Merve Öztürk (Melina’s Mom): “Sosyal medya birçok kişi için sanal olabilir ama benim için gerçekten çok içten insanların (da) bulunduğu kocaman bir sevgi yumağı”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1980 doğumluyum. Yengeç burcuyum : ) Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. Okulumdan onur belgesiyle mezun oldum. Mezun olduktan sonra en sevdiğim hocalarımdan birinin Pazarlama ve Hakla İlişkiler ajansında 1 yıl boyunca mesleğimi yaptım. O dönemde Türkiye’nin en önemli ve köklü kuruluşlarından birinin Halkla İlişkiler Sorumlusu olarak çalıştım. Hem aile şirketimizin hem de ajans bünyesinden hizmet verdiğim köklü markanın beni transfer etme teklifleriyle bir dönem kafam karıştı ve sonunda soluğu aile şirketimizde aldım. Yaklaşık 6 yıl boyunca kendi şirketimizde önce İhracat Sorumlusu, sonra da İhracat Müdürü olarak çalıştım. 48 ülkeye bebek ürünleri üretip ihraç ediyorduk. Hamile kalmamla birlikte, sorunlu bir gebelik geçiriyor olmamdan ötürü iş yaşantıma ara verdim.

Merve Öztürk (Melina’s Mom): “Sosyal medya birçok kişi için sanal olabilir ama benim için gerçekten çok içten insanların (da) bulunduğu kocaman bir sevgi yumağı”

Kızınız kaç yaşında? Karakter olarak nasıl bir çocuk?
Kızımın 3 yaşına basmasına daha 3 ay var. Melina duygusal, esprili, eğlenceli bir çocuk. Onunla zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmıyorum. İki yaş sendromunu atlattıktan sonra birlikte zaman geçirmekten gerçekten keyif almaya başlar olduk. O dönem hayli zordu. Fakat şimdi pamuk gibi : ) Annesi olduğum için mi bana öyle geliyor bilmiyorum ama birçok çocuktan farklı. Vurmuyor, tükürmüyor, itmiyor, arkadaşının elinden zorla oyuncağını almıyor, kendisinin olmayan hiçbir şey için “Bu benim!” diye tutturmuyor. Ama malını korumasını da gayet iyi biliyor. Sadece sınırlarını çok iyi bilen bir çocuk. Ben bunu çok küçük yaştan beri ciddi gözlemci olan karakterine bağlıyorum. Daha emekleme zamanında bile hareket etmekten çok izlemek, dinlemek ve anlamaya çalışmak keyif veriyordu ona. Hiçbir zaman düşünmeden bir sonraki adımı atmadı. Çok düşmedi, kendine zarar verecek hareketlerden kaçındı. Daha 9 aylıktı, konuşuyordu.

Merve Öztürk (Melina’s Mom): “Sosyal medya birçok kişi için sanal olabilir ama benim için gerçekten çok içten insanların (da) bulunduğu kocaman bir sevgi yumağı”

Kızınızla hayat nasıl geçiyor?
Melina şu anda adeta 12-13 yaşına gelmiş bir çocuk. Benim hayat arkadaşım o… Evimizin neşesi derler ya, gerçekten öyle. Bizi gülmekten kırıyor. Eğlenceli şeyler yapmaya bayılıyor. Çoğu çocuk gibi oturup çizgi film izlemek yerine, belgesel izlemek istiyor. Kamera şakaları veya Mr. Bean gibi komik karakterleri izleyerek kahkahalarla gülüyor. Bebekken hiç gülmezdi. Sonradan anladım. Meğer “bebekçe”den hoşlanmıyormuş o. Bildiğiniz bizim güldüğümüz şeylere gülüyor. Herhangi bir çocuğa yaptığınız espriyi yaptığınızda suratınıza sert sert bakıp sizi yerin dibine sokabiliyor. Ne bileyim işte çok farklı… Anlatılmaz yaşanır o : )

Merve Öztürk (Melina’s Mom): “Sosyal medya birçok kişi için sanal olabilir ama benim için gerçekten çok içten insanların (da) bulunduğu kocaman bir sevgi yumağı”

