Bolu Hakkında Bilinmesi Gerekenler

reflection-1865470_960_720.jpg
 

Doğal güzellikleri ile görenleri kendisine hayran bırakan Bolu; Karadeniz Bölgesi’nin batısında yer alan bir şehirdir. Coğrafi açıdan ülkemizin en önemli şehirlerinden biri olan Bolu’ya her yıl yüzbinlerce kişi hem tatil hem de iş için uğramaktadır. Toplam yüz ölçümü 8.276 kilometrekare olan şehirde rakım 726 metredir. TÜİK’in 2016 verilerine göre Bolu’da 299.896 kişi yaşamaktadır. İstanbul ile Anadolu’yu birbirine bağlayan transit geçiş güzergâhındaki il hem tarihi hem doğasıyla ülke turizmine de büyük ölçüde katkı sağlamaktadır. BoluMerkez başta olmak üzere Mudurnu, Gerede, Göynük, Seben, Mengen, Yeniçağa, Kıbrıscık ve Dörtdivan olmak üzere 9 ilçeye sahiptir. 2016 nüfus verilerine göre en kalabalık ilçe Merkez, en az nüfusa sahip ilçe ise Kıbrıscık’tır.

Bolu şehri köklü bir tarihe sahiptir. Bolu civarına ilk yerleşenlerin Bebrikler olduğu ileri sürülmektedir. Bebrikya adı verilen yöreye MÖ 8. yüzyıldan sonra Bitinyalılar hâkim olmuştur ve yöreye Bitinya adı verilmiştir. O dönemdeki arkeolojik eserler incelendiğinde Bolu’nun da içerisinde bulunduğu Kuzeybatı Anadolu’nun “Bitinya” adı ile geçtiği görülmüştür. Roma döneminde “Bithynium” adı verilen şehir İmparator Cladius’un hâkimiyetinde Cladiopolis olarak değişmiştir. Şehir Bizans döneminde en güçlü yıllarını yaşamış ve Arap akınlarından etkilenmeyerek piskoposluk merkezi haline gelmiştir. Bizans döneminde “Polis” adı verilen şehir 11. yüzyılda Türkmenler’in egemenliğine girerek “Bolu” ismini almıştır. Selçuklu Devleti’nin komutanları İstanbul sınırına kadar dayanmış bu sırada Horasanlı Aslahaddin tarafından Bolu fethedilmiştir.

Osman Gazi tarafından Bolu’ya akınlar başlatılsa da Bolu ilk kez Orhan Gazi döneminde (1326) tümüyle fethedilmiştir. Osmanlılar Dönemi’nde bölgede bol Uluğ-Alim yaşaması nedeniyle bölgenin zamanla “Bolu” ismine kavuştuğu da rivayetler arasındadır. Yıldırım Bayezid öldükten sonra Bolu şehzadelerin savaşlarına maruz kalsa da Çelebi Mehmet sonrası düzenli bir yönetime kavuşmuştur. Mondros Mütarekesi sonrası İzmir’in işgali ile birlikte Müdafa-i Hukuk Cemiyeti ilk kez Bolu’nun Gerede ilçesinde örgütlenmiştir. I. Dünya Savaşı’nda zarar gören şehir 10 Ekim 1923’te vilayet haline getirilmiştir.

Batı Karadeniz’in incisi olarak öne çıkan Bolu’nun ekonomisi büyük ölçüde tarıma, ormancılığa ve sanayiye dayanır. İl topraklarının neredeyse %60’ı ormanlarla kaplıdır. Türkiye’nin orman varlığının %3’ü Bolu’da olmakla birlikte ağaçları çok verimli ve kalitelidir. Bolu ve Düzce’de mobilya ve kereste fabrikaları bulunmaktadır. Kentte hayvancılık da gelmiştir. Sığır, koyun ve keçi en çok beslenen hayvanlar olmakla birlikte kanatlı hayvancılık sektörü Bolu’nun en önemli gelir kaynaklarından biridir. Bolu’nun birçok ilçesinde tavuk çiftlikleri kuruludur. İlde üretilen beyaz etin yaklaşık %15’i ihraç edilmektedir. Arıcılık Bolu’da gelişme gösteren hayvancılık faaliyetlerinden biridir. Çam balı ve arı sütü Bolu’nun en meşhur ürünlerindendir. Alabalık, turna balığı, yayın, sazan göllerde en çok üretilen balık çeşitleri arasında yer alır.

Bolu’nun tarım alanı oldukça geniştir. İl yüzölçümünün %15’ini tarım alanları oluşturmaktadır. Sahip olduğu Karadeniz ve karasal iklim çeşitliliği sayesinde tarıma oldukça elverişlidir. Buğday, arpa, patates, çavdar, pirinç başta olmak üzere nohut, mısır, fasulye yetiştiriciliğinde de büyük pay sahibidir. Özellikle patates il ekonomisi için önemli bir besindir. Hem oldukça dayanıklıdır hem de tadı çok lezzetlidir. Elma, armut ve üzüm üreticiliğinde de ilk sıralarda olan Bolu Türkiye fındık üretiminde ilk üçe girmektedir. Bolu maden bakımından da zengin illerimizden biridir. Linyit, demir, mermer, manganez yatakları bulunmaktadır. Bunlar arasında sadece linyit ve mermer çıkartılabilmektedir. Özellikle Mengen ve Göynük ilçeleri linyit rezervi ile öne çıkarken Mengen ilçesinde özel sektöre ait 5 linyit işletmesi bulunmaktadır.

Sanayi ve ticaret alanında özellikle son 15 yılda oldukça ilerleme kaydeden Bolu’nun yakın gelecekte sanayi merkezi olması beklenmektedir. İstanbul ve Ankara gibi metropollere olan yakınlığı Bolu’da sanayinin önem kazanmasını sağlayan etkenler arasındadır. Kentte gıda, mobilya, deri, dokuma, makine ve çimento fabrikaları yoğunluktadır. Gerede’de deri sanayi ön plandayken Mudurnu’da gıda, yem ve tavukçuluk tesisleri, Mengen’de ormancılık yaygındır. Seben, Göynük, Kıbrıscık, Dörtdivan ilçelerinin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıyken Yeniçağa ilçesinin ekonomisinde nakliyatçılık büyük bir rol oynar.

Gerek tarihi gerek doğal güzellikleri sayesinde Bolu’da turizm ekonomiye büyük ölçüde katkı sağlamaya başlamıştır. Dört mevsim ziyaret edilebilmesi ve büyük kentlere yakınlığı ile Bolu seyahatseverlerin en çok tercih ettiği şehirlerden biridir. Muhteşem manzarası ile Abant Gölü, ve Yedigöller görenleri büyülerken Kartalkaya ise başarılı kış konseptli Kartalkaya otelleriyle kış aylarında sporseverlerin uğrak noktasıdır.
 

Tanıtım Videosu: