Tümay Öztürk: “Türk damak yapısına bir miktar daha yakın olduğu için İtalyan ve Meksika mutfaklarını çok severim”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1978 yılında doğdum. Rize’liyim. İTÜ - Elektrik Mühendisliği ve Chef’s Table Mutfak Akademisi - Profesyonel Aşçılık mezunuyum. Her iki diplomamı da kullanarak, her iki işimi de aktif olarak yapıyorum : ) Hem özel bir şirkette mühendislik yapıyor, hem de blogum aracılığı ile yemek işlerimi düzenli olarak yürütüyorum. Çeşitli TV programlarında, çeşitli markalar ile dergi ve kitaplarda çalıştım. En son özel bir yemek kanalında 1,5 sene kendi adıma yemek programı hazırlayıp sundum. 10 yıllık evliyim ve 5 yaşında bir kızım var : )

Tümay Öztürk: “Türk damak yapısına bir miktar daha yakın olduğu için İtalyan ve Meksika mutfaklarını çok severim”

Blogunuz http://www.tumayinmutfagi.com nasıl ortaya çıktı, hikâyesi ve içeriği nedir?
 Muhteşem yemek yapan aşçı bir annenin kızı olarak, açıkçası evlenene kadar mutfağa girmedim. Hatta ders çalışmaktan mutfağa ilgi bile duymadım. Ama evlendikten sonra bir baktım, hiç girmediğim mutfakta ve hiç açmadığım bir buzdolabının karşısındayım. Bir alışveriş listesi hazırlayarak yemek yapmam gerekiyor. İşte o günü kendim için dönüm noktası olarak gördüm. Kolları sıvadım ve mutfağa girdim. Bununla birlikte bazı sıkıntılar da yaşamaya başladım. Çeşitli kaynaklardan ulaştığım tarifler ya göründüğü gibi olmuyor ya da tutmuyordu. Ben de kendi tariflerimi yaparak, onları bir yemek defteri gibi olsun diyerek, web ortamında açacağım bir blogta yayınlamak istedim. Ben ve benim gibi sevdiklerine yemek yapmak isteyen herkes için, istedikleri sonuçları elde edebileceği bir blog olsun dedim ve “Tümay’ın Mutfağı”nı yaklaşık 6 yıl önce açtım. Mutfağımdan geçen her tarifi paylaşıyorum. Çorbalardan mezelere, pilavlardan böreklere, salatalardan içeceklere kadar mutfağımda yaptığım her tarifi, tüm detayları, püf noktaları ve ölçüleri ile paylaşıyorum.

Yazılarınızda dikkat ettiğiniz noktalar nedir? Okuyucularınıza nasıl önerilerde bulunursunuz?
Yazılarımda dikkat ettiğim en önemli nokta; tariflerimin bire bir ölçülerde olması ve evde yapmak isteyen herkesin benimle aynı sonuca ulaşabilmesi. Kısacası, tariflerimin güvenilir olması benim için çok çok önemli. Tarifi yaparken, kişinin dikkat edilmesi gereken detayları, tüm püf noktaları ve sıklıkla da yapım aşamalarını fotoğraflayarak aktarmaya dikkat ediyorum. Bununla birlikte, sayfamın sürekli güncel olması ve iyi görseller ile desteklenmesi de dikkat ettiğimi diğer noktalar. Bu sayede, takipçiler, başarılı reçeteler ile istedikleri sonuçlara ulaşıp, sevdiklerini mutlu edince, hele de bunu benimle de paylaşınca, ben onlardan daha çok mutlu oluyorum : )

Tümay Öztürk: “Türk damak yapısına bir miktar daha yakın olduğu için İtalyan ve Meksika mutfaklarını çok severim”
Fava

Türkiye’de tavsiye edebileceğiniz, size göre en iyi 3 restoran hangileridir?
Türkiye’de tabii ki birbirinden lezzetli ve başarılı restoranlar var. Kategoriye göre değişir aslında bu liste. O yüzden en iyi 3 restoran diye net bir liste veremeyeceğim ancak özellikle çocuğum da olduğu için, ailecek rahat edebildiğimiz birkaç restoran var.

Favori yemeğiniz nedir?
Çok fazla yemek ayırt etmem ama en çok Yoğurtlu Yayla Çorbası’nı severim : ) En sevdiğim yemekler de genellikle patlıcanlı yemekler oluyor. Asla vazgeçemediğim bir tür de kesinlikle böreklerdir : ) Böreği her öğün yiyebilirim : ) Blogumdaki tüm tarifleri kendim yapıyorum, fotoğraflıyorum, düzenleyip yayına alıyorum.

Dünya mutfaklarından en çok beğendiğiniz hangisi?
Türk damak yapısına bir miktar daha yakın olduğu için İtalyan ve Meksika mutfaklarını çok severim. Uzakdoğu mutfağına da çok uzak değilim ancak yediklerim sınırlı : )

Bizimle bir tarifinizi paylaşmak ister misiniz?
Görselini de paylaştığımı Gül Tatlısı evimizin favori tatlılarındandır. Dilerseniz onu verebilirim.

