Singapur Seyahat İpuçları

Singapur’da üç farklı etnik grup yaşıyor: Çinliler (çoğunluğu onlar oluşturuyor), Malezyalılar ve Hintliler. Herkesin Singapur’da bir mahallesi var ve burada kardeşçe yaşıyorlar. Yani Çin mahallesinin hemen yanıbaşında bir Hint tapınağı görmeniz çok mümkün.

Singapur'a Ulaşım

Türkiye'den Singapur'a direkt uçuşlar bulunmakta. Yolculuk 10 saat kadar sürüyor ama uçakta film izleyip, tüm ikramlardan güzel güzel yararlanabiliyorsunuz. Bu yüzden yolun uzun olması gözünüzü korkutmasın beklemenize değiyor.

Singapur Yemekleri

Singapur tam bir gastronomi cenneti. Uzak Doğu’nun en lezzetli yemeklerinin yanı sıra dünya mutfaklarının da birbirinden güzel örneklerini burada bulabilirsiniz. Marina Bay Sands‘de Gordon Ramsey, Wolfgang Puck gibi ünlü isimleri, Çin mutfağı için Imperial Treasure Super Peking Duck ve 9 Goubuli, Japon mutfağı için Waku Ghin ve Hide Yamamato, Fransız mutfağı için ise Iggy’s ve benim de adını çok sık duyduğum Andre’yi deneyimleyebilirsiniz. Benim sevdiğim mekanlar ise: İlki Kinki isimli bir Japon lokantası. Kinki adı ufak bir sumo güreşcisinden geliyor. Tüm karşılaşmalarda başarısız olan Kinki’nin canına tak etmiş ve en sonunda “If I can’t beat them I’ll feed them” demiş ve bu restaurantı açmış. Şimdi tüm sumocular orada takılıyomuş. Hikaye doğru mu bilmem ama ben Kinki’de yediğimiz herşeye bayıldım. Bir başka önerim de Michelin yıldızlı ve New York Times tarafından en iyi on restorandan biri seçilen meşhur Dim Sum‘cı “Din Tai Fung” ağızda patlayan özel sulu Dim Sum’ları çok beğeniliyor, ben ise bir tatlı sever olarak Nutella’lı Dim Sum’larla aşk yaşadım. Michelin yıldızları ve pahalı yerler bizi bozar diyorsanız size lezzetli sokak yemekleri de önerebilirim. Çin mahallesindeki birbirinden lezzetli yemekleri tadabileceğiniz gibi “Lau Pa Sat” isimli yemek mekanında da Singapur sokak yemeklerinin en güzel ve lezzetli örneklerini bulabilirsiniz.

İklimi

Singapur’un en yağmurlu dönemi aralık-mart ayları arasındaki dönemmiş. Ben nisan ayında gitmiştim ve şansıma sadece bir kez Muson yağmurlarına denk geldim, ama ne yağmur. Tam yarım saat boyunca bardaktan boşalırcasına yağdı. İşin ilginç yanı yağmur kesildiği anda sanki hayal görmüşsünüz gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Çünkü yerler hemen kuruyor, güneş açıyor ve hayat hiçbir şey olmamış gibi kaldığı yerden devam ediyor.

Konaklama

Gökdelenler ülkesi olan Singapur’da oteller de çok şaşaalı. Ben seyahatin ilk bölümünde “The Fullerton Hotel“de ikinci bölümünde ise Marina Bay Sandsde kaldım. Her iki otel çok güzel olsa da birbirinden çok farklı. Marina Bay Sand’s 3 blok, 2600 oda, 55 kat ve tepesinde bir gemi ile gerçekten muhteşem. Hele ki o havuzun güzelliğini anlatamam. Rüya gibi bir manzara eşliğinde gökyüzünde süzülür gibi yüzüyorsunuz. The Fullerton Hotel, Marina Bay Sand’s kadar ihtişamlı olmasa da bence daha sıcak bir otel ve o kadar kalabalık da değil. Özellikle hemen otelin arka kapısından çıkıp nehir boyunca yürüyüş yapabileceğiniz çok keyifli bir yol var. Dünyadaki en ilginç heykeller listesinde yer alan “The First Generation” heykelini de bu yürüyüşünüzde mutlaka görün, çok başarılı.

