Napoli Gezilecek Yerler

Napoli gezilecek yerleri ile İtalya için tarih ve kültür merkezi konumundadır. Oldukça köklü tarihe sahip olan şehrin sokakları adeta tarih kokmaktadır. Piazzo Plebistico Meydanı şehrin merkezinde yer alan  gezilmesi gereken ünlü meydandır. Bu  meydana yakın yer alan cam tavanlı galeri Umberto isimli kapalı çarşıyı da gezebilirsiniz. Şehirde tüm tarihi ve kültürel yapılar birbirine yakın mesafededir.

Palazzo Reale

17. yüzyılda inşa edilen Palazzo Reale yani Kraliyet Sarayı Bourbon hanedanından Napoli Kralları'nın kullandığı dört saraydan birisidir. İtalyan barok mimarisiyle yapılan saray Piazza del Plebiscito'da görkemli bir şekilde ziyaretçilerini selamlamaktadır. Müze olarak gezilebilen saray bünyesinde aynı zamanda Biblioteca Nazionale yani Ulusa Kütüphane de bulunmaktadır. Kütüphanede ünlü besteci Giuseppe Verdi'nin mektupları, Kıpti İncili'ne ait yazmalar da dahil olmak üzere çok değerli eserler bulunmaktadır.

Mimar Domenico Fontana tarafından inşası yapılan saray Kral III. Philip için yapılmıştır ancak kral sarayı göremeden ölmüştür. Daha sonra kontların ikamet yeri olmuştur ve iç dekorasyonu freskler ve resimlerle geliştirilmiştir. 1734 yılında Kral III. Charles'la beraber saray hükümdarların sarayı olmuştur. Scalone d'Onore adı verilen büyük merdivenleri çıktıktan sonra sağda bulunan Saray Tiyatrosu Kral Charles'ın döneminde yaptırılmıştır. Bu salonda krallar ve yakın çevresi için operalar düzenlenmekteydi. Ayrıca salonda bulunan Apollo ve Musa heykelleri ilgi çekicidir. Kral Ferdinand'ın eşi ve Fransa Kraliçesi Marie Antoinette'in kız kardeşi olan Kraliçe Maria Carolina'nın isteğiyle de büyük salon yeniden düzenlemiştir. Daha sonra yine Kral IV. Ferdinand döneminde sarayın meşhur Kraliyet Odaları yapılmıştır. Bu 30 tane odada çok şık mobilyalar, resimler ve porselenler bulunmaktadır.

Saray halkının ibadet yeri olan Kraliyet Şapeli ise altın süslemeleri ve Hz. İsa'nın doğuşunu anlatan kısım çok ilgi çekicidir. Taht Salonu, Kral Joachim Murat'ın çalışma odası ve Elçiler Salonu da sarayın görmeye değer önemli kısımlarıdır. Kral Joachim Murat'ın Fransa'dan getirdiği mobilyalar oldukça şıktır. Sarayın meydana bakan cephesinde de Napoli Kralları'ndan bazılarının büstleri bulunmaktadır. 

Castel Nouva

Castel Nouva "yeni kale" anlamına gelmektedir ve Piazza Municipio'da bulunmaktadır. Napoli’nin en çok turist çeken yerlerinden biri olan Castel Nouva, 1282 yılında Angevinler tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra Aragonlar tarafından da inşa edilen kalenin içinde çok sayıda tablo, heykel ve tablo mevcuttur. Kalenin devasa büyüklüğünden her ziyaretçi etkilenmektedir. Otobüs ya da tramvay ile kaleye ulaşım sağlanabilir. Kale kapanış saati 16.00’dır. Şehrin manzarasını seyretmek için görkemli kaleyi ziyaret etmelisiniz. Kaleye giriş ücretsizdir. 

Anjou hanedanından Kral Charles tahta çıktığında Napoli Krallığı'nın başkenti Napoli değildi. Başkenti Napoli'ye taşıyan kral şehirde kendisi için denizin kıyısında bir kale yapılmasını emretmiştir. 1279'da başlayan inşaat üç senede tamamlanmıştır ve mimarları Fransız mimarlardır. Gotik mimari eseri olan kalede daha sonraki eklemeler ve düzenlemeler sonucu Rönesans etkileri de görülür. Tarihte papalıktan çekilen sayılı papalardan biri olan Papa V. Celestine burada papalıktan çekilmiştir ve onunla çekilmesiyle seçimler burada yapılmıştır. Daha birçok önemli olaya sahne olan saray ayrıca dönemlerinin ünlü sanatçılarını da ağırlamıştır.

Kalenin ilk inşasından günümüze ulaşan sayılı eserlerden olan Cappella Palatina gotik camlara ve Rönesans fresklerine sahiptir. Aragon hanedanlığı döneminde kalede pek çok değişiklik yapılmıştır. Kalenin batı girişindeki iki kulenin arasında bulunan Torre della Guardia, Aragonlu Alfonso'nun Napoli'ye zaferle girişini temsil etmek için yapılmıştır. 35 metre yüksekliğindeki bu zafer kemeri heybetli bir şekilde kalenin girişini oluşturmaktadır. Sala dei Baroni ise krala karşı komplo kuran baronların öldürüldüğü salondur ve ismini bu olaya ithafen almıştır. Kalenin ikinci katında ise Rönesans döneminden güzel yapıtlar bulunmaktadır.

