Antibes’de Gezilecek Yerler

Antíbol ya da Antibo olarak da tarihte yer alan Antibes, Fransa’nın Cote d’Azur Bölgesi’nde, Cannes ve Nice şehirlerinin arasında yer alır. Antibes, 5. yüzyılda Yunanlı bir koloni tarafından Antipolis adıyla kurulup limanı sayesinde yüzyıllarca önemli bir ticaret alanı olmuştur.

Antibes, Roma İmparatorluğu’nun şehirden çekilmesinden sonra birçok kabile tarafından kuşatılmaya ve alınmaya çalışılmıştır. 10. yüzyılda Seignur Rodoart şehrin etrafını koruyacak surların da olduğu kaleyi inşa ettirir ve bundan sonraki 200 yıl boyunca şehre rahat bir nefes almasını sağlar.

Kalenin sağlam surları arkasında güvenle varlığını sürdüren şehir 15. yüzyıl sonunda da Fransa Kralı 11. Louis’nin koruması altına girerek yağma ve talanlardan etkilenmeden günümüze kadar korunmuştır.

19. yüzyıl ortalarından itibaren Avrupalılar bu bölgenin güzelliğini fark ederek büyük ve lüks evler inşaa ettirmeye başlarlar. İşte bu evlerden biri olan Grimaldi Kalesi sonradan müzeye dönüştürülmüştür. Çünkü, 1946 yılında Pablo Picasso bu bölgede yaşayan arkadaşları Gerald Murphy ve eşi Sara’yı ziyaret etmek üzere gelmiş ve altı ay boyunca bu kalede yaşamıştır. Picasso’nun bu dönemde yarattığı tüm eserler kaldığı şatonun Picasso Müzesi’ne çevrilmesiyle, müzede sergilenmeye başlamıştır.

Antibes’in en kalabalık ve popüler sokağı Old Town’daki (Eski Şehir) Rue Sade. Burası şehrin turistik yeri. Yani seyahatiniz boyunca illa ki buradan geçiyorsunuz. Old Town’ın ara sokaklarında bir sürü küçük ve sevimli renkli kepenkli dükkanlar ve mağazalar var. Yalnızca kaz ciğeri satan dükkanların fazlalığı ise dikkat çekici seviyede.

Yine eski şehir bölgesindeki Cours Masséna’da yer alan Marche Provençal’a (Antibes’in kapalı pazarı) mutlaka gidin. Bu pazar yerel çiftçilerin ürettikleri sebzeler, meyveler, balsamikler, zeytinyağları, zeytinler, peynirler, balıkçıların sabah denizden getirip tezgahlarına attıkları balık ve balık ürünleri ile adeta bir görsel şölen.

Burası gerçekten benzerine az rastlanır güzellikte bir pazar gerçekten. Marche Provençal’da küçük restoranlar ve kafeler de var. Turistlerin yoğun olduğu sezonda buradaki restoranlarda pahalı ama tazeliği ve lezzeti konusunda hiç şüpheniz olmasın.

Antibes’te "Absinthe" (Absent) içkisinin müzesi var. Absent, uzun yıllar boyunca yasaklanmış bir içkidir. Son yıllarda alkol oranı regülasyonların izin verdiği seviyeye çekilerek satışı yeniden başladı. Kristal ayaklı ufak bardaklarda servis edilen bu içkiyi satan Balade en Provence, Antibes’deki en iyi absent bar. Denemek isterseniz buraya gidin mutlaka. Ama belirtmeliyiz ki çoğunlukla Antibeslilerin takıldığı Marche Provençal civarındaki naif balıkçı mekanlarında içilen şarabın yerini de pek başka bir şey tutmuyor.

Öncelikle Antibes, çok güzel bir sahil şehri. Mimarisi sizin tüm yorgunluğunuzu almaya yetiyor. Sizi tatil moduna sokuyor. Ancak bunun ötesinde şehir belki de bölgedeki en güzel plajlara sahip. Nice havalimanı denize kenarına kurulduğu için, Nice ve çevresinde plajlar çakıl taşları ile kaplanmış. Böylece rüzgarın havalimanı pistine kum taşıması engellenmiş. Bu da doğal olarak havalimanına yakın yerlerin plaj kalitesini düşürüyor.

Antibes bu mesafeden uzaklaşmaya başladığınız sınır bölgelerden biri. Antibes’den Cannes’a kadar çok güzel plajlar var. Özellikle ikili arasında kalan Juan les Pins plajları ve gece kulüpleri ile meşhur bir yer. Dolayısıtyla, özellikle de yazın, plajda ya da plaj yakınlarında bir restoranda bir ünlüyle karşılaşmanız son derece olası.

Bu buranın plajlarının ne derecede meşhur olduğunun bir göstergesi olası. Bazı seyyahlar Juan les Pins’e kıyasla, Antibes yat limanı yanında surlarla korunmuş, ufak kapalı plajı çok daha fazla tavsiye etmekteler. Güneşlenirken bir tarafınız çarşaf gibi Akdeniz bir yanınızda ise Picasso Müzesi manzarası. Üstelik bu bölgedeki plajların çoğunluğu da halk plajı. Plajların tek kusuru ise bazı zamanlar deniz analarına denk gelebilmeniz. Tercih sizin.

Antibes’in plajları dışında yat limanı da bir diğer dikkat çekici özelliği. Aslında Güney Fransa’da her şehirde bir yat limanı bulunuyor. Hatta sanki önce yat limanı sonra da şehir kurulmuş izlenimine kapılıyorsunuz. Ancak burası diğerlerinden biraz farklı. Antibes Avrupa’nın en önemli süper yat limanı.

gorse#!!#

Vaubon Limanı tarafından bir kayaya oturtulmuş, 16. Yassı Kale, mükemmel Vauban ve Antibes limanı manzarasıyla, Saint-Roch yarım adasında bulunmaktadır. Deniz seviyesinin 26 metre yüksekliğine inşa edilen bu hisar, İtalya ve Fransa sınırını işaret eder ve Antibes şehri savunması için kullanılırdı.

Hisarın konum ve yapısı (merkez kule ve dört burçtan oluşur) geçişleri imkansız hala getirmek için idealdir. Resmi tatil günleri ve pazartesileri hariç her gün 30 dakikada bir rehberli turlar düzenlenmekte olan bu yeri ziyaret etmek ve Picasso Müzesi ile Fort Carré içeren daha makul biletleri turizm ofisinden almak için kenera mutlaka biraz para ayırın. Fort Carré, 1983 yapımı James Bond filmi, “Asla Asla Deme”de (Never Say Never Again) kötü adamın evi olarak kullanılmıştır.

Promenade Amiral de Grasse boyunca yürüdükten sonra Port Vauban’a ulaşacaksınız. Buraya kadar gelmişken bu limanı da görmelisiniz. Arkanızda Fort Carré, önünüzde ise eski Antibes’in olduğu bu mükemmel manzarayı görünce, neden büyün milyonerlerin yatlarının bu limana demir attığını anlayacaksınız.

Büyük marina etrafında gezinin ve şık teknelerin deniz üstünde kaymasını seyredin. Dünyanın en güzel tekneleri olarak değerlendirlen, Dubai Prensi’nin 160 metrelik “Platinum”unu veya Roman Abramovich’in Alman yapımı 300 metrelik teknesini, görme şansına da sahip olabilirsiniz.

Marche Provençal, Absent Müzesi, The Cap d’Antibes, Juan-Les-Pins, Antibes Katedrali