İstanbul'un boğaz sırtlarında bulunan en büyük kalelerden biri Yoros Kalesi. Anadolu Kavağı'na giderken mutlaka uğramanız gereken kalenin atmosferi ise hayranlık uyandırıcı boyutlarda.
Tarih boyunca İstanbul’a hükmetmiş olan bütün medeniyetler şehri korumak amacıyla stratejik açıdan en önemli bölge olan boğazın girişindeki en yüksek noktalara kaleler inşa etmişler. Üstelik Boğaz'ın bir yakasına yapılmış kalenin diğer ikizi mutlaka karşı yakaya inşa edilmiştir.
Bölgede yaşayan kişiler tarafından Anadolu Kavağı Kalesi ya da Ceneviz Kalesi de olarak bilinen Yoros Kalesi’nin ikizi de Rumeli Kavağında bulunuyor. Bu iki kale Boğaz girişini kontrol etmek amacıyla inşa edilmiş. Yoros Kalesi halen büyük bir kısmı orijinal haliyle günümüze kadar varlığını sürdürebilmiş bir yapı.
Buraya Anadolu Kavağı'nın otobüs duraklarının ardından gelinen patika yoldan bir süre tırmandıktan sonra, uçsuz bucaksız lacivert Karadeniz'i izleyerek, 3. köprünün planlandığı yeri de görüp, hafif bir sis, yer yer uçurumlar, etrafa gizlenmiş eski askeri kulübeler ve tepeyi kaplayan defne, çam ve meşelerin arasından geçerek ulaştık. Yakınlarda bulunan Hz. Yuşa Türbesi de ziyaret edilmesi gereken ayrı bir nokta.
Anadolu kavağı veya Ceneviz Kalesi kalesi olarak da bilinen kalenin adı, "kutsal yer" anlamına gelen "Hieron" kökünden geldiğini belirten görüş yaygın. Bununla beraber, antik dönem tanrılarından Zeus'a adanmış "uygun rüzgarlar'' anlamına gelen "ourios"tan aldığı da iddialar arasında. Ancak en geçerli kanıya göre, Yoros adı "Oros" yani dağ kökünden geldiği en yayın görüşlerin başında.
Anadolu yakasının kuzeyinde sarp bir yamaçta konumlanmış, boğaz boyunca beş yüz metre uzanan, genişliği yer yer altmış ila yüz otuz metre ulaşan Yoros Kalesi’nin iki adet boğaz yönünde ve iki adet kara yönünde olmak üzere toplam dört adet kulesi bulunuyor. Hem kara hem de deniz yönünde yapılmış ikiz kuleler bu kalenin her iki yönden gelebilecek istilacılara karşı güvenlik tedbiri amacıyla yapıldığını gösteriyor.
Günümüzde kalenin ziyaretçi girişi karadan tarafta bulunmakta ve yalnızca karadan tarafta olan kuleler ziyarete açık. Genişliği iki metreyi bulan kale duvarları ve büyük taşlar kullanılarak yapılmış olan bu kulelerin üzerinde herkesin kolayca görebileceği büyüklükte üzerinde Grek’çe kitabe bulunan tuğlalar yerleştirilmiş. Grekçe yazılmış bu kitabenin MS 610’dan sonra yani Doğu Roma İmparatorluğu (Orta Bizans) döneminde yerleştirildiğini gösteriyor.
Kale kurulmadan önce bölgede Zeus için yapılmış bir tapınak olduğu ve yapının bazı mimari parçalarının da bu tapınağın parçalarından yapıldığı düşünülüyor. Yoros Kalesi ilk olarak 1305 yılında Karadeniz’de bulunan Şile Kalesiyle birlikte Osmanlı Devleti’ne geçmiş fakat o dönemde deniz ticaretinde baskın güç olan Cenevizliler tarafından 1348’de ele geçirilmiş.
14.yüzyıl içinde hızla toprak kazanan ve boğazın Anadolu yakasına tamamen hakim olan Osmanlı Devleti, Yoros Kalesi’ni 14.yüzyıl sonunda Cenevizlilerden geri almış ve günümüze kadar ulaşmış bulunuyor.
Osmanlı İmparatorluğunun 8.padişahı olan II. Bayezid (3 Aralık 1447 – 26 Mayıs 1512) tarafından ilk ciddi bakımı yaptırılıp, kullanım alanı genişletilen bu orta çağ kalesine bir de mescit eklenmiş.
