Bir Günlüğüne İzmir…

Hemen başındayken peşinen uyaralım: Bu yazı İzmirlilerden çok İzmir'e ilk defa gelen ya da İzmir’i çok iyi bilmeyen okurlar düşünülerek yazılmıştır. Özellikle yaz aylarında Urla, Alaçatı, Çeşme gibi adreslerin hayli popüler noktalara dönüştüğü İzmir’in merkezinde neler yapılabilir, nerelere gidilebilir soruların cevaplarının peşinde Bir Günlüğüne İzmir sizi ister kendi aracınızla, ister yaya olarak, istersenizse bisiklet kiralayarak şehrin keşfedilmeyi bekleyen rotalarıyla buluşturmayı amaçlıyor. Kısacası bu yazıda İzmir hakkında bilinmesi gereken en önemli unsurlar var.

İzmir’deki yolculuğunuza İzmir’in en meşhur yeri Konak Meydanı’ndan başlayabilirsiniz. İzmir’in kalbinin attığı yer diye de tabir edilebilecek Konak Meydanı kentle özdeşleşmiş sembolik yapılardan birinin de ev sahibi aynı zamanda. O da meşhur Saat Kulesi. 1901 senesinde Sultan Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yılı şerefine yaptırılan kule, beyaz mermer ve kesme taş kullanılarak inşa edilmiş. Baklava dilimli kabartmaları ve etrafını saran çeşmeleri ile meydana gelen herkesin etrafında birkaç tur atıp, önünde fotoğraf çektirmeden asla dönmediği bu yapıyı ve meydanı ziyaret ettikten sonra elinize aldığınız domatesli peynirli kumrularınızla rotanızı Tarihî Kemeraltı Çarşısı’na çevirin.

Fevzipaşa Caddesi ile Eşrefpaşa Caddesi sınırları içinde kalan çarşı, İzmir’in en hareketli noktalarından. Pek çok mağaza, kafeterya ve iş merkezinin bulunduğu Tarihî Kemeraltı Çarşısı, Osmanlı döneminden günümüze miras çarşı kültürünün de en önemli temsilcilerinden. Çarşının iç bölümlerini dolaşıp, daracık yollarından saparken karşınıza çıkacak çok sayıda cami, havra, çeşme ve sebilin önünde vakit geçirebilirsiniz. Kemeraltı’nda ayrıca alışveriş yapabileceğiniz, hediyelik eşya alabileceğiniz pek çok dükkân da bulunuyor. El emeği göz nuru bin bir çeşit ürünün vitrinleri süslediği çarşıda kokusuyla baş döndüren baharatçılara uğrayabilir, İzmir’in meşhur akide şekerinden bir külah alıp çocukluğunuzun baş tacı lezzetini tekrar anımsayabilirsiniz.

Öğlen saatlerine geldiğiniz, karnınızın da yavaş yavaş acıktığı günün bu saatinde hazır Kemeraltı Çarşısı’ndayken buranın babadan oğula nesillerdir varlığını sürdüren esnaf lokantalarının birine düşünmeden adımınızı atabilirsiniz. Hem İzmir’in sıcakkanlı insanlarıyla sohbet edip hem de samimi bir ortamda yendiğinde lezzeti katlanan yemeklerden yedikten sonra bir de Kemeraltı Çarşısı’nın en meşhur tatlısı şambaliden yiyerek öğlen molanızı taçlandırın deriz.

Kemeraltı Çarşısı’ndan ayrıldıktan sonra Eşrefpaşa Caddesi hattı boyunca yürüyüşünüzü sürdürün. Bu yol sizi Agora Antik Kenti’ne çıkaracak. Kentin merkezinde ızgara kent planına uygun biçimde tasarlanmış geçmişi M.Ö. 4. yüzyıla dek uzanan bu antik kent, bir tür açık hava müzesi. Aynı zamanda dünyanın en büyük agoralarından biri olarak da kabul edilen bu tarihi yapı, dönemin idari, siyasi, adli ve ticari merkezi olma özeliklerine sahip. Buradaki tarihi kalıntılar arasında dolaşırken bir anlığına 21. yüzyılın keşmekeşinden sıyrılıp, geçmiş zamanın izlerinin peşinde zamanın dışına çıkabilirsiniz. Bilhassa bazilikası, Faustina Caddesi, kent meclisi bölümü ve son yıllarda yapılan kazılarla gün ışığına kavuşmuş Roma hamamının mutlaka görülmesi gerektiği alanda bazilikanın bodrum katına kazınmış Roma dönemine ait resim ve yazılar, dünya tarihinin ilk grafittileri arasında gösterilebilir desek abartmış olmayız.  "Agora'da gördüklerim yetmez," diyorsanız, Konak semtinde bulunan ve buradaki antik buluntuların sergilenmekte olduğu İzmir Arkeoloji Müzesi’ni ve Kültürpark'taki Tarih ve Sanat Müzesi'ni de listenize ekleyebilirsiniz, aklınızda olsun.

Agora'dan ayrılırken, Alsancak’a çevirin dümeninizi. Alsancak’ta bulunan Gül Sokak ve Kıbrıs Şehitleri Caddesi İzmir’in en hareketli adresleri zira. Özelikle genç nüfusun daha çok vakit geçirdiği bu bölgelerde İzmir’in renkli gündelik yaşantısına karışabilir, Kordon hattı boyunca çimlere yayılıp biraz dinlenebilir ya da Kordon etrafında konuşlanmış mekânlarda soluklanabilirsiniz.

İzmir’e gelip de Karşıyaka’ya uğramamak olmaz elbette. Alsancak İskelesi’nden vapura binip varabileceğiniz Karşıyaka’nın çarşısında gezinebilir, İzmir’in Levanten kültürüne ait tarihi yapılarını görebilirsiniz. Kocaman kaynatılan lokma kazanlarının önünde sıraya girip elinize aldığınız bir kap lokmayı atıştırırken geçtiğimiz yıllarda bir "anı evi" olarak restore edilip ziyarete açılan Atatürk’ün eşi Latife Hanım’ın ailesi Uşşakzizadelere ait evi ziyaret edebilirsiniz. Burası ayrıca Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım’ın da vefat ettiği ev ve Zübeyde Hanım'ın kabri de yine burada bulunuyor. Biraz soluklanalım dersenizse bir Karşıyaka klasiği olan meşhur midyelerden soğuk bira eşliğinde atıştırabilirsiniz. İzmir'in merkezini keşfe çıktığınız günün artık son durağına doğru yol alabilir, sahil hattı boyunca yürüyüşünüzü sürdürüp Bostanlı’ya varabilirsiniz. Hareketli gece hayatı, restoranları, keyifli barlarının yanı sıra damakta iz bırakan leziz mezeleriyle nam salmış pek çok meyhanesiyle de tanınan Bostanlı’da, gün batımı manzarası eşliğinde İzmir turunuzu noktalayabilirsiniz.