Yunan mitolojisine göre, Gaea'nın (ana toprak) ve Uranüs'ün (baba gökyüzünün) ilk on iki çocuğu olan Titanlar, Olimposlulardan ve tanrılardan önce dünyaya inen ilahî varlıklardır. Titanlar, efsanevi Altın Çağ döneminde hüküm sürerler ve aynı zamanda Yunan tanrılarının ilk panteonunu oluştururlar. Yine mitolojiye göre, Kalimnos Adası da adını bu ilahî varlıklardan biri olan Titan Kalidnos'tan alır.
Ada, Tunç Çağı'nda (MÖ 3000) aslen Anadolu’dan gelen kabileler tarafından iskân edilmiştir. Zaman içinde az bilinen ama Ege’de gitgide büyüyen Minos Medeniyeti’ne bağlanmıştır. Bu döneme ait kalıntılar adanın iki verimli vadisi olan Empoio ve Vathys etrafında yoğunluk kazanmaktadır. Ayrıca, ünlü Truva Savaşı’nda da Kalimnos önemli rol oynamıştır. Gemi inşası ile tanınan ve döneminin güçlü gemileri yapılan Kalimnos, yakınlardaki adalarla birlikte efsanevi Truva Savaşı’na 30 gemi göndermiştir. MÖ 7. yüzyılda ise Rodos, Büyük Halikarnas ve Kos ile birlikte Dorian Hexapoli adlı birliği oluşturmuştur. Söz konusu adaların ilişkilerinin yanı sıra bu birlik aynı zamanda Ege’nin büyük adalarına karşı bir tür askeri ve politik konum sağlıyordu ancak, bu birlik sürecinde ada Pothia ve Panormos dâhil olmak üzere gelişmeye başlar ama asla Kos veya Rodos’un refah düzeyine erişemez. Bunun beraberinde, bu gelişmeyi durduran diğer bir olay da Peloponnez Savaşı olmuştur. Atina'nın müttefiki olarak girdiği Peloponnez Savaşı’nın yenilgisinden sonra ada Persler ve Pers Kralı Mausolus'un hâkimiyeti altına girer.
MÖ 144 yılında ada Romalıların eline geçer. İlk zamanlarda ada halkına bir dizi ayrıcalık sağlayan Romalılar çok geçmeden ağır vergiler uygulamaya başlar. Bu vergiler adanın gelişimi için yıkıma yol açacak kadar ağırdır. Bizans döneminde tekrarlanan baskınlar ve korsanların saldırıları ise, ada sakinlerini güvenli bir yerde bir şehir kurmaya zorlar. Bu sırada baskınlardan korunmak için adanın en yüksek noktası seçilir ve Chora Kalesi ile birlikte Chrysocheria Kalesi inşa edilir.
Kalimnos, yüzyıllar boyunca birçok doğal afet ve depremden etkilenir. Özellikle, 535 yılında meydana gelen deprem neticesinde adanın morfolojisi değişir. Deprem öncesinde Kalimnos’un bir parçası olan Telendos, deprem sonucunda adadan ayrılır ve küçük bir ada parçası haline gelir. Belki Kalimnosluların Telendos’u halen kendi şehirlerinden biri olarak görmesi bundandır.
13. yüzyıla geldiğimizde Kalimnos’un hâkimiyetinin Venediklilerin elinde olduğunu görüyoruz ancak bu süre çok uzun sürmez. Venedikliler, adayı Aziz John Şövalyeleri'ne satar. Avrupa'yı İslam işgalinden korumakla görevli olan Aziz John Şövalyeleri yaklaşık 200 yıl boyunca Oniki Adalar’ın hepsine hükmeder. Bu arada, ada korsan saldırıları ve depremler nedeniyle zarar görmeye devam eder.
1522 yılında ada Osmanlılar tarafından fethedildiğinde adada Yunanca öğretimine devam edilir ve 1912'ye kadar süren Osmanlı işgaline rağmen deniz süngerlerinin ihracatı ada halkına zenginlik ve refah getirir. Ancak, gelen refahtan memnun olmalarına rağmen ada halkı kültürlerini devam ettirebilmek ve korumak adına örgütlenir; adanın mağaralarında gizlenmiş gizli okullar açar. Birçoğu Emporios, Myrties ve Skalia bölgelerinde yer alan bu mağaralar halen ada halkı için önem taşımaktadır. Mağaraların bir kısmının birçok ciddi hastalığı iyileştirdiğine inanılan radyoaktif kaynaklara sahip olduğu düşünülmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun sona ermesinden ve İtalyanların “özgürleştirici bir güç” olarak gelişinden sonra, ada için yeni bir umut dönemi başlar ancak bu defa Kalimnos, Mussollini'nin fikirleriyle karşı karşıya kalır. Yine bu dönemde adanın başkenti, Chora'dan bugünkü Pothia şehrinin bulunduğu limana taşınır. II. Dünya Savaşı sırasında ise, Almanlar tarafından işgal edilir ve ada iki yıl boyunca Alman işgali altında kalır. II. Dünya Savaşı sonunda, Oniki Adalar’ın beraberinde İngiliz ordusunun himayesi altına alınır. Nihai olarak, 7 Mart 1948 tarihinde, Kalimnos resmi olarak Yunanistan ile birleştirilir. 1960'larda ise, sünger balıkçılığına ve avcılığına dayanan Kalimnos ekonomisi yavaş yavaş azalır ve pek çok ada sakini adadan göç etmeye başlar. Ada bu sessizlik ve sakinliğini uzun yıllar devam ettirir. Yakın tarihte Yunanistan hükümetinin turizm alanındaki reformist kararları sonrasında Kalimnos’ta da değişimler başlar. Kaya tırmanışına ve adanın tanıtımına yönelik yapılan çalışmalarla birlikte adaya ulaşımı sağlayacak alternatiflerin artırılmasıyla birlikte ada yeniden canlanmaya başlar. Diğer Yunan adalarına karşılık daha tam olarak gelişme gösterdiği söylenemese de uluslararası platformda cazibe merkezlerinden biri olma yolunda ilerlemektedir.
Tanıtım Videosu: