Ahmet Rüstem Ekici: “Cape Town beni çocukluğumdan beri Masa Dağı ve Ümit Burnu ile heyecanlandıran bir şehirdi”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1983 doğumluyum. Sanatla iç içe bir iç mimar ve TV set, sahne tasarımcısı olarak her araştırma ve  tasarım beni bilgisayar başından uzak diyarlara sürüklüyordu. Farklı dokularla, farklı kültürlere ait mimari yapılarla, her tasarımın ilham aldığı yaşadığımız dünya, doğa ile daha da iç içe olmak isteyen biri olarak dünyayı gezmeye karar verdim. Okumanın yanı sıra gezerek çok daha fazla bilgi depoluyor aynı zamanda araştırmak için daha da çok okumak zorunda hissediyorsunuz kendinizi. Ana dilimde kelime olarak net karşılığı olmayan "Wanderlust" kelimesi sanırım mottom.

Ahmet Rüstem Ekici: “Cape Town beni çocukluğumdan beri Masa Dağı ve Ümit Burnu ile heyecanlandıran bir şehirdi”

2014 yılının Kasım ayında bir Güney Afrika Cumhuriyeti seyahatiniz olmuş, nasıl karar verdiniz ve neden burayı seçtiniz?
Afrika kıtası; gizemli, büyük, insan duyu ve duygularını harekete geçiren bir kıta. Cape Town beni çocukluğumdan beri Masa Dağı ve Ümit Burnu ile heyecanlandıran bir şehirdi ve bu kıtanın minicik ama gelişmiş bir parçası. Yıllar geçtikçe doğal hayatı, bitki örtüsü ve gidip gören herkesin oraya aşık olması beni daha çok cezbetti. Cape Town'un 2014 Dünya tasarım başkenti olarak seçilmesi benim için ayrı bir önemli noktaydı. Türkiye'de kış mevsiminin orada yaz mevsiminin başlamasını fırsat bilerek 13 günlük bir seyahat programı hazırladım. Hedefim Orta Afrika'ya doğru ilerlemek ve yardım derneklerine gönüllü çalışmalarla elimden geldiği kadar yardım etmek. 

Ahmet Rüstem Ekici: “Cape Town beni çocukluğumdan beri Masa Dağı ve Ümit Burnu ile heyecanlandıran bir şehirdi”

Bu seyahatiniz öncesinde nasıl bir hazırlık yaptınız? Sağlıkla ilgili olarak bazı önlemler alınması gerekiyor mu?
Her bilinçli turist gibi bol bol internet araştırması yaptım. Bloglar, forumlar, sözlükler inceledim.  En önemli hazırlık oradan arkadaşlar edinmek oldu. Sosyal medyayı özellikle “ahmetrustem” Instagram hesabımı asla gereksiz kullanmıyorum. Cape Town'a gitmeden önce oradaki birçok tasarımcı ile Instagram sayesinde arkadaş oldum ve onlara ülkemizi temsil eden küçük hediyeler götürdüm. Yıllardır orada yaşıyormuşum gibi hissetmemi sağlayacak şehir içi ve dışında "Görülmesi gereken 10 yer" listelerinde bulunmayan yerleri görmemi sağladılar. Cape Town çok temiz bir şehir, herhangi bir hastalığa karşı aşı yapılması gerekmiyor. HIV'nin yaygın olduğu doğru. Üniversite gezilerimde bu durumla ilgili çok fazla çalışmanın yapıldığını gördüm. Güvenlik olarak eğer gideceğim bir bölgede savaş  yok ise internette okuduğum güvenlik bilgilere inanmıyorum. Taksim'de, Nişantaşı'nda tinercilerin yol kestiği bir yerde yaşayanlar olarak bizi ne korkutabilir? Bir şehirden korkmaktansa girilmemesi gereken bölgeleri öğrenmek daha iç açıcı. 

