Günümüzde, ölülerimizi gözlerden uzak tutmayı tercih ediyoruz; ancak eskiden tahrip edici salgınlar, tıka basa dolu kiliseler ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği sebebiyle insanlar ölüme çok daha yakın bir hayat geçiriyorlarmış. Sağlam bir mideye sahip modern turistler hala şehir merkezlerinde bulunabilen yeraltı kilise gömütlerini ya da kemiklerin saklandığı yerleri ziyaret edebiliyorlar. Listede kara vebanın ve sizle tanışmak isteyen mumyaların izlerini bulacaksınız. Fotoğraf: http://www.thehistoryblog.com/wp-content/uploads/2013/11/Catacombs-of-Priscilla.jpg
1 – En yüksek nüfus: Paris Yeraltı Mezarları
Yer: Paris, Fransa Nüfus: 6 milyon Şehrin kuruluşundan beri Parisliler ölülerini şehrin merkezine gömüyor, bu da dayanılmaz bir duruma yol açıyor: 1780 baharında ağır sağanak yağmurlar aşırı kalabalık olan Les Innocents Mezarlığı'ndaki höyüğü tahrip ediyor ve çürümekte olan bedenlerin dalgalar halinde çevreye yayılmasına sebep oluyor. Kralın bu ölülerle dolu şehir için çözümü ne dersiniz peki? 13. yüzyıl madencilerinden kalan devasa bir tünel ağına Paris mezarlıklarındaki tüm ölüleri taşımak! Bu görevin tamamlanması tam 12 sene sürüyor. Bugün, isteyenler bu 350 kilometrelik devasa kemik duvarlı labirentin 1 buçuk kilometrelik bir kısmını dolaşabiliyor. Fotoğraf: http://media.cntraveler.com/photos/544a6a5292a73c30052f9df6/master/w_1440,c_limit/catacombes-de-paris-1.jpg
2 – En iyi tasarım: San Fransisco Yeraltı Mezarları Manastırı
Yer: Lima, Peru Nüfus: 25000 ila 75000 Lima’nın eski mezarlıkları yeraltına inşa ediliyormuş. Bu mağaramsı kemik gömütü de 18. yüzyıldan kalma bir sömürge manastırı altına inşa edilmiş. Şehrin ilk ve en büyük yeraltı mezarı olma özelliğine sahip. Lima’da ölülerin çoğu, 19. yüzyıl başlarına kadar buraya getiriliyormuş; ta ki biri şehir dışına bir mezarlık yapma fikrini ortaya atana kadar. Fotoğraf: http://media.cntraveler.com/photos/544a6a5292a73c30052f9de7/master/w_1440,c_limit/monastery-of-san-francisco-2.jpg
3 – En ürkütücü: Capuchin Manastırı Yeraltı Mezarları
Yer: Palermo, İtalya Nüfus: 8000 İnsanlar genelde öldükten sonra çürümeye şahit olmak istemezler; ancak bu Capuchin keşişlerinin bedenleri için geçerli değil. Palermo dolaylarındaki bu manastırın altındaki yeraltı mezarlarında, manastır üyeleri 1599’dan beri mumyalanıp korkunç pozlarda desteklenerek saklanmışlar. Sonrasında ise toplumun daha büyük bir bölümü olaya dahil olmuş. 300 seneden fazla bir süre ayak takımı ebedi dinlenme yeri olarak buraya ulaşmış. Dinlenmek derken duvarlardan sallanmak, cam tabutlar içinde takılmak gibi şeyleri kastediyoruz. Fotoğraf: http://media.cntraveler.com/photos/544a6a4ed09268884cd0de31/master/w_1440,c_limit/capuchin-monastery-catacombs-3.jpg
4 – En dost canlısı mumyalar: St. Michan Kilisesi
Yer: Dublin, İrlanda Nüfus: Birkaç düzine Dublin’in şehir merkezi mumya arayan birinin ilk bakacağı yer olmayacaktır ama yine de doğa yanlışlıkla burada birkaç mumya yaratmış. Bir 17. yüzyıl kilisesi olan St. Michan’ın altındaki gömütlerde kuru, serin hava ve kireç duvarlar birçok naaşın mumyalanmış gibi bir etki görmesine sebep olmuş. Buradaki mumyalardan 4 tanesinin tabutu çürümüş ve insanlar bu mumyaların parmaklarına dokunup iyi şans dileyebiliyor. Fotoğraf: http://media.cntraveler.com/photos/544a6a4e92a73c30052f9dd8/master/w_1440,c_limit/st-michans-church-4.jpg
5 – En asil bağırsaklar: Stephansdom Gömütü
Yer: Viyana, Avusturya Nüfus: 11000 Eğer Avusturya’nın uzun süre en büyük ailesi olan Hapsburg hanedanlarının soyundan geliyor olsaydınız, ahiretiniz özenle tasarlanmış olacaktı. Bedeniniz İmparatorluk Gömütü’nde dinlenirken kalbiniz Augustinian Kilisesi’nde bir vazonun içinde olacak, iç organlarınız ise Viyana’nın merkezindeki Gotik katedrali olan Stephansdom’un altındaki kavanozlarda saklanıyor olacaktı. Günümüzde katedral, isteyenlere rehberler eşliğinde tur olanakları sunuyor. Fotoğraf: http://media.cntraveler.com/photos/544a6a4bd09268884cd0de22/master/w_1440,c_limit/stephansdom-5.jpg
