Karadeniz gezisi mavi ve yeşilin sizi kucaklamasıyla güzelliklerini gözler önüne sermeye henüz yolda başlıyor. Bölge aynı anda birçok ihtiyaca cevap vermesi ile alternatif bir tatil yapmanızı sağlayabilir. Yaylalarında bol oksijen alarak yeşilin cazibesine kapılabilirsiniz. Aynı zamanda doğa sporları, deniz turizmi, kallavi mutfağının çeşitliliği, tarihi eserleri, doğal güzellikleri ile ömrünüzün bir köşesinde soluklanmanız gereken yerlerden biri.
Doğu Karadeniz turumun ilk durağı Trabzon...
Trabzon’da gezilmesi gereken yerler
Merkezinde bulunan Uzun çarşı ile tura başlayabilirsiniz. Gümüş ve Altın yapımıyla Trabzon bilezikleri arz-ı endamı bütün vitrinlerde sizi bekliyor. Aynı zamanda rize bezinden yapılma şal, elbise ve bilumum giyim eşyasını burada bulabilirsiniz. Çarşının bir bölümünde bakırdan yapılmış alabildiğince mutfak gereci ve hediyelik eşyaya ulaşmanız mümkün.
Atatürk Köşkü, 1890 yılında yazlık olarak yaptırılmış. Batı Rönesans ve Avrupa izlerini taşıyan bina Atamızın Trabzon ziyaretlerinde konakladığı köşk olması ile günümüzdeki müze halini almış.
Uzungöl, Çaykara ilçesine bağlı adeta huzurun canlı temsili olarak karşınıza çıkıyor. Adını kıyısı bulunduğu gölden alıyor. Türkiye’nin yağmur ormanlarının bulunduğu Soğanlı ve Kaçkar dağlarının birleşim yerinde bulunan turistik köy yerli ve yabancı misafirlerini ağırlarken, Arap kökenli turistlerin gözdesi haline gelmiş. Arap kökenli turistlerin otelleri doldurduğu hatta Uzungöl’e yatırım yaptığı konuşuluyor. Gölü sarıp sarmalayan yeşilin her tonuyla bezeli ormanların sisli görüntüsü merkezin cazibesini arttırırken,çektiğiniz fotoğrafları adeta kartpostala dönüştürebiliyor. Gölün etrafında konaklamak için çok sayısı da otel bulunuyor. Aynı zamanda bisiklet kiralayıp etrafında gezebilme şansını da sunuyor. Gölün etrafına konuşlanmış hediyelik eşyaların satıldığı mağazaları gezip, cafe ve restoranlarında soluklanıp ve benim yaptığım gibi göl manzarasına karşı kahvenizi içmeden dönmeyin.
Sümela Manastırı, Trabzon’un Maçka ilçesinde bulunuyor. Manastır yerli yabancı turistlerin akın ettiği bir yer haline gelmiş. Öncelikle tavsiyem kesinlikle spor ayakkabısı giyerek manastıra çıkılmalı çünkü ulaşım belirli bir yere kadar araçlarla sağlanıyor. Daha sonra ormanın içinden izlenecek dar bir patika çıkıldıktan sonra manastıra ulaşılır. Manastırın girişinde kemençe sesleri sizi karşılıyor. Yemyeşil tabiatı yararak tam karşınıza roma döneminden kalan bu antik kilise çıkıyor. Sümela Manastırının adı halk arasında Meryem ana kilisesi olarak anılıyor. Sümela Manastırına girişi iş bankası maximum kartlarıyla ücretsiz sağlayabilirsiniz. Manastırın içinde şapeller ve fresklerle kaplıdır. Fresklerde Meryem ana ve Hz. İsa'nın doğuşu, hayatı ve ölümü resmedilmiştir. Adem ve Havva’nın cennetten kovulmasını da fresklerde görmek mümkündür.
Bu kadar tarihi geziyi tatlıya bağlayalım derseniz ünlü Hamsiköy sütlacını tatmak için çok yaklaştınız. Hamsiköy sütlacı için Niyazi usta köyün tam girişinde üzeri bol fındıklı ya da sade haliyle sizi bekliyor.
