Nancy Gezilecek Yerler

Meydana adını veren Lorraine Dükü Stanislas Leszczynski tarafından yaptırılan ve 1755 yılında tamamlanan Stanislas Meydanı şehrin en önemli bölgesi sayılıyor. Öyle ki şehrin kalbi diye adlandırılıyor. Yeni şehir (Ville Neuve) diye bilinen bölgede bulunan meydanın dört köşesi altın kaplamalı demir kapılar ve fenerlerle süslenmiştir ve meydanın tam ortasında ise Stanislas Heykeli yer alır. Bu büyük ve şaşaalı meydan şehrin diğer önemli iki yapısı olan Carrière Meydanı ve AllianceMeydanı ile birlikte 1983 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş. Simetrisiyle göz dolduran ve 125 metre uzunluğunda, 106 metre genişliğinde olan Stanislas Meydanı mimari açısından birbirine ahenkli yedi yapıyla çevrilidir. Aralarında en büyük olan yapı Nancy Belediye Binası’dır ve meydanın güney tarafında kalır. Opera Binası, Grand Hotel ve Güzel Sanatlar Müzesi de bu meydanın çevresinde konumlanır.

Aynı zamanda meydanın çevresinde çok sayıda butik, kafe ve restoran bulunuyor. Bu mekânlar, yemek ve kahve molalarınız için eşsiz durak olabilir, alışverişleriniz için yine bu civarlarda dolanabilirsiniz.

Nancy'nin UNESCO Dünya Mirası listesine giren diğer iki meydanı Alliance ve Carrière Meydanı Nancy’nin Stanislas Meydanı kadar gözde yerleridir. Aralarında en küçük olan meydan da Alliance Meydanı’dır. 1756 yılında yapılmıştır. Bu sessiz ve sakin meydanın ortasında yer alan çeşmenin yapımında ise Roma'daki Piazza Navona'dan etkilendiği söylenmektedir. İlk olarak “Saint Stanislas Meydanı” olarak isimlendirilmiş olsa da 18. yüzyılda Fransa ve Avusturya arasında yapılan anlaşmayı onurlandırmak için meydanın ismi anlaşma anlamına gelen Alliance olarak varlığını devam ettirmiştir.

290 metre uzunluğunda 50 metre genişliğinde olan Carrière Meydanı ise uzun, simetrisiyle göz dolduran meydanlardan biridir. Meydanın her bir köşesinde küçük ama göz alıcı çeşmeler bulunur. Meydan ayrıca görkemli Zafer Takı'yla Stanislas Meydanı'na bağlanır.

Aynı zamanda yıl boyunca Carrière Meydanı, kitap fuarından Saint Nicholas etkinlikleri için kurulan pazarlar ve şenlik yerlerine kadar birçok etkinliğe de ev sahipliği yapar. Noel zamanı hem etkinlikleri vesilesiyle hem de süslemeleriyle gerçekten görülmeye değer.

Şehrin yeni bölgesinde yer alan Saint-Epvre Bazilikası 19. yüzyılda inşa edilmiş şehrin Gotik mimari örneklerinden biridir. Bazilika 87 metre uzunluğundaki kulesiyle Nancy’nin en işlek caddelerinden Saint-Epvre’de yer alıyor. 74 pencereden oluşan kilise mozaik camlarıyla muhteşem bir görünüme sahiptir. Piskopos Joseph Trouillet kilisenin yapımını karşılayabilmek için finansal destek arayışına girmiş ve III. Napoleon, İmparator Franz-Joseph, Bavyera Kralı II. Ludwig ve Papa Pius katkı sağlamıştır. Kilisenin görkemli taş döşemeleri de Papa Pius tarafından Roma’daki Appian Yolu’ndan getirilmiştir.

Şehirde Sainte Marie Park, Godron Park, Jardin Botanique du Montet gibi birden çok ve birbirinden güzel park var ancak Pepiniere içlerinde en gözde olanı. Yaklaşık 22 hektarlık bir alanı kaplayan ve yerli halk tarafından “La Pep” olarak bilinen Pepiniere Park, İngiliz tarzında dizayn edilmiş bir parktır ve bu park da Stanislas Leszczynski tarafından yaptırılmıştır. Şehrin akciğeri olarak tanımlanır zira şehrin göbeğinde yemyeşil bir alan olarak kentlilerin soluk aldıkları önemli bir alandır burası. Gezileriniz boyunca sizin de mutlaka yorgunluğunuzu atabileceğiniz durak yeriniz olmalı Pepiniere Park. Parkta çocuklar için büyük bir oyun alanı da bulunuyor. Aynı zamanda içerisinde minik bir hayvanat bahçesi, gül bahçesi, kukla tiyatrosu ve mini bir golf alanı barındırmasıyla beraber özel olarak dizayn edilmiş piknik alanı da bulabilirsiniz.

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/c/cf/L%27ancien_salon_Cor...

