Vizesiz ve Euro'suz Avrupa: Belgrad Gezisi

Bu sefer yazıyı olumlu cümleler ile süslemeyeceğim. Yazının okunma oranını düşürse de “Efsane Başkent” veya “Belgrad’ın bulunmaz gece hayatı” diye başlamayacağım. Her şeyden önce vizesiz ülkeler arasında olması ve Türkiye’ye yakın olması dışında öne çıkan alanları sınırlıdır. Son zamanlarda blog yazarlarına kızgınım. Her şehri öyle bir anlatıyorlar ki sanırsınız ki şehrin elçisi… Zaten aldıkları davetler/reklamlar nedeniyle de böyle yazmak zorunda olanlar var.

Belgrad

O başka bir konu. Bu durumu bir işin parçası gibi düşünerek saygı duyuyorum. Ama okuyucu bunun reklam olduğunu anlamalıdır. Bir blog platformunda bunları yazmak da herhalde benim garipliğimdendir. Ama konu blog yazarlarıyla ilgili değil. Okuyan karşı tarafın reklam yaptığını anlarsa bir problem kalmayacak. Bir yandan da her şeyin olumsuz yanlarını belirten blog yazarları da var ki bu açıkçası daha çok ilgimi çekiyor. Samimiler.

https://tomislavperko.com/en/negative-travel-experiences/

Çünkü şehre girdiğinizde bazen rüşvet,bazen kavga, bazen de idrar kokusu sizi karşılıyor. Keşke hayat HDR resimlerdeki gibi olsa… Reklam durumları dışında her ülkeye âşık olmuş gibi yazanlara kızgınım. Tabii ki her ülkenin yemeği, mimarisi, insanları beni de etkiliyor. Buna rağmen şu ülke kayak için iyi lokasyon bu bölge doğa bakımdan güçsüz de demek lazım ki gidecekler olanlar bunları hesaba katıp da gezmeye başlasın. Neyse biz konumuza dönersek açıkçası buraya gelmeden beni etkileyen konu Belgrad’ın dağılmadan önce Yugoslavya’nın başkenti olmasıdır.

Çocukluğumda Yugoslavya’yı özellikle Türkiye’ye gelen Yugoslav futbolcular nedeniyle ve baskette Yugoslav faulü teriminden dolayı hatırlıyorum. Düşünsenize, Slovenya-Hırvatistan-Sırbistan-Bosna Hersek-Makedonya-Karadağ-Kosova tek bir ülke… Efsane bir futbol takımı çıkar. Ayrıca daha önce yaptığım Balkan gezimde Tito hakkında bilgiler öğrenmiştim. Komünizm ile yönetilen bir ülkeyi gezmek beni heyecanlandırıyor. Herhalde 80’li yıllarda doğan her gencin sorusu komünizm bir suç mu yoksa harika bir yönetim şekli mi? Bilemiyorum… Ama elimde şunlar var:

  • Mostar’da Tito zamanını görmüş Türk-Müslüman bir kişi ile tanıştık. Tito döneminden memnundu. Dönemi özlediğini iletti. Zaten sonrası için Müslüman birinin memnun olması mümkün değil. Bildiğiniz üzere Sırbistan ile yaşananlar kitaplara ve filmlere konu olmuştur.
  • Yatay, uzun, avlulu ve eski binalar
  • Görkemli devlet binaları
  • Taksim Meydanı gibi boş beton meydanlar
  • İşsizlik
  • Eski arabalar

Belgrad’da durum bundan farklı değildir. Önemli nokta sizin gezi amacınız nedir? Kültürleri tanımaktan zevk alıyorsanız doğru adreslerden birindesiniz. Ama ihtişam veya ekstra güzellikler bekliyorsanız Belgrad beklentinizi karşılamaz. Sizin bakış açınız önemlidir. Paris’e gitmeyip Botsvana’ya giden gezginler var. “Doğru mu?” derseniz bu doğrusu yanlışı olan bir konu değildir. Alt-üst kültür veya üstün kültür olmaz. Yer masasında yemek kabalık, şamdan ile uzun masada yemek medeniyet denemez. Sokakta akordeon çalarak dilenen bir kişi bana çok farklı geliyor. Onu fotoğraflamak ayrı bir zevk. Ara Güler nasıl işim insanla demişse benim de işim insanladır. Her tatil diye adlandırdığım gezide daha çok şey öğreniyor. Dinlenmiyor tam tersi yoruluyorum. Araştırırken okuyor gelince yazıyorum.

