Tallinn’de Gezilecek Yerler

Aleksander Nevsky Katedrali Tallinn’in en eski Ortodoks kilisesi ve en gösterişli ibadethanesidir. Eski Şehir’de bulunan bu ibadethane, ülke Rus Çarı’nın hâkimiyeti altında iken, Rus mimarisinin şehirde yayılması amacıyla 1894 yılında inşa edilmiştir. Bu katedral Estonya’yı Ruslaştırma politikasının simgesidir. Estonya 20. yüzyılda Sovyet Rusya’nın hâkimiyeti altındayken Katedral oldukça bakımsız bırakılmıştır zira Sovyetler kendini ateist olarak tanımlamıştır. Estonyalıların bu politikaya her daim karşı çıkmasına rağmen ve ülke bağımsızlığını kazandıktan sonra bile bu katedral Tallinn’in en önemli yapılarından biri olmaya devam etmektedir. 1991 yılında mutlak bağımsızlık kazanıldıktan sonra Estonya devleti Katedral’e gereken bakım ve yenileme çalışmasını gerçekleştirmiştir. Katedral’e 13. yüzyıl Estonya kahramanı olan Aleksander Nevsky’nin adı verilmiştir.

13. yüzyıldan bu yana şehrin (o zamanki adıyla Raval’in) kalbinin attığı yer Pazar Yeri’dir. Günümüzde en önemli konser organizasyonları burada yapılır, geleneksel Estonya festivalleri burada gerçekleşir, Noel vaktinde Noel pazarı burada kurulur ve bu meydan günlük hayatta herkesin buluşma noktasıdır. Tam 1441 yılında şehir tarihinde ilk kez Noel ağacı bu meydanın ortasına kurulmuştur ve o günden beri Noel heyecanı ana meydanda yaşanır. Siz de ‘Eski Şehir’i gezip sokaklarında kaybolduktan sonra bu meydanda soluklanabilir, en hoş kafe ve restoranlardan birine girebilirsiniz. İster yemek yersiniz ister sıcak çikolata içip meydanı izleyebilirsiniz. Akabinde yine bu meydanda bulunan anı dükkânlarına girip kendinize ve sevdiklerinize hediyeler alabilirsiniz.

Toompea Kalesi 13. yüzyıldan kalan askeri hisarın sağ kanadı üzerine 1767-1773 yılları arasında barok mimari ile inşa edilmiştir. Toompea’nın tarihi Estonya’nın askeri ve politik tarihinden ve hükümdarlarından ayrı düşünülemez. Hükümdarların her biri kendi ihtiyaç ve zevklerine göre Toompea’yı yeniletmiştir. Günümüzde Toompea Kalesi Riigikogu’ya yani Estonya Parlamentosu’na ev sahipliği yapmaktadır. Mavi, siyah ve beyaz renklerden oluşan milli bayrak Toompea Kalesi’nin 47 metre uzunluktaki Tall Hermann Kulesi’nde dalgalanmaktadır. Milli bayrağın kulenin gönderine çekilmesi Estonya’nın bağımsızlığının simgesi kabul edilir. Parlamentodaki genel kurul turistler tarafından izlenebilmektedir ve Toompea Kalesi de hafta içi her gün ziyaret edilebilir. Grup ziyaretleri için önceden rezervasyon yapılması zorunludur.

Kumu Modern Sanat Galerisi Tallin’de 2006 yılında açılmıştır. Estonya’nın en büyük sanat galerisi olmakla birlikte Kuzey Avrupa başkentlerindeki diğer sanat galerileriyle yarışabilecek güçtedir. Estonya’da bulunan sanat eserlerinin büyük kısmı bu müzededir ve müzede hem kalıcı hem geçici sergiler bulunmaktadır. Galeride geniş kapsamlı ve herkese açık bir kütüphane, eğitim sınıfları, toplantı ve gösterim salonu mevcuttur. Kumu’da herkesin en çok ilgi gösterdiği parçalar 18. yüzyıldan 1991 yılına kadarki süre içinde icra edilmiş sanat eserleridir. Galeri her sene 1 Mayıs-30 Eylül arası dönemde salı, çarşamba, cuma ve hafta sonu 10.00-18.00; perşembe günleri ise 10.00-20.00 saatleri arası açıktır. 1 Ekim- 30 Nisan arasında ise müze pazartesi ve salı günleri kapalıdır. Yetişkinler için kişi başı giriş ücreti 8 €’ dur.

Tallinn’in merkezindeki Müürivahe ve Vene Caddeleri’nin kesiştiği noktada bulunan bu manastırın şehrin en eski yapısı olduğu sanılıyor. Katolik mezhebine inanan Dominikan tarikatı tarafından 1246 yılında inşa edilen manastırın kapısı keşişler ve inzivaya çekilmek isteyen herkes için açıktı. Manastırın kendine ait hastane kısmı hatta bira üretim hanesi bulunuyordu. Martin Luther’in ortaya çıkardığı yeni mezhebi (Protestanlık) benimseyen Lutheryenler 1524 yılında bu manastırı yerle bir etti ve 1954 yılına kadar manastır kullanılmadı. Günümüzde turistler manastırı sadece mayıs ayından eylül sonuna kadar 11.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edebilmektedir. Ziyaretçilerin her kilisede olduğu gibi St. Catherine Manastırı’na da diledikleri miktarda bağış yapması beklenir.

