Brugge (Bruges), Belçika'nın kuzeyinde yer alan rüya gibi bir şehir. Benelux+Paris turumuzun bir ayağı olan bu kent, tur boyunca beni en çok etkileyen ve kendimi sanki bir masalın içinde hissetmemi sağlayan yegâne yer oldu.
İkinci Dünya Savaşı'nda zarar görmediği için bozulmadan korunarak günümüze gelmiş olan Brugge; Orta Çağ'dan kalma mimarisi, dantelleri, çeşit çeşit çikolataları, biraları ve nefis kanalları ile büyüleyici bir atmosfere sahip.
Şehir meydanına geldiğiniz an, Amsterdam'dan aşina olduğunuz o katlı ve renkli çatılarla dolu müthiş yapılar sarıyor dört yanınızı. Renkleri ve estetik görünümleriyle birer pastayı da andırdığı için buradayken kendimi bir masalın içinde hissettim. Meydandaki kilise, sanat şaheseri heykeller, taş yollar çok farklı duyguları da beraberinde getiriyor.
Brugge'ün ünlü özellikleri
Brugge Dantelleri
Rahibe işi de denen bu çeşit çeşit dantelleri şehirde birçok dükkândan satın almanız mümkün. Duvar süsünden magnetine, termometrelisinden anahtarlığına kadar her şekilde uygulanmış danteller mevcut. Ben özellikle bu süsleri ve anahtarlığı çok beğenerek aldım.
Belçika Çikolataları
Belçika denince akla gelen ilk şeylerden biri olan çikolatalar da burada hem göze hem damağa hitap edecek şekilde sunuluyor. Tezgâhlarda sunulmuş ufak tadımlıklarla işe başlayarak çikolata seçimine geçebilirsiniz. Çikolataların süslemeleri ve sunumları o kadar estetik ki, onlara bakarken yemeye kıyamayacağınızı düşünüyorsunuz.
Bu arada, o enfes sos tercihleriyle sunulan patates kızartmasını da tatmadan buradan ayrılmayın derim.
Brugge Kanalları
Brugge'in muhakkak keyfinin çıkarılması gereken bir yönü de sahip olduğu kanallar. 7 Euro gibi bir ücret karşılığı tekne turu ile kanal gezisi yapabiliyorsunuz. Gezi sırasında rehber, hem İngilizce hem Fransızca bilgilendirmede bulunuyor.
Belçika'nın Venedik'i de denen Brugge için; suyun içinde yer alan evleri, balkonları, kafeleri, ördek ve kuğuları ile bu benzetme sanıyorum ki yanlış değil.
Böylesi nefis bir şehirde mutlu olmamak da eminim mümkün değil...
