Surlar İçinde Saklı Kent: Bergamo

Kuzey İtalya’nın Lombardiya bölgesinde yer alan Bergamo, İtalya’nın Moda merkezi Milano’nun 40 kilometre kuzeydoğusunda yer alıyor.

Deniz seviyesinden 249 metre yükseklikte yer alan Bergamo, yukarı ve aşağı şehir olarak 2 bölümden oluşuyor.

“La Citta Alta” adı verilen yukarı şehir, yeni şehre tepeden bakan bir konumda olup kentin en eski yerleşimi. Venedik Cumhuriyeti zamanında yaptırılan 6.200 metre uzunluktaki surlarla çevrili. Venedikliler tarafından yaptırıldığı için Venedik surları olarak anılıyor.  San Agostino, San Lorenzo, San Giacomo ve Sant'Alessandro adlı dört kapısı var. İç Kale yani Cittadella ise 14. Yüzyılda  Milano Dükleri Visconti'ler tarafından yaptırılmış.

“La Citta Bassa” adı verilen aşağı şehir ise yeni yerleşim alanı. Burası finiküler ve daracık sokaklar ile birbirine bağlanan oldukça etkileyici bir bölge. Şehrin iki kısmı ise birbirine funiküler ile bağlanıyor.

Yaklaşık 125 bin kişinin yaşadığı Bergamo kentinin geçmişi M.Ö 49'a kadar uzanıyor. Köklü bir tarihe sahip olan bu Bergamo’da gezilip görülecek yer sayısı da haliyle epey fazla.

Bizim eski şehre varışımız akşam saatlerine denk geldi. Kiraladığımız arabayı park ettiğimiz gibi kentin tam göbeğinde yer alan Agnello D’oro otele yerleşiyoruz. Az odalı bu butik otel bir aile işletmesi. Oteli sahibi ise önemli bir koleksiyoner. Otelin gerek giriş katı gerekse restoran bölümünde çok enteresan objeler görmek mümkün.

İlk gece otele yerleştiğimiz gibi çıkıyoruz dışarı. Şansımıza Halloween’e denk geldik. Daracık kent sokakları cadı kostümü içinde sağa sola koşturan çocuklarla dolu. Neredeyse tüm mağazaların vitrinleri Haloween için düzenlemişti. Bu nedenle gece yarısına kadar etraf çok hareketliydi.

İlk günümüz kenti keşifle geçti. Genel olarak kentteki tüm binalar çok bakımlı ve restore edilmiş durumda. Daracık sokaklara bakan binalar, çiçeklerle süslü minicik balkonlar, binaların dış yüzeyini kaplayan desenler oldukça ilgi çekici. Binaların neredeyse tamamı yüksek kapı ve pencerelere sahip. Bu bölgede konut satın almak ya da kiralamak isterseniz yüksek bir bütçeyi gözden çıkartmanız gerekiyor.

Eski kentin tam merkezinde yer alan Piazza Vecchia, Bergamo halkının en meşhur buluşma noktalarından.

Meydanın ortasında gösterişli bir çeşme, arkasında Ragione Sarayı, sağında Santa Maria Maggiore Bazilikası ve Colleoni Şapeli yer alıyor.

İlk olarak 12. Yüzyılda yapılmış olan Ragione Sarayı, 16. yüzyıl sonlarında mimar Pietro Isabello’nun tasarımına göre yeniden inşa edilmiş. Bölgedeki tüm yapılarda olduğu gibi bu yapının cephesinde de süslü pencereleri ve üzerinde Venedikliler’in sembolü olan San Marco aslanı figürünü görmek mümkün. Yıllar boyu Bergamo’nun idari merkezi olan saray günümüzde İl hükümet sarayı olarak hizmet veriyor.

Sarayın iç avlusunda ise 18. Yüzyıla tarihlenen bir güneş saati var.

Yapımına 1137’de başlanan Santa Maria Maggiore Bazilikası, 15. Yüzyılda tamamlanmış. İki giriş olan Santa Maria Maggiore Bazilikası’nın dış cephesinde Romanesk mimari uslubu göze çarpıyor.

