Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Küçük yaşlardan beri doğa sporlarının içerisindeyim. Maceraya olan tutkum 1998’de No Limits adlı A grubu seyahat acentemizin kurulmasıyla birlikte işe dönüştü. 2004 yılında Türkiye’nin en büyük motosiklet okulu olan BMW Rider Academy’i kurup yönetici ve baş eğitmen olarak çalışmaya başladım. Bu süreç içerisinde en iyi bildiğim iki işi birleştirerek Türkiye’deki ilk motosiklet turlarını hayata geçirdim. Yüzlerce geziye imza attıktan sonra bir Güney Afrika seyahati sırasında bu ülkeye aşık oldum ve 2008 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’ne yerleştim. Şuan No Limits ve Ride The Earth adlı şirketlerim üzerinden dünyanın her yerine özel motosiklet turları, aynı zamanda motorsuz macera turları ve kişiye ya da gruplara özel butik organizasyonlar yapıyorum. Özellikle Afrika, Güney Amerika, Avrupa, Ortadoğu ve Asya en iyi bildiğimiz coğrafyalar… Aynı zamanda motosiklet üzerine yazılar yazmaya ve seminerler vermeye de devam ediyorum. Düzenli olarak gezdiğim yerleri de kaleme alıyor ve yayınlıyorum.
Gezmek size ne ifade ediyor? Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Yaşam enerjilerimden birisi…
Şu ana kadar kaç ülke gezdiniz?
Şu ana kadar 60 ülkeyi geçti.
İlk gezinizi nereye yapmıştınız?
İlk gezim Hollanda’ya olmuştu.
Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok neresi etkiledi?
Beni halen daha etkileyen 2 ülke var; Namibya ve Bolivya.
Hangi tarz gezi sizi daha çok tatmin ediyor? Maceracı mısınız yoksa sakinliği mi tercih ediyorsunuz?
Kesinlikle macera içerikli olması beni dinlendirir : ) Atlarım motoruma az ayak basılmış çok ziyaretçisi olmayan yerleri gezmeyi severim. Asla bir nokta belirlemem, yolda karar veririm gideceğim yerlere.
Motosiklet ile de seyahat ettiğinizden bahsettiniz. Motosikletle yaptığınız en uzun rota hangisi?
Birçok uzun rotam var aslında ama en sevdiğim 2 tanesi şöyle:
- Güney Afrika; Zimbabwe, Zambiya, Mozambik, Swaziland
- Güney Amerika: Peru, Bolivya, Şili, Arjantin
Motorunuzla seyahat ederken yalnız olmayı mı tercih ediyorsunuz yoksa birisiyle mi seyahat edersiniz?
Hep gruplar gezdirdiğim için kendi gezilerimde ve yeni rota çıkartmak için çıktığım yollarda tek olmayı tercih ediyorum. Ama uzun soluklu, bol aktiviteli ve zorlu rotalarda 2, maksimum 3 kişi olmak anı paylaşmak adına her zaman keyif vericidir.
Motorculara “buraya mutlaka motosikletle gidin” dediğiniz yer/yol neresidir?
Aslında çok yer var ama on road severler için ilk aklıma gelen; Güney Afrika “Garden Route”. kesinlikle söyleyebilirim, yapmayan çok şey kaybeder. Off road severler için ise tabii ki de Namibya özellikle Namib bölgesi. Bir de Bolivya’daki Salt Flat (dünyanın en büyük tuz göllerinden birisi); üzerinde kullanmak tarifi güç, keyfi çok yüksek olan özel bir nokta motorcular için.
Motosikletle başınıza tehlikeli bir durum geldi mi? Hiç yoldayken korktunuz mu?
Tabii ki gidilen her rotanın kendine göre riskleri farklıdır ve seyahat öncesinde bu konuları iyi çalışırım açıkçası. Ama risk hayatın bir parçası… Sevdiğim bir söz var bu konuyla ilgili: “Seyahatiniz sırasında sorunlar yaşamıyorsanız döndüğünüzde anlatacak bir şeyiniz yoktur” derler : ) Çok doğru gerçekten. Yollarda olmak her şeye değer...
Seyahat sırasında sizin gibi gezginlerle ve diğer motosikletçilerle tanışıyor musunuz? Hiç enteresan anınız var mı?
Tabii ki de eğer yollardaysanız mutlaka o yollarda arkadaş edinirsiniz. Enteresan karakterlerle tanışır hatta bir süre beraber bile yol alabilirsiniz. Son turumda enteresan 2 kişiyle tanıştım… Namibya Sossusvlei bölgesinde bir benzincide durduğumuzda bir motorcu daha geldi Avusturalyalı ve 2 yıl boyunca dünyayı gezmeye karar vermiş çıkmış yollara. Apple pie ve kahve sohbetinden sonra yollarımızı ayırdık. Ertesi gün ise Windhoek’tan güneye doğru inerken Güney Afrikalı şeker bir adam gördük. 150 cc’lik scooter ile Cape Town’dan çıkmış yola, hedef Kenya Nairobi…
Seyahat etmenin en sevdiğim taraflarından birisi sürekli yeni insanlarla tanışıyor olmak. Hep söylüyorum gezmenin bahanesi yok yeter ki yollarda olmayı isteyin, neyle çıktığınızın hiçbir önemi yok.
Kalacak yer olarak tercihiniz genelde nedir? Otel, hostel, kamp vs.
Kendi gezilerimde sıralamam şu şekilde olur: kamp, hostel, otel ya da en güzeli lokal aileler… Ama grup götürüyorsam tur içeriğine bağlı olarak kalınacak bölgedeki en iyi butik konaklama seçeneklerini tercih ederim her zaman…
Bugüne kadar gittikleriniz arasında sizi hayal kırıklığına uğratan bir yer oldu mu?
