Girne’de Gezilecek Yerler

Olağanüstü bir manzarası olan dikdörtgen planlı bu kale, şehrin simgesi konumundadır. Ne zaman inşa edildiği tam olarak bilinmeyen Kale’nin M.S. 7. yüzyılda Kıbrıs’a başlayan Arap akınlarına karşı kenti korumak amacıyla Bizanslılar tarafından inşa edildiği tahmin edilmektedir. Kaleye Lusignan döneminde (M.S. 1208–1211) ilaveler yapılmıştır. Son şeklini ise Venedik döneminde M.S. 1489-1570 yılları arasında almıştır. Lusignan krallarının barış zamanlarında dinlendiği, savaş zamanlarında ise sığındığı kale, M.S. 1373’teki Ceneviz akınlarında büyük zarar görmüştür.

1489’da Venedikliler tarafından önemli değişikliklere uğrayan kale, 1570 yılında Osmanlıların eline geçmiş ve yaklaşık üç asır boyunca Osmanlıların elinde kalmıştır. İngiliz Sömürge İdaresi döneminde ise (1878-1960) Polis Okulu ve hapishane olarak kullanılmıştır.

Girne Kalesi’nin içinde yer alan bu müze, Helenistik döneme ait bir donanma gemisinin kalıntısıdır. Bu aynı zamanda tarihin bilinen en eski batık gemisi.

Boğaz Şehitliği, 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı’nda şehit olan askerler anısına yaptırılmış bir müzedir. Lefkoşe’den Girne’ye giden yol üzerinde bulunan şehitlikte, 50. Piyade Alay Komutanı Albay H. İbrahim Karaoğlanoğlu ile Pilot Binbaşı Fehmi Ercan’ın şehit düştüğü ev, askeri araçlar ve silahlar, açık havada sergilenmektedir.

Kıbrıs Valisi Ağa Cafer Paşa tarafından 1589 yılında yaptırılmış olan cami, kalenin yanında, limandan kent merkezine çıkan taş döşemeli bir sokaktadır. Girne’deki en eski camidir. Tek minareli kesme taştan yapılmış dikdörtgen şeklindeki caminin tek şerefesi bulunmaktadır. Caminin hemen güneydoğusunda Hasan Kavizade Hüseyin Efendi Çeşmesi bulunur. Çeşme, kabartma sanatı ile yapılmış üç kemeriyle ünlüdür. Ortadaki kemerde ters ay, rozet ve dal motiflerinin olduğu, 1257 tarihli (Miladi 1841) bir mermer yazıt bulunmaktadır.

Tarihi Girne Limanı’nda yer alan iki katlı ev, 18. yüzyıldan bugüne kalmış önemli bir kültür merkezi niteliğini taşımaktadır. Bugün Halk Sanatları Müzesi olarak kullanılan evin birinci katında tezgah, zeytinyağı mengeneleri, küp, döğen, karasaban, dokuma tezgahı ve tahtadan yapılmış harman makinesi gibi tarımla ilgili araçlar sergilenmektedir.

Tahta merdivenlerle çıkılan ikinci katta ise tığ işlerinden örnekler, işlemeli masa ve yatak örtüleri, oymalı çeyiz sandıkları, gelinlikler, baş örtüleri, yün çoraplar, dolaplar yastıklar, sargılar gibi Kıbrıs’a özgü el sanatlarından örnekler yer almaktadır. Bu katta ayrıca hamur teknesi ve açılıp kapanabilen kepenkler bulunmaktadır.

Girne’nin 4-5 km doğusundaki Çatalköy’de, deniz kıyısında kayalık bir arazide bulunan Hz. Ömer Türbesi, Kıbrıs'taki önemli bir dini ziyaret merkezidir. Muaviye ordusu komutanlarından olan Ömer ve altı arkadaşı, günümüzde türbenin bulunduğu yerin yanında şehit düşmüşler ve burada bulunan bir mağaraya gömülmüşlerdir. Osmanlılar’ın Kıbrıs'ı fethinden sonra mağaradaki 7 İslam mücahidinin kemikleri çıkarılmış, bugünkü yerlerine defnedilmiş, sonrasında da buraya bir türbe ve mescit yaptırılmıştır. 1963 yılında Rum saldırılarında talan edilen ve askeri bölge ilan edilen bölgeye Türklerin ziyareti yasaklanmıştır. 1974 yılında da yıldırım isabet eden türbe, 1978’de bilinçsiz onarım nedeniyle özelliğini büyük ölçüde kaybetmiştir.

Beşparmak Dağları'nın kuzey eteklerinde bulunan St. Hilarion Kalesi Girne’ye 10 kilometre uzaklıktadır. 700 metre yükseklikteki bu kaleye 480 basamak tırmanarak çıkılmaktadır. Bu nedenle de eşsiz bir manzaraya sahiptir. Aşağıdaki sıcağa inat, ikiz bir burun üzerine inşa edilmiş St. Hilarion ziyaretçilerini tatlı, serin bir rüzgarla karşılamaktadır.

St. Hilarion Kalesi 1191 yılında burada yaşayan Filistinli St. Hilarion'u ziyarete gelenlerin çoğalması nedeniyle manastıra dönüştürülmüştür. Manastır, 11. yüzyılda Türklere karşı korunmak için sağlamlaştırılmıştır. Kıbrıs Adası'nı ve kalelerini bir süre Arslan Yürekli Richard kontrol etmişse de, 1191’de Kale’yi Guy de Lusignan'a teslim etmiştir. 500 metre uzunluğunda duvarlarla çevrili ve 9 tane burcu olan St. Hilarion Kalesi’nde üç ayrı bölüm bulunmaktadır. Kale, yazın 09.00-16.30, kışın ise 09.00-16.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.

Bellapais, bugünkü adıyla Beylerbeyi Köyü, limon ve nar ağaçları içinde yer alan küçük bir Akdeniz köyüdür. Köyü popüler hale getiren Bellapais Manastırı gotik mimari sanatının bu bölgedeki örneklerinden biridir. Girne'ye 4-5 km uzaklıktaki manastır, 1158-1205 yılları arasında inşa edilmiştir.

Bugüne kadar ayakta kalan Bellapais’nin büyük bir bölümü Fransa Kralı III. Hugh tarafından 1267-1284 yılları arasında inşa ettirilmiştir. Manastırın ortasındaki avluyu dört bir yandan çevreleyen revaklar ve yemekhane ise 1324-1359 yılları arasında IV. Hugh döneminde ilave edilmiştir. Osmanlılar’ın adayı ele geçirmesiyle, Bellapais Manastırı Yunan Ortodoks Kilisesi'ne verilmiştir. Bellapais Manastırı, yazın 09.00-19.30, kışın ise 09.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.

M.S. 1. yüzyılda yapılmış olan ve Mavi Manastır olarak da bilinen bu manastır, İskenderiyeli Aziz St. Makarios’a adanmıştır. Meryem Manastırı adıyla da anılan manastır, 15. yüzyılda Ermeni Kilisesi’ne geçmiş ve Ermeni hacıların Kudüs'e giderken uğradıkları bir hac noktası olmuştur. Bugünkü kalıntılar 19. yüzyıla aittir. Manastırın duvarında Ermenice bir yazıt bulunmaktadır.