Porto Gezi Rehberi: Samimi, Güzeller Güzeli Bir Şehir: Porto

Portekiz’e gitmeden önce birçok blog yazısı okumuştum, birçoğu Porto’nun Lizbon’a göre daha gezilesi ve özel olduğundan bir kısmı da Lizbon’un çok daha aydınlık bir şehir olduğundan bahsediyordu. Genelde Porto ile ilgili kötü kokan, Kasımpaşa’yı andırdığı, eski püskü yapıların olduğu ucuz bir kent iddiaları vardı. İddia diyorum çünkü gerçeği kesinlikle yansıtmıyor ve haksızlık ediyor. Benim için Porto kalbimde çok anlam ifade eden, bir kez daha gitmeyi çok istediğim, hatta şu an başka bir ülkede yaşamak istersen neresi olurdu diye sorsalar, fazla düşünmeden adını söyleyeceğim yerlerden biri oldu.

Porto gerçekten kimliğini kaybetmemiş, yaratıcı yönüyle insanı büyüleyen, insanı sanki oradan biriymiş gibi içine çeken, samimi, güzeller güzeli bir şehir.

Öyle bir şehir ki düşünün 2002’de havalimanından şehre giden bir metro projesi için bile acaba şehrin kimliğini ve bütünlüğünü bozar mı diye uzun süre müzakere edilmiş, AVM yapımına son derece karşı çıkılmış bir kent.

Her evi bir sanat eseriymiş gibi etrafındaki tüm yapılarla bir ilişki kuran, özenle ve zevkle inşa edilmiş, rengarenk çinilerle süslenmiş, asil bir kent. Hem bu kadar estetik olurken bir o kadar da iddiasız ve mütevazi olmayı başarmış, insana dünyada yaşamak için iyi bir yerler kaldığını anlatıyor ve mutlu ediyor.

Ben Porto’da 2 gece 3 gün kaldım, fakat ayrılırken ayaklarım geri geri gitti, umarım Lizbon o kadar iyi olur ki bu şehirden ayrıldığım için daha az üzülürüm diye düşündüm. Ama sonuç Porto ve Lizbon karşılaşmasında, benim açımdan Porto Lizbon’a sayamadığım kadar gol attı.

Şimdi size şehirde neler yapılabileceğize dair bilgiler vereceğim. Porto’ya seyahat edecekseniz ve tüm zamanınızı dolu dolu geçirmek istiyorsanız, konaklama yapmak için Batalha bölgesini seçmenizi tavsiye ederim. Biz seyahatimize çok az bir süre kala otele yer ayırtmamıza rağmen geceliği kişi başı 25 euro olan çok güzel, Porto’ya özgü bir otelde konaklama fırsatı bulduk. Gösterişten uzak geniş, yüksek tavanlı, kocaman mobilyalı yataklarda farklı bir deneyim yaşamak için bile şehir içini tercih edebilirsiniz. Batalha bölgesinin bir diğer özelliği Porto’da gezilecek turistik yerlere hep aynı mesafede yakın olması, burası adeta şehrin kalbinde yer alıyor.

Porto’da görecek bir sürü güzel yer var fakat şehrin farklı yerlerine dağılmış durumda, dolayısıyla eğer bu şehirde çok uzun süre kalmayacaksınız daha pratik bir şekilde gezmek için sightseeing bus seçeneğini kullanmanızı tavsiye ederim. Hatta kalacağınız gün sayısına göre satın almanızı öneririm. Eğer üç gün kalacaksanız en azından iki günlük bu hop on hop off otobüslerini kullanırsanız çok güzel bir gezi yapabilirsiniz.

