Tuna ve Main Nehri'nde Seyahat: Nürnberg

Almanya’nın Bavyera eyaletine bağlı 2. büyük şehri olan Nürnberg, 500 bin nüfusa sahip. Bu şehir Almanya’nın endüstri başkenti olarak adlandırılır. 
Nürnberg, Ortaçağ görünümünde kanalları ve gotik mimarisi ile bir masal şehrini anımsatıyor. Roma İmparatorluğu zamanında ise bu şehre “Hazine Sandığı” denilmekteymiş.
 
Şehirde her yıl 50 civarında fuar düzenleniyor. Dünyanın en büyük oyuncak fuarı burada yapılıyor. Sokaklarda dolaşırken çocuk olmanıza gerek yok, 7’den 70’e herkesin ilgisini çeken çok çok güzel oyuncak dükkânlarına bakmaktan kendinizi alamıyorsunuz.

II. Dünya Savaşı sırasında Naziler Nürnberg’i askeri malzeme üretim merkezi olarak kullanmışlar. Şehir savaş sonrası savaş suçlularının yargılandığı mahkemeleri ile ünlü. Burada kurulan mahkemelerde pek çok kişi idama mahkûm edilmiş. 2 Ocak 1945’te ABD ve İngiliz hava kuvvetlerinin şehri bombalaması sonucu şehrin 1 saat içinde % 90’ı tahrip olmuş. Tahrip olan pek çok bina yeniden inşa edilerek savaş öncesi görünümüne geri döndürülmüş.

Şehirde yaklaşık 50 bin kadar Türk nüfus var. Şehir, Pegnitz Nehri’nin iki yakasına kurulmuş. 500 bin nüfuslu şehirde 35 adet müze, 15 adet tiyatro binası bulunmakta. Gelişmişliğin ölçüsü bu olsa gerek… Bu müzelerden en önemlileri; Neues Museum, Oyuncak Müzesi, Fembo Haus Şehir Müzesi ve Sanayi Kültür Müzesi’dir.
 
Gemimiz, Nürnberg şehri kıyısına 8.30’da yanaştı ve biz 9.00’da şehir merkezine taksi ile hareket ettik. Gemi-şehir merkezi arasında mesafe yaklaşık 18-20 Euro.
 
Önce şehrin kalbi olan Hauptmarkt’a geldik. Hauptmarkt pazarı sakinleri her yıl Temmuz ayının son haftasında yerlerini şarkıcı ve besteci festivaline terk ediyorlarmış. Çimenlikte düzenlenen klasik müzik konserleri Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında yapılıyor. Hauptmarkt zamanında ticaret merkezi imiş; günümüzde sebze, meyve ve çiçek tezgâhlarının sergilendiği renkli bir alan.
 
Tourist Information’dan gerekli bilgileri alıp Hauptmarkt’ta bulunan Frauenkirche (Bayanlar Kilisesi)’e geldik. Bu kilise 1352-1362 yılları arasında gotik tarzda yapılmış. Kilisenin ön yüzünde bulunan sanat saati Kunstuhr’da, Prag’taki saat gibi her gün saat tam 12.00’de saatin içinden çıkan 7 derebeyi figürü geçit töreni yapılıyormuş. Biz bu gösteriyi bekleyemedik, çünkü daha şehri gezmemiz gerek. Kilisenin içi oldukça sadeydi. Önündeki meydanda yer alan Schoner Brunnen (Beatiful Fountain) tüm ihtişamı ile meydanı süslüyor. 1385-1396 tarihlerinde gotik tarzda yapılmış olan bu renkli çeşme, bugüne kadar gördüğüm en güzel çeşmelerden biri.

Çeşmenin etrafında dünyanın düzenini temsil eden 40 adet renkli figür yer almış. Çeşmenin etrafını çevreleyen ferforje üzerinde altın yaldız kaplı demir bir halka var. İnanışa göre bu demir halkayı çevirerek dilek tutanların dileği yerine geliyormuş. Tabii ki biz de dileklerimizi tutup halkayı çevirdik.
 
