Galle’de Gezilecek Yerler

Tarihi Galle surlarının içinde yer alan, sur içi ya da kale içi diye de tarif edebileceğiniz eski şehir oldukça turistik, çevresini alçak surların sardığı kasabanın dar sokakları sıra sıra, tek katlı binalardan oluşuyor. Bu binalarda oldukça lüks gözüken restoranlar, kafeler, çay, baharat ve hediyelik eşya satan dükkanlar, sanat ve el işi galerileri, yoga ve meditasyon merkezleri gibi bir çok ilgi çekici mekan sıralanmış.

Galle sokakları son derece bakımlıdır. Bu dar sokaklarda ulaşım aracı olarak genellikle bisiklet ya da tuktuklar kullanılır. Sokaklar hem çok temiz; hem de yaşlı oldukları anlaşılan ulu ağaçlar meydanları süslüyor. Özellikle bu tarz yaşlı ağaçlar şehre güzellik katıyorlar. Ne kadar ağaç, o kadar güzellik! Kasabanın bir de müzesi bulunuyor.

Kalenin kıyısında kale surlarının hemen dibinde sevimli bir deniz feneri dikkatinizi çekecek.

Bunun tam karşısında da değişik mimarisiyle bir camii yer almakta. Cemaatin kalabalıklığından da anlayacağınız üzere kentin bu bölgesi Müslümanların yoğun yaşadığı bir alan. Müslüman erkekleri giydikleri beyaz entariler ve sakalları; kadınları ise çarşafları ile kolaylıkla ayırt edebilirsiniz. Hiç acele etmeden, körlemesine girip çıkın bu sokaklara. Buralarda yakalayacağınız güzel kareler size zamanın nasıl geçtiğini unutturacak.

Kaleyi çepeçevre saran surlarını dolaştıktan sonra sahile inip; engin denizi seyre dalmayı ihmal etmeyin.

Tezatların şehri diyebiliriz burası için. İlk adım attığınız sokakta lağım kokusu alırken ikincisinde buram buram tütsü kokusu alacaksınız. Bir tarafınıza döndüğünüzde Protestan kilisesi görüyorsanız diğer yanınıza döndüğünüzde medrese ve cami göreceksiniz. Bir sokakta binalar üfleseniz yıkılacak durumdayken yan sokağında en lüks butik oteller ve SPA’lar sıra sıra dizilmiş olacak. İşte koloni döneminin neden olduğu bu tezatlıklar içerisinde Sri Lanka’nın dördüncü büyük şehri Galle, Avrupa’daki bir Old Town’dan farksız.

Bu müzede Galle şehrini kolonileştiren Portekiz, Hollandalı ve İngilizlere ait eşyalar sergileniyor. Gaffa isminde bir adam onlara ait koleksiyonları, eşyaları ve kalıntıları toplatıp bu müzeye yerleştirmiş. Ne yemiş ne içmişler, ne okuyup ne yazmışlar hepsini görebiliyorsunuz. Tabii müzedeki bazı eşyalar gerçekten insanın kanını donduran cinsten. Portekizliler başta olmak üzere buraya kim geldiyse şöyle etraflıca bir kıyım yapmış, ayrım yapmadan. Fildişi ve kaplumbağa kabukları eşya yapımında en çok kullanılan iki şey. Dolayısıyla ciddi bir hayvan katliamı yaşanmış o dönemde.

Müzedeki rehberlerin çoğu Müslüman olduğu için Türk olduğunuzu duyunca size ekstra ilgi gösterecekler. Mesela Sri Lanka’da evliliğe dair gelenekler bizdekinin neredeyse tam tersi olduğu, isteyen tarafın kız tarafı olduğu ve hatta erkeğin ailesine para verildiğini ancak böyle öğrenebilirsiniz. Ülkede düğün masraflarını da yine kız tarafı karşılar. Müzede bu geleneği simgeleyen resimler mevcut.

Bu arada Sri Lanka’da ciddi bir Müslüman popülasyonu olduğunu söylemek gerekir. Araplar Hindistan ve Sri Lanka ile sıkı bir ticaret ilişkisi içerisindelerdi. Arap tüccarlar bölgedeki nüfuzlarını arttırıp ticareti kolaylaştırmak adına Sri Lanka’lı kadınlarla evlenip buraya yerleştiler.

Müzeye giriş ücretsiz, ama sonrasında sizi müzenin içerisindeki kuyumcuya yönlendiriyorlar ve oradan bir şey almanızı bekliyorlar. Bu gibi durumlarda “Yarın tekrar geleceğiz, kaça kadar açıksınız?” diye sorarak kaçmak en iyi çözüm.

Burası Galle şehrinin en hareketli bölgesi diyebiliriz. Turistler özellikle gün batımını yakalayabilmek için sokaklarda koşturup sahile ulaşmaya çalışıyorlar. Ama buna gerçekten değiyor. Gündüzleri ise yerli halk kendini kayalıklardan deniz atıyor. Su burada daha sakin ve berrak bir görünüme sahip, yine de ilginç bir şekilde turistleri burada denize girerken göremezsiniz.

Galle sahilde işlek restoranlar ve seyyar satıcılar bulunuyor. Kavurucu sıcakta serinlemek için Coconut Juice almanızı öneririz. Galle şehrinin sembolü haline gelen deniz feneri ve cami olduğunu sadece üzerindeki Arapça yazılardan anlayabileceğiniz Meeran Mosque da burada yer alıyor.

Yine bu bölgede yer alan Galle Arkeoloji Müzesi’ni de mutlaka gezin. Burası Galle’ü fethetmeye gelen sömürgeci güçlerin gemilerinden kalan harita, pusula, gemi kalıntısı eşliğinde bölgenin tarihini anlatan bir müze. Buradaki eserlerin yaklaşık yüzde yirmisi 2004 tsunamisinde büyük zarar görmüş, bina da aynı şekilde. Binanın ve eserleri tamamen yenilenmesi ve müzenin halka yeniden açılması 2010 yılını bulmuş.

Eğer bol plajlı ve bol dinlenmeli bir gün geçirmek istiyorsanız bu şehirdeki adresiniz Mirissa. Galle’e yaklaşık bir saat uzaklıktaki bu sahil kasabası Sri Lanka’nın en güney ucunda bulunuyor. Burada iki tane plaj var. Biri okyanusa açık olduğu için aşırı derecede dalgalı. Boyunuzu aşan dalgalardan zamanında kaçamazsanız suyun içinde gemi çarkı gibi dönerken bulabilirsiniz kendinizi. Hatta kalktığınızda mayonuzu olduğu yerde bulamayabilirsiniz. Diğer plaj ise daha çok koy şeklinde olduğu için su daha temiz. İki plaj arasında büyük bir kayadan oluşan minik bir yarımada var. Bu kayanın üstüne çıkarak plajı ve gün batımını izleyebilirsiniz.

İlginç bir şekilde suyun temiz olduğu durgun plajda yerlileri aşırı dalgalı plajda ise sadece turistleri yüzerken göreceksiniz. Yerli halk ve turistler arasındaki bu ilginç ayrım aşırı derecede dikkat çekici çekti. Upuzun ve dalgalı olan plaj boyunca onlarca restoran hizmet veriyor. Bu sebepten olsa gerek burası akşam saatleri gündüzden daha bile hareketli. Ancak sahildeki bu restoranlar genel olarak uluslararası seyahat sitelerinde düşük puana sahip.

Ulusal Denizcilik Müzesi, Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Müzesi