Ohri Gezilecek Yerler

Ohri Antik Tiyatrosu ülkedeki Roma döneminin izlerini taşıyan Scupi, Stobi ve Heraklea Lynkestis’in aksine Helenistikdöneme ait tek tiyatrodur. M.Ö. 200 yılında inşa edilmiş olan tiyatrodan, günümüze sadece alt bölümünün kalmış olması, orijinal tiyatronun toplamda kaç kişilik olduğu hakkında varsayımları zorlaştırmıştır. Bugün halen kaç kişilik olduğu bilinmemektedir. Açık tiyatro onu çevreleyen iki tepe arasındaki konumu sebebiyle, performanslar sırasında rüzgardan korunarak, akustiği koruyabilmektedir.

Ohri Antik Tiyatrosu, Roma döneminde gladyatör dövüşleri için de kullanılmıştır. Bununla birlikte, antik tiyatro, Hıristiyanların, Romalılar tarafından idam edildiği bir yer olduğundan, yerli halk tarafından zamanla sevilmeyen bir yer haline gelmiştir. Bu hoşnutsuzluğun bir sonucu olarak, tiyatro, Roma İmparatorluğu döneminin kapanmasının ardından, yerli halk tarafından terk edilmiş ve gömülmüştür. 1980’lerde bölgedeki bazı evlerin çevresindeki inşaat çalışmaları sırasında, Yunan tanrısı Dyonisius’un oyma parçaları ve bazı küp parçalarına rastlanmıştır. Bu kalıntıların bulunması, arkeologlarca burada sergilenen bir performansla ilişkili olabileceği ve yakınlarda bir Yunan tiyatrosu olabileceği düşüncesinin doğmasına sebep olmuş, araştırmalar ve kazılar sonucunda açığa çıkan bu yapı yeniden koruma altına alınmıştır.

Antik Tiyatroda, 1980'lerin sonundan bu yana, yeniden tiyatro, oyun, konser, opera, bale gösterileri gibi halka açık performanslar sergilenmektedir. Son zamanlarda ise antik tiyatroda her yaz, Ohri Yaz Festivali’nin bir parçası olarak Bolşoy ve José Carreras gibi yüksek profilli kültürel performansları sergilenmektedir.
 

Evliye Çelebi’nin “Yılın her gününe bir kilise düşer” dediği Ohri’deki kiliselerden biri olan Sveti Jovan Kaneo Kilisesi’si, Ohri kentinde Ohri Gölü'ne bakan Kaneo Plajı'nın uçurumunda, küçük bir balıkçılık yerleşiminin hemen üzerinde yer alan bir Makedon Ortodoks kilisesidir. Kilisenin yapım tarihi bilinmemekle birlikte, kilise mülkiyetinin ayrıntılarını veren belgeler, kilisenin 1447 yılına kadar inşa edildiğini göstermektedir. Arkeologlar, kilisenin 13. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun yükselişinden bir süre önce inşa edildiğine inanmaktadır. Bizans ve Ermeni mimari üsluplarının bir birleşimi olan kilisede, 1964'te yapılan restorasyon çalışmaları, kilisenin kubbesinde bulunan fresklerin keşfedilmesine yol açmıştır.

13. yüzyılın sonunda kutsanmış olan kilise, Dikdörtgen bir taş tabana sahiptir. Dış cephesi seramik dekoratif heykeller ve taş oymalarla bezelidir. Fresk ressamları bilinmemekle birlikte, korunmuş parçalar kalitesini halen korumaktadır. Kilisede, Havari Dostları ve St. Clement, St. Erasmus ve Constantine Kavasilas portreleri göze çarpmaktadır.

Kilise aynı zamanda Oscar ödüllü “Before The Rain” filminin bir kısmının çekildiği yerdir. Küçük bir mabet olan bu kiliseye çıkış zorlu ve uzun bir yol sonunda gerçekleştiği için kilisenin bulunduğu çevre genellikle tenha ve sakindir. Kilise sadece Makedonya'nın değil, aynı zamanda bütün Balkan bölgesindeki en görkemli kiliselerden biridir.
 

