Malta'da Gezilecek ve Görülecek Yerler

3 Ekim 2014 Cuma akşamı yani Kurban Bayramı’nın arife günü Avusturya Havayolları ile Malta’ya gitmek üzere Atatürk Havaalanı’ndan yola çıkıyoruz. İstikametimiz Avrupa ve Afrika’nın tam arasında yer alan şövalyeler adası Malta. Bugün cumhuriyetle yönetilen ada ülke, geçmişte pek çok medeniyete ve St. John Şövalyeleri'ne ev sahipliği yapmış. Ülke üç büyük adadan oluşuyor; Malta (237 kilometrekare), Gozo (68 kilometrekare) ve Comino (2 kilometrekare). Şimdi en büyük adadan başlayarak gezilecek yerlere değinelim...

MALTA’DA GEZİLECEK YERLER

Mdina (Sessiz Şehir)

Malta’ya bir dönem başkentlik de yapmış olan şehir, sarı tonlarında binaları, daracık sokakları ile Malta’da görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. En iyi korunmuş Ortaçağ şehirlerinden birisi olan şehir, aynı zamanda Unesco Dünya Mirasları Listesi'nde de yer alıyor. Şehrin isminden de Malta üzerindeki Arap etkisini görebilirsiniz. Şehirden çeşitli fotoğraflara http://www.port-pass.blogspot.com.tr/2014/10/malta.html adresinden ulaşabilirsiniz. Bu arada belirtelim; şehrin bir diğer adı da “Sessiz Şehir”.

Valletta

Adını Osmanlı’nın Büyük Malta Kuşatması'nda, adayı Osmanlı’ya karşı savunan ve savaşı kazanan dönemin büyük üstadı Jean Parisot La Valette’den alan şehir ülkenin şu andaki başkentidir. 1565 yılındaki Osmanlı kuşatmasından sonra kurulmuştur. Malta’da gezilecek yerlerin başında da Valletta gelir. St. Jean Katedrali, Büyük Üstatlar Sarayı gibi ülkenin önde gelen turistik yerleri de burada yer alıyor. Bu arada belirtmeden geçmeyelim Game Of Thrones dizisindeki pek çok sahne de Malta’da ve özellikle Valletta’da çekiliyor. Valletta, birbirine benzeyen cumbalı evleri, daracık sokakları, tarih kokan köşeleri ile gördüğüm en etkileyici şehirlerden. Sokaklarda gezerken, bir zamanlar burada şövalyelerin gezdiğini, Osmanlı askerlerinin bu bölgeden Vittoriosa şehrini bombaladığını bilerek dolaşmak insanı çok etkiliyor.

Bu arada şehri ilk defa gezdiğimiz Cumartesi akşamı özellikle aklımızda kaldı. Şehrin her yerinde müzik var. Gördüğümüz bir konserde sahne yola kurulmuştu ve sahnenin önünden, altından insanlar yürümeye devam ediyordu. Balkona çıkmış bir bando da Lady Gaga şarkıları ile insanları eğlendiriyordu. Sokakta da opera gösterisi düzenleniyor ve belirtmeliyim ki kesinlikle profesyoneller.

Valletta’ya ilk gittiğimiz günün gecesi Cumartesi olmasının da etkisi ile sokaklar inanılmaz kalabalıktı öyle ki yürümekte bile zorlanıyorsunuz fakat Pazartesi akşamı gittiğimizde ise tam tersine sokaklar oldukça tenha. Bunda en büyük etken; şehirde oldukça yoğun olan öğrencilerin hafta sonu dışarıda olması ve Avrupa’dan hafta sonu için gelen turistler.

Büyük Üstatlar Sarayı

Malta, 1530 yılından 1800’lü yıllara kadar St. Jean Şövalyeleri (Hospitalier Şövalyeleri) tarafından yönetilmiş. Daha önce Rodos’ta yer alan şövalyeler, Rodos’u Osmanlı’nın almasının ardından Roma Germen İmparatoru V. Karl’ın Malta’yı şövalyelere bırakması ile buraya yerleşmişler. Valletta’nın tam ortasında yer alan Büyük Üstatlar Sarayı da 1570 yılında yapılmış ve tarikatın büyük üstadının evi olmuş. Şu anda iki bölümden oluşan müzeye 10 Euro bedelle girebiliyorsunuz. Sarayın üst katını, resmi odalar; alt katını ise zırh müzesi oluşturuyor. Resmi odaların koridorları ise içinde insan olmasa da o dönemden kalmış zırhlarca korunuyor adeta.

St. John Katedrali

1577 yılında St. JeanŞövalyeleri tarafından inşa edilen katedral özellikle çok güzel resimlerle bezenmiş tavanı ve altın işlemeli duvarları ile gördüğüm en etkileyici tapınaklardan birisi oluyor (Belirtmeden geçemeyeceğim diğer beni çok etkileyen tapınaklar; Xi’an’da yer alan Büyük Camii, Lizbon’da yer alan Sao Roque ve Jeronimos Manastırları olmuştu).