Belgrad gezimizde 4 gün keyifli bir tatil yaptık. İki gün şehir merkezinde 2 gün Zemun yakınında Tuna Nehri kenarında yüzen evlerde kaldık. Belgrad gezilecek yerler, Belgrad tarihî yerler, Belgrad vizesi, Belgrad’da ne yenir, Belgrad para birimi, Belgrad Havalimanı ulaşımı ile bilgiler hakkında detayları yazımızda paylaşıyoruz. Günleri de tek tek anlatacağız.

Belgrad Vizesi / Sırbistan Vizesi

Sırbistan Türkiye'den vize istemeyen ülkeler arasında yer almaktadır. Sırbistan’a turistlik seyahat için kısa süreli gidecek T.C. vatandaşları vizeye tabi değildir. Ama her ülkede olduğu gibi son karar sınır polisine aittir. Bu nedenle otel rezervasyonunuzu ve dönüş uçak bileti bilgilerinizi yanınızda bulundurunuz.

Belgrad Para Birimi

Ülkede Sırp Dinarı kullanılmaktadır. Ülkeye gitmeden önce paranızı dolar veya euro olarak değiştirirseniz şehir çok sayıda döviz bürosu göreceksiniz. Ayrıca havalimanında da otomatik makinalardan döviz bozdurabilirsiniz. 1 euro 117-118-119 SD’na eş değerdir. Komisyon alınmadığına dikkat edin.

Belgrad Havalimanı Ulaşım

Taksi ücretleri yüksektir. 2 adet otobüs hattı vardır. A1 numaralı mini otobüs 3 euro, 72 no ise yerel para birimi kabul ediyor. Ama bilet kontrolü olmadığı için kişiler ücretsiz kullanıyor. Fakat siz bedava dediğimize bakmayın. Tüm hafta bilet almadık. Son gün havalimanına dönerken bilet olmadığı için hem otobüsten indirdiler hem de yüklü bir ceza ödedik. Az kalsın uçağı kaçıyorduk.

Otobüs detayları:

http://www.beg.aero/en/strana/8811/bus 

Belgrad Gezilecek Yerler

  • Knez Mihailova Caddesi
  • Republic Square (Özgürlük Meydanı)
  • Skadarlija
  • Terazije Meydanı (Trg Terazije)
  • Kalemegdan Kalesi
  • Ada Ciganlija
  • Zemun Gardos Tower

1. Gün

Havalimanına indiğimizde ilk işimiz paramatiklerden döviz almak oldu. Otobüs bileti alacak yer göremedik. Zaten bizler gibi kimse de bilet almadı. Ama elinizde bavulla görünce ceza kesmek için görevliler yazının başında ilettiğim gibi gelebilir. Havalimanında bilet alacak yer bulmak en iyisidir.

A1 hattı minibüs gibi işlediği için içeride ödeme yapabiliyorsunuz. A1’ler zemin katında 72 no’lu hat ise bir üst kattadır. Direkt olarak merkezde yer alan dairemize geçtik. Booking kullanıyoruz. Özellikle Digi Avantaj imkânı da olduğu için ödemelerin %5’lik kısmı bir sonraki ay faturamdan da düşüyor. Ama Airbnb daha uygun diye iletiyorlar. Bir dahaki gezimde bende karşılaştırmayı düşünüyorum. Daire kiralama fikri garip gelebilir. Ama Belgrad için normal. Genelde eski binaların içleri restore edilmiş.

