San Remo Gezilecek Yerler

Bussana Vecchia, San Remo’nun 10 km kuzeydoğusunda yer alan antik bir kenttir. 20. Yüzyılın büyük bir bölümünde hayalet bir köy olarak kalan Bussana Vecchia, son 50 yılda sanatçılar topluluğunun aktif bir merkezi haline gelmiştir. Bir Orta Çağ köyü olan bu yer 1887 yılındaki depremde ağır hasar almış ve harabeye dönmüştür. Deprem sırasında köydeki insanların çoğu yıkılan kilise içindeydi ve yaklaşık 2000 insan öldü. Bussana Vecchia’ya vardığınızda kilisenin kalıntılarını ve birçoğu artık sanatçılar tarafından atölye olarak kullanılan boş mülkleri görebilirsiniz. Çiçeklerin sokaklara taştığı köyün Arnavut kaldırımlı sokaklarında bambaşka bir atmosfere gireceksiniz. Köye giderken dik ve dolambaçlı yollardan geçeceğinizi unutmayın.

La Pigna, İtalyan Rivierası boyunca uzanan San Remo’nun eski şehir bölgesini ifade eder. Orta Çağ’da inşa edilen surlarla çevrili köy zamanla çevredeki yamaca doğru yayılmıştır. San Remo’nun Old Town’ı La Pigna neredeyse mükemmel bir şekilde korunmuştur. La Pigna’nın labirenti andıran yolları ve dar sokakları, eski bina ve anıtların arasından geçerek sonunda bir tepenin üzerine konumlanmış bir katedrale çıkıyor. Bu zahmetli yolculuğun ardından elde edeceğiniz manzarayı hafızanızdan silmek zor olabilir. San Remo’nun bu şirin ve tarihi bölgesi, denize yakın olan yoğun bölgelerle bir tezat oluşturuyor. Teraslı ve rengarenk evlerle dolu bu bölge uzun sessizliklerin ve meraklı keşiflerin adresi haline gelmiş. Otantik fotoğraf kareleri yakalamak isteyenlerin burayı mutlaka ziyaret etmesi gerekiyor.

San Remo’da Rus mimarisinin etkisini birçok binada görebilirsiniz. Rus Ortodoks Kilisesi de bizzat Ruslar tarafından yapılan şahane bir yapıdır. Rus Çariçe Maria Aleksandrovna 1874 yılında bir süre San Remo’da ikamet etmiştir. Tolstoy gibi birçok ünlü ismi ağırlayan çariçe, beraberinde Rus soylu sınıfının pek çok üyesini de San Remo’ya getirmiştir. Bu ziyaretin amacı Rusya’nın sert kışından korunmak ve tüberküloz gibi hastalıklardan kurtulmaktı. Buraya yerleşen küçük bir Rus topluluğu, daha sonra imparatoriçenin bulvarı olarak anılacak araziyi satın almış ve burada bir kilise inşa etmişlerdir. Çariçenin bu ziyaretinden sonra kış aylarında San Remo’yu ziyaret etmek Rus aristokrasisi arasında bir gelenek halini almıştır. Soğan kubbelere ve soluk mavi iç renklere sahip bu sıra dışı yapıyı gezmek için mutlaka vakit ayırın.

San Remo’nun en meşhur noktalarından biri olan San Remo Casino, eski bir binada yer alan kumar ve eğlence merkezidir. 1905 yılında inşa edilen ve ilgi çekici bir mimariye sahip olan casino binası Fransız mimar Eugéne Ferret tarafından tasarlanmıştır. Onlarca yıl boyunca konserlerden müzik yarışmalarına, bale ve operadan sanat sergilerine pek çok etkinliğe sahne olan San Remo Casino’da sıra dışı bir gezinti yapabilirsiniz. Giriş için herhangi bir ücret ödemenize gerek yoktur. Casino hizmetleri arasında bar, restoran, çatı bahçesi, tiyatro ve müşteriler için ayrılmış özel otopark bulunmaktadır. Özel oda, çatı bahçesi ve özgürlük odasında palto ve kravat giyme zorunluluğu vardır. Slot makinelerinin olduğu salonda da uygun kıyafetler giyilmelidir. Slot makineleri 10.00 ve 02.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.

Corso Cavallotti (Cavallotti Caddesi) üzerinde bulunan Villa Nobel, 19. yüzyılda inşa edilmiş Mağribi tarzda bir yapıdır. Venedik Rönesansı izleri taşıyan dekorlara sahip bu konut müze, muhteşem bir parkın ortasında yer almaktadır. Nobel Ödülleri’nin yaratıcısı ve dinamitin mucidi İsveçli bilim insanı Alfred Nobel 1890-1896 yılları arasında burada yaşamıştır. Nobel Ödülü’yle ilgili vasiyetini burada kaleme almıştır. Yaşamının son zamanlarında emekli olmayı tercih eden Alfred Nobel, dinlenmek için en uygun yer olarak da San Remo’yu seçmişti. Üç kattan oluşan müzenin zemin katında, Nobel’in çalışma ve yemek odalarının yanı sıra tavanında eşsiz freskler barındıran konferans salonunu görebilirsiniz. Villanın içinde bulunduğu 6000 metrekarelik bahçede birbirinden güzel egzotik bitkiler de yer almaktadır.