Trabzon'da ne yemeli derseniz ise
Trabzon merkezinde ve Akçabaat'ta bulunan iki şubesiyle hizmet veren Cemil Usta Akçaabat köftesini kesinlikle tavsiye ederim. Köftelerin içi lokum gibi pişmiş yanında ikram gelen çemen ve bulgur pilavıyla bu şahane lezzeti tamamlayabilirsiniz. Et sevmeyenlere bu köftenin sempatik geleceğini,et sevenleri ise nirvanaya ulaştıracağını söyleyebilirim. Yemekten sonra gelen içi bol fındıklı çıtır çıtır ev baklavasının ikram edilmesi ise topun filelerle buluşma anı diyebilirim. Tereyağı tadının tatlıdaki o hoş kokusu ve baklavanın hafifliği ile bir porsiyon daha yedirtebiliyor. Hatta bir paket alıp yola devam edebilirsiniz.
Gelelim Laz böreğine...
Yörenin milli tatlısı Laz böreğini şehrin her köşesinde bulmanız mümkün fakat ben Akçaabat'ta bulunan Nejla Hanım ev tatlılarında denemeyi tercih ettim. Trabzon’a doğru giderken Akçaabat mevkinde yolun sağ tarafında görebilirsiniz. Mekanı işleten Nejla Hanım’ın kadınları istihdam etmesi ve işletmedeki kadın çalışan yoğunluğu göz dolduruyordu. Mekan oldukça nezih ve ferah bir dekora sahip, tatlıların yapımına şahitlik edebilmek için cam bir bölmeyle ayrılan atölyeyi tatlınızı yerken seyredebilirsiniz. Laz böreğinin dışında bir çok tatlı,pasta,börek,burma baklava gibi lezzetleri tatma seçeneği bulunduruyor. Laz böreğini şerbetli ve kuru haliyle denedim. Hamurlu tatlılardaki yoğun şerbet aromasının yerini burada hafiflik alıyor. İçinin muhallebisi ise klasik tatlılardan kendini ayrıştıran noktası oluyor. Lakin kanımca orijinal dokunuşuna ufak değişiklikler yapılabilir. Örneğin muhallebisine limon rendelenip aroması bir parça değiştirilebilir. Kuru laz böreğinin içine ise meyve parçaları koyularak çeşitlendirilmesi tatlıyı kallavi bir hale getirebilir. Ama yine de siz siz olun Laz böreğini Trabzon’a geçerken burada bir tadın.
Güne Trabzon’un yaylasında gözünüzü açtıysanız bu yöreye has kahvaltı etmekte en makbul olanıdır. Kahvaltıya bölgenin olmazsa olmazı kuymakla başlamak gerek yanında kızarmış Trabzon ekmeğiyle sündüre sündüre yemek en keyifli kısmıdır. Ardından kaygana ve eğer varsa yörenin doğal bal ve tereyağından tadın. Demli çayınızı Karadeniz’in yeşiline bakarak yudumlayın. Saklı bir cennettesiniz anın tadını çıkarın!
Trabzon’dan alınabilecekler
Vakfıkebir tereyağı, muhlama-kuymak yapılan İmansız peynir, mısır unu, fındık, Laz böreği, Trabzon ekmeği, Rize bezinden yapılan elbise ve şallar, Hasır bilezik (Trabzon bileziği) (altını ya da gümüşü).
Gezimizin 2. gününde rotamızı Rize’ye çeviriyoruz.Trabzon’a 1 saatlik mesafede bulunan şehir merkezi yaylalarıyla oldukça meşhur.E hal böyle olunca bizde soluğu yayla yollarında alıyoruz.Çamlıhemşin mevkine girdiğinizden itibaren fırtına deresi sizi selamlıyor.Bölgenin turistik faaliyetleri burada başlıyor.Fırtına deresinde rafting yapmak için konuşlanmış bir çok tesisi görebilirsiniz.Yada zipline yaparak ayaklarınızı yerden kesip fırtına deresi üzerinden adrenali yüksek bir sporla güne başlayabilirsiniz.
