka görmelisiniz!