Kaplıcaları, Hamamları ve Mimarisiyle Ünlü Bath

Birleşik Krallık turumun İngiltere ayağını ilk planladığımda, Londra'dan sonra gideceğim yeri Stonehenge olarak belirlemiştim. Ama sonradan Stonehenge’de o kadar para ödeyip sadece uzaktaki taşları göreceğime fikrimi değiştirip rotamı kaplıcalarıyla, Roma dönemi hamamlarıyla ve mimarisiyle ünlü Bath olarak belirledim.

Bath; Romalıların “Aquae Sulis” yani “Sulis’in Suları” dedikleri ve M.Ö. 60’lı yıllarda termal kaplıcaların tanrısı olarak kabul ettikleri Sulis’e adadıkları bir şehirdir. Daha sonraları banyo, kaplıca anlamına gelen Bath sözcüğü yaygınlaşarak şehrin ismi Bath olmuştur. Bath şehri için suyun bu denli önemli olduğunun en güzel örneklerinden biri, bence, Bath Abbey’in hemen önündeki çeşmenin üzerinde yazan “Water is best” cümlesidir.

NASIL GİDİLİR ?

Londra’dan otobüsler ve Paddington'tan trenle de gidilebilen Bath için Megabus'ın sitesinden 9.20 treni için bilet almıştım. Kalkış istasyonum ise Waterloo Tren İstasyonu’ydu. Londra’dan ayrıldığım gün şansıma underground’ta grev olduğu için otobüsle de uğraşmamak için ta Waterloo’ya kadar yürümüştüm.

Megabus gerçekten mükemmel bir seçenek. Öyle ki belli bir zaman önce alındığında bu yolculuğun fiyatı 1 Pound'a kadar düşebiliyor. Sadece online rezervasyon için servis ücreti 0,50 Pound. Bu arada Londra Waterloo’dan Bath Spa Tren İstasyonu’na yolculuk yaklaşık 2,5 saat sürüyor.

Waterloo’dan kalkan tren sırasıyla Woking, Basingstoke, Andover, Salisbury, Warminster, Westbury, Trowbridge ve Bradford-on-Avon’dan geçerek planlandığı gibi 11.47’de Bath Spa İstasyonu’na vardı. Bu durakları bu yazıma eklemek için özellikle not aldım.

Bu kısımda verebileceğim tavsiyem şudur; trenden iner inmez hemen karşınızdaki turist office’ten ücretsiz şehir haritası alın. Sonra istasyondan çıkarken görevlilere tren biletinizi göstermek zorundasınız. Yani, trende kondüktöre biletimizi gösterdikten sonra bileti atmamakta fayda var.

KONAKLAMA TAVSİYESİ

Bath’da diğer turistik şehirlere nazaran konaklama seçeneği çok da fazla değil. Ben de booking.com'da ilk gözüme çarpan hostel olan St. Christopher’s Inn’de kaldım. Ara bir sokak olan Green Street’in hemen başında kalıyor. Bir gece için yaklaşık 18 Pound ödemiştim. Bath Spa İstasyonu'ndan yürüyerek 10-15 dakikada gidiliyor. Ücretsiz wi-fi ve bagaj depolama hizmeti de veriyorlar. Üst katta da zaman geçirip televizyon falan izlenebilen Chill Out room var. Resepsiyon kısmı aynı zamanda bar. Zaten Bath’da harcanacak süre genel olarak 1-2 günü geçmeyeceği için bence çok uygun bir seçenek.

GEZİLECEK YERLER

Aslında Bath’da güzel karelerin yakalanabileceği birçok yer var. Yine de elimden geldiğince gidiş yönüme göre gezilebilecek popüler yerlerden bahsedeyim.

1) Bath Abbey: 1499 yılında eski bir Norman Katedrali’nin kalıntıları üzerine yapılmış bir kilisedir. Şu anki kilise, bulunduğu yere yapılan üçüncü kiliseymiş. Girişte sizden bağış yapmanız bekleniyor. Miktar ise 2,5 Pound. Hiç gerek yok. Kilisedeki ücretsiz broşürler ise bu yapıdaki önemli bölgeleri müthiş bir şekilde açıklıyor.

Bath Abbey’de duvarlarda ve yerde çeşitli mermer levhalar var. Bu levhalarda kilise cemaatinden olan üyeler için yapılanların yanında savaş anıtı ve diğer çeşitli önemli kişiler adına yapılmış olanlar da var.

Bath Abbey, aynı zamanda İngiltere’nin ilk kralı olan Kral Edgar’ın 973 yılında giyme töreninin burada yapılması nedeniyle de önemlidir. Bu an, broşürde 8 numaralı yerdeki camda resmedilmiş.

Son olarak Bath Abbey’in kulesine de 6 Pound karşılığında çıkılabiliyor.