Üç Şehir (Birgu (Vittoriosa)-Isla-Bormla)

Üç Şehir, aslında Valletta’nın tam karşısında kurulmuş olan ve Valletta’dan bile daha eski olan şehirler. Eskiden üç ayrı şehir olan Birgu, Isla ve Bormla geçen zamanla artık birleşmiş bir hale gelmişler. Bu üç şehir, Büyük Malta Kuşatması'nda Maltalılar’ın Osmanlı’ya karşı son savunma noktası olmuş. Kısıtlı zaman nedeniyle biz bu üç şehirden en ünlüsü olan Birgu diğer adıyla Vittoriosa’ya gittik. Büyük Kuşatma’da son ve en uzun savunma burada olmuş. Maltalı şövalye ve gönüllülerden oluşan 6000 asker 24000 Osmanlı askerine burada savunma yapmışlar. Savunmaları çok başarılı olmuş ama yine de Sicilya’dan destek gelmeseymiş muhtemelen şehir düşermiş. Üç şehrin daha fazla fotoğrafı için: http://www.port-pass.blogspot.com.tr/2014/10/malta.html

Marsaxlokk

Adanın güneyinde yer alan bir balıkçı kasabası aslında Marsaxlokk. Kasabayı asıl meşhur eden ise, Malta’nın meşhur balıkçı tekneleri olan "Luzzu"ların limanda bolca yer alması. Mısır’ın etkisi ile milattan önceki yıllardan kalma “Osiris Gözü”nü taşıyan bu rengarenk tekneler Malta’nın heryerinde yer alıyor ve ülkenin en ünlü değerlerinden. Marsaxlokk’a biz çok kısa uğrayabildik, zamanının varsa limanda oturun ve deniz eşliğinde güzel bir yemek yiyin.

Blue Grotto

Malta’nın en güney uçlarından birisini Blue Grotto adı verilen doğa harikası bir bölge oluşturuyor. Falezlerin önünü kestiği denizin diğer tarafında en yakın yer Afrika kıtası. Blue Grotto’nun güzel manzarasını aşağıda belki biraz tadabilirsiniz.

Hypogeum (Hal Saflieni)

Mısır piramitlerinden daha eski olan ve Malta’ya gelirseniz mutlaka uğramanız gereken yerlerin başında burası bulunuyor. Tarihi M.Ö. 3000’li yıllara dayanan bu yer altına girmeniz ise o kadar kolay değil. Tarihi 5000 yıl öncesine dayanan yapıya günde sadece 10’ar kişilik 6 grup alınıyor. Yazıyı yazdığım tarih itibariyle (10.10.2014) en yakın boşluk bulunan gün 04.11.2014. Önceden gitmeniz kesinleştiğinden https://booking.heritagemalta.org/ linkinden isterseniz rezervasyonunuzu yaptırabilirsiniz ama dediğim gibi elinizi çabuk tutmanız lazım.

Tarxien Tapınakları

M.Ö. 3100 yıllarına dayanan tapınak 1980 yılında Unesco Dünya Mirasları Listesi'ne eklenmiş, bilinen en eski tapınaklardan birisi olan yapının tüm işçilikleri en ilkel aletlerle yapılmış. Kısıtlı zaman nedeniyle bizim gidemediğimiz tapınağa siz mutlaka uğrayın.

Gozo’da Gezilecek Yerler

Malta Devleti’nde yer alan ikinci büyük ada Gozo Adası’dır. Adaya iki türlü ulaşım var, bunların ilki turizm şirketlerinin yaptığı tekne turlarıyla ulaşım ki biz bunu yaptık hiç tavsiye etmiyoruz. Saat 10.30 gibi tekne kalktıktan sonra adaya varması yaklaşık iki saat sürüyor dönüş yolunu da düşündüğünüzde 5 saate yakın bir süre yolda geçiyor. Turizm acentesi Gozo Adası’nda yapılacak tur ve Comino Adası’nı da pakete eklemekle birlikte bizim şansımıza çıkan fırtına nedeniyle Gozo Adası turu yarım kaldı ve Comino Adası’na uğrayamadık. Asıl üzücü olan ise tüm günün yolda geçmesi oluyor. Gozo Adası’na bir diğer ulaşım ise otobüsle Malta Adası’nın kuzeyindeki Cirkewwa Limanı’na ulaşarak 20 dakikalık bir feribot yolculuğuyla Gozo Adasında Mgarr’a ulaşmak. Tüm ulaşım ve ada turuyla birlikte yarım günde tamamını gezebilirsiniz Gozo’nun. Biz tekne ile gezemedikten sonra ikinci yolu seçtik.

Victoria (Rabat)

Adanın merkez şehri Victoria diğer adıyla Rabat 7000 kişilik nüfusuyla adının en büyük şehri. Mgarr’da limanda indikten sonra Victoria’ya direkt giden otobüsler var, yolculuk 10 dakika kadar sürüyor. Biz ilk Gozo Adası’na tekne ile gittiğimizde hava oldukça yağmurlu olduğundan bir saatlik sürede şehri gezdik. Şehrin bazı fotoğraflarına http://www.port-pass.blogspot.com.tr/2014/10/malta.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Azure Window

Gozo’nun ve hatta Malta’nın en bilinen manzaralarından birisi Azure Window. Gozo Adası’nın batı ucunda yer alan bir doğal harika aslında. Victoria’dan Djerwa’ya kalkan otobüsle 15-20 dakikalık bir yolculukla buraya ulaşabiliyorsunuz. Bu arada belirtmeden de geçemeyeceğim, burası Game of Thrones’ta Daenerys Targaryen’le Khal Drogo’nun düğünlerinin de olduğu yerdir.

Comino’da Gezilecek Yerler

Blue Lagoon

Öncelikle belirtmek gerekir ki 2 kilometrekarelik Comino Adası’nda görülecek tek yer var; orası da Blue Lagoon. Malta ve Gozo’dan adaya ulaşım sadece tekne taksilerle ya da turizm acentelerinin yaptığı tekne turlarıyla ulaşabiliyorsunuz. Biz bu adaya aldığımız tekne turu ile gidecektik ama patlayan fırtına nedeniyle tekne adaya uğrayamadı ve biz de bu güzel kumsalı göremeden Malta’dan ayrılmak zorunda kaldık.