Bu meydandan kalkan küçük trenlere binerek 6 Euro’ya şehirde tur atabilirsiniz. Biz tercihimizi yürümekten yana kullandık.
 
Güzellik çeşmesine sırtımızı dönerek Burgstrasse’den yürümeye başladık. Rathausplatz Meydanı’na geldik. Daha sonra da eski belediye binası olan Townhall’a geliyoruz. Burası National Müze olarak hizmet vermekte. Eski belediye binasının alt katı da cezaevi olarak kullanılmış. 

National Müze karşısındaki St. Sebald Church 120 yılda tamamlanmış olan muhteşem bir gotik eser.

Biraz ileride solumuzda yer alan şehir müzesi Fembo Haus City Museum’u fotoğraflıyoruz.

Kale girişinde bronzdan yapılmış şehrin maketini gördükten sonra III. Konrad zamanında inşa edilen Kaiserburg Kalesi’ne geldik. Kalenin kulesi şehrin her yerinden görülüyor.

Kale, Roma İmparatorluğu döneminde 1050-1571 yılları arasında kral ikametgâhı olarak kullanılmış. Kuleye çıkarak şehrin panoramik görüntüsünü fotoğrafladık.

Surların bir kısmını gezerek kale etrafındaki eski su kanallarını fotoğrafladık. Kanallarda şu anda su yok. Kaleden inerek hemen kale surları yanındaki aynı adı taşıyan cadde üzerindeki Albrecht Dürer’in 1509-1528 yılları arasında yaşadığı eve geldik. Albrecht Dürer’in yaşadığı ev, müzeye dönüştürülmüş ve içinde sanatçının eserleri sergilenmekte. Müzede görev yapan kadınların Ortaçağ şıklığı ve zarafeti çok hoşumuza gitti.

Albrecht Dürer Caddesi’nden Ortaçağ mimarisi ile yapılmış 4-5 katlı tipik Alman evleri arasından keyifli bir yürüyüşle oyuncak müzesi önünden ilerleyerek Max Brudge’den geçip 13. yüzyıl şehir surlarından günümüze kadar gelen Weisser Turm (Beyaz Kule)’e geliyoruz. 

Yolumuzun üstündeki bu şarap evi de dikkatimizden kaçmadı. Burada sokaklar arasında dolaşırken güzel kareler yakalayabilirsiniz. Örneğin bu şarap evi boş şişelerle oldukça ilginç bir dekorasyon yaratmış.

284 metre yüksekliğindeki Weisser Turm gözetleme kulesinin döner restoranına çıkıp şehri kuşbakışı fotoğraflayabilir, burada bir şeyler atıştırabilirsiniz. Ama gemi turlarında zaman kısıtlı olduğundan bazı şeylerden feragat etmek zorundasınız. Maalesef biz de bu döner restorana çıkamadık. Çünkü kuleye çok yakın olan Marriage Carousel (Ehekarussell)’i görmemiz gerek.

Bu çeşmedeki devasa heykeller bir aşk şiirinden esinlenerek yapılmış. Büyük bir aşkla başlayan evlilik 6 evrede anlatılmış:  
 
1. evrede erkeğin kadına serenadı

2. evrede erkeğin mutsuzluğu kadının obezitesi

3. evrede çiftin çocukları ile birlikte kuğu içindeki mutlu görüntüsü

4. evrede erkek çıldırmış kadını boğmaya çalışıyor

5. evrede barışmışlar

6. evrede adam çıldırmış kadını boynundan zincire vurmuş

Pek çok mağazanın bulunduğu Königstrasse boyunca ilerleyerek Nürnberg’in spesiyalitesi Bratwurst’u denemek istedik. İyi ki de denedik, çok lezzetliydi. Küçük bir sandviç içine parmak kalınlığında 3 adet domuz sosisi konularak servis ediliyor. Domuz eti yemeyenler, sığır türünden yapılmış olan “ochsenmaul”u deneyebilir.