GÜL TATLISI:

Tümay Öztürk: “Türk damak yapısına bir miktar daha yakın olduğu için İtalyan ve Meksika mutfaklarını çok severim”

Malzemeler:
1 paket tereyağı (eritilmiş, soğutulmuş)
Yarım su bardağı fındık yağı
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağı irmik
4 su bardağı un
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu

Şerbeti için:
5 su bardağı su
5 su bardağı toz şeker
7-8 damla limon

Tümay Öztürk: “Türk damak yapısına bir miktar daha yakın olduğu için İtalyan ve Meksika mutfaklarını çok severim”

Yapılışı:
Öncelikle şerbetinin bir an önce soğuması için şerbeti hazırlamaya başlayın. Şeker ve suyu bir tencereye koyup şeker eriyinceye kadar kaynatın. Kaynayınca içine 7-8 damla limon damlatıp 5 dakika kadar daha kaynatın ve ocağı kapatın. Tencerenizi şerbetin soğuması için bir kenara alın ve ara ara karıştırın. Yoğurma kabının içine eritip soğuttuğunuz margarini dökün. Margarinin iyice soğumuş olması önemli yoksa unu pişirebilir. Üzerine sıvıyağı, yoğurt ve irmiği ilave edin. Kabartma tozu ve vanilyayı da ekledikten sonra bardak bardak yoğura yoğura kulak memesi kıvamı elde edinceye kadar unu katın. Hamurdan bir tutam alıp ufak bir merdane yardımı açıp bir çay bardağı ile 3 adet yuvarlak çıkarın. Çıkarttığınız dairelerin kalınlığı ne çok ince olmalı ne de çok kalın. Daireleri basamak gibi birbirlerinin üstlerine koyup en alttakinden dışa doğru rulo yaparak sarın. Elde ettiğiniz ruloyu ortadan kesin ve ortaya çıkan iki tane gülünüzü kenara alın. Tüm hamur bitene kadar bu işlemleri yapıp güllerinizi yağlanmış fırın tepsisine dizin. Önceden ısıtılmış 170 derece fırında rengi değişene kadar yaklaşık 50 – 55 dakika pişirin. Pişen hamurlarınız sıcakken üstlerine soğuk şerbetinizi dökün ve şerbeti çekene kadar bekleyin. Afiyet olsun…

Sosyal medya sizin için ne ifade ediyor? Gidişatı hakkında düşünceleriniz neler?
Sosyal medya, blogumu açtığım zamana bakılacak olursa, aslında geç dâhil olduğum bir ortam oldu benim için. Biraz da mecburiyetten katıldım tabii ki… Aktif bir blogunuz var ve bunun üzerinden de çalışıyorsanız, sosyal medyanın da gücünü ve yaygınlığını düşünürseniz, katılmak kaçınılmaz oluyor. Ancak tabii ki sosyal medyanın insanın kendini önemli hissettiren bir ortamı var : ) Her anını, her yaptığını paylaştığı, kendini fark ettiği ve ettirdiği bir duygusu var. Bu da bence, oldukça karışık, zaman zaman çirkin zaman zaman da düzgün ortamlar yaratıyor. Ancak yine de benim için önemli olan, blogum. Çünkü sosyal medyada bir gün o uygulama var, diğer gün başka. Sonuçta kalıcı olan benim için web sayfamdır : )

Takipçilerinizle aranızda nasıl bir bağ var, size yöneltilen tüm yorumlara cevap veriyor musunuz?
Takipçilerim ile aramda, benim için çok samimi ve özel bir bağ var. Yemek üzerine sohbetler ettiğimiz, tarifleri birlikte yaptığımız, bir süre ara versem merak edilip mesajlar aldığım bir ilişkimiz var ki bu beni çok çok mutlu ediyor. Zaten sayfamda da bir tarife başlarken, direkt malzeme listesi ile başlamak yerine, o güne ait hissettiklerim, yaşadıklarım ve paylaşmak istediklerimi yazarak başlıyorum. Bu da tanımadığınız birçok insanla sohbet etme imkânı veriyor çünkü devamında okuyan herkes size yorumlar yapıyor ve aranızda sıcacık bir ilişki başlıyor : ) Hiç yüz yüze tanışmadığım ama doğum günlerini bile atlamadığım, sürekli sohbet ettiğim çok fazla takipçim var ve bundan da çok çok mutluyum : )

Tümay Öztürk: “Türk damak yapısına bir miktar daha yakın olduğu için İtalyan ve Meksika mutfaklarını çok severim”

Blog yazmaya yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nelere dikkat etmeliler?
Blog yazmaya başlayacak herkese ilk tavsiyem; kesinlikle içten, samimi ve özgün olmaları. Eğer bu bir yemek blogu ise kendi tarifleri olması, çalıntı tarifler olmaması, başkalarının tariflerini uyguluyor bile olsalar, mutlaka orijinalinden bahsetmesi, yani emek hırsızlığı yapmaması. Bununla birlikte blogun güncel, temiz ve rahat okunabilir bir görsellikte olması da okuyucu açısından da çok önemli. Bir de tabii bu benim görüşüm. 6 yıldır ben bu şekilde yapıyorum. İster blogdan olsun, ister sosyal medyadan, gelen her yoruma mutlaka cevap verin. Bu da takipçileriniz ile aranızda daha sıcak ve samimi ilişki kurmanıza sebep olur. Böylece hem sizin hem de blogunuzun daha iyiye gitmesini sağlar.