Biz Nusha Apartmant’da kaldık. Daire dediğimiz zaten tek odadır. Ama 2 gün için yeterlidir. Küçük bir de mutfak olduğu için giderlerimizi azalttı. Konumu çok iyiydi. Skadarlija ve Republic Square arasında kaldığı için her yere yürüyerek gittik. Marketlere de yakın olduğundan rahatça alışverişimizi yaptık. Merkezde bir tane şık otel gördüm. O da Hotel Moskova ki şehrin en gözde yapılarından biri olduğu için ekstra pahalıdır. Otelde kalan birkaç ünlüden bahsedersek sanırım ilettiklerim daha iyi anlaşılacaktır: Albert Einstein, Ana Pavlova, Leonid Brezhnev, Indira Gandhi, Ray Charles, Robert De Niro, Brad Pitt, Bernardo Bertolucci, Maksim Gorky, Kirk Douglas, Michael Douglas, Milla Jovovich

2 gün merkezde kaldık. Rotanızı çizmeniz ve mesafeleri anlamak adına haritayı paylaşıyorum. Bu bölgeler birbiriyle bağlantılı ve rahatça yürüyerek ulaşabilirsiniz. Dilerseniz TerazijeMeydanı devamında Nikola TeslaMüzesi ve şehrin en büyük dinî yapısı Aziz Sava Katedrali yer alır. Açıkçası iki yere de uğramadım. Nikola Tesla Müzesi giriş ücreti 500 dinardır. Çok büyük bir müze değil. Ama elektrik ve bilime merakınız varsa uğrayın. Katedrale gelince ise şunu iletebilirim “Avrupa şehirlerinden sıkıldım.” Merkezde kilise/katedral, az ilerde kale, park hep aynı düzen hep aynı mimari… Buraya da uğramadım.

İlk gün Knez Mihailova Caddesi’nde aşağı yukarı yürüyüş yaptık. Beyoğlu’nun çok daha az canlı olanını hayal edin. Hatta İstiklal Caddesi’nde olduğu gibi burada da bir AVM var. AVM yan binasında da kaleye inen yol üzerinde Turizm Bilgi Masası yer alır. Kendilerinden de ücretsiz harita ve bilgi desteği aldık. Ikea, H&M gibi markaların mağazaları ana caddede sıralanmış. Ama fiyatlar uygun değil. Çok sayıda kafe ana caddede yer alıyor. VUK diye bilinen daha çok yerel yemekler satan restoranı tercih ettik. Kapısında VUK değil BYK yazar. Adını farklı görünce bizim de kafamız karıştı. Neyse ki bir kenarında VUK yazısını görünce anladık. Karadjordjeva diye menüde göreceğiniz bana tavuk şnitzelsarma gibi gelen yemeği denedik. Lezzetli! Meşhur kaymaklı cevapi’yi (köfte) Skadarlija’daki mekânlara bıraktık. Sonrasında da akordeon ve keman eşliğinde kahvemizi farklı bir kafede yudumladık.

Karadjordjeva Belgrad Yemekler

2. Gün

Sabah ilk iş kaleye gitmeye karar verdik. Kaleye geçerken yine Cumhuriyet Meydanı ve Knez Mihailova Caddesi’nden geçtik. Bu sefer Terazije Meydanı’na doğru yürüdük. Knez Mihailova Caddesi’nin paralel sokaklarından kaleye indik. Şehrin birçok yerinde göreceğimiz gibi burası da yeşillik. Kalenin en ucuna geldiğimizde bir iyi bir kötü şey bizi karşıladı. Sinekler berbattı! Ama Tuna ile Sava’nın kesişmesi harikaydı! Kalenin çevresinde Savaş Müzesi, Kilise ve çocuklar için dinozor temalı park yer alır.