Finlandiya Körfezi’ni izlemek ve Tallinn’i ve Tallinn’in kız kardeşi olarak anılan Finlandiya başkenti Helsinki’yi uzaktan görmek isterseniz 315 metre uzunluktaki TV Kulesi’ne davetlisiniz. Bu kule 1980 yılında Moskova’da gerçekleşen yaz olimpiyatlarının Estonya’dan izlenebilmesi için inşa edilmiştir. Kulenin 21. katında bulunan 360 derece seyir terasına çıkarak muhteşem bir manzaraya şahit olacaksınız. Dilerseniz kulede buluna restoranda yemek yiyebilir veya kahve içebilirsiniz. Kuleye gideceğiniz günü belirlemek için önceden hava tahminlerine bakmanızı tavsiye ederiz zira açık gökyüzü altında ve tercihen hava karardığında göreceğiniz manzara sizi kendine hayran bırakacak. Kule, Estonya’nın 1991’deki bağımsızlığı için büyük rol oynamıştır çünkü Sovyet karşıtı radyocular asansörleri bilinçli olarak bozarak Sovyet askerlerinin kuleye çıkmasını ve buradan yayın yapmasını hayatları pahasına engellerler.

1511-1530 yılları arasında inşa edildiği sanılan Tombul Margaret Kulesi’nin amacı Orta Çağ’da şehrin savunma sistemini güçlendirmekti. 25 metre çap, 20 metre yükseklik ve 5 metre kalınlıkta olan kule görüntüsü sebebiyle kilolu bir kadını andırır. Bu kule ile esas olarak Tallinn (Raval) Limanı’nın savunması amaçlanmıştır. Daha sonraları hapishane olarak kullanılan Tombul Margaret Kulesi Estonya’nın ilk bağımsızlığını kazandığı 1918 yılından hemen önceki kaos döneminde çok şiddetli olaylara sahne olmuştur. Karmaşadan yararlanarak hapisten kaçmak isteyen tutsaklar buradaki tüm gardiyanları öldürerek dışarı çıkarlar. Kule eski denizcilerin girişimi ile 1935 yılından bu yana Estonya Denizcilik Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Yılda yaklaşık 400 bin ziyaretçi müzeyi ziyaret eder.

Türkiye’de Deli Petro olarak bilinen Rus Çarı I. Petro eşi Catherine için bu sarayı yaptırır. Ancak Çar ölünce Catherine başta olmak üzere kimse yaklaşık yüzyıl boyunca bu saray ile ilgilenmez. İnşası 1725’te tamamlanan sarayda Çar ve ailesi yaz mevsimlerini geçirir idi. Çar I. Nicolas’ın emri sayesinde saray yeniden bakıma alınmıştır. Nazi işgali sırasında Nazi subaylarının ve Estonyalı yandaş generallerin çalışma ofisleri bu sarayda bulunuyordu. Günümüzde Saray’ın bir kısmı Estonya Sanat Müzesi’ne ve KUMU Modern Sanat Galerisi’ne ait olan bazı eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Yani söz konusu müzelerin bir kısmının bu saray içinde olduğu söylenebilir. Yıl boyu her gün ziyarete açık olan müzeye kişi başı giriş ücreti 6,5 € ‘dur.

Tallinn şehir merkezinden araba veya otobüsle sadece 15 dakika mesafede bulunan Estonya Açıkhava Müzesi’ni ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz. Tallinn’e geldikten ve tüm savaş ve işgallere rağmen bozulmamış ‘Eski Şehir’i gördükten sonra biraz şehirden uzaklaşıp Estonya’nın köy hayatını ve köy evlerini de görmeniz gerektiğini düşünüyoruz. Müze sınırları içinde tam 14 çiftlik bulunuyor ve bu çiftliklerde 18, 19. ve 20. yüzyıllarda çiftçi ailelerin nasıl yaşadığını gözlemleyebiliyorsunuz. Üstelik kiliseleri, tavernaları, okulları, itfaiyeyi de ziyaret edip adeta zaman makinasının içinde hissediyorsunuz kendinizi. Tavernada dilerseniz geleneksel Estonya yemeklerinden yiyebilirsiniz. Tallinn Card sahipleri Açıkhava Müzesi’ni ekstra ücret ödemeden gezebilir. Müze yılın her günü ziyaret edilebilir.

Pirita, Tallin’e bağlı 8 belediyeden biridir ve Tallinlilerin denize girmek için en çok tercih ettiği sayfiye yeridir. Özellikle yaz mevsiminde şehirden uzaklaşmak isteyip uzak bir yere gidemeyenlerin imdadına Tallin’in doğusunda bulunan Pirita adeta Hızır gibi yetişir. Şehir merkezinden saat başı kalkan otobüslerle siz de Pirita’ya gidebilir ve Baltık Denizi’nde yüzme tecrübesini edinebilirsiniz. Araba kiralarsanız Tallin şehir merkezinden 20 dakikada Prita’ya ulaşabilirsiniz. Pirita sahilinde bowling kulübü ve barlar da mevcuttur. Denize sadece sabah 9- akşam 9 saatleri arasında girmek güvenlidir. Pirita’da tüm günü geçirebilir ve dilerseniz plaj voleybolu oynayabilirsiniz. Pirita’nın üzerinde bulunduğu Viimsi Yarımadası’nda da Savaş Müzesi ve Viimsi Açıkhava Müzesi gibi birçok turistik nokta olduğunu hatırlatmak isteriz.