Dünyadaki gezginleri ve neler yaptıklarını takip ediyorsanız bundan iki yıl önce Kanadalı Jordan Axani’nin adını duymuşsunuzdur. Duymayanlar için hemen belirtelim: Jordan Axani ve sevgilisi Elizabeth Gallagher harika bir rota oluşturarak dünya turuna çıkmaya karar verirler ama seyahat öncesinde çeşitli sebeplerden dolayı ayrılırlar. Hal böyle olunca önceden ayarlanmış uçak biletleri, çeşitli rezervasyonlar da ortada kalır. İşte bu noktada Jordan’ın aklına şahane bir fikir gelir; Kanada pasaportlu ve eski sevgilisiyle aynı ismi taşıyan bir kişiye dünya turu armağan etmek üzere bir kampanya başlatır. Bu sayede de tüm dünyanın dikkatini çeker.
Hikaye ana hatlarıyla böyle. İşin nihayetinde Jordan yeni yol arkadaşını bulur tabii ki. Zaten kim “hayır” der ki bu teklife? Ama asıl sorun burada değil; kampanyayla beraber yükselen seyahat çapkınlığı meselesinde… Jordan’ın kampanyaya başvuran kişiler arasından seçtiği Elizabeth Gallagher, uzun süredir devam eden bir ilişki içerisindeydi. Bu da beraberinde “Erkek arkadaşının yerinde olsam hemen ayrılırdım”, “Çok yakın zamanda ayrılırlar”, “Sanırım hayali bir erkek arkadaşı var” gibi yorumlar getirdi. Öyle ya bir kadın ve bir erkeğin herhangi bir yakınlaşma yaşamadan seyahat edebilmesi kolay kabul edilebilir bir konu değil dünya üzerinde!
Halbuki ortada çok da kolay bir denklem vardı: Elizabeth’in erkek arkadaşı sevgilisine güveniyordu ve bu seyahati onun için bir fırsat olarak değerlendiriyordu. Aynı şekilde Elizabeth de arkada bıraktığı erkek arkadaşına kendisini aldatmayacağı konusunda güveniyordu. Anlayacağınız güven üzerine kurulu bir ilişkileri vardı ve bu seyahatin hayatlarında herhangi bir sorun yaratmayacağı konusunda hemfikirlerdi.
İşte insanların algılaması gereken mesele bu: Partnerleriyle seyahat etmeyen herkes sevgililerini aldatmak zorunda değil; zaten böyle bir fikri aklının ucundan bile geçirmeyebilir. Bir başka deyişle seyahati aldatmak ya da heyecanlı kaçamaklar için bir fırsat olarak değerlendirmeyen gezginler de gayet tabii olabilir.
Günümüzde istediğiniz insanlarla seyahat etmek gerçek bir mesele. Her şeyden önce çiftler aynı koşullara sahip olmayabilir. Bazen paradır mevzu, bazen zaman, bazen de motivasyon… Zaten sevgilisiniz diye her adımda birlikte olmak zorunda da değilsiniz. Kimi zaman arkadaşlarınızla, kimi zaman ailenizle, bazen de sadece kendinizle yola çıkmak isteyebilirsiniz.
Böyle zamanlarda genelde çevrenizden şu sorular yönelecektir: “İzlanda’ya gidiyorsun ama arkadaşlarınla?”, “Sevgilin nasıl kabul etti?”, “Sen yokken o ne yapacak burada?”, “Niye sevgilisi olmadan bir yere gitmek ister ki insan?”… Hemen ardından kıskançlık, özlem gibi bahanelere sığınarak “Benim sevgilim asla izin vermezdi” gibi yorumlar yapacaklardır. Aralarından bazıları kendisi seyahate çıkarsa yemek yapmayı bilmeyen sevgilisinin açlıktan öleceğini bile ileri sürebilir!
Hiç kulak asmayın. Zaten ilişkisi olan bir insanın sevgilisi olmadan seyahat etme kararını neden bir tür sadakatsizlik olarak değerlendirir ki çoğu insan? Bu durum ancak kıskançlık, kontrol manyaklığı, özgüven yetersizliği gibi kavramlarla açıklanabilir. Evet, sevdiğiniz insanın siz olmadan bir yerleri keşfedip eğlenmesini izlemek zor olabilir. Ancak onu bu arzusundan alıkoymak bambaşka bir meseledir ve çok da kabul edilebilir bir durum değildir.
Sevgilisinin kendisinden bağımsız olarak bir şeyler yapmasını kabul edemeyen insanların durumu hakikaten çok üzücü. Nitekim bir ilişki içinde olmak karşınızdaki kişinin özgürlüğünü kabul etmek değil midir? Her şeyi birlikte yapmak zorunda değilsiniz. Aslını isterseniz eğer her adımda birlikteyseniz ortada daha garip bir durum var demektir. Bir çift olarak ortak ilgi alanlarınız olması gerektiği gibi bireysel olarak da birbirinden bağımsız ilgi alanlarınız olmalı.
Arkadaşlarınızla ya da tek başınıza seyahate çıkmak ilişkinizin gidişatı açısından ölümcül bir tehlike oluşturuyorsa durup düşünmekte fayda var. Bu noktada seyahatini iptal etmeyi değil; ilişkinin temellerini, karşısındaki insana ne denli güvenip güvenmediğini sorgulamalı insan.
