Punta del Este
Punta del Este Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Uruguay’ın kumarhaneleri, uzun plajları, gösterişli yatlara ev sahipliği yapan limanları ile ünlü sahil kasabası Punta del Este ülkenin güney ucunda bulunmaktadır. Sörf tutkunlarının da vazgeçilmezi olan bu adres ayrıca hareketli gece yaşantısıyla da nam salmıştır. Birbirinden leziz yemekleri menüsünde barındıran restoranları ve büyüleyici güzellikteki sahilleri ile Güney Amerika’nın Monako’su olarak da anılan Punta del Este aynı zamanda Uruguay’ın diğer pek çok bölgesine göre yarı yarıya daha pahalı olması ile de bilinmektedir. Monako ile özdeşleştirilmesindeki önemli faktörlerden birisi de bu pahalılığıdır. Fakat bunun hakkını verecek pek çok güzelliği bünyesinde barındıran kent bilhassa yaz aylarında turist akınına uğrar. Kış aylarında her ne kadar çok tercih edilmese de eğer bu dönemde gitmeyi tercih ederseniz kentin sakinliğinin de tadını çıkarabilirsiniz.
Punta del Este’ye Ulaşım
Punta del Este’ye ulaşım oldukça kolaydır. Çünkü burası Uruguay’ın başkenti Montevideo’ya dört farklı anayol ile bağlanan bir lokasyona sahiptir. Bu sebeple kente ulaşımda ilk tercih edilen yol Montevideo’dan hareket eden otobüsler aracılığıyla olandır. Bunun yanı sıra araba kiralayarak da gidişin mümkün olduğu Punta del Este’ye bağlanan yolların ücretli olduğu uyarısını yapmakta fayda var. Buraya bir diğer ulaşım imkânı ise BuenosAires’ten hareket eden feribotlarla mümkündür. Diğer ulaşım araçlarına göre daha pahalı bir yolculuk olsa da feribot seçeneğinin güzelliği yaklaşık 7 - 8 saat sürecek yolculuk boyunca gökyüzü ve okyanus sularının iç içe geçtiği masmavi bir manzaranın sizi kucaklayacak olmasıdır. Kent içerisinde seyahat söz konusu olduğunda ise hem yerlilerin hem de turistlerin en çok tercih ettiği yöntem bölgeyi yürüyerek gezmektir. Toplu taşımanın çok da yaygın olmadığı Punta del Este’de bisiklet ya da araba kiralamak da diğer alternatiflerdir. Oldukça güvenli bir şehir içi ulaşım ağına sahip olan Punta del Este’nin sakin trafiğinde özellikle genç nüfus scooter araçlarıyla dolaşmayı tercih eder, buradayken benzer şekilde scooter motor kiralamak da mümkündür.
Punta del Este’de Görülmesi Gereken Yerler
Punta del Este dendiği zaman akla ilk gelen şeylerden birisi de günbatımı manzarasıdır. Okyanusun ufuk çizgisiyle birleştiği yerde benzersiz renklere şahitlik edebileceğiniz manzaralara sahip kent, aynı zamanda birbirinden güzel kumsal ve plajları ile de ünlüdür. Birbirinden lüks yatların demir attığı limanının aynı zamanda uzun bir yürüyüş parkuruna da sahip olduğu Punta del Este’de birbirinden şık butikler, şık giyimli turistler ve ağaçlarla çevrili yollar eşliğinde yürürken kendinizi bir Hollywood filminde gibi hissedebilirsiniz.
Casa Pueblo: Geçmişte Uruguaylı sanatçı Carlos Paez Vilaro’nun evi olan bu sıra dışı villa bugün Punta del Este’nin en ikonik yapılarından birisi olma özelliğine sahiptir. Kentin 15 kilometre batısında bulunan bu galeri ev, çıkıntılı bir bölge olan Punta Ballena Tepesi’nde konumlanmış dokuz kat basamaklı parlak beyaz renkte bir mimariye sahiptir. Ziyaretçilerinin beş odasını dolaşabildiği evde sürrealist mimar olarak da anılan Vilaro’nun hayatı ve eserlerine dair bir film de gösterilmektedir. En üst katında bulunan kafe - bar ile eşine rastlamanın mümkün olmadığı bir manzaraya ev sahipliği de yapan evin hemen bitişiğinde bir restoran da bulunmaktadır.