Blogunuz http://www.melinasmom.com nasıl ortaya çıktı? Hikâyesi ve içeriği nedir?
Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler mezunuyum. Kızım Melina’ya ulaşabilmek adına yıllarca savaş verdim, birçok kayıptan ve negatif denemeden sonra ancak 4. tüp bebek denemesinden sonra anne olabildim. Bu yolda deneyimlediklerini benzer sorunlar yaşayan kadınlarla paylaşmak için www.melinasmom.com adı altında kendi blogumu kurdum çünkü aynı endişelerin içinde olduğum dönemde benim de en çok buna ihtiyacım vardı. Yani “bunları sadece ben yaşamıyorum”u görmeye. Eşimle evliliğimizin 2. yılında çocuk sahibi olmaya karar verdik ve ilk denemede, hamile olduğumu öğrendim. Bir gece yarısı, şiddetli mide bulantısı ve karın ağrısı ile uyandım. Henüz, hamilelik esnasında yaşanabilecek komplikasyonlardan haberim yoktu ve ağrılarımın “normal” olduğunu sanıyordum. Hastanede gözlerimi açtığımda,  yeni doğum yapmış annelerle aynı katta yatıyordum. İç kanama geçirmiş, acilen ameliyata alınmış ve ölümün kıyısından dönmüştüm. Ancak o anda asıl canımı yakan, çektiğim ağrılar değil, kulağıma gelen bebek sesleri ve bomboş olan kollarımdı. Bir yılın sonunda kendimi toparlamış olarak, tekrar bebek sahibi olmaya karar verdim. Bir kez daha hamile kalmam hiç zor olmadı. Ancak ikinci defa dış gebelik geçirmem ve bunun sonucunda tek tüpümün ameliyatla alınması, umudumu her geçen gün kaybetmeme sebep oluyordu. Bir kez daha denemek için cesaret toplamam, zaman aldı. Nihayetinde, eşimle tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmaya karar verdik. Ancak ilk denemenin sonunda negatif sonuç alınca, anne olmaya giden yolumun sandığımdan daha zorlu ve uzun olacağını fark etmeye başladım. Yaşadığım hayal kırıklıkları ve içimde kopan fırtınalar, eskiden birçok şeyi paylaştığım arkadaşlarımdan uzaklaşmama ve içime kapanmama neden oluyordu. Ortak bir konu bulamıyor, onların ilgi alanlarına dâhil olamıyor, birlikte geçirdiğimiz zamandan keyif alamıyordum. İkinci ve üçüncü tedavilerimde peş peşe aldığım negatif sonuçlar da dışarıdaki dünyadan tamamen kopmama sebep oldu. Arkadaşlarım art arda hamile kalıp, birbirleriyle bu mutlu haberi paylaşırken, ben bir köşeden olan biteni izliyordum. Sanki farklı bir dünyaya aittim ve orada benden başka kimse yoktu. Kendimi yapayalnız, eksik ve ümitsiz hissediyordum. Artık tüm günümü internet başında, tüp bebek başarı hikâyeleri arayarak geçiriyor, aynı yoldan geçen birileriyle konuşmaya ihtiyaç duyuyordum. Benimle aynı duyguları paylaşan biriyle konuşmaya, “arkadaşım, seni çok iyi anlıyorum”u duymaya öyle ihtiyacım vardı ki! Nihayet, internette ünlü bir yazarın tüp bebek macerasına denk geldim. 6. tüp bebek denemesinden sonra hamile kalmış ve bu yolculuk esnasında bankacılık kariyerine son vererek, kendisine faydası dokunan meditasyonların koçluk eğitimini almış, başkalarına da yardımcı olmaya karar vermişti. Beni, ondan daha iyi kim anlayabilirdi? İlk seansta; geçtiği zor yolu, yaşadığı güçlükleri, fedakârlıklarını, azmini ve nihayetinde en büyük arzusuna kavuşmasını gözlerim dolu dolu, içime sindirerek dinledim. Ofisinden çıkarken yüzümde kocaman bir gülümseme, önümde yeni bir yol, içimde yepyeni bir umut vardı. Yalnız değildim. 