San Remo’nun tam merkezinde, limana kısa bir yürüyüş mesafesinde bulunan Santa Tecla Kalesi 18. Yüzyılda inşa edilmiştir. Oldukça iyi korunmuş surlara sahip olan Santa Tecla, 1864 ve 1997 yılları arasında hapishane olarak kullanılmıştır. 1. Dünya Savaşı’nda deniz uçakları için üs olarak kullanılmıştır. 2. Dünya Savaşı’ndaki Alman işgali sırasında ise cephanelik olarak kullanmıştır. Cenevizliler tarafından 1756 yılında inşa edilen üçgen yapıdaki kale, günümüzde kültürel etkinlikler için kullanılmaktadır. Cenevizliler bu kaleyi inşa ederken şehri savunmaktan ziyade kontrol etme amacı güdüyorlardı. Kale, deniz seviyesinde etkileyici bir görünüme sahiptir. Sahil şeridi boyunca gezinti yaparken yolunuzun üzerindeki Santa Tecla Kalesi’ne göz atabilir, güzel fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.

Şehrin doğusundaki CavallottiCaddesi üzerinde yer alan Villa Ormond, San Remo’nun oksijen depolarından biridir. Bir zamanlar tepenin üstünden denize doğru uzanan park, yakın geçmişte ana yolla ikiye bölünmüştür. CavallottiCaddesi’nin böldüğü parkın güneyinde San Remo’nun ünlü sakinlerinden ikisinin heykeli bulunmaktadır: Meksikalı şair ve politikacı Ignacio Altamirano ve Karadağ Kralı 1. Nikola. Yemyeşil bahçelerin arasında bulunan Villa Ormond, İsviçreli bir iş adamı olan Dr. Ormond tarafından yaptırılmıştır. Klasik bir yapıya sahip olan bu villada, İngiliz tarzı bahçe yolları ile geniş bir avlu göreceksiniz. Çiçekler Şehri San Remo’nun adına yakışır bahçe kompleksi olan Villa Ormond, son peyzaj çalışmaları ile birlikte uzun yürüyüşleri seven romantik çiftler tarafından tercih ediliyor.

San Remo’nun İstiklal Caddesi olan Corso Matteotti, kentin ruhunu yakalamak isteyenlerin mutlaka uğraması gereken bir yer. Şehrin kalbi olan bu uzun caddede eski binalardan alışveriş merkezlerine, kafe barlardan restoranlara kadar pek çok şeyi bulabilirsiniz. Özellikle giyim mağazalarıyla dolup taşan Corso Matteotti, alışveriş tutkunları için kaçırılmayacak bir fırsat. Bu geniş yaya caddesinin ara sokaklarında keşfedilmeyi bekleyen barlarda lezzetli San Remo şaraplarını içebilirsiniz. CorsoMatteotti’yi gündüz ziyaret ederseniz tarihi binaların eşsiz manzaralarını yakalayabilirsiniz. Cadde akşam saatlerinde oldukça kalabalık olmaktadır. San Remo Müzik Festivali’nin düzenlendiği Ariston Tiyatrosu da burada bulunmaktadır. Sokak sanatçılarının ilgi çekici şovlarını izlemek veya sevdiklerinize hediyelik eşya almak istiyorsanız Corso Matteotti’yi mutlaka ziyaret edin.

San Remo tarihi ve doğal güzellikleriyle olduğu kadar eşsiz plajlarıyla da ünlüdür. Şehrin en ünlü plajı Tre Ponti’dir. Kimileri tarafından en iyisi kabul edilen Tre Ponti’de ince kumlar ve sığ sular sayesinde harika bir yüzme deneyimi yaşayabilirsiniz. Derin olmayan suları sayesinde çocuklar için oldukça idealdir. San Remo sahili genellikle küçük küçük plajlara bölünmüş şekildedir. Sahil şeridi boyunca ücretsiz plaj bulmak oldukça zordur. Tre Ponti’yi diğer plajlardan ayıran en önemli özelliği ise ücretsiz olmasıdır. Tre Ponti iyi düzenlenmiş temiz bir plaj olmasına rağmen nispeten küçüktür. Bu nedenle erken saatlerde gelmeniz önerilir. Eğer şezlong kiralamak isterseniz restoranlardan temin edebilirsiniz. Limanın doğusunda bulunan Tre Ponti’ye kısa bir yürüyüşün ardından ulaşabilirsiniz.

San Remo’nun önemli buluşma alanlarından biri olan Piazza Bresca, kenti tanımaya başlamak için harika bir noktadır. İyi düzenlenmiş bu meydanda eski binalar, çeşitli restoranlar ve kafeler bulabilirsiniz. Burada yerliden daha çok turist görebilirsiniz. İnsanlar genellikle yorucu gezintilerin ardından dinlenmek için buraya geliyorlar. PiazzaBresca’yı hafta ortasında ziyaret ederseniz ilginç tezgahların açıldığı pazar gününe denk gelebilirsiniz. Deri ürünleri, çantalar ve giyim ürünleri bulabileceğiniz bu tezgahlarda nispeten ucuz eşyalar satın alabilirsiniz. PiazzaBresca aynı zamanda San Remo gece hayatının kalbidir. Burada akşam saatlerinde dolup taşan barlar ve restoranlar mevcuttur. Eğlenmek, dinlenmek veya lezzetli San Remo yemeklerini denemek istiyorsanız Piazza Bresca tüm bu taleplerinize cevap verecektir.