Sadece Nancy'nin değil tüm Fransa'nın en popüler müzelerinden biri olan Nancy Okulu Müzesi, Fransız Yeni Sanat akımını keşfetmek için eşsiz bir müzedir. İçerisinde Nancy Okulu sanatçıları tarafından tasarlanmış sanat eseri, cam ve seramik objeler, mobilyalar olmak üzere yüzlerce eşsiz esere tanıklık edebileceğiniz bu müze bu sanat akımının en gözde ev sahiplerindendir. Pazartesi, Salı ve resmi tatillerde kapalı olan müzeyi diğer günler 10:00 – 18:00 arası 6 Euro ücretle ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca her ayın ilk Pazar günü müze tüm ziyaretçilerini ücretsiz olarak ağırlıyor.

Ünlü sanatçıların eserleriyle karşılaşabileceğiniz bu müze, Stanislas Meydanı'nda yer alır ve son derece etkileyici bir mimariye sahiptir. Müzede Monet'den Picasso'ya kadar ünlü sanatçıların eserleriyle karşılaşabilirsiniz. Salı günleri ve resmi tatillerde kapalı olan müzeye 7 Euro ücretle girebiliyorsunuz. Ayrıca ziyaretiniz boyunca müzenin etkinliklerini takip ederseniz güncel olarak düzenledikleri önemli etkinlikleri de yakalayabilirsiniz.

Vaktiyle LorraineDüklerine ev sahipliği yapmış olan bu yapı günümüzde Lorrain Müzesi olarak eşsiz koleksiyonuyla birlikte ziyaretçilerini ağırlıyor. 19. yüzyıl ortalarında Fransa Kültür Bakanlığı tarafından tarihi yapı olarak listelenen Ducal Palace, 1850 yılında müzeye dönüştürüldü. Günümüzde Lorrain Müzesi olarak ziyaretçilere kapısını açan bu yapı zengin koleksiyonuyla dikkat çekerken yapının ilk katında Lorraine düklerinin kullandığı resepsiyon ve yemek odası da bir o kadar ilgi çekici. Gotik mimariyle inşa edilen yapının dekorlarının ise Doğu Fransa'da Rönesans'ın erken dönem örneklerinden olduğunu söylemeliyiz. Müze Salı günleri ve resmi tatiller dışında her gün açık. Ücret ise müzede gezmek istediğiniz kısma göre 3 euro’dan 6 euro’ya kadar çeşitlilik gösteriyor.

Alliance Meydanı yakınlarında bulunan katedral şehrin en etkileyici yapıtlarından biridir. Aslında 17. yüzyılda çalışmalarına başlanan ve mimar Giovanni Betto’ya emanet edilen yapılan yapının çalışmaları iki kez ertelenmek durumunda kalmıştır. İlk olarak 30 Yıl Savaşları nedeniyle ertelenen inşa 18. yüzyılın başlarında bir kez daha askıya alınmıştır. Betto’nun yapıyı bitiremeden ölmesi üzerine mimar Germain Boffrand katedrali tamamlamıştır. Betto’nun katedralin mimarisinde Roma’da bulunan Sant'Andrea della Valle Basilikası’ndan etkilendiği söylenmektedir. 18. yüzyılda nihayet inşa edilen bu Roma Katolik katedralinin neoklasik ve baskın olarak barok mimarisinin birlikte kullanıldığı etkileyici örneklerinden biri olduğunu söylemeliyiz. Katedralin içi de dışı gibi oldukça gösterişlidir. Üstelik katedralde 17. ve 18. yüzyıldan yerel sanatçıların eserleri de sergilenmektedir. Katedral, haftanın her günü açık olmakla birlikte girişi ücretsizdir.

Kendinizi tam olarak bir Ortaçağ masalında hayal etmek isterseniz La Porte de la Craffe bu isteğinizi karşılamak için en doğru adres. 14. yüzyıldan bugüne ulaşan La Porte de la Craffe, şehri korumak için yaptırılmıştır. 3 metrelik bir geçişle birbirinden ayrılan iki görkemli kuleye sahip olan Craffe, çok sayıda istila görmüş olsa da zamana direnen bir yapı olmuştur. 1615 yılında büyük bir restorasyon geçiren kapı neredeyse günümüzdeki görünümüne bu restorasyon ile kavuşmuştur. Saint-Epvre Kilisesi’nin çan kulesini de kapsayan ana fener ise o zamanlar eklenmiştir. 1861’deki restorasyonla da dört Lorraine Dükü’nün büstü eklenmiştir. Craffe aynı zamanda 19. yüzyılda birkaç yıl boyunca hapishane olarak da kullanılmıştır.

Stanislas ve Carrière Meydanları arasında yükselen Arch Héré, bu iki meydanı birbirine bağlayan şehrin önemli ve gösterişli yapılarından biridir. Stanislas tarafından yaptırılan bu zafer takının yapımı iki yıl sürmüştür ve 1755 yılında tamamlanmıştır. Nancy’nin pek çok yerinde de imzası bulunan mimar Emmanuel Héré tasarlanan yapıya da mimarının ismi verilmiştir. 15 metre yüksekliğe, 60 metre genişliğe sahip olan Arch Héré’nin Roma’daki Septimius Severus Kemeri’nden esinlendiği bilinmektedir. Aynı zamanda kemer, çokça alegorik simgelerle donatılmıştır. Kemerin sağ tarafı savaşı, sol tarafının barışı temsil etmektedir. Üst tarafında bulunan kabartmalarda Apollo temsilleri bulunur. Bu Apollo sembolleri de Kral 15. Louis’yi temsil etmektedir.