Japon adalarına ilk yerleşenler, M.Ö 8 bin yıl öncesinden başlayarak, Kuzey Asya’dan geldikleri sanılan ve Üst Yontmataş (veya en azından Ortataş) devrinde yaşayan topluluklardı. 538 yılına doğru Budizm’in Kore’den adalara gelişi genelde Japonya’nın tarih döneminin başlangıcı olarak kabul edilir. Japonya yüzyıllar boyunca feodal bir yönetimle idare edilen bir imparatorluk oldu. Asya’nın en doğu ucundaki konumu ve bir ada devleti olmasından dolayı yüzyıllar boyunca dış etkilere kapalı bir devlet yapısıyla idare edildi. 10 Mart 1854'te, Komodor Matthew C. Perry ve ABD Donanması'na ait Siyah Gemiler, Kanagawa Sözleşmesi ile Japonya'yı dış dünyaya açılmaya zorladı.
Sonraki dönemde Batı ülkeleri ile yapılan benzer antlaşmalar ekonomik ve siyasi krizler getirdi. 2. Dünya Savaşı’ndan ağır kayıplarla çıkan Japonya, sonraki dönemde hızla kendini topladı. Japonya Anayasası'na göre imparator “devletin ve halkın birliğinin simgesidir” ve egemenlik hakkı olmaksızın sadece törensel bir rol oynar. Egemenlik ise Japon halkına aittir.
Yorumlar