Haritada Asya kıtasının en sonunda, ince uzun bir yay gibi duran Vietnam’ın ortasında bir şehir Hue. Yukarıdaki, yani kuzeydeki Hanoi’ye 700 kilometre, aşağıdaki Ho Chi Mihn’e ise 680 kilometre mesafede. Parfüm Nehri’nin kıyılarında ve Kuzey Çin Denizi’nden birazcık içeride yer alıyor.
Singapur’un Changi Havalimanı’ndan apar topar satın aldığım Lonely Planet’e göre de; Vietnam’ın “Entelektüel, kültürel ve ruhani kalbi”…
Hue'ye Nasıl Gidilir?
Sabah erkenden başkent Hanoi’den yollara düşüp havalimanına, oradan da bir saatten birazcık daha fazla süren uçuşun ardından Hue’nin Phu Bai Uluslararası Havalimanı’na indik.
UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nde yer alan kent: HUE
Hue, Parfüm Nehri’nin iki yakasında kurulu ve UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan ve anıtları nedeniyle Vietnam’ın popüler turist destinasyonlarından biri. Parfüm Nehri’nin Vietnam dilindeki ismi Song Huong. Sonbaharda nehrin yukarı bölgelerindeki meyve bahçelerinden suya dökülen yapraklar, nehrin adeta bir parfüm gibi kokmasına sebep olurmuş. O yüzden adına Parfüm Nehri denmiş. Günümüzde nehir iyi veya kötü kokmuyor açıkçası. Nehrin ismiyle kendisi arasında henüz bir tezat veya istihza yok yani.
Şehir merkezine vardığımızda, önce hızlıca otele yerleşip ardından da Tropical Garden isimli restoranda öğle yemeğine geçtik. Geçtik derken, ismi gibi güzel de bir bahçesi olan restoran Tropical Garden neredeyse otelimiz Asia’nın tam karşısındaydı.
Hue'de Gezilecek Yerler
İmparator Tu Duc'un Mezarı
İmparator Tu Duc’un mezarını ziyarete gittik. Tu Duc, Vietnam’ı 17. ve 19. yüzyıllar arasında yöneten Nguyen Hanedanı’nın 4. imparatoruymuş. Hatta Hue, bu hanedan döneminde ülkenin başkentiymiş, ta ki 1945 yılında 13. imparator olan Bao Dai’nin referandum sonrası tahttan çekilmesine kadar. Hanoi’de kurulan yeni komünist hükümet, aynı yıl Hanoi’yi başkent ilan etmiş.
İmparator Tu Duc, 1829 ve 1883 yılları arasında yaşamış ve sömürgeciliğin etkilerini çok fazla yaşamamış. Sömürgeci Fransızlara karşı direndiğinden ötürü, ülkesini bağımsız olarak yönetebilen son Vietnam İmparatoru olarak anılıyor. Dedikodulara göre de küçükken geçirdiği çiçek hastalığı nedeniyle kısırmış ve hareminde 100’den fazla eşi olmasına rağmen çocuğu olmamış. Kesin bu kısırlık olayını Fransızlara bağlayan bir komplo teorisi de vardır ama yazıyı hazırlarken gözüme çarpmadı açıkçası.
Tu Duc’un mezarı, Hue şehir merkezinin 10 kilometre kadar dışında, Thuong Ba isimli bir köyün hemen yakınında. Kelimenin tam anlamıyla cennet gibi bir yer; içinde küçük bir göl olan yemyeşil bir çam ormanı. Mezardan ziyade imparatorun yazlık sarayı olmalıymış bence diye düşünmüştüm kapıdan girip de kompleksi ilk gördüğümde, sanırım imparator da benimle aynı fikirdeymiş ki henüz hayattayken mezarını kendisi planlamış (1864-1867 yılları arasında inşa edilmiş) ve kullanmış da.
Komplekste; kendisinin ve imparatoriçesinin mezarları, Chap Kiem isimli bir tapınak, göl kenarında bir köşk ve başka yapılarla birlikte, bir de bir zamanlar harem olan binanın kalıntıları var.