Nürnberg’e ait bir başka lezzet de lebkuchen dedikleri ballı ve bol baharatlı bir kurabiye çeşidi. İçine fındık, ceviz, badem benzeri kuruyemiş, turunçgil, bal ve yumurta konuluyor. Bu kurabiyeler 1926’dan beri Nürnberger-Lebkuchen adı ile tescillenmiş.

Königstrasse’den devam ederek St. Lorenz Kilisesi’ne geldik. Bu kilisenin yapımı 200 yıl sürmüş. Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri; taş işçiliği muhteşem.

Königstrasse üzerinde ilerliyoruz, bu cadde üzerinde yer alan çiçekçiler ve sebze meyve tezgâhları buraya ayrı bir renk katıyor.

Daha sonra çift kemerli çok güzel bir köprü olan Müze Kemeri’ne geliyoruz. Bu kemer sürekli seller nedeniyle yıkıldığından 1700’lü yıllarda tamamen taştan yapılmış.

Köprü çıkışında Hauptmarkt’a gelirken Nuh’un Gemisi’ni anımsatan bir gemi içinde insan ve hayvanlardan oluşan bronz bir heykel görüyoruz.

Hauptplatz Meydanı’ndan taksilere binerek gemimize geliyoruz. Gemide yol boyunca çok güzel manzaraları fotoğraflama şansı yakalıyoruz. 
 
Nürnberg Mahkemeleri:
 
Bugünkü turumuzda şehir içini detaylı bir şekilde dolaştık, ancak şehrin en önemli noktalarından biri olan savaş suçlularının yargılandığı Nürnberg mahkemelerinin olduğu bölgeyi atladık. Gemideki gezginlerden Huriye Altınay Hanım, Nürnberg mahkemelerinin fotoğraflarını göndererek gördüklerini bize aktardı. Ben de Huriye Altınay Hanım’ın bilgilerini sizlerle paylaşıyorum:
 Nürnberg, Hitler’in en sevdiği şehirlerden biriymiş. Askeri toplantı ve törenlerin yapıldığı bu şehirde 400 bin olan şehir nüfusu toplantı zamanlarında 1 milyona çıkıyormuş. Üst düzey askeri toplantıların yapıldığı bina Roma’daki Colosseum’a benziyor. Dış cephe tamamen granitle kaplanmış ve çok büyük bir alana yayılmış. Bina tamamen bitirilememiş. Hitler’in yaptırdığı bu tören ve toplantı alanları gücü temsil eden heybetli bir şekilde ancak estetikten yoksun bir şekilde yaptırılmış. Buradaki insanlara verilmek istenen mesaj: “Yalnızken sen bir hiçsin, birlikteysen güçlüsün ve varsın”. Bunun için askeri birliklerin tören alanları da çok büyük. Amaç; kişi bu büyüklük içinde kendini değersiz ve yalnız hissetsin. Bu tören alanlarında zaman zaman gençler gösteriler yapıyorlarmış.

Hitler, kadın erkek tüm gençlerin küçük yaşlarda partiye katılmalarını ve gençlerin parti ruhu ile yetişmelerini istermiş. Tören alanının tam ortasında, tüm halka ve askeri birliklere hâkim bir konumda olarak konuşmalarını yapacağı bir yer yaptırmış kendisine. Colosseum’a benzer granitten yapılmış olan devasa toplantı binasını ise bir göl kenarına yaptırmış. Göl kenarına yaptırma sebebi ise bu heybetli binanın göldeki aksi ile daha da heybetli görünmesiymiş. Savaştan sonra hasar gören bu alanların yenilenmesi için 72 milyon dolar para toplanmış. Yerel rehber “Buranın Alman tarihinin kültürel bir mirası olması nedeniyle onarılması gerektiğini” söylüyor.

Nürnberg mahkeme salonunda savaş sonrası üst düzey yöneticiler yargılanmış. 15 idam, 9 müebbet, çok sayıda tutukluluk cezası verilmiş. İdam cezalıları da mahkeme salonu avlusunda infaz edilmiş.

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.