Ahmet Rüstem Ekici: “Cape Town beni çocukluğumdan beri Masa Dağı ve Ümit Burnu ile heyecanlandıran bir şehirdi”

Cape Town’daki deneyimleriniz hakkında bize neler anlatabilirsiniz?
Hollanda, İngiltere sömürgesi bir devlet; bağımsızlığını kazanınca bu ülkelerin kültürünü kaybetmemiş çünkü bu ülkelerin insanları hala orada yaşıyorlar. Bu farklılıkları mimari yapılarda da görmeniz mümkün. Palmiyeler, sörf yapan insanlar, sahil kıyısı Cape Town'ı Los Angeles'a benzetmeme neden oldu. Orada yaşayan insanlar ile gezmem şehri olabildiğince hissetmemi sağladı. Milyon dolarlık havuzlu evlerden çok uzaklaşmadan, tuvaletleri bile olmayan barakalardan oluşmuş kasabaların varlığının beni derinden üzmemesinin nedeni insanların "UMUT" dolu olması. Kentsel dönüşüm denen şey bizdeki gibi insanları bölgeden tamamen sürüp binaları yıkıp yerine lüks yaşam alanları inşa ederek yapılmıyor. Bölge insanla birlikte gelişiyor. İnsanları para kazanabilecekleri zanaatlar ile eğiterek bu kasabaları turizme açmaları, dışlanmamalarını sağlamış. En hoşuma giden deneyim sokak sanatçısı Juma Mkwela ile Woodstock denilen tehlikeli ama tasarım noktası olarak değişmeye başlamış bölgede yaptığımız sokak sanatı turu idi. Mutlaka Juma ile tanışın size harika bir tur programı hazırlayabilir, ona Facebook sayfasından ve internette bulunan e-mail adresinden ulaşabilirsiniz. Okyanusa karşı gün batımını izlemek, balinaların denize yavaşça giren kuyruklarını görmek paha biçilemez. Bitkileri seviyorsanız % 60'a yakın bitki örtüsü dünyanın başka bölgelerinde bulunmuyor. Pincushion ve Birds of Paradise en sevdiğim yöresel bitkiler... Sanat ve tasarım inanılmaz derecede gelişmiş 4 milyona yakın nüfusa rağmen neredeyse 4 katı nüfusa sahip İstanbul'dan fazla sanat galerisi mevcut. 

Ahmet Rüstem Ekici: “Cape Town beni çocukluğumdan beri Masa Dağı ve Ümit Burnu ile heyecanlandıran bir şehirdi”

Cape Town’a gideceklere tavsiyeleriniz nedir? Mutlaka görülmeli dediğiniz yerler nereler?
Mutlaka kırmızı otobüslere binin. Bir İstanbul turistine bunu önermem ama Cape Town, kırmızı otobüsler için harika. Trafik sıkıntısı zaten yok bu yüzden her 15 dakikada indiğiniz yerden sizi alan kırmızı otobüsler (3 rotası var) sizi neredeyse görmeniz gereken her yere götürüyor. İnternette araç kiralayın çok ucuz gibi yazılar var eğer sağdan direksiyona ve trafiğe alışık değilseniz önermem kaza yapanların çoğu bu araçları kiralayan turistlermiş. Mutlaka barakalardan oluşan kasabaları görün, oradaki insanların gözlerinde göreceğiniz umut ve mutluluğu İstanbul metrosunda asla göremezsiniz. Masa Dağı’na hava bulutlu ise çıkmayın yukarıda zaten hava olabildiğine soğuyor. Masa Dağı öyle bir dağ ki şehir onun eteklerinde ve sanki tüm şehri o koruyor, sarıp sarmalıyor. İnanılmaz bir bağ oluşuyor o dağ ve şehir arasında. Hapishanenin bulunduğu Robben Adası’ndan o dağı görmenin yarattığı hissi şu an cümle olarak yazamıyorum. 1 gün içerisinde 4 mevsim yaşarsınız gibi yazılar çok doğru bazen bir ağaç gölgesine geçtiğinizde bile hissedilir ısı farkı oluyor. Ne giyeceğimi bilemediğim zamanlar oldu yaz olmasına rağmen. Şarap, üzüm bağı önerim kesinlikle Delaire Graff Estate, harika peyzajı, sergilenen milyonlarca dolarlık sanat koleksiyonu kesinlikle görülmeye değer. Bir başka şarap, organik gıda ve spa merkezi Babylonstoren dekorasyonu ile ayrı bir harika. Ümit Burnu’na doğru yolculuğunuz size zebraları, deve kuşlarını, gerçekten tehlikeli olabilecek babunları, penguenleri, fokları, köpekbalıklarını görmenizi sağlayacak. 

