Prens Adaları; Büyükada, Heybeliada, Burgazadası, Kınalı Ada, Sedef Adası, Yassıada, Kaşık Adası, Sivri Ada, ve Tavşan Adası olmak üzere toplam 9 adadan oluşur. Büyükada, Marmara Denizi’nde bulunan ve İstanbul’a bağlı olan Prens Adaları’nın en büyüğüdür ve Adalar Belediyesi’nin görev sınırları içinde yer alır. Rumca adı “Prinkipos”tur. Yaklaşık 5,5 km2’lik bir alanı kaplar.
Büyükada’nın biri kuzeyinde biri güneyinde olmak üzere iki tepesi vardır. Güneydekinin adı Yücetepe, kuzeydekinin adı Manastır Tepesi’dir. Adada Nizam ve Maden Mahalleleri olmak üzere iki mahalle bulunur. Henüz adaya yaklaşırken bile ada evlerinin manzarasıyla karşılaşırsınız. Adanın vapur iskelesi ana meydanda bulunur ve burada adanın simgesi haline gelen Saat Kulesi’ni, sahil yolu boyunca dizilmiş restoranları, dükkanları ve otelleri görürsünüz. Büyükada’da kamu hizmeti için olan araçlar haricinde motorlu taşıtlara izin verilmemektedir. Bu yüzden adayı bisikletle veya yaya olarak rahatlıkla keşfedebilirsiniz. Adada, girmek için üyelik gerektiren plajların yanı sıra halk plajları da bulunmaktadır. Bunlar; Eskibağ Plajı, Halik Koyu Plajı, Prenses Koyu Plajı, Yörükali Plajı, Nakibey Plajı, Aya Nikola Plajları’dır. Bu plajlarda şezlong ve şemsiye kiralayarak gün boyu denizin keyfini çıkarabilirsiniz.
Büyükada’ya adımınızı attığınızda ilk dikkatinizi çekecek olan, maalesef ağır at kokusudur. Bunun sebebi atların faytonlar için kullanılmasıdır. Maalesef adaların altyapıdan sonraki en büyük sorunu atlı faytonlardır. Akülü fayton sistemine yıllardır geçilemediği gibi bazı fayton sürücüleri turistleri dolandırmaktadır. Size tavsiyemiz hem dolandırılmamak hem de atlara yapılan eziyete ortak olmamak için faytonları kullanmamanızdır.
Büyükada’nın geçmişine dair ilk bulgu, Büyük İskender’in babası olan Makedonya Kralı II. Filip dönemine ait sikkelerin adada kullanılmış olduğudur. 1930 yılındaki Büyükada Definesi’nde çıkarılan 207 altın sikke bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Ada hakkında bilinen bir diğer tarihi olay ise Bizans İmparatoru II. Justin’in 569 yılında adada saray yaptırmış olduğudur. Daha sonraki dönemlerde varlıklı Rum aileleri adada kendileri için renkli köşkler yaptırmışlardır. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinden bir ay önce Büyükada’yı ele geçirdiği bilinmektedir. Cumhuriyet’in ilanından başlayarak zaman içinde Rum nüfusunun azalması sonucunda adadaki hareket son bulsa da kısa bir süre sonra Türkiye’de yaşayan varlıklı ailelerin ve ülke yöneticilerinin buraya yerleşmeye veya yazlık yaptırmaya başlamasıyla Büyükada, canlılığına yeniden kavuşmuştur. Ada, halen İstanbul’da en çok ziyaret edilen noktalardan biridir. Öyle ki sezonun açılmasıyla beraber 8 bin olan ada nüfusu 50 bine yaklaşmaktadır.
Tarih boyunca ilgi odağı haline gelen Büyükada’ya geçmişte hep dini yapıların inşa edildiği ancak bunların çok azının günümüze ulaştığı görülür. Büyükada’daki dini yapılar bugün olduğu gibi geçmişte de bir inanç mozaiğine sahip olduğumuzu gösterir niteliktedir. Rum-Ortodoks kiliselerinin yanı sıra Ermeni kilisesi, Katolik kilisesi, sinagog ve camiler geçmişten günümüze gelebilmiştir. Bu camilerden biri II. Abdülhamit’in 1895’te yaptırdığı Hamidiye Camii’dir. Öte yandan tüm Prens Adaları gibi Büyükada da Bizans döneminde sürgün cezası alan suçluların gönderildiği yer olmuştur. Öyle ki Kadınlar Manastırı’nı bizzat inşa ettiren İmparatoriçe Irene bile bu manastıra sürgün edilip kapatılmıştır. Adada Bizans döneminde ihanetle suçlanan devlet adamlarının işkence gördüğü de bilinmektedir.
Büyükada’ya ilk vapur seferi 1846’da gerçekleştirilmiş, bu tarihten sonra kayıkla ulaşım sona ermiştir. Komünist Rusya lideri Stalin’e muhalefet ettiği için sürgün edilmesi sonucu Türkiye’ye gelen Lev Troçki 1929-1933 yılları arasında Büyükada’nın Nizam Mahallesi’nde yaşamıştır. Nitekim Rus Devrimi sırasında ülkeden kaçan Ruslar da Büyükada’ya yerleşmişlerdir. Ünlü Türk edebiyatçı Reşat Nur Güntekin’in de ailesiyle bir dönem Büyükada’nın Maden Mahallesi’nde yaşamıştır. Büyükada 1984 yılında sit alanı olarak kabul edilmiştir. Büyükada’daki Adalar Müzesi 2010 yılında kapılarını açmıştır. Müze, adalardan toplanan ve binlerce yıl öncesine dayanan 20 bin belge, 6 bin fotoğraf, yüzlerce belgeleme çekimi ziyaretçilere sunmaktadır.
Büyükada ev sahipliği yaptığı 800’den fazla tarihi köşk, pastaneleri, plajları, tarihi ibadethaneleri ve balık lokantaları ile siz ziyaretçilerini yılın her mevsimi memnuniyetle ağırlıyor. İstanbul’a ne uzak ne yakın kalarak sevdiklerinizle mutlu bir hafta sonu veya tüm yaz mevsimini geçirmek isterseniz Büyükada sizi bekliyor olacak.
Tanıtım Videosu: https://www.youtube.com/watch?v=rZCnU9QWVmU