Kapadokya: Balonda Gün Doğumu

Dünyadaki en keyifli balon gezilerinin yapıldığı bölgelerden biri de Kapadokya. Bu farklı coğrafi oluşumları havadan kuşbakışı izlemek için öncelikle yapmak gereken sabah çok erken saatlerde uyanmak.

Biz de Kapadokya'da balon turuna katılmak için daha gün doğmadan yola çıkıyoruz. Otele gelen araç diğer otellerden de tura katılacak kişileri aldıktan sonra Balona bineceğimiz alana gidiyoruz. Sabah erken saatler olduğu ve henüz güneş doğmadığı için hava bir hayli soğuk.

Bu alanda yaklaşık 15 – 20 dakika balonun hazırlanmasını izliyoruz. İçimizi ısıtsın diye tur dahilinde çay, kahve ve yanında da ufak atıştırmalıklar var.

İşte… balonumuz da havalanmaya hazır. Tüm katılımcılarla birlikte biniyoruz balonun sepetine. Tam güneş yükselirken, biz de yükselmeye başlıyoruz.

Hafif esen rüzgar yüzümüzü, manzaranın güzelliği gözümüzü okşuyor. Yükseldikçe daha da güzelleşiyor manzara.

Çevrede çok sayıda balon var. Her biri yaklaşık 1.000 metre kadar yükseliyor. Sadece tepeden gördüğümüz yer yüzü şekilleri değil güzel olan, bu manzarayı süsleyen renklendiren balonlar da ayrı bir hoşluk katıyor görüntüye.

Peribacalarının üzerine yansıyan balonların gölgeleri beni en çok etkileyen manzara olmuştu. Yaklaşık 1 saat süren tur sonrasında yavaş yavaş alçalıyoruz.

Yere indiğimizde herkese şampanya ikramı yapılıyor. Biz şampanyalarımızı yudumlarken Balon pilotumuz da her birimize sertifikalarımızı verdi.

Bu keyifli yolculuk sonrasında otele dönüyor ve güne hazırlanmak için sağlam bir kahvaltı yapıyoruz.

Kapadokya’da yeryüzü şekilleri kadar etkileyici olan bir diğer nokta da yer altı şehirleri. Kapadokya’da yumuşak tüf kayalara oyularak yapılmış çok sayıda yeraltı şehri yer alıyor. Bunlar arasında en önemli olanları Derinkuyu ve Kaymaklı yer altı şehirleri. Çünkü en büyükleri de bunlar. Diğerleri ise Özkonak, Mucur, Örentepe, Gümüşkent, Tatlarin, Ovaören ve Gökçetoprak yer altı şehirleri.

Bu yeraltı şehirleri ne zaman yapılmaya başlanmış konusunda kesin bir bilgi olmasa da Hititler döneminde yapılıp, Hristiyanlık döneminde genişletildiği varsayılıyor. Döneminde Arap akınlarından korunmak, yiyecek depolamak için kullanıldığı tahmin ediliyor.

Biz turumuza Nevşehir'e 30 km. mesafede yer alan Derinkuyu Yeraltı Şehri ile başlıyoruz. Toplam alanı 4.5 kilometrekare olan yer altı şehrinde 20.000 kişinin yaşadığı düşünülüyor. 8 katlı olan bu yer altı şehrinde kaybolmamak için yerleştirilmiş tabelaları izliyoruz. Yeraltı şehrinin giriş katında hayvanların bağlandığı yerler var. Bu bölüm sonrasında ise yiyeceklerin depolandığı bölümü görüyoruz. Yeraltı şehrinde her bölüm bir diğer bölüme dar ve alçak geçitler ile bağlanıyor.

Her bölümün girişinde taştan yapılmış daire şeklinde hareketli kapılar var. Bunun amacı, herhangi bir saldırıda girişleri kapatabilmek. Derinkuyu’da 8. kata kadar inilebiliyor ve buranın derinliği 55 metre kadar.

Derinkuyu turumuz sonrasında 9 km. uzaklıktaki diğer bir yeraltı şehri olan Kaymaklı’ya gidiyoruz. Kaymaklı da toplam 8 kat ancak bunun sadece 4 katı ziyarete açık. Derinkuyu ile çok benzer özellikler taşıyan Kaymaklı, alan olarak Derinkuyu’nun yarısı kadar. İçlerinde şarap yapım odaları bile var.

Yeraltında geçirdiğimiz vakit sonrasında biraz temiz hava ve doğa ile iç içe olma zamanı. Sırada meşhur Ihlara vadisi var.

Aksaray’a bağlı olan Ihlara Vadisi Hasan Dağı’nın Kuzeydoğusunda yer alıyor. Eski adı “Peristremma” olan vadinin uzunluğu 14 kilometre. Vadiye 382 basamak inerek ulaşıyoruz.

Melendiz Çayı boyunca uzanan vadi sadece doğal güzellikler sunmuyor. Bu doğal güzelliğe ilk Hristiyanların vadi yamaçlarındaki tüfleri oyarak yaptıkları kilise ve manastırlar eşlik ediyor. Ihlara Vadisi sahip olduğu korunaklı yapısı sayesinde Hıristiyan dininin önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Vadi yaklaşık 105 tane kilise bulunuyor. Buradaki dini yapılarda özellikle resim sanatı göze çarpıyor. Resimlerde de İsa’nın hayatı ve İncil’den konular resmedilmiş.

Her mevsim ayrı güzel olan vadiye veda zamanı geldi. Tekrar 382 basamak tırmanarak vadiden çıkıyor ve otelimize geri dönüyoruz.