Samuel Kalesi, ortaçağda Makedonya Cumhuriyetinin, (ve hatta çoğu Balkan ülkelerinin) en başarılı hükümdarı sayılan Samuel tarafından yaptırılan ve Makedonya’nın en eski şehirlerinden olan Ohri’de yer alan bir kaledir. Kale, 10. yüzyılın başında Çar Samuel'in egemenliği sırasında, I. Bulgar İmparatorluğunun merkezi idi. Makedon arkeologlar tarafından yapılan son kazılara göre, bu kalenin muhtemelen Makedonya Kralı II. Philip tarafından, M.Ö 4. Yüzyılda eski bir surun üzerine inşa edildiği düşünülmektedir.

Şehirde çoğu yerden görülebilecek bir tepeye konumlanmış olan Samuel Kalesi birçok savaş geçirmiş ve bu savaşların ardından, aslına sadık kalınarak aynı şekilde restore edilmiştir. Çıkıldığında 360 derecelik Ohri manzarasıyla karşılaşacağınız bu kaleden sonra yürüyerek kiliselere de ulaşabilirsiniz. Bugün, bu tarihi anıt önemli bir turizm cazibe merkezi olup, 2003 yılında yenilenmiştir.

Ohri Gölü, 289 metre derinliğiyle, Güneybatı Makedonya ile doğu Arnavutluk arasındaki dağlık sınırı kapsayan, Avrupa'nın en derin ve en eski göllerinden birisidir ve 200'den fazla endemik türden oluşan, dünya çapında önem taşıyan eşsiz bir sucul ekosistemi muhafaza etmektedir. Gölün önemi, 1979'da UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edildiğinde ve 2010'da NASA'nın Satürn’ün uydusu olan Titan'ın göllerinden birinin Ohri Gölü olarak seçilmesine karar verildiğinde daha da vurgulanmıştır. Ancak insanların gölün çevresinde yarattığı kötü ve olumsuz etkiler, gölün gelecekteki varlığını tehlikeye sokmaktadır. 2014 yılında Arnavutluk ile Makedonya arasındaki Ohri-Prespa Sınırötesi Rezervi, UNESCO'nun Dünya Biyosfer Rezervleri Ağına eklenmiştir.

Göl kenarında bulunan şehirler; Arnavutluk'taki Pogradec ile Makedonya'daki Ohri ve Struga'dır. Bu şehirlerin dışında birçok küçük balıkçı köyü de bulunmaktadır, fakat tüm merkezler göz önüne alındığında turizmden elde edilen kazanç, balıkçılık gelirlerinin çok çok önündedir. Göl, yoğunlukla her iki havza ülkesinde köyler ve tatil köyleri şeklinde yerleşimlerle çevrilidir. Özellikle Ege denizi dışında denize çıkışı olmayan ülke vatandaşları için, tatil merkezi özelliğindedir.

Ohri gölü gerek yer altı, gerekse dağlardan gelen suyla beslenmesi sebebiyle, her 10 yılda bir tamamen yenilenmektedir. Göl kıyısında yer alan sazlıklar; benekli kartal, pasbaş ördek, tepeli pelikan, imparator kartal gibi nadir rastlanan ve türleri tehdit altında olan kuşlar olmak üzere, bir çok su kuşu ve diğer canlılar için kritik yaşam alanı sağlamaktadır. 

Ohri Gezilecek Diğer Yerler:

• National Ohrid Museum – Robevci House
• Stuga Kasabası
• Saint Sophia
• Sveti Kliment Ohridski
• Ohri Eski Çarşı

Ohri gezilecek yerler listesinin sonuna geldik, gezi rehberine buradan ulaşabilirsiniz.