Novi Sad– Albert Einstein'ın da Bir Süre Yaşadığı Şehir

Bugün şehir dışına çıkıyoruz. Özerk Vojvodina eyaletinin başkenti, Sırbistan’ın Belgrad ve Niş’ten sonra 3. büyük şehri olan kent, yüzyıllar boyu bir kültür merkezi olmuş. Belgrad’a en yakın, bir gün içinde gezip şehre dönebileceğimiz bir destinasyon. Kent merkezine bir buçuk saat uzaklıkta (yaklaşık  90 km) ve Belgrad’da hem kara yolu hem demir yoluyla ya da araba kiralayarak ulaşmanız mümkün. Biz Sremski Karlovci'yi ve şarap tadımı da içeren günlük bir tur aldık, bizi otelimizden aldı, klimalı rahat bir minibüsle tüm gün keyiflice gezdik. Novi Sad’a varmadan yol üzerinde birkaç durağımız var.

Çok güzel, yemyeşil bir tabiatın ortasından Novi Sad'a doğru ilerliyoruz, bir müddet sonra Syrmia bölgesinde Fruška Gora Dağı bölgesinde kırmızı bir yapının önünde duruyoruz, aslında bir yapı değil, cennet bir bahçeye açılan dış surları.

Kısa bir yürüyüşten sonra Kutsal Meryem’e adanmış, 16.yüzyıla tarihlenen bir Sırp Ortodoks manastırı burası,Krušedol Monastery. Duvarlardaki freskolar biraz yıpranmış olsa da çok güzel görünüyor. Bu manastır ve Sremski Karlovci de dahil bölgede 12 manastır bulunuyormuş. (Bu manastırlardan biri, UNESCO listesindeki Krušedol Manastırı.)

Yolumuza devam ediyor veNovi Sad'a 8 km mesafede yer alan, şirin mi şirin kasaba Sremski Karlovci.Sremski Karlovci (Karlofça) kasabasına geliyoruz. (3)

Tarihte her zaman önemli bir yere sahip olan Kasabanın geçmişi M.Ö. 7000 yılına dayanmakta. Osmanlı tarihinde de önemli yeri olan ve Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme döneminin başlangıcı sayılan ve büyük çapta toprak kaybettiği ilk anlaşma olan Karlofça Anlaşması’sı Barış Şapeli’nde imzalanmış.

Kentin merkezinin ortasındaki geniş ve çiçekler içindeki meydanda yöresel ürünlerin satıldığı Pazar kurulmuş.

Etrafındaki yapılar ise, Sırbistan'ın en eski ortaokulu binası Karlovci Gymnasiumve kentin en güzel binalarından, eski bir Türk evi olan “Patriarch Palace”da dahil, Barok mimarisinin en güzel örneklerini sergiliyor ve gerçekten çok etkileyici. 

Meydanın etrafında yer alan sağlı sollu binaların kimi dükkan, kimi kafe, bar. Hemen göze çarpan sarı ve çok hoş bir bina ise buranın en eski eczanesi imiş. İçeri girerek fotoğraf için izin alıyorum ve ahşap mobilyalar, özellikle de tavana bayılıyorum.

Burası aynı zamanda ülkenin harika ve geleneksel bir şarap bölgesi, biz de yöresel şaraplar hakkında bilgi almak ve şarap tadımı yapmak için bir şarap mahzeninde mola veriyoruz. Biz Sırp şaraplarını beğendik doğrusu, yemekler de bize tavsiye edilenler de içimi rahat güzel şaraplardı. 

Sonunda Novi Sad’a ulaşıyor ve ülkeyi Türklerden korumak için 17. ve 18.yüzyıllarda yapılmış olan Petrovaradin Kalesi'ne çıkıyoruz. 

Kentte yapılması gerekenlerin başında bu Kaleye çıkmak ve Tuna Nehri üzerindeki köprü ve nehrinin iki yakasına kurulmuş kentin müthiş manzarasını izlemek geliyormuş. Biraz yokuş ve çok sayıda merdivenlerden tırmanıyoruz ama sonuçta manzara tüm yorgunluğumuzu unutturuyor bize. Gerçekten de müthiş bir kent manzarası var.

Kalenin Ortaçağ surları ve Saat Kulesi'ne de hayran olacaksınız. 

Kent merkezi, Özgürlük Meydanı’nda (TrgSlobode) karşımıza çıkan St. Mary Kilisesi.Aziz Meryem Kilisesi, Neo-Gotik tarzındaki mimarisi ile gerçekten heybetli ve çok zarif bir yapı. Renkli çatısı ve kulesi de hem ilginç hem de yapıya ayrı bir güzellik katmış. 

Hemen karşısında yer alan belediye Binası ise dikkat çekiyor.

Novi Sad aynı zamanda da bir gastronomi merkezi olduğunu öğrenince öğlen serbest zamanımızda yemeğe epey zaman ayırıp keyifli Voyvodina restoranında yediğimiz yemeğimizi bölgenin özel şarapları ile tatlandırıyoruz.