Tu Duc ayrıca, her ne kadar kötüye alamet olsa da kendi mezar taşı kitabesini, kendisi yazmış. Kitabenin yazılı olduğu “Stele” yani “Dikilitaş”, Vietnam’daki en büyük örneklerden ve buraya yaklaşık 500 kilometre mesafedeki bir taş ocağından 4 yılda getirilmiş.
Kendine bu kadar uğraşıp bu güzelim mezarı inşa ettiren imparator anlaşılmaz bir şekilde buraya gömülmemiş. Gerçek mezarı yine Hue’de ama kimsenin bilmediği bir yerde. Hatta bu sırrı korumak için imparatorun cenazesini gömen 200 kişinin geri döndüklerinde başları kesilmiş. Tu Duc’un 200 kişinin hayatına mal olan cenazesi neden bu kadar kıymetliymiş bilinmez.
İnsana huzur veren bu güzelim mekânda bol bol fotoğraf çektikten sonra yeniden Hue kent merkezine doğru yola çıkıyoruz. Bu arada ilerisi için kendime not; olur da bir gün Vietnam’a yeniden gidersem; buraya, Tu Duc’un mezarına mutlaka yeniden gelinecek ve saatlerce kalınıp binlerce fotoğraf çekilecek…
Hue İmparatorluk Sarayı / Kalesi
Hue’de sonraki durağımız; İmparatorluk Sarayı veya Kalesi (Imperial Citadel). Sarayın etrafı surlar ve surlar da bir hendekle çevrili. Hendek ve surların içinde de yine duvarlarla çevrili Pekin’deki Yasak Şehir benzeri bir şehir varmış. Nguyen Hanedanı’na ait şehrin adı da; Yasak Mor Şehir. Varmış diyorum çünkü Amerikan Savaşı sırasındaki bombardımanlar nedeniyle bir hayli hasar görmüş. Citadel’in büyük bölümü restorasyon çalışmalarının devam ettiği bir şantiye gibi.
Amerikan Savaşı dedik ya işte tam da burada Vietnam’a gidecekler için kısa bir Amerikan Savaşı bilgisi vermeli. Seyahatnamenin ilerleyen bölümlerinde savaştan bir hayli söz edeceğim çünkü. Hele bir de “Tet Saldırısı" (Tet Offensive) var ki, ülkede nereye gitseniz karşınıza çıkıyor sanki. Buyurun sizlere “ödüllü” seyahat bloglarında bile bulamayacağınız kısa bir Amerikan Savaşı özeti.
Amerikan Savaşı Özeti
Sömürgeci Fransızlar bölgeden çekildiklerinde Vietnam, aralarında silahlandırılmamış bir bölge bulunan, kuzey ve güney olmak üzere iki ayrı bağımsız ülkeydi; Ho Amca’nın Komünist Vietnam’ı Kuzey Vietnam ile Amerika Yanlısı Güney Vietnam. Kuzeydeki Ho Amca’nın, iki Vietnam’ı birleştirmek gibi bir hayali vardı. Zaten 1954 yılında, sömürgeci Fransızların çekilmelerinin ardından yapılmış bir anlaşmaya göre; iki Vietnam seçimler yoluyla birleştirilecekti. Fakat ABD yanlısı Güney Vietnam bu seçimlere yanaşmadı (Hatta derler ki eğer o seçimler gerçekleşseydi sonuçta Ho Chi Minh birleşik Vietnam’ın başkanı olur, belki de savaş da olmazdı, kim bilir?).
Güney Vietnam’ın Katolik ve anti-komünist başkanı Ngo Dihn Diem’in seçimlere yanaşmaması üzerine Kuzey, gerillaları “Viet Cong”lar ile Güney’de terörist eylemler gerçekleştirmeye başladı. Tabii ki dünyanın her daim savaşa hazır jandarması ABD, birleşik üstelik de komünist bir Vietnam oluşumuna izin veremezdi. Bunun için de ne gerekiyorsa yaptı. Hatta yıllar sonra kanıtlandığı üzere CIA, ABD yanlısı Ngo Dihn Diem’e karşı darbe organize etti, Diem’i öldürttü ve Kuzeylileri suçladı. Diem’in kendi generallerinin düzenlediği bu darbeyle Güney Vietnam’ın yönetimini de Vietnam Cumhuriyet Ordusu (ARVN) ele geçirdi. İlginç bir bilgi; darbe esnasında Güney Vietnam’ın başkenti Saigon’da ABD’nin 16,000 (yazıyla on altı bin) askeri danışmanı varmış. Tam da burada aklıma Costa-Gavras’ın 1982 yapımı “Kayıp” (Missing) (http://www.imdb.com/title/tt0084335/) filmi geldi...