6 – Kültürlerin buluşma noktası: Kom el Shoqafa Yeraltı Mezarları
Yer: İskenderiye, Mısır Nüfus: Bilinmiyor İsmi “çömlek höyüğü” anlamına gelen bu yeraltı harikası (fotoğrafta görüldüğü gibi yer üstünde kalan kısımları da var), bin yıl boyunca unutulmuş. 1900 yılında ise İskenderiye yollarında kaya taşıyan bir eşek tarafından, alandaki bir çukura düşmek suretiyle tekrar “keşfedilmiş”. Milattan sonra ikinci yüzyıldan kalan yeraltı mezarlarının tasarımı, üzerindeki eski şehrin kültürel çeşitliliğini yansıtmakta. Fotoğraf: http://media.cntraveler.com/photos/544a6bcfd09268884cd0de40/master/w_1440,c_limit/catacombs-of-kom-el-shoqafa-6.jpg
7 – En Katolik: Roma Dönemi Yeraltı Mezarları ve Gömütleri
Yer: Roma, İtalya Nüfus: Bilinmiyor Roma’nın uzun ve kanlı tarihi, şehrin altının yeraltı mezarlarıyla dolu olduğuna dair işaretler veriyor. Metropolis çevresinde de en az 40 adet var ve çoğu Katolik mezarları. Bunların birçoğunu dolaşmanız mümkün ancak öne çıkanlardan bazıları 80 tane boyanmış mezar taşına sahip olan, bir yeraltı bazilikası içeren ve Son Akşam Yemeği’nin bir freskini bulunduran Domitilla. Ünvan sahibi bir şehidin mezarının üzerine inşa edilen ve içinde bu şehidi vuran oklardan biri olduğu söylenen oku görebileceğiniz St. Sebastian da bir diğeri. Fotoğraf: http://media.cntraveler.com/photos/544a6a4892a73c30052f9dba/master/w_1440,c_limit/roman-catacombs-7.jpg
8 – En dolambaçlı: Odessa Yeraltı Mezarları
Yer: Odessa, Ukrayna Nüfus: Bilinmiyor Odessa sokaklarının altında keşfedilmemiş tünellerden oluşan, dönüp dolaşan ve 2500 kilometre uzunluğunda olan bir labirentin yarattığı bir gölge dünyası bulunuyor. İlk olarak 17. yüzyılda yapımına başlanan ve 19. yüzyılda çok fazla genişletilen tüneller dünyanın en büyük yeraltı geçitleri olma özelliğini taşıyorlar. Odessa hiçbir zaman mezarlık olarak kullanılmamış olsa da, birkaç senede bir mumyalanmış kalıntılara ulaşılıyor ve buralarda kaybolursanız sonunuzun ne olacağı hakkında fikir veriyor. Fotoğraf: http://media.cntraveler.com/photos/544a6a4492a73c30052f9dab/master/w_1440,c_limit/odessa-catacombs-8.jpg
9 – En antik: Hal Saflieni Mahzeni
Yer: Paola, Malta Nüfus: 7000 Bir duvar ustası 1902’de yanlışlıkla bu mahzeni açığa çıkardığında arkeolojik bir altın madenine adım attığının farkında değildi. Bu üç katlı yeraltı kompleksi M.Ö. 4000 senesine, yani Bronz Çağı’nın Avrupa’da daha bir kıvılcım kadar küçük olduğu zamana kadar uzanıyor. Gizemli tarih öncesi Maltalı insanlar tarafından inşa edilen mezarlar büyük ihtimalle önceleri sığınak ya da tapınak olarak kullanılmış, sonradan da mezarlığa dönüştürülmüş. Fotoğraf: http://media.cntraveler.com/photos/544a6a47d09268884cd0de13/master/w_1440,c_limit/hal-saflieni-hypogeum-9.jpg
10 – En yeni keşif: Brno Gömütü
Yer: Brno, Çek Cumhuriyeti Nüfus: 50000 Bin senelik eski bir şehir olan Brno’nun altındaki bu tünellerin duvarları gerçekten kemiklerle inşa edilmiş. St. Jacob Kilisesi yakınında 2001’de bir inşa öncesi kazısı yaparken arkeologlar kilisenin altında binlerce iskelet kalıntısına rastlamış. 17. ve 18. yüzyıllarda düzenli bir şekilde sıralanmış olan kemikler çamur, su ve ilgisizlik etkisiyle sonradan dağınık yığınlara dönüşmüşler. Böyle bir durumda ne yapmak gerek? Tabii ki tüm kalıntıları temizleyip tekrar düzenleyip misafirlere açmak. Fotoğraf: http://media.cntraveler.com/photos/544a6a44d09268884cd0de04/master/w_1440,c_limit/brno-ossuary-10.jpg