Ulusal Arkeoloji Müzesi

Piazza Museo'da bulunan Museo Archeologico Nazionale dünyanın en iyi Roma dönemi müzesi olarak görülüyor. Roma İmparatorluğu dönemine ait çok değerli bir sürü eser müzede sergileniyor. Müze 1750'lerde Bourbon hanedanından Charles tarafından kurulmuştur ve daha sonra günümüzdeki binasına taşınmıştır.

Müzede sergilenen Yunan, Roma ve Rönesans dönemine ait eserler hem çok kalitelidir hem de sayıca fazladır. Roma eserleri, 16. yüzyılda papalık yapan Alessandro Farnese'nin derlediği Farnese Koleksiyonu'ndan gelmektedir. Bu koleksiyonun bazı parçaları Londra'daki British Museum'da sergilenmektedir. Farnese'nin koleksiyonundan 2. yüzyılda yapılan Atlas heykeli ve 3. yüzyılda yapılan Herkül heykeli de müzede sergilenmektedir. Helenistik Mısır'da M.Ö. 2. yüzyılda yapılan Tazza Farnese defalarca el değiştirmiştir. Roma İmparatorluğu Mısır'ı fethedince Roma hazinesine alınmıştır. Daha sonra Bizans İmparatorluğu'na geçip İstanbul'a getirilmiştir. 4. Haçlı Seferi'nden İstanbul'dan alınıp Avrupa'ya getirilmiştir. İran ve İspanyol saraylarını da dolaştıktan sonra en son müzeye getirilmiştir. Üzerinde eski Mısırca ve Yunanca yazıların da bulunduğu Tazza, müzede bulunan çok değerli eserlerden birisidir. Toro Farnese de yine Helenistik döneme ait çok değerli bir eserdir.

Müzenin bodrum katında Borgia ailesinin 2,500 objeli Mısır koleksiyonu bulunmaktadır. Farnese'nin koleksiyonun bir kısmı ise giriş katındadır. Ara katta ise mozaik koleksiyonu bulunmaktadır. Mozaiklerin çoğu antik Pompeii kentine aittir. Büyük İskender'in Darius ile savaşını anlatan mozaik ise en dikkat çekici mozaiklerdendir. 1. katta da Herculaneum, Pompeii, Boscoreale gibi antik kentlerden getirilen eserler sergilenmektedir. Bunlar arasında vazolar, seramikler, freskler ve bronz heykeller bulunmaktadır.

Müzeye giriş ücreti 12 Euro'dur.

Certosa e Museo di San Martino

Certosa e Museo di San Martino veya Aziz Martino Manastırı ve Müzesi, Napoli'nin Vomero Tepesi'nde Castel Sant'Elmo ile beraber Napoli Körfezi'ni ve şehrini selamlar. Vomero Tepesi'nin en görünür noktasında bulunan manastır büyüleyici bir manzaraya sahiptir. Temelleri 1325'te atılan manastır ancak 1368'de, Kraliçe Joan'ın döneminde tamamlanabilmiştir. Manastır, Hıristiyanlık tarihinin meşhur tarikatlarından Şartrö Tarikatı tarafından kurulmuştur.

14. yüzyılda inşası başlayan manastır yıllar içinde iyice genişlemiş ve zenginlemiştir. Öyle ki 18. yüzyılda dönemin kralı IV. Ferdinand manastırı gelirlerini kesmekle tehdit etmiştir. 14. yüzyılda gotik mimariyle inşa edilmiştir ancak 17. ve 18. yüzyılda yapılan büyük değişikliklerle günümüzde ağırlıklı olarak Napoli barok mimarisinin etkileri görülmektedir.  Artık manastır olarak değil müze olarak hizmet vermektedir. Gotik bodrum katı ise sadece cumartesi ve pazar günleri ziyarete açıktır.

Eşsiz manzarası dışında müzenin en dikkat çekici noktalarından birisi Napoli Görüntüleri ve Anıları adı altında 32, 36, 37, 45. odalar gibi pek çok odaya yayılmış, Napoli'nin tarihini ve önemli olaylarını devasa haritalar ve resimlerle anlatan sergidir. Müze boyunca 17.yüzyıl Napolisi'nin en önemli sanatçılarından Francesco Solimena, Massimo Stanzione, Giuseppe de Ribera ve Battista Caracciolo'nun eserlerini görmek mümkündür. Hz. İsa'nın doğumunu anlatan sahnenin canlandırıldığı kısım bu konuda dünyanın en iyileri arasında sayılmaktadır. Quarto del Priore kısmında bulunan Pietro Bernini'nin Madonna col Bambino e San Giovannino resmi, müzenin en ünlü eserlerinden birisidir.