Hayır olmadı. Çünkü bu konuyla ilgili ben şöyle düşünüyorum; her yer 1 kereliğine bile olsa görülmeye değerdir. Güzel bir dünyada yaşıyoruz, tabii ki de sevmeme hakkınızı kullanabilirsiniz ama görmeden ön yargılı olarak, kulaktan dolma bilgilerle değil.
Farklı bir ülkeye yerleşmeyi düşündünüz mü? Düşündüyseniz neresi ve neden?
Evet, gezdiğim yerler içerisinde bu ülkede yaşarım dediğim tek yer oldu. Son 6 yıldır o ülkede yaşıyorum : ) Güney Afrika / Cape Town
Eğer imkânınız olsa 1 sene izin ve limitsiz para verseler, haydi gez deseler, neler yapar nerelere giderdiniz?
Hep bu sorunun hayallerini kurarak dünya haritası üzerinde uyuya kaldığım zamanlar çok olmuştur : ) Motora atlayıp dünyayı gezerim gibi bir şey yazmayacağım çünkü benim gezme anlayışım için 1 yıl değil bence 5 yıl bile az. Ben gezilen yerleri yaşamadıktan sonra o seyahatten ruhum aç dönerim… Bu yüzden daha konsantre noktalar belirlerim ve hepsi motorla olmayacaktır. Örneğin; motorla Orta Afrika’da Victoria Gölü’nün etrafını dönmek ve hazır oradayken Kilimanjaro zirve yapmak, Antarktika ekspedisyonu, Peru ve Amazon hiking. Örneğin katılmak istediğim dünyadaki bazı mountain bike yarışları bile var : ) Kısacası hayal çok, yapılacak ve gezilecek yer de bol… Galiba hep gezmek için mutlaka zaman yaratmak ve sınır koymamak en güzeli...
Gezmeye yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nereden başlamalılar? Tabii motorla gezenlere de tavsiyeleriniz olacaktır mutlaka.
Kesinlikle tavsiyem şu; aslında önce yaşadıkları ülkeyi gezerek başlasınlar derim. En doğru ve güvenli yöntemlerden birisi bu. Sonra tavsiyeler ve doğru yönlendirmelerle başka ülkelere seyahate başlayabilirler. En güzel bilgi kaynağı da gezginlerin kitaplarıdır. Çok ihmal edilen bir konu ise seyahat edilen bölgelerdeki hastalık riskleri. Mutlaka önceden önleminizi alın bu konuyla ilgili.
Motorla gezenlere öncelikli tavsiyem kullandığınız aracı iyi biliyor hale gelin, doğru eğitimlerle kendinizi geliştirin, mekanikten ve ilk yardımdan anlıyor olun ve esas önemlisi altınızdaki aracın yetenekleri ve donanımlarının yapacağınız seyahate uygun olup olmadığını araştırın. Motorla seyahat, iyi planlama ve özellikle çok ülkeli bir seyahatse iyi araştırma ve evrak hazırlığı ister. Seyahatinizi riske atmayın ve sadece motorunuzu değil kendinizi de her anlamda dolu hale getirin derim. Unutmayın, çok zamanınız yoksa dünyanın birçok yerinde motor mevcut. Kendi motorunuzla gezme ısrarına gerek yok sonra kendinizi hep aynı coğrafyalarda kullanıyor olarak bulmayın yani her yaz Bodrum’a gitmeye dönmesin planlarınız : ) Dünya büyük ve teker döndürecek çok yer var!
Türkler seyahat etmek konusunda dünyanın biraz gerisinde. Bu durumu aşmak için önerileriniz var mı?
Aslında bizde 80’li yıllardan sonra gelişen turizm sektörüyle birlikte tatil planları sadece Avrupa iken son 10 yıldır artık bu durum farklı alternatifler sunan butik acentelerin başarılı pazarlamaları ve gezme vizyonunun açılmaya başlamasıyla çok arttı. Kendi kendimize aşmaya başladık. Açıkçası geç oldu hatta güç oldu ama artık gezebiliyoruz. Dünyanın her yeri çok yakınımızda, her yerinde aynı dili konuşabildiğiniz birileri mevcut. Yıllardır etrafımdakilere hep şunu söylerdim: Avrupa ve Amerika dışında da başka yerler var dünyada ve artık oraları keşfetmek gerek. Bence ihtiyacımız olan tek şey, evimize bir dünya haritası; gerisi gelecektir : )
Gençler seyahat etmeye nasıl yönlendirilebilir? Gençleri gezmeye teşvik etmek için neler yapmak lazım?
Ailelere bu noktada çok iş düşüyor. Çocuklarına yabancı dil konusunda imkân tanımaları ve 18 yaşına kadar kıyamazlarsa sonrasında mutlaka yurt dışındaki kamplara, okullara ya da sosyal sorumluluk projelerine dâhil etmelerini öneririm. Yapacağınız en iyi iyilik; sizden uzakta her şeye yabancı oldukları bir yerde bir süre kalmalarına izin vermeniz. Okulların bu tarz teşviklere önem vermesi ve en azından Türkiye içerisinde gezmelerine olanak tanımaları gerektiğini de düşünüyorum. Artık 21. Yüzyıl, her şey daha kolay ve ulaşılabilir. Gezen insanın vizyonu açılır, gezen insan daha sağlıklı bir beyne sahip olur, gezen insan sevmeyi ve değer vermeyi ve etrafındaki tüm renklere saygı duymayı bilen insan olur. Elimize geçen her fırsatı gezerek değerlendirmeliyiz.