Ardından Amerikalıların olaya müdahil olabilmeleri için gereken olay da gerçekleşti. 2 Ağustos 1964 günü Tonkin Körfezi’nde Amerikan savaş gemisi Maddox’a ateş açan Kuzey Vietnam devriye botları batırıldı. Sonrasında da savaş patlak verdi; SSCB ve Çin Destekli Komünist Kuzey Vietnam Ordusu ve destekçisi Viet Cong (Ulusal Kurtuluş Cephesi veya NLF) ile Güney Vietnam Ordusu ve Amerikan birlikleri arasında 30 Nisan 1975’de Güney Vietnam’ın başkenti Saigon’un düşmesine kadar sürecek olan savaş… Saygon düştüğünde Amerikalılar ve destekledikleri Güney Vietnam ordusu savaşı kaybetmişlerdi.
Yarım milyondan biraz daha fazla Amerikalı, (tam olarak 536.100 asker) Bruce Springsteen’in “Born in the USA” şarkısında da dediği gibi “sarı adamları” öldürmek için bu topraklara gönderildiler. (Got in a little hometown jam/So they put a rifle in my hand/Sent me off to a foreign land/To go and kill the yellow man… Türkçe meali; Bir mahalle kavgasına karıştım/Elime bir tüfek tutuşturdular/Yabancı bir ülkeye gönderdiler/Sarı Adamları öldürmek için...) (http://www.youtube.com/watch?v=EPhWR4d3FJQ)
Yarım milyon Amerikalı askerin isimleri Washington D.C.’deki meşhur duvarda (Vietnam Veterans Memorial) yazılı, yaklaşık 60 bini hayatını bu topraklarda kaybetti. Vietnam Ordusu ve “Viet Cong”lar olarak Kuzey Vietnamlıların toplam askeri kaybı ise 1,1 milyondu. Güney Vietnam’ın kaybı nedir bulamadım ama çok da araştırmadım açıkçası. Sonuçta aradan bunca yıl geçtikten sonra ne de olsa yitirilen yaşamlar sadece bir rakam olarak kalacak fakat belirtmek istediğim bir rakam daha var; o da her iki taraftan ölen toplam sivil sayısı ki o da 4 milyon kadar.
Tet Saldırısı
Tet, Vietnam dilinde yeni yıl anlamına geliyor ve Vietnamlılar için yılın en önemli günü. 1968 yılı Ocak ayında yeni yıl kutlamaları nedeniyle ateşkes ilan edilip savaşa 2 gün ara verilmişken; 30 Ocak sabahı yani Vietnam yeni yılının ilk sabahı Kuzey Vietnam Ordusu ve “Viet Cong”lar, Güney Vietnam ve müttefikleri Amerikan birliklerine karşı topyekûn bir saldırıya başlıyorlar. Tüm ülkeye yayılan, yaklaşık 80 bin birliğin 100’den fazla şehre saldırdığı, Amerikan Savaşı tarihindeki bu en büyük askeri harekâtın ismi de Tet Saldırısı. Öncesinde Amerikalılar savaşı kazanıyor oldukları gibi bir yanılgının içindeyken Tet Saldırısı ile işlerin pek de öyle olmadığını anlıyorlar. (Meraklısına not; bu saldırıyı sinema kurtları Stanley Kubrick’in Full Metal Jacket filminden anımsayacaklardır.) (http://www.imdb.com/title/tt0093058/)
Hue şehri ve bir zamanlar şehrin kalbi olan Mor Yasak Şehir (Imperial Citadel), Amerikan Savaşı’nda ciddi hasar görmüş. Savaş boyunca Hue’nin stratejik konumu nedeniyle burada çok şiddetli çatışmalar yaşanmış. Stratejik olarak Hue’yi önemli yapan neden, şehrin Kuzey ve Güney Vietnam arasındaki silahsızlandırılmış bölgeye komşu olması. Ayrıca Amerikalıların Vietnam’daki ana üssü Da Nang’dan içerilere giden tek ikmal yolu da buradan geçiyor. Bir de tabii ki Parfüm Nehri; Hue’nin Parfüm Nehri’nin kıyılarında kurulmuş olması da Amerikan ikmal botları için oldukça önemli. İşte bu yüzden Hue Savaş boyunca, özellikle de Tet Saldırısı’nda çok hasar görmüş.
