Bhutan–3: Bhutan'ın Okçuları

Yemek Sonrası Başkent Thimpu’nun en fazla 4 katlı tipik Bhutan tarzında inşa edilmiş binalarıyla çevrili ana caddesinde gruptan ayrılıp küçük bir tur attım, fotoğraf çektim. Sokaklarda yürürken birkaç saat önce gezideki dostlardan birinin sorduğu sorunun yanıtını düşündüm. “Kültürel mirası korumak adına şehirdeki tüm binaların aynı mimari tarzda inşa edilmesini şart koşmak ne kadar doğru?” diye sormuştu…

Gerçekten de tüm binaların aynı tarzda yapılması Bana da biraz “sıkıcı” geldi… Tapınaklar ve Devlete ait binalar neyse de konutlar hatta Banka, Pasaj, Toyota Showroom’u gibi ticari binaların bile aynı stilde olması, aynı mimari motifleri taşıması sanki biraz ülke mimarisinin özgünlüğünü korumanın ötesinde faşizan bir baskı gibi…

Ya da belki Bizler klasik dokunun, mimarinin korunup cazibe merkezi haline getirildiği Eski Şehir’lerin yanında yükselen modern binalara, gösterişli alışveriş merkezlerine veya gökdelenlere alıştık. (Eski Şehir’lerin korunduğu derken ülkemden söz etmiyorum maalesef…)

Bhutan dilinde Datse denen Okçuluk Bhutan’ın Milli Sporu. Fakat Bhutan’da bir okçuluk müsabakası izledikten sonra bunu sadece bir spor olarak görmemeniz gerektiğini anlıyorsunuz.

Okçuluk müsakabakası izlemek için Thimpu’nun Changlimithang stadyumunun hemen yanıbaşındaki bir alana gittik.

Yarışacak 2 takım birbirlerinden yaklaşık 140 metre mesafe uzaklıktaki birer hedef tahtasının etrafında toplanıyorlar. Okçular, üzerlerinde yerel giysileri Gho’ları olduğu halde diğer takımın bulunduğu taraftaki hedefe oklarını atıyorlar. Yani mesafe yaklaşık 140 metre…  Ve adeta hedefi görmek bile zorken Bhutan’lı okçular bu mesafeden hedefi tam ortadan vurabiliyorlar. Bir yarışmacı hedefi vurduğunda diğer takım hedef tahtasına saplanmış okun karşısına geçip dans edip şarkı söyledikleri bir ritüel gerçekleştiriyor. Keza eğer ok hedef tahtasına denk gelmez ise yine farklı bir ritüelleri var ki; bunu dönüp diğer takıma doğru yapıyorlar ve alay dolu bir içeriği olduğunu anlamak için Bhutan dilini anlamak gerekmiyor. Bu haliyle bir okçuluk müsabakasını izlemek inanılmaz keyifliydi…

Yarışma esnasında okçuların bellerinden sallanan renkli eşarplar önceki atışlarının sonuçlarını gösteriyormuş. Hedef tahtasını vuran okun tam hedefe olan yakınlığına göre farklı renkler. Geleneksel olarak kullandıkları yaylar gerebilmek için oldukça güç gerektiren bambu kamışından yakılma yaylarmış fakat bizim gördüklerimiz –ve büyük ihtimal artık çok daha sık kullanılan- modern karbon fiber yaylardı.

Bhutan tarzı Okçuluk’da takım elemanları kanımca oldukça cesurlar da. Karşı takım okunu atarken ya hedefe fazlasıyla yakın ufak bir duvarın arkasında duruyorlar ya da daha sonra Trongsa’da göreceğimiz gibi yine hedefe çok yakın açıkta öylece duruyorlar…

Okçuluk da bu kadar ileri olan Bhutan’ın maalesef 1984’den beri katıldığı Olimpiyatlarda bu alanda bir madalyası yokmuş, belki de Olimpiyatlardaki müsabakalarda hedefler alıştıkları mesafelere kıyasla çok daha yakındır…

Thimphu’dan Paro’ya geçmeden önce son olarak şehre yaklaşık 5 km mesafedeki Simtokha Dzong’u ziyaret ettik. Burası 1629 yılında Bhutan’ı bir ülke halinde birleştiren Ngawang Namgyal tarafından inşa edilmiş ve resmi adı da Sangak Zabdhon Phodrang ki bu da “Gizli Mantraların Derin Anlamlarının Sarayı”  demekmiş... Özelliği Bhutan’daki ilk Dzong olması. Bu önemli tarihi yapının hemen yanında Dzongkha (Bhutan Dili) Öğrenim Enstitüsü binası var.

Thimphu’yu geride bırakıp bir sonraki durağımız Paro’ya doğru yola çıkıyoruz. Paro’ya doğru yolun sağında nehrin hemen karşısında bir tepe üzerine kurulmuş Tamchhog Lhakhang tapınağı Çıkıyor karşımıza. Fakat görmek istediğimiz ünlü Tibetli “Köprü İnşa Eden” Thangtong Gyalpo’nun soyundan gelen kişilere ait bu özel tapınak değil. Bhutan tarihinde önemli yeri olan bir şahsiyet Thangtong Gyalpo tarafından yolun hemen kenarındaki Pa Chhu (Pa Nehri) üzerine inşa edilmiş 15. Yüzyıldan kalma demir asma köprü asıl görmek istediğimiz…

1385-1464 yılları arasında yaşamış olan Tibetli Gyalpo; bir Budist Master olduğu kadar, yogi, hekim, demirci, mimar ve çağının oldukça ilerisinde bir mühendismiş de. Kendisi ağır demir zincirler kullanarak asma köprüler inşa eden ilk kişi olarak biliniyor. Tibet ve Bhutan’da inşa ettiği 108 köprü nedeniyle The Iron Bridge Lama; yani Demir Köprü Lama'sı lakabını almış. (Lama; Budist Keşiş demek bu arada...)

Gyalpo Ustanın köprüsünü görüp, üzerinde yürüyüp, bir sürü de fotoğrafını çektikten sonra Paro’ya doğru yola düştük.

Sürecek...

Çağlar Erözgen

Yazar Hakkında

Çağlar Erözgen

Antalya'da yaşayan bir İzmir'li. Hekim. Gezmek için çalışan bir seyahat bağımlısı. Fotoğraf çekmeye pek meraklıdır. Kitap okur, film izler ve naçizane blogunda yazar.