Amerikan Kültürünü Hisset: Black Friday

Amerika Birleşik Devletleri’nde, kasım ayının 4. perşembesi kutlanan Şükran Günü’nün hemen ertesi günü "Black Friday" yani "Kara Cuma" olarak adlandırılır. Geçtiğimiz cuma günü dünyanın pek çok ülkesinde ve Türkiye'de de "Black Friday" kapsamında alışverişler yapıldı. Peki, nedir bu "Black Friday"?

Noel ve yılbaşı alışverişlerini başlatan bu özel günün tarihiyle ilgili ilginç detayları yazımızda bulabilirsiniz.

Black Friday tanımının kökeni

Uzun senelerdir, Şükran Günü’nden hemen sonra gerçekleşen bu büyük indirim curcunası bayramla ilişkilendirilmekte. Ancak işin tarihsel boyutuna baktığımızda Black Friday tamlamasının kökeni çok daha başka bir şeye dayanıyor: Ekonomik kriz.

Tarihsel olarak baktığımızda “Kara Cuma” tamlamasının ilk kullanımının Şükran Günü’yle hiç de alakalı olmadığını görüyoruz. “Kara Cuma” tanımının ortaya çıkışı, ilk olarak 24 Eylül 1869 tarihinde, Wallstreet’te çalışan iki iş adamı olan Jay Gould ve Jim Fisk’in neden olduğu borsa krizine dayanıyor. Bu tarihte, bu iki spekülatör, borsadaki değerini artırmak için ABD’den alabilecekleri kadar altın almak üzere bir plan yaptılar. Ve planları işe yaradı! Bu plan, borsada panik dalgası yarattı ve rekor sürede birçok ABD vatandaşını mahvetti. Gazeteler, Amerikan ekonomisinin içinde bulunduğu durumdan dolayı bu günden "Kara Cuma" olarak bahsettiler.


Kırmızı mürekkepten kara mürekkebe

Bildiğimiz anlamıyla, büyük indirim gününü sembolize eden “Kara Cuma”nın dayandığı ise iki ayrı hikâye var. Birinci versiyon 1960’lı yıllara dayanıyor. Yıl sonu geldiğinde Amerikalı tüccarlar ellerindeki malları tasfiye etmek istemektedirler. Şükran Günü'nden hemen sonra, ailedeki tüm üyelerinin bir arada olduğu günde indirim sunmak ve ailelerin birlikte alışverişe çıkmasını teşvik etmekten daha iyi bir şölen olabilir mi? Amerika tarihçisi Jean-Eric Branaa, “Kara Cuma”nın ortaya çıkışının tamamen esnafların ellerindeki malları çıkarmak istemesine dayandığını belirtiyor.
 
Kasım ayının sonuna gelene kadar esnafların muhasebe defterlerindeki çizgiler ve sayılar kırmızı renkteydi, bu renk “borçları” sembolize ediyordu. “Kara Cuma”dan sonraysa kırmızı siyaha dönüyordu. Yani karaya… Bu da esnafların artık borçlarından kurtulduğunu gösteriyordu.

Bir başka hikâyeye göreyse, Şükran Günü’nü aileleriyle geçirmek isteyen işçiler cuma günleri de izin alıp işe gitmiyorlardı. 1951 senesinde, “Kara Cuma” tanımı ilk kez bu anlamıyla kullanıldı. Aynı yıllarda Philadelphia polisi de bu tanımı trafiği ve içinde bulundukları durumu betimlemek amacıyla kullanmaya başladı. Bu tarihte trafik öylesine sıkışık oluyor ve polisler bayramı kutlayamayıp uzun saatler boyunca çalışmak zorunda kalıyordu ki, bu güne “Kara Cuma” dediler. Ancak “Black Friday”ın bugünkü anlamını kazanması 1980’lerde oldu.


Günümüzde Black Friday

%80 - %90’lara varan indirimlerin yapıldığı bu özel gün, Amerikan halkının en belirgin yanlarından birini vurguluyor desek yalan söylemiş olmayız zira her sene gerçekleşen alışverişler sonrası harcama tutarları ne kadar büyük bir tüketim ve savurganlığın yaşandığını gözler önüne seriyor. Ancak bu günün vebalini sadece Amerikalıların boynuna atmak da haksızlık olur, kaldı ki ülkemizde ve dünyanın farklı bölgelerinde “Black Friday” büyük bir heyecanla beklendi ve çılgınca diyebileceğimiz şekilde alışverişler yapıldı. Hatta “Cyber Monday” yani “Siber Pazartesi” adıyla alışverişler bugün de internet üzerinden devam ediyor.

İş o kadar ciddi bir boyuta ulaşmış durumda ki hesabı tutulan yalnızca kazançlar olmaktan da çıkmış durumda. "Black Friday Death Count” yani “Kara Cuma Ölü Sayımı” adlı internet sitesinde farklı yıllarda alışveriş sırasında ölen ve yaralananların sayısı tutuluyor. Dünyanın tüketim kültürünün geldiği noktayı anlamak adına “Kara Cuma”dan daha güzel bir örnek olabilir mi?