Bazı önemli bilgiler

Her ülkenin olduğu gibi Singapur’un da bazı kuralları ve dikkat etmeniz gereken noktaları var. Biz tabii her sokağı her köşeyi arşınlamadık ama genel olarak Singapur güvenli bir yer. Sokaklar hep cıvıl cıvıl ve hareketli. Singapurluların hassas oldukları bir konu sakız. Dışarıda, yollarda sakız çiğnemek hele ki sokağa atmak yasak. Bu konuda ciddi cezalar var. Singapur’da İngilizce çok yaygın konuşuluyor. İngilizce bilmeyen birine seyahatim boyunca rastlamadım, sadece Çin mahallesinde bir bakkalda çoook yaşlı bir teyze vardı ama o bile çat pat konuşuyordu. Yani kısaca İngilizce biliyorsanız sıkıntı yaşamazsınız. Şimdi diyeceksiniz senin Çin bakkalında ne işin vardı. Çin çayı arayışındaydım ama sizlere bir tavsiye, bilen birileri ile gidin veya detaylı tavsiyeler alın, çünkü yiyecek ve içecekler o kadar farklı ki açıklama yapsalar bile bazen hayatınızda hiç duyup görmediğimiz bir şeyi anlatmaya çalıştıkları için öylece bakakalıyorsunuz.

Ve Singapur’da bunları yapmadan dönmeyin

-Mutlaka manzaranın tadını çıkartabileceğiniz bir Rooftop havuza gidin. Singapur silüetine aşık olacaksınız. Benim tavsiye edebileceğim iki yer var; The Fullerton Bay Hotel’in teras havuzu ve tabii ki artık efsaneleşen Marina Bay Sand’s Hotel’in havuzu. (Marina Bay Sand’s havuzuna sadece konaklayan müşteriler girebiliyor, bilginiz olsun)

-Çin mahallesinde alışveriş ve yemek keyfini yaşayın. Birbirinden lezzetli sokak yemeklerinden mutlaka damak tadınıza uygun bir şeyler bulabilirsiniz.

-Botanik bahçesini dolaşın. Doğanın içindeki rengarenk ve birbirinden güzel çiçekler yüzünüzü kocaman gülümsetecek.

Singapur Raffles Otelde bir Singapore Sling için. 1915 yılında Raffles’de bulunan Long Bar Singapore Sling kokteyline imzasını atmış ve tüm dünyada büyük beğeni toplamıştır. Raffles Otel keyifli bahçesi ile çok hoşunuza gidecek.

-Nehir kenarında yürüyüş yapın. İsterseniz gece isterseniz gündüz Singapur Nehri’nin tadını çıkartın ve yol üstünde gördüğünüz duvar resimlerinin ve heykellerin önünde fotoğraf çektirmeyi ihmal etmeyin.

-Singapore Universal Studio’larını ziyaret edin. Ben çocuk muyum hiç işim olmaz demeyin, öyle itiraz edenler bizim grupta en çok eğlenenler oldu.

-Gece safarisi yapın. Hepimiz çocukluğumuzda hayvanat bahçesine gitmişizdir, ama gece safarisi biraz ürkütücü gibi gözükse de farklı bir tecrübe oluyor. Singapur’daki hayvanat bahçesinde hayvanlar doğal ortamlarında yaşıyor, öyle demirler çitler falan yok. Tabii ki vahşi hayvanlar için önlemler alınmış ama onlar da kafesleyerek değil derin çukurlarla etrafları çevrilmiş ve bu şekilde zarar vermeleri önlenmiş.

Gardens by the Bay yani Avatar bahçelerini sakın es geçmeyin. Gardens by the Bay’deki akıllı ağaçların neler yaptığına inanamayacaksınız.

-Mutlaka bir alışveriş mağazasına uğrayın. Alışveriş yapıp yapmamanız önemli değil sadece oradaki Food Corner’larda bile çok şaşıracaksınız gerçekten farklı kafe ve restoran konseptleri var. Ama sizi uyarayım 0 beden değilseniz bence pek kıyafet alışverişine girmeyin. Ben 38 beden olarak kendimi 150kg. gibi hissettim. Uzak Doğulu kadınların vücut yapısı bizimkilerden çooooook farklı.

-Mutlaka Dim Sum deneyin. Kalbe dokunmak anlamına gelen Dim Sum’ları günün her öğününde yiyebilirsiniz. Bir nevi buharda pişmiş mantı olan Dim Sum’ların karidesli, etli, içi sulu -ki bunu başka bir yerde zor bulursunuz, yumurtalı, sebzeli hatta ve hatta Nutella’lısı bile var.

-TWG Tea Saloon’un 800 çeşit çayından bir tanesini deneyin.  Menüde Türk çayının da olduğunu görünce şaşırmayın.