Ahmet Rüstem Ekici: “Cape Town beni çocukluğumdan beri Masa Dağı ve Ümit Burnu ile heyecanlandıran bir şehirdi”

Cape Town’da yeme-içme alışkanlıkları nasıl? Bize önereceğiniz bir lezzet var mı?
Çok geniş bir dünya mutfağına sahipler. Her tarz restoranı görmeniz mümkün. Food Lovers Market denilen yerlerde kap boyutunuza göre açık büfe istediğiniz şeyleri alabiliyorsunuz daha güvenli sularda yüzmek istiyorum derseniz. Gitmeden restoranların menüsüne mutlaka göz atın harika dekorasyonlarına rağmen İstanbul fiyatlarının yarısı kadar olduğunu göreceksiniz. Balinaları izlemeye gittiğimiz Hermanus bölgesinde okyanusa karşı oldukça şık bir restoranda "okyanus tabağı" isimli bol karidesli, kalamarlı, balıklı, salatalı tavaya ve şaraba 17 TL ödedim. Alkol çok çok ucuz. İstanbul’da 45 TL olan Cosmopolitan gibi kokteyller orada 7 TL. Koyu bira seviyorsanız Castle tam size göre yok ben Efes içeceğim derseniz 30 yıldır orada bulunan Anatolia Türk Lokantası sizi bekliyor. Sunumlar oldukça başarılı ve porsiyonlar oldukça büyük. Bahşiş oranı toplam tutarınızın % 10'u. Kafelerinin ve kahvelerinin harika olması sanırım "Neden Starbucks yok bu şehirde?" sorusunun cevabı. 

Ahmet Rüstem Ekici: “Cape Town beni çocukluğumdan beri Masa Dağı ve Ümit Burnu ile heyecanlandıran bir şehirdi”

Sırada yine bir seyahat planı var mı? Nereye olacak?
Sıradaki seyahat planım; Cancun ve Sualtı Heykel Müzesi ve ardından Katmandu-Nepal. Güney Afrika'da kalacak yer sağlayan ve çok az maaş veren birçok yardım derneğine gönüllü olarak çalışabileceğime dair özgeçmişimi bıraktım. 40 yaşıma doğru hedeflerim arasında bu yardım dernekleri var eğer hayat planlarımla doğru orantılı olarak ilerlerse. Gezimanya bu konuda harika bir arşiv. Gezmeyi ve paylaşmayı seven insanlar ile dolu. Onların paylaştığı ilham verici deneyimler, belki benim de deneyimlerim olabilir. 

Gezi deneyimlerinizi paylaştığınız blog ya da websiteniz var mı?
İstanbul'da sürekli sergileri gezdiğim, sergiler hakkında yorumlarımı yazdığım bloguma Cape Town ile birlikte gezi menüsünü de ekledim. ahmetrustem.blogspot.com'da sanat ve sergi yazılarımı okuyabilir, dekorasyon önerilerimden faydalanabilir, tasarladığım televizyon stüdyolarını görebilir ve gezi yazılarımı okuyabilirsiniz. Aynı zamanda özçekimsiz : ) Instagram hesabım olan ahmetrustem'de de sanat tarihçisi yakın arkadaşım ile İstanbul'un bazı unutulmuş ve pek bilinmeyen yerlerini görme şansım oluyor bunları paylaşıyorum. Tasarımcı olmanın özgürlüğü ile bloguma yakında farklı olarak dâhil edeceğim kişisel websitem ise aresets.com.