Lille Gezilecek Yerler

Tarihi çok eskiye dayanan köklü bir kent olan Lille’in eski şehir adı verilen bölgesi ziyaretinizde gezeceğiniz ilk nokta olmalı. Kentin kuzeyinde kalan bu bölge 19. yüzyıl öncesinde inşa edilmiş yapılara ev sahipliği yapar. Oldukça iyi korunmuş olan bölge, Arnavut kaldırımlı sokakları ve birbirinden şık binaları ile sizi adeta tarihî bir yolculuğa çıkarır. İrili ufaklı meydanların da bulunduğu eski şehir bölgesinde attığınız her adımda Lille’in o dönemlerini zaman durdurulmuş gibi yaşayabilirsiniz. Birçok kafe, restoran ve konaklama tesisine ev sahipliği yapan bu bölgedeki mekânlarda oturup lezzetle yemekler tadabilir, kahvenizi yudumlayarak tarihi içinize çekebilirsiniz. Lille eski kent merkezi, fotoğraf makinenizi oldukça yoğun kullanacağınız bir lokasyon.

Mimari olarak oldukça dikkat çeken bir yapıda bulunan Citadel of Lille, kentin Vieux semtinde bulunmaktadır. Kalenin yıldız şeklindeki görüntüsü ziyaretine gelenleri kendisine hayran bırakır. Citadel of Lille’in görkemli kapıları, Fransız krallığının gücünü de göstermeyi amaçlar. 1667 yılında Fransızlar tarafından kalıcı bir şekilde ele geçirilen Lille’de Kral 14. Louis bir kale yapılmasını emreder. Ünlü Fransız askeri mühendislerinden Vauban tarafından tasarlanan kalenin planı, kral tarafından kabul edilir ve 1668 yılında başlayan 3 yıl gibi kısa sürede bitirilerek 1671’de operasyonel hale gelir. Dünyanın en sağlam kalelerinden birisi olarak gösterilen yapı, beşgen mimarisiyle bugün Pentagon adı verilen ABD Savunma Bakanlığı binasına da ilham kaynağı olmuştur. Yapımında 3 milyon beton blok, 60 milyon tuğla kullanılan Citidal of Lille’in inşasında 2 bin kişi çalışmıştır. Delue Nehri’ne yakın bir konumda bulunan kalenin düşmanların girişini engellemek için yapılmış özel su kanalları da bulunmaktadır. Kalenin yakınında bir de hayvanat bahçesi bulunmaktadır.

Şehrin en büyük, Fransa’nın ise en önemli dini yapılarından birisi olan Lille Katedrali, mimarisiyle göz dolduran bir yapıdır. 1854 yılında inşasına başlanan katedral, 1913 yılında başpiskoposluk binası unvanına kavuşmuştur. Buna rağmen katedralin inşası genele bakıldığında çok uzun sürmüş ve 1. Dünya Savaşı ile 2. Dünya Savaşı dönemlerindeki sıkıntılar nedeniyle aksamalar meydana gelmiştir. Katedralin inşasının tam olarak bitişi 1999 yılı olarak gösterilir. Bu tarihte ana cephenin şu anki şık görünümü sağlanmış, mermer bloklarla kaplanan bölümün en üstüne gül şeklinde dev bir cam yerleştirilmiştir. İlk başta 132 metre uzunluğunda ve 115 metre yüksekliğinde planlansa da savaşlar ve mali sıkıntılar nedeniyle şimdiki boyutlarda yapılan katedral, Lille’de kesinlikle görülmesi gereken noktalardan birisi.

Şehrin en büyük ve Fransa’nın ise Louvre’dan sonra ikinci önemli müzelerinden birisi olarak gösterilen Lille Güzel Sanatlar Sarayı, ünlü ressam Louis Joseph Watteau’nun girişimleriyle 1792 senesinde hayata geçirilmiştir. 1800’lere girildiğinde devlet desteğini de arkasına alan müzede böylelikle daha zenginleşmiş ve günümüzde heykel, tablo, çizim, baskı ve tarihî madalyalardan oluşan 60 bin parçalık dev bir hazineye dönüşmüştür. 1850 yılında müze için yapılan bağış kampanyasının ardından 1881 senesinde müzenin binası belediyenin de yardımıyla saraya dönüştürülmüştür. 1975 yılından bu yana tarihî anıt statüsünde bulunan müze salı günü kapalı olup çarşamba ve pazar günleri arasında 10.00 ile 18.00 saatleri arasında, pazartesi ise 14.00 ile 18.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.

Lille’deki gezinizde görmeniz gereken en önemli eserlerden diğeri ise şehir kapılarıdır. Kentte inşa edilmiş üç adet kapı bulunmaktadır. Kentin tren istasyonuna yakın bir noktada inşa edilmiş olan La Porte de Roubaix kapısı, İspanyol İşgali sırasında 1620 yılında yapılmıştır. Kapı uzun süre hizmet verdikten sonra 19. yüzyılda genişletilmiş ve tramvayların geçişine uygun hale getirilmiştir. La Porte de Grand da yine Roubaix gibi İspanyolların İşgali sırasında yapılmış bir eserdir. Yüzlerce yıl geçmesine rağmen hâlâ ilk günkü ihtişamıyla ayakta duran kapı, Lille’in refahını ve düşmanlara karşı bir anlamda kentin gücünü göstermek için yapılmıştır. Kentte inşa edilmiş bir diğer kapı ise La Porte de Paris’tir. Diğer adıyla zafer kemeri olan bu kapı 1667’de Kral 14. Louis’in Lille’i ele geçirmesinin onuruna inşa edilmiştir. Kapıda gücü simgeleyen birçok simge bulunmaktadır.

Lille’de Grand Place isimli büyük meydan kentin adeta kalbi konumundadır. Kökenleri 11. yüzyıla kadar uzanan meydan Orta Çağ’da tahıl pazarı olarak kullanılmış bir bölgeyken 17. yüzyıldan sonra büyük bir değişim geçirmiştir. Birbirinden şık binalara ev sahipliği yapan meydanın ortasında bulunan dev heykel ise 1792 yılında Avusturya’nın yaptığı kuşatmaya karşı verilen direnişi simgeler. Meydanın en özel binası ise Vieille Borsası’dır. Lille’in tekstil ve madencilikte zirveye doğru yürüdüğü süreçte kentin en işlek yerine kurulan bu borsa, birçok tüccar ve komisyoncunun uğrak noktası olup ekonomik anlamda çok önemli bir yer teşkil etmiştir. Büyük meydanda bugün birçok kafe, bar ve restoran hizmet vermekte olup içeceğinizi yudumlayarak meydanda hiç bitmeyen hareketi seyre dalabilirsiniz.

Euralille isimli kompleks, Lille’in tekstil ve madencilikte ekonomik önemini kaybetmesiyle kentin kaderine yeni bir yön vermek için yapılmış bir kalkınma projesidir. 1980 yılında inşa edilen yapının temel amacı; Londra, Brüksel ile Paris arasındaki hızlı tren hattının tam üstünde yer alan Lille ekonomisini buna tam anlamıyla entegre etmek ve modern görünümde bir iş ile yaşam merkezi oluşturmaktır. Çeşitli aksamalar yaşansa da 1995 yılında tam olarak bitirilen projenin içinde tren istasyonu, ofisler, konutlar, oteller ve diğer iş alanları için mekânlar içermektedir. Lille kentinin modern çağdaki ekonomi ve teknoloji üssü olan Euralille’i ziyaret etmeniz kesinlikle tavsiye edilir. Kompleks her gün saat 08.30 ile 22.00 saatleri arasında açık durumdadır.