Fransa'yı Ziyaret Etmek İsteyenler İçin Temel Bilgiler

Hayat tarzlarına toz kondurmayan Fransızlar dünyanın en ileri uygarlığına sahip olduklarını düşünürler. Milyonlarca ziyaretçi de aynı fikirdedir. Geleneksel mutfağı ve mükemmel şaraplarıyla ilgi çeken ülkenin ulusal kültürü, edebiyatı, güzel sanatları, sineması ve mimarisi derinlikli ve kışkırtıcıdır. Her zevke hitap eden Fransa size evinizi aratmaz.

Fotoğraf

Fransa yüksek platolardan düz tarım alanlarına, geleneksel köylerden geniş bulvarlara kadar uzanan çok zengin bir manzara çeşitliliğine sahiptir. Bölgeler arasında da büyük farklar dikkat çeker. Ülke, Kelt denizciliğinin izlerini görebileceğiniz Bretanya, sıcak Akdeniz kıyıları, Alman etkisindeki Alsace-Lorraine ve Auvergne ile Pireneler’deki dağlık bölgelerle hem kuzey hem de güney Avrupa’da yer alır. Yoğun temposu ve pek sıcakkanlı olmayan sakinleriyle Paris Fransa’nın can damarıdır. Diğer şehirler, kuzeydeki devasa sanayi bölgesi Lille ile Akdeniz’deki en büyük liman olan Marsilya’ya kadar uzanır. Kuzey ve güney ya da kırsal bölgeler ve kent merkezleri arasındaki yerel farklılıklar belirgindir ve titizlikle yaşatılır. TGV (yüksek hızlı tren), internet ve GSM teknolojisiyle birlikte kuzey ve güney arasındaki farklılıklar giderek azalmış, ancak bu gelişmeler aynı zamanda korumacı bir tepkiye yol açmıştır: Kentleşme ve sanayileşme arttıkça kır yaşamını korumaya yönelik bilinç de aynı ölçüde artmaktadır.
Kır yaşamı – douceur de vivre (iyi yaşam), açık havada, uzun ahşap masalar etrafında oturup şarap içmek ve sohbet etmek – hem Fransızlar hem de ziyaretçiler için vazgeçilmez bir tutkudur. Ancak kır hayatının çehresi değişmektedir. 1945 yılında her üç kişiden biri tarım sektöründe çalışırken bugün bu rakam 16’da bir oranına düşmüştür. Fransa’nın başlıca ihracat kalemleri olan parfüm ve konyak gibi lüks tüketim ürünlerinin yerini otomobil, iletişim cihazları, nükleer reaktörler ve savaş uçakları almıştır.


Fotoğraf

Fransızlar köklerine bağlıdır ve tatil yapmak ya da emekliliklerini geçirmek için kullandıkları bir kır evleri bulunur. Pek çok Fransız’ın birden fazla evi vardır ve Provence gibi bölgelerdeki terk edilmeye yüz tutmuş köy evleri Parisliler ve yabancılar tarafından yazlık olarak kullanılır. Birçok sanatçı kırsal bölgelerde yaşamını sürdürürken; bazı girişimciler de internet çağının olanaklarından yararlanarak işlerini buralara taşımıştır.

Katolik Kilisesi’nin etkisinin azalmasıyla sosyal yaşamda büyük bir değişim gözlenmiştir. Bugün nüfusunun yalnızca %14’ü düzenli olarak ayinlere katılır. Pek çok çift evlenmeden birlikte yaşamakta ve evli çiftlerle aynı koşullarda vergi ödemektedir. Kürtaj yasaldır.


Fotoğraf

Feminist hareketin Anglo – Sakson ülkelerden biraz daha farklı bir niteliğe sahip olduğu Fransa’da, Feministler bile başkalarının hafif bulabileceği ve cinsel çekiciliği vurgulayan tavırları pek yargılamazlar. Fransız kadınları, diğer Avrupa Birliği vatandaşları gibi, erkeklerle aynı yasal haklara sahiptir, ancak kadın erkek ilişkilerinde geleneksel Fransız nezaketi hakimdir. Edith Cresson’un 1991 yılında Fransa’nın ilk kadın başbakanı olması yeni bir dönem başlatsa da, kadın liderin kamuoyu desteğini kaybetmesi ve adının 1999 yılında AB Komiseri olarak bir yolsuzluk davasına karışması Fransız kadınlarının politik etkinliğini zayıflatmıştır. 2007’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Nicolas Sarkozy ile yarışan Ségolène Royal kadınların politikada yeniden öne çıkmasının yolunu açmıştır.

Sosyal Alışkanlıklar ve Politika

Yakın dostluklar dışında Fransız sosyal hayatı oldukça resmidir -tokalaşma, unvanlarla hitap etme, ilk adların seyrek kullanımı, daha sıcakkanlı tu (sen) yerine resmi vous’nun (siz) tercih edilmesi. Bütün bunlar size ilk adınızla seslenip işyerinde bile tu’yü kullanan genç kuşakla birlikte değişmektedir. Giyim standartları daha rahat bir hava kazanmış olsa da, Fransızlar şık giyinmeye büyük özen gösterirler.


Fotoğraf

Yine de, Fransa’da her işte resmiyet hâkimdir ve her şey sıkı yasalara bağlanmıştır. Ama Fransızlar ünlü bürokrasilerine karşı şaşırtıcı bir umursamazlık sergilerler: Kural ve yasalar ya eğilip bükülür ya da yumuşatılır. Bürokrasinin hantallığını aşmanın yolunun, omuz silkerek söylenen bir adı da vardır: Le système D.