Osmanlı’da stratejik öneme sahip olan kalelerin idaresinden sorumlu olarak atanan komutanlara muhafız anlamına gelen “Dizdar” deniliyor. Kale dizdarının başlıca görevi kalede iç düzeninin, idaresinin sağlanması ve dıştan gelebilecek düşman saldırılarına karşı savunmasının yapılmasıydı.
Yoros Kale’si Dizdarı yönetiminde askeri görevler ve kalede gerekli çeşitli hizmetlerin gerçekleştirilmesi için yirmi kişilik küçük bir birlik konuşlandırılmış. Dizdar olan Mehmet Ağa bu birliğin ihtiyaçları için kaleye bir de hamam ekleterek o döneme özgü olan yaşam alanı niteliğine kavuşturmuş.
Osmanlı döneminde gerçekleştirilen bakım çalışmaları, mescit ve hamam gibi yaşamsal ünitelerin eklenmesiyle özgün bir yaşam alanına dönüşmüş olan Yoros Kalesi’nde 18.yüzyıl sonu ve 19.yüzyıl başlarında yirmi beş evlik bir Türk mahallesi bulunduğunu dönemin yazarlarından olan İnciyan bildirmiş.
Kalenin arka kısmındaki iki büyük kule arasından ön taraftaki geniş ve manzaralı büyük avluya girdiğimde, bu kuleler üzerinde Doğu Roma yazıtları ve simgeleri bulunan mermerler ve aralarından dikdörtgen taşlardan oluşan duvar ve hatıl sırası gözüme çarpıyor. Karadeniz tarafındaki kulenin üzerindeki kitabede "İsa'nın nuru, herkesin nurudur'' anlamına gelen grekçe bir metin, Marmara tarafındaki kulede ise "ışık, nur" ifadeleri bulunmakta. Kulelerin oldukça iyi korunmuş söylemek yanlış olmaz. Genel olarak kullanılan malzeme de yeni ürün olmaktan öte, devşirme yani Doğu Roma'nın aslen başka yapılarda kullandığı veya burada bulunan bir yapının içerdiği mermer ve taşlar. Geniş avluda ise, surlar arasına yerleştirilmiş denize dönük 5 kule ve harika bir manzara karşılıyor beni. Berrak akan boğaz, karşımda Rumeli ve boğazın sayısız tepelerini görmek ayrı bir keyif oluyor. Ne yazık ki Garipçe'de yapılan yeni köprü tahribatını da bu açıdan görebilmek üzüyor.
İstanbul'un fazla bilinmeyen bu kalesi, şu anda bakımsız bir durumda, bölgede İstanbul Üniversitesi ekibi tarafından kazılar başlamış dahi olsa bütçe sorunları nedeniyle olacak, ağır ilerler seviyede. Kazılarda ise, Osmanlı'ya ait lüleler, bronz gülleler, yemek kapları ve sikkeler bulunmuş. Buluntular ise şu anda İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde. Bu buluntular ise Osmanlı'nın bu kaleyi konaklama ve stratejik bir alana hakim olma gerekçesiyle kullandığının göstergesi.
Kalenin uydu görünümde burçlar, surlar ve duvarlar açıkça seçilebiliyor, iyi durumda olduğunu gözlemlemek de mümkün.
İstanbul Üniversitesi adına TC Kültür ve Turizm Bakanlığı izni ve TC Bakanlar Kurulu Kararı ile Prof. Dr. Asnu Bilban Yalçın tarafından kazı çalışmaları yürütülen Yoros Kalesi, 15 Nisan 2013 itibariyle UNESCO Miras Geçici Listesi’ne girmiş.
Eğer Anadolu Kavağı'na yolunuz düşerse mutlaka bu ihtişamlı kaleyi ziyaret ederek manzarasını ve geçmişinin kokusunu alın. Gerçekten de hayatın çok kısa, ancak aslında insana çok uzunmuş gibi geldiğini, bize de bu hayattan hiçbir şey kalmayacağının göstergesi adeta bu kale.
Tarihi Yoros Kalesi için gezi planını sabah erken saatlerde ve akşama doğru yapmak bu benzersiz tarihi doku içinde ve konumda gün doğuşu ve gün batımıyla mükemmel manzara fotoğrafları çekme fırsatı sunuyor.