Hue'de Gezilecek yerlere devam...
Thien Mu Pagoda
İmperial Citadel sonrası kararmaya yüz tutan havayla birlikte sonraki durağımız Parfüm Nehri kıyısındaki Thien Mu Pagoda’ya geçiyoruz. Başlangıçta benim için sıradan bir Pagoda ziyaretiyken beklenmedik bir şekilde karşıma çıkan Austin Marka eski bir otomobille olay oldukça ilginç bir hal alıyor.
Sanırım Budist Keşiş Thich Quang Duc’un ismini bilen çok azdır. Ama internette aşağıda da paylaştığım fotoğrafını görmemiş olanımız yoktur. Duc, 10 Haziran 1963 yılında Güney Vietnam Hükümeti’nin Budistler üzerindeki faşizan baskılarını protesto etmek için Saigon şehrinde bir kavşakta kendini yakmış. Bu meşhur fotoğraf tüm dünyaya yayılmış ve Güney Vietnam Hükümeti’nin Budistlere yaptığı baskı gizli kalmamış (Kısa bir süre sonra da baskıcı Katolik Ngo Dihn Diem hükümetine CIA darbe düzenlemişti, hatırlarsınız).
Görgü tanıklarının anlattıklarına göre Duc, bedeni yanarken alevlerin ortasında hareketsiz öylece oturmuş.
Başkan J.F. Kennedy’nin, gazeteci Malcolm Browne’a Pulitzer Ödülü kazandıran bu fotoğraf karşısındaki yorumu “Tarihteki hiçbir haber fotoğrafı, bu kare kadar dünyada etki yaratmamıştır” olmuş. Bence de tarihte bu kadar etkili çok az fotoğraf vardır. Fakat diğer bir yandan Kennedy’nin ülkesinin neden olduğu Amerikan Savaşı’nda çekilmiş pek çok başka fotoğrafı göremeden bir suikaste kurban gittiğini de hesaba katmak lazım. Söz gelimi Nick Ut’un “Napalm Girl” isimli fotoğrafı veya Eddie Adams’ın çektiği, Viet Cong’lu yüzbaşının başına sıkılan tek kurşunla idam edilişinin fotoğrafı gibi…
(Yukarıda sözünü ettiğim; Nick Ut’un ve Eddie Adams’ın ünlü fotoğrafları)
İşte Thien Mu Pagoda’da gezerken bir anda karşıma çıkan eski otomobil; Budist Keşiş Thich Quang Duc’un, meşhur fotoğrafta da arkasında motor kaputu açık durmakta olan otomobili olarak çıkıyor.
Thich Quang Duc’un öyküsüne kıyasla benim için pek de bir özelliği kalmayan Thien Mu Pagoda ise 7 katlı ve Vietnam’daki en yüksek Pagodaymış ve 1601 yılında inşa edilmiş. Ayrıca Hue şehrinin de resmi sembolüymüş. Vardığımızda güneş batmak üzereydi, daha aydınlık saatlerde gitsek bu Pagoda’nın ve bahçesinin daha çok fotoğrafını çekmek isterdim. Özellikle sonrasında internette, nehirden çekilmiş bir dolu Thien Mu fotoğrafı gördükten sonra söylüyorum bunu. Yolu düşecek olan fotoğraf sevdalılarına duyurulur…
Parfüm Nehri'nde Tekne Turu
Günün son aktivitesi oldukça turistikti; Parfüm Nehri üzerinde bir tekne gezisi... Küçük bir grup birkaç şarkı söyledi ardından da içinde mumlar yanan kâğıttan fenerlerimizi Parfüm Nehri üzerine bıraktık.
Yorumlar