Günümüzde geçmişin keskin sağ ve sol ideolojik kutuplaşması yerini 1981 ile 1995 yılları arasında cumhurbaşkanlığı yapan ve Fransız siyasi hayatını en derinden etkileyen kişilerden biri olan François Mitterrand’ın geliştirdiği uzlaşmacı ve merkezi bir anlayışa bırakmıştır. Ancak Muhafazakâr Jacques Chirac’ın Sosyalist başbakan Lionel Jospin’le beş yıllık sorunlu yönetiminin ardından 2002’de yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi bu ayrımı yeniden gündeme getirdi ve kısa süre sonra yapılan genel seçimlerde aşırı sağ eğilim güç kazandı. Öte yandan, ülkede asıl güç Cumhuriyetçiler’in grev ve gösterilerine karşın Fransa’da hem siyaset hem de iş hayatındaki iktidarı hala büyük ölçüde elinde tutan yüksek burjuvazidir. İşsizlik oranları ve güvenlikle ilgili problemler aşırı sağ milliyetçi partilere olan desteği arttırmıştır. Bu dönemde büyük bölümü Kuzey Afrika’daki eski Fransız sömürgelerinden gelen siyah göçmenler, Araplar ve Yahudiler’e yönelik ırkçı söylem ve uygulamalar gözlenmiştir. Fransa’nın politik bağımsızlığı 2003 yılında Cumhurbaşkanı Chirac’ın Irak’a askeri harekat düzenlemesini isteyen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına karşı çıkmasıyla kanıtlanmıştır. Fransızlar ayrıca 2005 yılında yapılan referandum sonucunda Avrupa Anayasası’nı reddetmişleri hükümet de bunun yerine yeni düzenlemelerin 2009 yılında yürürlüğe girebilmesi için Lizbon Anlaşması’nı (2007) imzalama taahhütünde bulunmuştur.
 
Kültür ve Sanat

Fransa’da yazar, ressam, entelektüel ve modacılar büyük saygı görürler ve devlet bölgesel sanat merkezlerini destekler. Gelenekselleşen yardımlar sayesinde sanat ve tasarım alanlarındaki yenilikçi çalışmaların sayısı artmıştır. Fransızların kendilerine özgü bir sinema geleneği vardır ve bunu Hollywood’a karşı korumak için mücadele verirler. Müzikten Fransızcaya kadar pek çok alanda benzeri bir korumacılık varlığını hissettirir.


Fotoğraf

Fransa’da avangard sanat ve edebiyat ile modern mimari kendine önemli bir yer edinmiştir. Göz alıcı yapılar arasında Louvre piramidi ve La Défense’daki La Grande Arche gibi modern yapıların yanı sıra, güneydeki Marsilya, Nimes ve Montepeiller’deki postmodern konutlar sayılabilir.

Modern Yaşam
Fotoğraf

Fransızların yarısı yeni milenyuma olağan koşullarda, diğer yarısıysa tarihte bilinen en şiddetli fırtınaların yol açtığı elektrik kesintileri sonucu karanlık içinde girdiler. Bu tam anlamıyla Fransızların modernleşmeye karşı iki taraflı tutumunun sembolik bir ifadesidir. Dünyanın en gelişmiş tarım ekonomilerinden birine sahip olan ülkede köylü üreticiler büyük saygı görürler. Fransa dünya tarımını yönlendiren başlıca güç olmayı hedeflese de, kırsal bölgeler Fransızların tatil yöreleri ve kıyılara akın ettiği ağustos ayında boşalır. İki yeni gelişme kırsal bölgelerdeki değişimi ve modernleşmeyi hızlandırmıştır: Eski iletişim ağı Minitel’in yerine yaygın biçimde benimsenen internet ve Avrupa’nın en eski onluk para birimi olan frankın yerine tedavüle çıkarılan Euro. Franıszlar hevesli ve titiz tüketicilerdir. Küçük kentlerde bile şık butikler vardır ve pazarlarda en iyi yerel ürünler satışa sunulur. Ayrıca ülkede yerel manav ve bakkalların yerini alan Avrupa’nın en büyük hipermarketleri hizmet veriri. Fransız ürünleri sunulan hipermarketlerde yüzden fazla yerel peynir çeşidi ve charcuterie’nin (soğuk etler) yanı sıra, Fransız mutfağının baş tacı olan çeşitli taze sebze, meyve ve otlar bulunur. Yine de, beslenme alışkanlıkları tuhaf bir kutuplaşmaya uğramıştır: Her gün özenle hazırlanan öğünlere alışmış olan Fransızların bir kısmı bugünlerde gündelik koşuşturmaların sonucu olarak alelacele hazırlanmış bir biftek ya da makarna veya bir fast-food restoranındaki hazır yiyecekleri tercih etmektedir. Her şeye rağmen, sadece dünyanın en iyileri arasında yer alan şarap ve yemekler değil, aynı zamanda iyi donatılmış bir masanın etrafındaki sohbetler, telaşsız geçirilen uzun ve keyifli saatler anlamına gelen yeme-içme alışkanlıkları Fransız kültürünün en önemli unsurlarından biridir. Önemli bir Fransız geleneği olan Pazar günü aile yemeği gibi haftada bir veya iki kez gerçekleştirilen özel buluşmalarda mükemmel lezzetlerin keyfini çıkaran Fransızlar için hayatın tadı ve anlamı işte bu anlarda yatmaktadır.