Çamlıhemşin’e bağlı şenyuva köyü tabiatın ortasında köprüsüyle bizim selam edince bu manzara kaçmaz diyerek köy kahvesinde soluklandık. Şenyuva birkaç yıl önce Sevdaluk adlı dizinin çekimlerine ev sahipliği yaparak popülerliğini arttırmış. Çinçiva kahvesinde içeceğinizi yudumladıktan sonra mutlaka aşağı inip ayaklarınızı dereye sokun hele ki yaz ayındaysanız buz gibi su adeta bir meditasyon etkisi yaratacak.
Çamlıhemşin çevresinde görülmesi gereken tarihi ve doğal güzellikler içerisinde zil kale ve palovit şelalesi ziyaret edilmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Gezimizde bombayı en sona bıraktık. Her Karadeniz gezisine çıkanın mutlaka görmesi gereken oksijeni bol yeşilin baş döndürücü manzarası ve atmosferiyle büyüleyen Ayder yaylası son durağımız oldu. Burası da Uzungöl gibi arap kökenli turistlerin akınına uğramış. Öyle ki otellerde neredeyse kalacak yer bulunmuyor. Yabancı turistlerin yoğunluğu nedeniyle otel fiyatlarının bir hayli ederi üzeri rakamlarda seyrettiğini söylemeden geçemeyeceğim. Ayder yaylası pansiyonlar oteller apartlarıyla küçük bir tatil köyü ve aynı zamanda kaplıca merkeziyle de ün salmış durumda.
Yolun her köşesinde hediyelik ürün satan dükkanlar,restaurantlar,cafeleriyle aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Burada bulunan şarküterilerden yöreye has imansız peynir, tereyağı, anzer balı, pestil, köme ve bilumum gıda ürününü satın alabilirsiniz. Ahşap oyma sanatından yapılmış bir çok hediyelik eşya yine göze çarpıyor. Rize bezi yapımı tekstil ürünleri, Sürbısa markasının ürettiği sürmene bıçakları, Safran sabunları, Hamsi kolonyası ki denedim içinde balık kokusunu andıran hiçbir şeye rastlamadım alınabilecek hediyelik ürünler arasına giriyor.
Ayder'de her köşe başında satılan Hemşin helvası entresan bir lezzet olarak karşımıza çıkıyor. Diğer helvalardan farkı içinde bulunan mısır unu,minik tadımlık paketlerde satılıyor. Tek çatal darbesiyle deneyebilirsiniz. Buraya gelmişken ne yenir derseniz ben yöresel lezzetlerden yanayım.
Karalahana dolması, Muhlama (Rize'de muhlama, Trabzon'da kuymak adı kullanıyor), mısır ekmeği, kırmızı pullu alabalık, turşu kavurması, tatlı olarak Laz böreği ve sütlaç deneyebilirsiniz. Bu güzel lezzetlerin üzerine demli bir çay olmazsa olmaz. Çayın anavatanı Rize'de isen çay almadan dönmek olmaz.
Akşamları restoranlar ve cafelerde Karadeniz ezgilerinin olduğu canlı müziği dinleyebilir, Zipline ile havalarda uçabilir,ahşap dönme dolap da başınızı döndürebilir, yaylada sabah yürüyüşünüzü yapabilirsiniz. En güzeli de sabaha gözünüzü ayderin muhteşem yeşil manzarasında açmak olacaktır ki sonrasında insan o görüntüyü unutamıyor.
Dönüş yolunda Çaykur’un fabrika satış mağazalarından çayı stoklamayı ihmal etmeyin. 42 nolu Tirebolu çayı bölgede özel üretiliyor demedi demeyin!
Eğer molanızı bizim gibi Fatsa’da verirseniz, Hünkar Restotan'ı tercih edin. Balık, et, pide tercihe göre birçok lezzetiyle, kalbinizi çalmak için denize nazır manzarasıyla sizi bekliyor.
Ruhunuza detoks etkisi yaratacak bir tatil arayışı içindeyseniz, arınıp yenilenmek için Karadeniz sizi bekliyor.