Sightseeing bus duraklarında biraz beklemek durumunda kalıyorsunuz, fakat planınızı iyi yaparsanız vakit kaybetmeden güzelce gezebilirsiniz. Bizim satın aldığımız Yellowbus’un 2 farklı hatlı olan 2 günlük sightseeing bus bileti 24 euro idi. İçinde extradan Duoro nehir gezisi vardı. Diğer firmaların özelliklerini inceleme şansımız olmadı, eğer sizin vaktiniz varsa en ekonomik ve iyi olanını seçebilirsiniz. Biz gezmeye ilk önce Castle turundan başladık, ama size Historical Turunu öneririm. Daha sonraki saatlerde veya günlerde Castle turuna gidebilirsiniz. Ama ilk önce şehri gezmek ve hikayesini dinlemek sizin için daha uygun olacaktır. Bu tur çoğu cazibe merkezi ve müzenin önünden geçiyor ve duruyor. İstediğiniz zaman inebilir ve bir sonraki otobüs gelene kadar gezebilirsiniz.

Historical tur Clergies Tower’ın olduğu yerden başlamaktadır. Bu kule Porto’nun en eski tarihli mimarilerinden biridir, tepesine 3 euro karşılığında çıkıp, bütün şehirden panoramik fotoğraf çekebilirsiniz. daha sonra turla şehrin diğer tarihi yerlerini gezebilirsiniz. Carmo bölgesindeki İgreja do Carmo kilisesininin özelliği başka bir kilise ile birleştirilmiş olması. Dönemin Portekiz yasalarına göre iki kilisenin yan yana inşa edilemiyor olmasından dolayı iki kilisenin ortasına küçücük yeşil bir ev inşa edilmiş ve oldukça ilginç bir görüntü oluşmuş. İgreja do Carmo ayrıca muazzam güzellikte çinilerle kaplı bir kilise olarak özelliğine özellik katıyor.

Porto’nun sanat tarihi ile ilgili bilgi edinmek istiyorsanız yine bu turla National Museum Soares dos Reis müzesinde inebilir, müzeyi gezebilirsiniz. Müzenin ücreti öğrenci için 2,5 euro gibi bir ücrettedir. Daha sonra müzenin çok yakında Crystal Palace bulunuyor.

Turun devamında Paris’in sembolü haline gelen Eiffel kulesinin mimari Gustave Eiffel’in kariyerinin başlarında inşa ettiği Eiffel köprüsü olarak bilinen Ponte Luis 1 köprüsünden geçerek Gaia’ya geçebilirsiniz. Gaia bölgesi dünyaca ünlü Porto şarabını üreten firmaların yanyana dizildiği bir bölge. Burada aldığınız tura özel (her tur için gezilen şarap fabrikası farklılık gösteriyor) ücretsiz şarap fabrikasını gezebilir, şarap tadımı ve alışverişi yapabilirsiniz.

Sightseeing turunun diğer hattı olan Castle turu ise sizi şehrin merkezi Duoro nehrinden şehrin kuzeyi okyanusa doğru götürüyor. Biz Temmuz ayında bile okyanus bölgesine ulaşınca üşüdük. Bir yandan Matosinhos bölgesinde plajlarda insanların okyanusa girdiğini görünce okyanusa girmek istedik, eğer okyanusa girmek olmazsa olmazlarınızdansa bu tura katılmadan önce plaj eşyalarınızı yanınıza almanızı tavsiye ederim. Burada ayrıca Fado müziğinin doğmasına neden olan kocalarını uzak diyarlara yollayan denizci eşlerinin heykelini görebilirsiniz.

Porto’da farklı lezzetler tadabilirsiniz. Özellikle nata olarak bilinen tatlı dünyada tadılması gereken 20 lezzet arasına girmiştir. Bu tatlıyı her pastanede bulabilirsiniz, ama illa iyi bir yerde yemek istiyorsanız Cafe Majestic’te deneyebilirsiniz. Cafe Majestic Porto’daki en ünlü kafelerden biri, buranın özel tatlısı Rabadanas’ı tercih edebilirsiniz, eğer şarap ve tatlı menüsünü seçerseniz, her tatlı için farklı bir şarap sunumu yapılıyor. Porto’da öğlen ve akşam yemeği için peynir ve domuz etinden yapılan sandeviçler en çok tercih edilen yemekler arasında, bu lezzetleri yerel restaurantlarda denemenizi öneririm. Francesinha birden fazla etten yapılan peynirli bir sandviç, biz bu yemeği biraz ağır bulduk.