Meksika'ya Gidecekler İçin Görülmeye Değer 10 Güzellik

Basaseachic Şelalesi, Chihuahua

Meksika’da çölden çok daha fazlasını bulabilirsiniz. Ülkenin kuzey batısındaki dağlarda yaşayan yerli Tarahumaralar, her gün gözlerini Meksika’nın en uzun ikinci şelalesi olan Basaseachic’e gözlerini açıyorlar. Yolunuz bu dağlara düşerse şelaleyi görmeden kesinlikle geri dönmeyin. 

Yucatán Yarımadası Su Kuyuları

Yarımadanın her yerinde bulunan irili ufaklı bu doğal kuyulara ‘’Cenote’’ deniyor. Her Cenote’nin farklı bir karakteristik özeliği var. Ormanların içinde bulunan bu kuyular tamamen suyla dolu ve hala ormandaki bitkilerden süzülen sular, bu kuyuların içine dolmakta. Tarihte insanların içme suyu kaynakları olarak kullandıkları kuyular, şimdilerde turistler için otantik birer havuza dönüşmüş. 

Santa María Regla Prizmaları, Hidalgo

Tarih boyunca birçok jeolojik değişime sahne olmuş bu bazalt taşları, prizma şeklindeki yapıları ile oldukça ilginçler. Taşlar üzerinden, nehir yatağına dökülen dört adet şelale de bu muhteşem görüntüyü tamamlar nitelikte. 

Guanajuato, Guanajuato

Dağlarla çevrili bu rengarenk şehir, tam bir Meksika dioraması. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de girmiş olan şehir; rengarenk yapıları, koloni dönemi mimarisi ve tek kişinin geçebileceği genişlikteki Arnavut kaldırımları ile bir masal şehri gibi. Sanatsaverler arasında oldukça önemli bir yere sahip olan Cervantino Uluslararası Sanat Festivali de bu şehirde hayat buluyor. 

Sumidero Kanyonu, Chiapas

Kanyonun etrafındaki dik kayalar, yaklaşık bin metre yüksekliğinde. Bu kanyon da ABD’deki ‘’Grand Canyon’’ ile aynı periyotta oluşmuş. Etrafı sık ormanlarla çevrili kanyonu gezmenin en iyi yolu, içinden geçen Grijalva Nehri’nde kano turuna katılmak. Kanyonun etrafındaki ormanlar jaguarlar, krokodiller, karıncayiyenler ve birçok maymun türüne ev sahipliği yapıyor. 

Mexico City Şehir Merkezi

Başkent Mexico City, oldukça köklü bir tarihe sahip. Meksika tarihi boyunca hüküm süren farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan birçok yapı var. Aztekler’in eski şehir kalıntıları Tenochtitlan bölgesinde görülebilir. Büyük Metropolitan Katedrali, koloni dönemi mimarisi binaları ve daha birçok yapı bu renkli şehirde sizleri bekliyor. 

Xilitla, San Luis Potosí

Huestaca bölgesindeki ormanların ortasında, hiç beklemediğiniz garip yapılarla karşılaşabilirsiniz. İngiliz sürrealist sanatçı Edward James’in cennete banzettiği bu ormanların tam ortasına bir cennet bahçesi kurma fikri, ortaya çok ilginç yapılar çıkarmış. Nereye açıldığı belli olmayan kapılar, cennete doğru çıkan merdivenler ve daha birsürü sürreal çalışma bu ormanların tam ortasında sizleri bekliyor.

Tulum, Quintana Roo

Meksika’nın Karayipler kıyılarında yer alan bu yer, beyaz kumları ve turkuaz denizi ile cennetten çıkma gibi. Burayı asıl eşsiz kılan şey ise beyaz kumlar ve turkuaz suların hemen yanında yükselen Maya kalıntıları. 

Janitzio Adası, Michoacán

Pátzcuaro Gölü’nün tam ortasındaki ada, ‘’yağmur yağan yer’’ anlamına geliyor. Birkaç saatlik feribot yolculuğundan sonra ulaşılabilen adada, basamaklardan oluşan caddeleri tırmanarak Morelos Heykeli'ne ulaşabilir ve rengarenk yapılarını seyredebilirsiniz. Ada bunun dışında ‘’Kelebek Balıkçıları’’ ile de ünlü. Değişik bir avlanma yöntemi ile yöreye has bir balık türünü yakalan bu balıkçılar oldukçe değişik görüntüler ortaya çıkarıyor. 

El Rosario, Michoacán

Devasa Kral Kelebekleri’nin rezerv alanlarından biri olan El Rosario, halka açık birkaç rezerv alandan biri. Göçmen bir kelebek olan Kral Kelebekleri, özellikle kış aylarında bölgeye gelerek ağaç tepelerine yuva yaparlar. Aynı anda binlerce devasa kelebeğin gözyüzünde yaptıkları dans gösterileri görülmeye değer.