Bazilikanın solundaki girişten eski kiliseye, sağındaki girişten ise yeni kiliseye girilebiliyor. Zemini siyah beyaz karolarla döşeli olan kilisenin duvarları ise yağlı boya tablolar ve halılarla kaplı.

Kubbesinde yer alan resimler ise ünlü Venedikli ressam Giavanni Battista Tiepopo’ya ait.

Santa Maria Maggiore Basilikası'na bağlı olan Colleoni Şapeli, Rönesans mimarı üslubuna güzel bir örnek. Şapele doğru yükselen merdivenler ise çiçeklerle süslü. Bu çiçekler mevsimine göre değiştiriliyormuş. Şapelin içinde 15. yüzyılda ün kazanan paralı asker birliği komutanı Bartolomeo Colleoni’nin de mezarı yer alıyor.

Buraya çok yakın konumdaki Sant'Allesandro Katedrali dışarıdan oldukça sade ve mütevazi görünse de içi büyüleyici. Özellikle yanlarında 2 tane melek heykeli duran sunağın arka tarafında yer alan yedi tane yağlıboya tablo oldukça gösterişli.17. Yüzyıl’da mimar Vincenzo Scamozzi tarafından yapımına başlanan Nuovo Sarayı, ancak 1926'da tamamlanmış. Günümüzde kütüphane olarak hizmet veren bina Angelo Mai Kütüphanesi olarak anılıyor ve halen kullanımda.

Sant'Eufemia tepesinin üzerinde yer alan ve 1311’e tarihlenen şato yine bölgede görülmesi gerekenler arasında. İlk yapıldığında yanında büyükçe bir kale varmış ancak bu kale günümüze kadar ulaşamamış. Bu tepeden çevreyi fotoğraflamayı unutmayın.

Çok sayıda kilisenin bulunduğu kentte Sant'Agata nel Carmine Kilisesi pastel tonlardaki iç mekanı, yağlıboya tablolarla süslenmiş tavan ve kolon bölümleri ile oldukça ilgi çekici. Zemini ise siyah – beyaz yer karosu ile döşeli. 1340’a tarihlenen sekiz köşeli yapısı ile dikkat çeken Vaftizhane, Bergamo Katedrali, San Michele al Pozzo Bianco Kilisesi eski kentte görülebilecek diğer dini yapılardan.

Kentin en önemli müzesi Civico Museo Archeologico yani Arkeoloji Müzesi.

Aslında bu müzeye girerken içinde Mısır’a ait eserleri bulacağımızı hiç tahmin etmiyorduk. Biraz buradaki zengin koleksiyonu gördüğümüze sevindik, ama biraz da bu eserlere Mısırlılar’ın sahip çıkmamış olmasına üzüldük. Doğa Bilimleri Müzesi de ziyaret edilebilecek bir diğer müze.

Kentte görülmesi gereken yerlerden biri Botanik Bahçesi yani Orto Botanico di Bergamo.

Eski kentin en popüler caddesi ise via Gombito. Bu cadde üzerinde çok sayıda pastane, şaraphane, restoran ve kafe görebilirsiniz.

Daha modern olarak tanımlanan aşağı şehir ise Bergamo’nun modern merkezi. Via 20 Settembre olarak anılan uzun alışveriş caddesinde soluklanmak keyifli olacaktır. Eğer sanata ilgi duyuyorsanız, mutlaka Carrara Güzel Sanatlar Akademisi resim galerisi ve Modern Güzel Sanatlar Galerisi’ne uğramalısınız.

Bergamo daracık arnavut kaldırımlı sokakları, göz okşayan dış cephe süslemeleri, içleri çok sayıda yağlı boya tablo ile bezeli ibadethaneleri, tarihi dokunun tamamen korunduğu ve günümüzde restoran, kafe ya da butik otel olarak hizmet veren tarihi eserleri ve de leziz tatları ile İtalya gezisinde olmazsa olmaz bir bölge.