La Mano en la Arena: Punta del Este’nin bir diğer ikonik yapısı ve aynı zamanda en ünlü simgesi Brava Kumsalı’nın kumlarından fırlayan devasa boyutlardaki el heykelidir. Bu el Şilili sanatçı Mario Irarrázabal tarafından demir ve çimento kullanılarak yapılmıştır. 1982 senesinde gerçekleştirilen bir heykel yarışmasında birincilik ödülü kazandıktan sonra bugünkü adresine yerleşen el, her yıl binlerce ziyaretçinin akınına uğramakta olup aynı zamanda bir fotoğraf noktası işlevi de görmektedir.
Fundacion Pablo Atchugarry: Punta del Este’de sanat ve kültür değerlerini tanıtmaya yönelik kurulmuş olan Fundacion Pablo Atchugarry kar amacı gütmeyen bir vakıf olma özelliğine sahiptir. Vakıf, uluslararası heykel sanatçısı Pablo Atchugarry tarafından sanatla doğa arasında diyalog kurmak amacıyla 2007 yılında kuruldu. Yaz sezonunda yani aralık ve şubat ayları arası dönemde popüler müzik konserlerinden, bale gösterimlerine pek çok etkinliğe ev sahipliği yapan merkezde ayrıca heykel atölyeleri, çizim ve seramik kursları da düzenlenmektedir. Üç adet seminer odasının bulunduğu mekân açık hava sahnesinin yanı sıra kurucusunun eserlerinin yanı sıra çeşitli sanatçıların üretimlerinin de sergilendiği salonu, açık hava sahnesi, 30 hektarlık alana yayılmış heykel parkı ve restoranı ile de keyifli bir gün geçirmek arzusunda olanların uğrak noktasıdır.
Lussich Arboretumu: Dünya üzerindeki en önemli botanik bahçelerinden birisi olarak kabul edilen bu arboretum bilhassa egzotik türde pek çok bitkinin nefes alıp verdiği büyüleyici bir alandır. 192 hektarlık alana yayılmış bu bahçede 1896 senesinde botanik bilimci Lussich tarafından kurulmuştur. Kuvvetli rüzgârlara ve okyanus dalgalarına rağmen geçmişte bugüne özenle korunan bahçede tamarix, deniz çamları, okaliptüs ve acacia trinervis gibi Lussich’in dünyanın farklı yerlerinden topladığı tohumlardan oluşan oldukça zengin bir bio-çeşitlilik hâkimdir.
Ralli Müzesi: Latin Amerika sanatına dair oldukça geniş bir koleksiyona sahip olan bu çağdaş sanat müzesi 1988 senesinde oldukça güzel bir yeşil alan içine inşa edilmiş bir yapıdır. Uruguaylı mimarlar Marita Casciani ve Manuel Quinteiro tarafından özel olarak inşa edilen yapı geniş sergi salonlarının yanı sıra bronz ve mermerden heykelleri ile de dikkat çekmektedir. Pazartesi hariç haftanın her günü açık olan müze aynı zamanda konser, sanatçı söyleşileri ve atölyelere de ev sahipliği yapan oldukça dinamik bir yapıya sahip olup yakın dönem Latin Amerika sanatına dair fikir edinmek isteyenlerin mutlaka görmesi gereken yapılardandır.
Kumsallar: Birbirinden güzel pek çok kumsala ev sahipliği yapan Punta del Este’de listenizin başında olması gereken noktalardan birisi denizin yaklaşık 10 kilometre kıyısındaki bu küçük ada şeklinde konumlanan ve aynı zamanda Güney Amerika’nın en yüksek deniz fenerine de ev sahipliği yapan Isla de Lobos’tur. Bir diğer önemli nokta olan Isla Goritti ise Punta del Este’nin yat limanından her yarım saatte bir hareket eden teknelerle yaklaşık 15 dakika içerisinde ulaşabileceğiniz küçük bir adacıktır. Benzersiz plajlarının yanı sıra şık restoranları ile de ünlü bu adacığın bir bölümü 18. yüzyıldan kalma tarihi surlarla çevrilidir.