4. tüp bebek denemesinden önce beynimi boşaltmaya, ruhumu dinlendirmeye ve vücudumu yeni sürece hazırlamaya karar verdim. Yaptığım kişisel meditasyonlar, Kıbrıs’ta aldığım nefes terapisi ve akupunktur tedavisi sonunda dinlenmiş, huzur bulmuştum. Hiçbir zaman ulaşamayacağımı düşündüğüm hatta bahsi geçtiğinde bile tüylerimi diken diken eden yere gelmiştim işte… Ben, çocuk sahibi olmasam da bir bütündüm, tamdım, eksiksiz bir kadındım. Son transfer öncesinde, kitap okuyor, hiçbir şeyin kafamı kurcalamasına izin vermiyordum. Hatta gününden önce test yapılması için ısrar eden ben, bu sefer teste gitmeyi bile son ana bırakmıştım. İlk defa yana yakıla doktoru aramak yerine, sakince onun beni aramasını bekledim. Nihayet mutlu haberi aldığımda, kafamda hiçbir soru işareti olmadan, bu sevincin kollarına bıraktım kendimi. HAMİLEYDİM. Ben, anne olacaktım. Tüp Bebek sürecinde yıpratıcı badireler atlatmış, canı yanmış ve dönem dönem umutsuzluğa kapılmış biri olarak, benzer deneyimler yaşayanları çok iyi anlıyorum. Bebeğime giden yolda sosyal çevremi kaybettim, işimde sorunlar yaşadım ve kendimi yapayalnız hissettim. Hayalime kavuşup, Melina’yı kucağıma aldıktan bir müddet sonra takip ettiğim ve çok sevdiğim bloggerlardan birinin “Tüp Bebek Destek Toplantısı” davetini içeren postunu gördüm. Gözlerimin önünden, saatlerce internet başında başarı hikayesi aradığım geceler, kitap evlerinde tüp bebekle bebeğine kavuşmuş annelerin kitaplarını bulabilmek için harcadığım umutlu dakikalar ve sadece 1 saniyeliğine bile olsa bu yolla evlat sahibi olabilmiş bir kadından umut yeşertecek bir kelime duyabilmek adına ona çaresizce ulaşma çabalarım geçiverdi. O toplantıya koşarak gittim ve hikayemi anlattım. Umut olmak için yaptım. Toplantıdan sonra “ben mutlaka hikayemi yazmalıyım, insanlara ‘mutlu son’ olduğunu ispatlamalıyım” diye düşündüm. Umut olmak için, umut hikayelerinin ulaşılabilir olması için bunu yapmalıydım. Bir kitap mı yazsam diye düşünürken, daha fazla kişiye ulaşabilmek adına bunu blogla yapmaya karar verdim. İyi ki de yapmışım! Kısa sürede çok fazla insana ulaştım ve her geçen gün çok ama çok güzel tepkiler almaya devam ediyorum. Yalnızca tüp bebek hakkında yazmıyorum. Her geçen gün büyüyen mucizem, kızımın tüm gelişim evrelerini, birlikte neler yaptığımızı, neleri nasıl öğrendiğimizi de paylaşıyorum blogumda. Pedagojik, gelişimsel, fiziksel veya herhangi bir sağlık problemiyle ilgili bir yazı paylaşmam gerekiyorsa, mutlaka deneyimimi aktardıktan sonra bir doktorun makalesiyle de desteklemeye çalışıyorum. Bu işi çok keyif alarak yapıyorum. Acıyı ve mutluluğu paylaşmayı sevdiğim gibi, bilgi ve deneyimlerimi de paylaşmayı seviyorum.  Zaman zaman başarımı kızımın geç gelişine bağlıyorum. Blogumda ona, beni şimdiki ben yaptığı için, içimdeki gerçek beni bulmama yardım ettiği için şükür mektupları yazıyorum. Okuyucularım tarafından en çok da onlar beğeniliyor sanırım. Yalnızca tüp bebek yaptıranlar değil, normal yolla evlat sahibi olabilmiş kadınlar da Melina’ya olan sevgimi hayranlıkla izlediklerini belirtiyorlar. Hatta zaman zaman, “of” dedikleri bir anda benim şükür yazılarımdan biriyle karşılaştıklarında, ne denli pozitif etkilendiklerini ve silkelendiklerini bile söylüyorlar. İnsanlara umut pozitif enerji saçan bir misyonunun olması kadar ruhu tatmin edecek başka bir şey yok diye düşünüyorum hayatta. Bizi merak eden herkesi de bloguma ve sosyal medya hesaplarımıza bekliyorum.

