İzlanda Hayvanları

Başlık fotoğrafımızı İzlanda’nın dayanıklılığı ve havalı saçları ile ün yapmış atlarına ayırdık. Siyam kedilerinde olduğu gibi İzlanda atları da tayken sahip oldukları tüylerinin rengini değiştirip tamamen farklı bir renge bürünüyorlar. Bu atların renk değiştirme özelliğini yazları otel olarak hizmet veren yatılı okul-otelimizdeki afişlerden öğrendik. Bu bilgiye sahip oluncaya kadar tüm tayları“Hastaymış zavallı!” nidaları ile seviyorduk:)

Egilsstaðir’te kaldığımız misafirhanenin komşu atları… Tabii ki ekmek düşkünü ve dikkat çekmek için kolunuzu dişlemekten bile geri kalmayan canlar.

İzlanda deyince popülasyonunun insanları aştığını düşündüğümüz yün yumaklarından bahsetmemek olmaz. İzlanda’ya özgü bir cins olan bu koyunlar yaz mevsiminde serbest otluyorlar. Yani başlarında bir çoban yok ya da çit ile çevrilmiş bir alanın içinde değiller. Yeşilliklere yayılmışlar ve yanlarında tam olarak iki adet ufak yün yumağı bulunuyor. Ne bir, ne de üç tane. Tam olarak iki tane :) Bir dilim ekmek bu şirinleri de kandırmak için yeterli tabii ki.

Heybetli tüyleri rüzgar ile salındığında da havalarından geçilmiyor. (Westman Adaları)

Biraz da kuzucukları seveyim dedim ama bu kadar yumuşak olduklarını nereden bilebilirdim. İnsanın kucağından bırakası gelmiyor. (Hvitserkur)

İzlanda’nın insana sonsuzmuş hissi veren yeşilliklerinin yaz aylarında başka ev sahipleri de oluyor; envai çeşit deniz kuşları. Bu kuşlar yaz aylarında yavrulamak için adayı seçiyorlar.

Hatta bazı deniz kuşları yuvalarını koruma konusunda fazlasıyla gözüpek olabiliyor. Birgül gibi bir hayvan meraklısının da ornitolog edası ile ‘Arctic Tern’ yuvalarının arasında dolaşırken dive-bomb ataklarına maruz kalması kaçınılmazdı.(Djupivogur fiyordları)

Ayrıca diğer İzlanda kuşlarının da hakkını yemeyelim. Stöðvarfjörður’daki dünyanın en zengin özel mülkiyete ait mineral taş koleksiyonuna sahip Petra Stone Collection’ın bahçesinde renkleri ile koleksiyonu gölgede bırakan bir minik misafir ile karşılaştık. Sol resimde karşınızda ‘Redwing’.  Ayrıca ünlü Goðafoss Şelalesi'ne giden yolda ötüşüyle sürekli dikkat çekmeye çalışan ve sonrasında bize poz veren Whimbrel sağ resimde.

Herkesin merakla, İzlanda’nın neredeyse ulusal simgesi haline gelmiş olan penguen kılıklı, renkli gagalı puffinleri sorduğunun farkındayız. İşte puffinler:) Diğer tüm deniz kuşları gibi yuvalarında yumurtalarının çatlamasını bekliyorlar. Bir çiftin nöbet değişimi sırasındaki fotoğrafı; yer Dyrhólaey Koruma Alanı. Doğrusu yuvadaki taraf gitmek için acele ederken nöbeti devralacak tarafın ağırdan aldığına şahit olduk. Yumurtaları sıcak tutmak sıkıcı bir iş olsa gerek :)

Kuşlar sadece yeşilliklerde değil, buzul nehirlerinde de çok aktifti. Jökulsárlón’da yüzlerce kuş yavrularına balık yetiştirmek için nehirin üzerini adete kaplamıştı. İnanılmaz bir gürültücülük ve acele ile nehre dalıyor ve ardından bu hünerli avcılar birkaç dalış sonrası gagaları gümüş renkli minik balıklar ile dolu olarak yuvalarına dönüyorlar. Tabii ki tek avcı onlar değildi. Fotoğrafta foklar da yerini almıştı. Beslenme vaktinde olduklarından buzulların üzerine güneşlenmeye çıkmadılar.

Fok demişken biraz da deniz yaşantısından bahsedelim. İzlanda’nın kuzey kentlerinden biri olan Husavik, balina gözlem şehri olarak ün yapmış. Husavik’teki üç saatlik balina keşif seyahatimizde biz de birden fazla kambur balina ile tanıştık.

Westman adalarındaki ev sahibemiz bizlerin Özgür Willie olarak tanıdığı su parklarının kölesi olmuş sevgili Keiko’nun tekrar özgürlüğüne salıverildiği ekibin gururlu bir parçası olmuş. Keiko özgürlüğünün beşinci yılı olan 2003’te Norveç kıyılarında ölmüş. Esaretteki tüm hayvanların kurtulması dileği ile...

https://yoldaikigezgin.com/