Tüm dünyada, her yıl milyonlarca ev hayvanı sahipleri tarafından terk ediliyor. Yetiştiriciler, pet shoplar, müşteriler ve kanunlar ile geniş kapsamlı şekilde ele alınması gereken konu insanoğlunun bitmek bilmeyen bencilliğine acı bir örnek.
Çimlerde koşturan yavru köpek/kedi fotoğraflarıyla pazarlanıyorlar. Oysa gerçek bambaşka. Defalarca doğurmaya zorlanan hayvanlar, çeşitli "defo"ları sebebiyle daha hayatlarının ilk günlerinde öldürülen, en önemsiz hastalıklarında bile masraf çıkmaması için vazgeçilen yavrular...
Ancak evcil hayvan pazarlamakla uğraşan kişiler bu gerçekleri dile getirmeyeceklerdir. Her yıl milyonlarca hayvandan çok ama çok azının sağlıklı bir ömür geçirme şansına kavuştuğu; geri kalanının yetiştirici, pet shop, satın alıp bıkınca terk eden ve yenisini alan müşteriler çemberinde bir yaşını bile çoğunlukla göremeden hayatını kaybettiği bir sistemden bahsediyoruz.
Amerika'da dört milyonu, İngiltere'de yüz binleri toplamda dünyada yılda altı yüz milyon hayvanı bulan istatistiklerden bahsediyoruz. Buna rağmen insanlar hayvan satın alarak bu döngüye katkıda bulunuyorlar.
Amerika'da bir hafta, İngiltere'de üç gün köpeklerin resmi barınaklarda geçirebileceği sürelere örnek. Dünyanın birçok yerinde doluluk sebebiyle hayvanlar barınaklardan ölüme terk ediliyorlar. Dolayısıyla gönüllü olarak çalışanlar sürekli olarak zamanla yarışıp prosedürlerle mücadele etmek zorunda.
Bütün bunlara Pitbull, Dogo Argentino gibi tartışmalı şekilde yasaklı köpek cinsleri ve özellikle agresif davranabilen köpekler yetiştirip para kazanan köpek dövüştürücüler eklendiğinde sorunun adli boyutu daha da derinleşiyor. Birçok ülke hayvanların istismarını önlemek amacıyla yasalarla önlem almış durumda. Henüz yeterli önlemlerin alınmadığı ülkelerde de hayvan koruma örgütleri gerekli kanunların çıkarılması için kampanyalar yürütüyor.
Bu mücadeleye destek olmak için pet shoplardan hayvan satın almamak, kötü koşulları şikayet etmek, barınaklardan ve sokaktan bilinçli şekilde sahiplenmek önemli adımlar. Ülkemizde henüz yürürlüğe girmemiş ve derneklerin üstünde daha fazla çalışılması gerektiğine inandığı bir hayvanları koruma kanunu düzenlemesiyle hayvan satanlar ve sahipleri üzerinde denetimin sıkılaştırılması planlanıyor. Şu an için örnek olarak İstanbul Kadıköy Belediye Meclisi ortak bir kararla ilçe sınırlarındaki pet shoplarda hayvan satışını yasakladı.
Avrupa Birliği'nin sunduğu çözüm ise öncelikle kayıt altına almak. Mikroçip ve tattoo yöntemleriyle hayvanlar ve sorumlu olan kişiler belirleniyor. Belçika, Danimarka, Almanya, Hollanda ve İsveç'le beraber, AB üyesi olmayan Norveç ve İsviçre'de de yaygın şekilde başvurulan uygulama; İspanya, Portekiz, yeni üye ülkeler ve de ülkemizde tam olarak yerleşmiş değil.
Belediyeler, sokak hayvanlarını kısırlaştırıp, aşılarını ve gerekirse tedavilerini yaparak tekrar aldıkları yere bırakmak sorumluluğunu taşıyor. Doğru ve dikkatli şekilde uygulandığında, gerçekten de sokak hayvanlarının çoğalmasını kontrol altına alıp, sokakta yaşayanların da sağlıklı şekilde hayatlarını sürdürmelerine katkı sağlayabilen bir yöntem. Sokakta devam eden zorlu hayata biz de bir kap su ve yemekle destek olabiliriz.