2) Roman Baths: Yaklaşık 2000 yıl önce Romalılar tarafından kurulan Roman Baths, Bath şehrindeki yapılacak aktivitelerden ilki ve en önemlisi. Zaten buraya geliş amacımız da bu hamamları görmek. 12. yüzyılda yapılan King’s Bath bölümüne her gün 46 derece sıcaklıkta, 1.170.000 litre sıcak kaynak suyu aşağıdan yukarıya doğru fokurduyor. Roman Baths için giriş ücreti 13,50 pound. Ücretsiz audio guide alınabiliyor.

Roman Baths’a girdiğimizde ilk olarak karşımıza teras gibi bir yer çıkıyor. Burası 1897 yılında yapılmış. Burada görünen havuz, “Great Bath” denilen yer. Burayı görür görmez insan zaten etkileniyor.

Bu bulunduğum teras gibi yerin etrafında ise 9 adet heykel var. Bunlar, Britanya ile bir şekilde bağlantısı olan imparatorların ve Romalıların Britanya’da görev yapmış valilerinin heykelleri. Devam edip yolun sonunda King’s Bath denilen yeri ve fokurdayan kaynak suyunu görebiliyoruz.

Sonra alt kata doğru Aquae Sulis dönemini anlatan çeşitli bilgiler, eserler, mozaikler ve belgesel tadında filmlerin yer aldğı müze kısmı var. Yine Sacred Spring Overflow kısmında fazlalık suyun Roma döneminden kalma drenaj sisteminden ta dışarıda nehire kadar gittiği yeri gösteren bölüm de diğer ilgi çeken alanlardan.

Roman Baths’ın diğer tarafında üzerinden buhar çıkan sıcak suyun aktığı bölüm ve insanların para atıp dilek tuttukları havuz var. Yine buraya yakın bir yerde ziyaretçilerin içebildiği doğal ve sıcak kaynak suyu var. Çok güzel olmasa da birkaç yudum içmiştim.

3) Pulteney Bridge: 1773 yılında tamamlanan bu köprü, iki tarafında yol boyunca dükkanların olduğu dünyadaki dört köprüden biriymiş. Avon Nehri üzerinde yer alıyor. Diğerlerini bilmiyorum ama bir tanesinin Floransa’daki Ponte Vecchio olduğu kesin.

4) Royal Crescent: Türkçe’ye Kraliyet Hilali olarak çevirebileceğimiz bu yapı, bir çok evin hilal şeklinde birleştirilmesiyle ortaya çıkarılan bir yapı. Denemedim ama buradaki evler ziyaret edilebiliyor.

5) Jane Austen Centre: 19. yüzyıl İngiliz yazar Jane Austen için yapılmış bir merkez. Şahsen sadece önünden geçtim içeriye girmedim. Komik olan taraf, Bath için o kadar önemli bir şahsiyet olan Jane Austen için yapılan bu yer, kendisinin hiç yaşamadığı bir ev olması.

Turist Office’ten alacağınız broşürlerde görüleceği üzere, Bath şehri içinde gezilebilecek daha fazla yer olsa da bu saydıklarım yapılabilecek ilk 5 aktivitedir. Örneğin, kaplıcalara girmek istediğinizde Roman Baths’a 100 mesafedeki Thermae Bath Spa‘ya gidebilirsiniz.

İlgimi çekmese de Bath şehrinde son 400 yıllık giysilerin sergilendiği Fashion Museum ve çeşitli sergilerin bulunduğu Victoria Art Gallery de gezilebilecek yerlerden.

Bunların dışında Victoria Park ve Jane Austen’in bir zamanlar gittiği Sydney Garden‘s da dinlenmek için gidilebilecek yerler arasında.

Son olarak özellikle internet kullanımı için tavsiye ettiğim yer ise Bath Library. Yarım saate kadar internet kullanımı ücretsiz. Boarding pass gibi kağıt işleri için sayfa başı 10 Pence karşılığında çıktı alınabiliyor. Müthiş bir olay. Bu bilgiyi kaldığım hostelin resepsiyonundan öğrenmiştim.

YEMEK TAVSİYESİ

Bath’da buluştuğum arkadaşlarım Sally ve Tod ile George Street üzerinde “The Slug and Lettuce” adlı restoranta gitmiştim. Tod’un tavsiyesi üzerine British Beef Pie denen içi et dolu bir çeşit pasta ve yanında patates püresi ve biraz bezelyenin olduğu menüyü almıştım ve net olarak diyebilirim ki bu Britanya topraklarında yediğim en güzel yiyecekti. Kesinlikle tavsiye ederim!

*Serkan Özdemir'in diğer yazılarına http://seqununseyahatnamesi.com'dan da ulaşabilirsiniz.

Sequ'nun Seyahatnamesi

Yazar Hakkında

Serkan Özdemir

Yurt içi ve yurt dışı gezilecek yerler, gezi notları, gezi videoları, ulaşım, konaklama, vize, havalimanı prosedürleri ve genel bilgiler içeren gez