Merve Öztürk (Melina’s Mom): “Sosyal medya birçok kişi için sanal olabilir ama benim için gerçekten çok içten insanların (da) bulunduğu kocaman bir sevgi yumağı”

Merve Öztürk (Melina’s Mom): “Sosyal medya birçok kişi için sanal olabilir ama benim için gerçekten çok içten insanların (da) bulunduğu kocaman bir sevgi yumağı”

Tüp bebek gebeliği hakkında bizi neler söylemek istersiniz?
Tüp Bebek Gebeliği çok zor… Herhangi bir şekilde hamile kalmış bir kadından en az 10 kat daha fazla endişe duyabiliyorsunuz. Çok zor ulaştığınız hamileliğinizi korumak için hareket özgürlüğünüzü kısıtlayabiliyor, en ufak bir aksilik ihtimalinde sakin kalmakta daha fazla zorlanabiliyorsunuz. Bir kere en önemlisi, gebe olduğunuza bile neredeyse doğuma kadar inanamayabiliyorsunuz. Bırakın anneliği bir kenara…

Kendinizi bir anne blogger olarak nasıl tanımlarsınız?
Ben hayatım boyunca hep anne olmayı arzu ettim. En büyük hayalimdi anne olmak. Bir Anne Blogger olmaksa, hayalimde hiç canlandırmamış olduğum bir şeydi. Ne olduysa oldu ve ben bir şekilde yazmaya karar verdim. Aklımdakileri unutmadan bir an evvel yazmalıydım. İyi ki de yazdım. Hikayeme olan şefkat ve kızıma olan sevginin günden güne bir yumak gibi büyümesini görmek beni inanın her şeyden çok sevindiriyor. İnsanların bana olan güvenini asla sarsacak bir şey yapmak istemiyor ve bu yüzden birçok büyük reklam teklifini elimin tersiyle itiyorum. Çünkü ben bu çocuğa kolay ulaşmadım. Biliyorum ki evlat mucizevi bir varlık ve ben tüm evlatlarımıza da ancak ve ancak kendi çocuğuma kullanıp memnun kaldığım ürünleri tavsiye ediyorum. Bizi takip edenlerin bunu biliyor ve görüyor olmaları beni çok mutlu ediyor. Bu çizgimden asla şaşmayacağımdan emin olmaları da…

Merve Öztürk (Melina’s Mom): “Sosyal medya birçok kişi için sanal olabilir ama benim için gerçekten çok içten insanların (da) bulunduğu kocaman bir sevgi yumağı”

Bir blogger olarak sosyal medya sizin için ne ifade ediyor?
Sosyal medya birçok kişi için sanal olabilir ama benim için gerçekten çok içten insanların (da) bulunduğu kocaman bir sevgi yumağı. Sanırım ben de sevgi arsızıyım : ) Sevmeyi de sevilmeyi de çok seviyorum!

Blogunuzdan sonra sosyal medyaya nasıl yöneldiniz? Takipçilerinizle aranızda nasıl bir bağ var, hesaplarınızda size yöneltilen tüm yorumlara cevap veriyor musunuz?
Blogumdan öne sosyal medya hesaplarım vardı zaten. Melina’yı 2 sene önce 700-800 kişi takip ediyordu. Blogla beraber kendi kendine sosyal medya hesapları da beğenilerin artmasıyla çığ gibi büyüdü. Sanırım bunda Melina’nın hiç susmayan bir çocuk olmasının büyük etkisi var. Bir de bir tek bize komik gelmiyor anladığım kadarıyla : ) Takipçilerimle aramda gerçekten duygusal bir bağ var. Onların fikirlerine, sorularına gerçekten gereken değeri ve önemi veriyorum ve bunu elimden geldiğince gösterebildiğime inanıyorum. Takipçi sayım arttıkça her yoruma cevap verebilme şansım maalesef azalıyor. Çünkü her şeyden önce en önemlisi ben çocuğuna kendi bakan bir anneyim. Onun zamanından çalmadığım sürece de sorulara mümkün olduğunca cevap vermeye çalışıyorum. Zaman zaman gözden kaçırdığım sorular olabiliyor. Ama bugüne kadar kimse bana ne sitem etti ne de bunu burnu büyüklük olarak algıladı. Çünkü neden her yoruma cevap veremediğimi onlar o kadar iyi biliyor ve beni anlıyor ki… Cevap veremiyorsam en değerli varlığımla ilgileniyorumdur. Ben takipçilerimi çok seviyorum. Onlar da beni sanırım : )

Merve Öztürk (Melina’s Mom): “Sosyal medya birçok kişi için sanal olabilir ama benim için gerçekten çok içten insanların (da) bulunduğu kocaman bir sevgi yumağı”

Blog yazmaya yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nelere dikkat etmeliler? 
Blog yazmaya yeni başlayanlara vereceğim en önemli tavsiye yükselene kadar mutlaka belli bir rutinde yazmaları. Blogunuza uzun bir süre yazı girmezseniz, yükselemezsiniz. Haftada en az 3 yazı girmeleri gerekiyor bloglarına. Bunu 7-8 ay yaptıklarında yükselmemeleri için hiçbir neden yok : ) Bir de en önemlisi SEO eğitimi almaları ve anahtar kelimeleri doğru girmeleri. Ben hiç eğitim almadım. Bunları zamanla öğrendim ama yeni başlayanlara yolu kısaltmaları için bunu önerebilirim. Bu da benden bir kıyak olsun : ) Bir de gerçekten nelerse o olmalarını… Ne olurlarsa olsunlar mutlaka onları sevecek, takip edecek, okuyacak birileri olacaktır. Onlar da kendi özlerinde oldukları için sosyal medya asla onları yormayacaktır. Rol yaparsanız, yorulursunuz. Ya pes edersiniz ya da bir şekilde fark edilir ve yükselemezsiniz. Çevremizde bunun çok örnekleri var. “Ne olursan ol gel ama kendin ol.” diyorum ; )
 
Ayrıca bana, bloguma, kızıma değer verip; böyle değerli bir sitede yayınlanmak üzere bu güzel soruları hazırlayan, gönderen ekibe de sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Yanıtladığım en güzel, en eğlenceli, en dolu röportajdı. Siz de seviliyorsunuz!

Sevgiler…

www.melinasmom.com
Instagram: melinasmom
Facebook: Melinasmom
Twitter: melinasmom4