1895’te Malezya’dan ayrılan ve günümüzde bağımsız olan bu küçük ada gezginler için çok büyüktür. Metrekare olarak küçük olabilir ama bu kadar küçük alanda bu kadar çok etkinlik olur mu da dedirtir. 1946 yılında İngiliz kolonosi olan Singapur’da tabi ki trafik soldan işliyor, prizlerde açma kapama düğmesi var ve prizler kullandıklarımızdan farklıdır.
Tropikal iklime sahip bu ülkede nem oranı ve yağış çok yüksektir. Sürekli terliyorsunuz ve kendinizi kapana kısılmış hissediyorsunuz. En azından ben Ağustos ayında böyle hissettim. Doğru tarih olduğu söylenemez. Ama bir anda da yağmur yağabiliyor. Bu nedenle yağmurluğunuz mutlaka yanınızda olsun. Taksi fiyatları neredeyse Türkiye ile aynıdır. Yakın mesafeler için kullanmaktan çekinmeyin. 1 Singapur Doları 0,70 US dolarına denk geliyor. Merkez bir oteliniz varsa 10-15 dolara taksi ile geçebiliyorsunuz.
Singapur'da Görülecek Yerler
Sentosa Adası: Sadece eğlence için tasarlanmış bir adadır. Universal Film Stüdyoları'na gitmeyi tercih ettim. Ama beğendiğimi söyleyemem. Daha çok çocuklara hitap ediyor. Film sektörüne ait bir kaç alan görebildim. Diğer her şey oyun parkı konseptindedir.
Adada otel, akvaryum, oyun parkları, Madame Tussauds, Trick Eye Muesum, Tiger Sky Tower ve yunuslarla yüzme ekinliği gibi çok sayıda etkinlik bulunuyor. Her gün birinde zaman geçirseniz adayı gezmeniz günlerce sürebilir.
Teleferik: Sentosa adasına teleferik ile giderseniz şehri tepeden görebilirsiniz. Teleferiğin metro ile bağlantısı bulunuyor. Gidiş-dönüş 25 Singapur dolarıdır. Ayrıca ada içinde de bir teleferik bulunuyor.
Merlion Heykeli: Kentin simgelerinden biri olan Asya aslanını otel ve bahçelerin olduğu sahil bölgesinde ve Sentosa adasında görebilirsiniz.
Gece Safari: İlginç bir etkinliktir. Gece saati tren ile veya yürüyerek ormanı geziyorsunuz. Vahşi hayvanların yakınından geçip gidiyorsunuz. Kimi uyuyor kime size bakıyor. Ama doğal yaşamı net anlıyorsunuz. Yalnız girişte çok sıra beklediğimi itiraf etmem lazım. Aslında Universal Film Stüdyolarında da bekledim. Bu nedenle Singapore Tourist Pass almanızı öneririm.
Marina Bay Sends: Gemi Otel diye bilinen bu otelin en üst katında dünyanın en güzel havuzu bulunuyor. Havuza otelde konaklayanlar dışında dışarıdan kimse giremiyor. Şansımızı zorladık, ama sonuç alamadık. Fakat en üst kat seyir terasıdır. Buraya giriş ücretlidir. Ama biz Tower 3 kısmından otel de konaklayan insanlar gibi bornozlu ve havlulu turistlerle üst kata çıktık. Üst katta gece kulübü ve restoran bulunuyor. Bu nedenle kimse nereye gidiyorsunuz diye sormadı. Biz de seyrimizi ödeme yapmadan bu alandan yaptık.
Botanik Park: Giriş ücretsizdir. Bu park Hyde Park konseptinden farklıdır. Bölmeler ayrılmış bahçenin her kısmında ayrı iklim bitkileri bulunuyor.
Orkide Bahçeleri: Ülkenin bir diğer simgesi de orkidelerdir. Botanik park içinde 5 dolara giriş yapabileceğiniz bahçe görülmeye değer.
Çin Mahallesi:Sinagapur’da çok sayıda Çinli yaşar. Hatta yaşayanların çoğu Çinli’dir de denebilir. Buddha Tooth Rölik Tapınağı ve Müzesi de bu bölgededir. Farklı din ve kültürleri görebileceğiniz bir bölgedir.
Gardens By The Bay:Cloud Forest ve Flower Dome diye ikiye ayrılır. İkisi de birbirinden güzeldir. Şehrin ortasında ormanda tur atma şansınız oluyor.
Singapore Flyer: Londra’da bir örneği bulunan flyer her büyük şehirde karşınıza çıkar. Şehri tepeden görmenin en güzel yollarından biridir. Bence İstanbul’a da bir tane gerekli.
Clarke Quay: Şansım olmadı. Ama kaliteli gece hayatı bu bölgededir. Aldığım tavsiyeler göre bir gece ayırmak lazım.
Orchard Road: Singapur’un Bağdat Caddesi diye adlandırdım. Bol bol alışveriş yapabilirsiniz.
Bu şehri adam akıllı gezmek ve tüm nimetlerinden yararlanmak için bir haftaya ihtiyacınız var. Böyle bir imkanım olsa sadece 2-3 saatimi her bahçeye ayırır ve hiçbir şey yapmadan bir bankta otururdum. Yasaklar ülkesi diye tanıtılan bu şehirde de hayat diğer ülkeler gibidir. Sigara içme alanı azdır. Ama en büyük yasak durian meyvesi içindir. Havalimanda ve metroda yasaklı meyvenin panolarını görürsünüz. Silah yasak, sıvı sokmak yasak ve durian yasakJ Öğrendim ki kokusundan dolayı bu meyveyi toplu alanlara sokmak yasakmış. Düşündüm, ben pastırmayla ve peynirle yolculuk eden insanım. Bana vız gelir dedim. Dayanamadım ve bir tanesini koklama gafletinde bulundum. Böyle bir koku yok. Burnumu kesesim geldi. Sonrasında hak verdim. Ama Sinagpur’u yasaklar ülkesi diye tanımayın. Çok huzurlu, yeşil ve güvenli bir ülke olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.