Picasso'nun Doğduğu Şehir: Malaga

Madrid ve Toledo gezimizi tamamladıktan sonra Endülüs seyahatimiz için Madrid Barajas Havaalanı'nın yolunu tutuyoruz. Sabahın erken saatlerindeki uçağımızla yaklaşık 1 saatlik yolculuğun ardından ünlü ressam Picasso'nun doğduğu şehir olan Malaga'ya ulaşıyoruz.

Şehir merkezine gitmek için otobüs kullanıyoruz. Yaklaşık 45 dakikalık yolculuğun ardından otelimize yakın bir noktada inip 5 dakika kadar yürüyoruz. Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra gezimize başlıyoruz. Sıcak havada bir süre yürüdükten sonra Malaga Katedrali'ne varıyoruz.

Katedralin 1528'de başlayan yapımı 1782 yılında tamamlanmış. Bugün La Manquita olarak bilinmektedir. Madrid'te Almudena'yı gördüğümüz ve Sevilla Katedrali'ni ziyaret edeceğimiz için katedral gezme tercihimizi burada kullanmayıp müzesini ve bahçesini gezmekle yetiniyoruz.

Malaga Katedrali

Ardından katedrale yakın bir noktada olan Picasso Müzesi'ne giriyoruz. Müze 16. yüzyılda inşa edilen Buenevista Sarayı'nda 2003 yılında ziyarete açılmış. Müzede, Picasso ailesinin bağışladığı 285 çalışma sergileniyor. 7 Euro giriş ücreti olan müze, Malaga'ya gidenler için görülmesi gereken yerlerden biri.


Picasso Müzesi - L. Bourgeois'in örümcek heykeli

Kahvaltımızı Madrid'de erken saatte yaptığımız için acıktık ve İspanyol kahvaltılarında sıkça gördüğümüz tortilla yemeye karar verdik. Küçük ama güzel bir mekanda yediğimiz tortillayı çok beğendik. Bu arada tortillanın ana malzemesi patates ve yumurta, İspanyol omleti de diyebiliriz.


Tortilla ve kahve

Öğleye doğru hava sıcaklığı iyice artıyor. Biz de hem sıcak hem de yorgunluk sebebiyle otelimize gidip siesta yapıyoruz.

Siestanın ardındanAlcazaba'ya gidiyoruz. Burası 11. yüzyıl başlarında Hammudî Hanedanlığı tarafından o zamanki şehrin merkezinde denize karşı bir yamaçta şehri korsanlara karşı korumak için inşa ettirilmiş. Yapı içerisinde Endülüs mimarisini ve bahçe tasarımlarını görüyoruz. Duvarlardaki ve tavanlardaki süslemelerle bahçelerdeki düzen ve su sistemi oldukça etkileyici. Girişin bitişiğinde milattan önce 1. yüzyıldan kalma bir Roma tiyatrosunun yer aldığını da eklemeyi unutmayalım.


Alcazaba

Alcazaba'yı gezdikten sonra acıktığımızı hissediyoruz ve kendimizi hemen bir lokantaya atıyoruz. Anchoas fritas (zeytinyağıyla servis edilen kızarmış hamsi) ve patatas bravas yiyip kahvemizi içtikten sonra çantamıza sularımızı stokluyoruz. Çünkü hedefimizde tepedeki Gibralfaro var. 


Alcazaba ve Gibralfaro

Dik ve uzunca bir yoldan Ağustos sıcağında dinlene dinlene çıkıyoruz. Yolumuzun üstünde bir de seyir terası var. Buradan arenayı (Plaza de toros de la Malagueta) ve şehrin liman bölgesini iyi bir açıdan izleme imkanına sahip oluyorsunuz. Fotoğraflarımızı çekip yolumuza devam ediyoruz. Zorlu bir yolculuğun ardından Gibralfaro'ya ulaşıyoruz. Bu arada ginger kiralayıp 6-7'şer kişilik gruplar halinde de yukarı çıkılabiliyor.


Plaza de toros de la Malagueta (Arena)

Gibralfaro, Malaga'ya hakim bir tepede 929'da III. Abdurrahman tarafından inşa ettirilmiş, 14. yüzyılda da 1. Yusuf tarafından genişlettirilmiş. Aslında burayı bir dönem Fenikeliler kullanmış, şu anki kale kalıntıların üzerine yapılmış. İsmini de Fenike dilindeki Jbel-Faro kelimelerinden aldığı ve Işığın Kayası anlamına geldiği iddia edilmektedir. Kale, güvenli bir yolla aşağıdaki Alcazaba'ya bağlanmakta. Gibralfaro'dan güzel bir Malaga manzarası izleyebilir ve fotoğraflarını çekebilirsiniz. Ayrıca kale içindeki küçük müzede İspanyolların eskiden beri kullandıkları askerî kıyafetleri ve silahları görebilirsiniz.


Gibralfaro


Gibralfaro'dan şehir ve liman

O sıcakta o kadar yokuş çıkıp Gibralfaro'yu gezdikten sonra kaleyi fethetmiş komutan edasıyla tekrardan şehre doğru yürümeye başladık :) Aşağıda bizi rengarenk, çeşit çeşit güllerle donatılmış Pedro Luis Alonso Parkı karşıladı. Bir süre burada mola verdikten sonra Paseo de la Farola'ya gidiyoruz ve Akdeniz'de günbatımını izliyoruz. İspanya'da yazın hava oldukça geç kararıyor. Ertesi sabah Sevilla yolculuğunu da düşünerek Malaga Pier'de yürüyerek otelimizin yolunu tutuyoruz. Endülüs turunun sonunda havaalanına tekrar geleceğimiz Malaga gezimizi böylece tamamlamış oluyoruz.


Malaga'da günbatımı

Son olarak Malaga'da daha fazla süre kalma imkanı olanlar şehre 100 km uzaklıktaki Ronda'yı görebilirler. Bizim fazla vaktimiz olmadığı için maalesef göremedik.

Bir başka seyahat noktasında görüşmek üzere...

Muhammet - Hümeyra KARAhttp://seyahatkurtlari.blogspot.com.tr