Pompeii Antik Kenti

Roma İmparatorluğu’nun en önemli antik kentlerinden biri Napoli’de yer alır. Pompei şehri Napoli’ye giden her ziyaretçi için olmazsa olmazlar arasında yer almaktadır. Tarihi dokusuyla kendisini ziyaret edenleri büyüler. Tahminlere göre şehir, M.Ö. 7. yüzyılda kurulmuştur. M.Ö. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu hakimiyetine girmiştir ve M.S. 79 yılında Vezüv Dağı'nın volkanik patlamasıyla bugünkü halini almıştır.Pompei antik kentinin hikayesi de oldukça ilginç ve etkileyicidir.

Pompei şehrinde halkın yarısından çoğunu köleler oluşturuyormuş ve kölelerin tek görevi hizmet etmekmiş. Şehirdeki insanların zenginliği o kadar fazlaymış  ki insanlar yemeklerini dahi yataklarında yerlermiş. Pompei şehrinde eşcinsellik ve cinsel yaşam çok önemliymiş, bu da Pompei şehrinde birçok genel ev inşa edilmesiyle sonuçlanmış. Yemekleri ziyan eden, tembellik yapan ve kölelere işkence eden halkı bir gün tanrı cezalandırmış. Şehrin yakınlarında yer alan Vezüv yanardağ’nı depremle uyarmış fakat bunu yine de umursamayan insanlar şehri terketmemiş ta ki yanardağ patlayana kadar.O  an insanlar taşlaşmış ve hala izleri,kalıntıları bugünlere kadar gelmiş. Yapılan kazılara göre Pompei şehrinde 2000 insanın yaşadığı kanıtlanmıştır. Pompei antik kentinde çok sayıda çeşme bulunur.Bu çeşmeler köşe başlarında yer almaktadır. En merak edilen kısım ise taşlaşmış insanlar. Pompei antik kentinde cam kutuların içinde sergilenen taşlaşmış insanları görebilirsiniz.

UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nde yer alan Pompeii'nin iyi korunmuş mozaikleri Napoli Arkeoloji Müzesi'ne taşınmıştır. Antik kentin amfitiyatro, hamamlar, Apollo Tapınağı, forum, Vettii Evi, Faun Evi gibi noktaları turistler tarafından yoğun ilgi görmektedir.

Napoli Garı'ndan Pompeii'ye giden trenler kalkmaktadır. Trenlerle yolculuk yaklaşık 40 dakika sürmektedir ve ücreti 3 Euro civarındadır. Antik şehri gezmenin ücreti ise 13 Euro'dur.

Caserta Kraliyet Sarayı

Napoli'nin hatta bütün İtalya'nın en önemli yapılarından birisi olan Caserta Kraliyet Sarayı, 18. yüzyılda Bourbon hanedanından Napoli Kralı III. Charles'ın emriyle yaptırılmıştır. Barok mimarinin en parlak döneminde yaptırılan saray, Avrupa'nın en geniş sarayı olarak da bilinmektedir. Kral Charles, Fransa'nın Versailles ve İspanya'nın Madrid saraylarıyla yarışacak büyük bir saray yaptırmak istemiştir ve Luigi Vanvitelli'yi bunun için görevlendirmiştir. Yapımı 20 sene süren sarayda ilk oturan kral, Charles'ın oğlu Ferdinand olmuştur. Bourbon hanedanının ihtişamını gösteren bu muhteşem yapı 1997 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi'ne alınmıştır.

Saray kompleksinin içerisinde saray binası, koru, bahçeler ve saray halkı için ipek üretim yeri olan San Leucio bulunmaktadır. Orjinal adı Reggia di Caserta olan saray, denizden gelebilecek saldırılardan uzakta olmak için Napoli merkezinde değil de Caserta bölgesinde inşa edilmiştir. Saray binası 5 katlıdır ve 1200 oda, bir tiyatro ve çok büyük bir kütüphaneden oluşmaktadır. Her bir katı ise ortalama 47,000 metrekaredir. Sarayda fresklerle donatılmış 40'tan fazla oda vardır. Ayrıca 2. Dünya Savaşı'nda İtalyan ordusu tarafından kullanılmıştır. 1945 yılında İtalya'da bulunan Alman güçleri bu sarayda teslim olmuştur.

Bourbon hanedanının gücünü göstermek için yapılan sarayın devasa bir bahçesi vardır. 120 hektarlık bu bahçe aslında park olarak bilinmektedir. Versay Sarayı'nın parkı ile Roma ve Toskana villalarının bahçelerinden esinlenerek yapılmıştır. Parkın içerisinde botanik bir bahçe bulunmaktadır ve bu bahçe İngiliz Bahçesi olarak bilinmektedir. Avrupa'nın en eski ve en iyi bahçelerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Park'ta aynı zaman bir göl ve pek çok bahçe de bulunmaktadır. Aqueduct Carolino ise mühendislik harikası olan bir su yoludur. Bütün parkın su sistemi Aqueduct Carolino ile sağlanmaktadır.

Napoli'ye 40 dakika uzaklıkta bulunan müzeye trenle gelmek mümkündür. Giriş ücreti yetişkinler için 12 Euro, çocuklar için ise 6 Euro'dur.