Tuna ile Sava’nın kesiştiği yer diye bilinen Belgrad için iki nehri tekrardan araştırdık. Tuna Almanya, Avusturya, Slovakya, Macaristan, Romanya ve Sırbistan Belgrad’dan geçer. Sava ise Hırvatistan, Slovenya, Bosna Hersek ve Sırbistan’dan geçer. Geçtiği yerlere hayat verir. Hırvatistan harici bu ülkeler Türkiye gibi Karadeniz, Akdeniz ve Ege’ye sahip değil. Geçecek olan su buralarda İstanbul Boğazı havası yaratıyor. Ertesi gün konaklamamızı Tuna kenarında yüzen evlerde yapacağız.

Akşam saatlerinde tabii ki biz de Skadarlija’yı tercih ettik. Sanatçılar tarafından renklendirilen aracın girmediği bu sokakta canlı müzik, alkol ve enfes yemekler var. Balkan müziği eşliğinde pahalı olmayan et ve alkol menüsü ile dikkat çekiyor. Zaten ülkenin genelinde alkol pahalı değildir. Free Shop;Belgrad sokaklarında yer alan bir marketten daha pahalıdır. Bu sefer yemekte cevapi ve gurmanskapljesavica tercih ettik. Bira tercihim her köşe başında reklamını gördüğüm Jelen oldu. Hafif bira sevenler beğenecektir. Yemekler ise her yerde çok tuzludur. Mecazi anlamda iletmiyorum. Tuzlu yemek severler için dahi çok tuzlu yemekleri var. Köfteye kaymak konuyor. Bence tadını bozdu. Gurmanska pljesavica ise tavuk ve dana karışımından yapıldığı için farklıydı. Ama favorim “Ajvar”dır. Türkiye’de de yedim. Ama havasından mı suyundan mıdır inanılmaz lezzetliydi.

Dva Jelena, Sesi Moj ve Tri Sesira belli başlı mekânlardandır. Fark edeceksiniz, Dva Jelena ve Tri Sesira diğerlerine göre daha kalabalıktır. Dva Jelena’da yer bulamadığımız için Tri Sesira’yı tercih ettik. Yemekler ve servis iyiydi. Servis ülkenin her yerinde yavaştır. İyiden kastım hız değil. Kimsenin bizim gibi acelesi olmadığı için teker teker işlem yapıyorlar. Bu bize garip gelse de Slow City mantığında yaşayan birçok yer için durum aynıdır. Yavaş yavaş yemek ye! Canlı müzikte ufak bir sıkıntı yaşadım. Çalgıcılar geldiğinde bahşiş vermemek olmaz. Cüzdanıma baktım. 1.000 dinar ve 70 - 80 dinar var. Haliyle 70 - 80 dinar verince onlar da şaşırdılar. Ben ne verdiğimin farkında değilim ki, 70 - 80 fena rakam mı? Evet maalesef fena rakam:) Su zaten 60 dinar. Ama ben o açıdan bakmıyorum bira da 60 dinar. Kişiye bir bira parası vermişim gibi hissetmişken bir su parası verdim. Ayıp oldu tabi. Hiç vermesem daha iyi. Zaten bir zorunluluk yok. Onun için siz cebinize 200’lük sıkıştırın. Ne olur ne olmaz. Alkolün etkisiyle ne 1.000 verin ne de benim gibi bonkör davranıp 70 - 80 dinar. Müziğe bayılırsanız 1.000 – 2.000 – 10.000 dinar vermek de size kalmış. Çünkü yanınıza gelerek “Üsküdar’a gideriken” diye şarkı söylemeye çabalayan biri olunca biraz kabarıyorsunuz.

Yazıyı daha fazla uzatmayalım. Sadece turla ilgilenenler için 3. ve 4. bol resim ve keyifli bisiklet rotasıyla sitemizde yazının devamını bulabilirsiniz.  

Not: Sırbistan gibi vizesiz gidilen ülkeler hakkında daha detaylı bilgi almak istiyorsanız vize istemeyen ülkeler 2020 yazısını okumanızı tavsiye ederiz.