Barışın Yurdu Dar Es Salaam

Barışın Cenneti Tanzanya Hakkında Bilgiler

Güney yarımkürede yer alan Tanzanya, Doğu Afrika’nın en önemli ülkelerinden biri. Ülkenin en büyük ve gelişmiş kenti, aynı zamanda da geleneksel başkenti Dar es Salaam, yasama başkenti ise Dodoma. 1996 yılına kadar yasama başkenti de Dar Es Selaam’mış. Ancak 1996’da başkent Dodoma’ya taşınmış. 370.000 civarında nüfusa sahip olan Dodoma kenti meclis başta olmak üzere resmi yapılara ev sahipliği yapan bir kenttir.

945.087 kilometrelik bir yüzölçümüne sahip olan ülke dünyanın en geniş topraklara sahip otuz birinci ülkesidir. Ülkenin kuzeyinde Kenya ve Uganda, batısında Ruanda, Burundi ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti, güneyinde Zambiya, Malavi ve Mozambik yer alır.

Afrika'nın en yüksek noktası olan Kilimanjaro Dağı da Tanzanya topraklarında yer alıyor. Afrika’da tepesinde kar olan tek yükselti olan Kilimanjaro Dağının yüksekliği 5.895 metredir.

Ülkenin kuzeyi ve batısında Büyük Göller'in birer parçası olan göller zinciri bulunuyor. Afrika'daki en büyük göl olan Victoria Gölü ve kıtanın en derin gölü olan Tanganika Gölü yine Tanzanya toprakları içerisinde. Victoria Gölü, dünyanın en büyük ikinci tatlı su gölü. Afrika kıtasının en derin gölü olan Tanganika Gölü ise dünyanın da en derin ikinci gölü. Ayrıca barındırdığı balık türleriyle ünlü.

Ülkenin doğu kısımı Hint okyanusu ile sınırdır. Kıyılarının toplam uzunluğu 1.424 kilometre ve yılın her ayı bu ülkede denize girilebiliyor. Ülkede sıcak nemli iklim hakim. Yıl boyu sıcaklıklar 25 – 30 derece civarında. En sıcak dönem Kasım – Şubat arası, en serin dönem ise Mayıs – Ağustos arasıdır.

Eski bir İngiliz sömürgesi olan Tanzanya, 1961 yılında bağımsızlığına kavuşmuş ve 1964 senesinde Zanzibar ile birleşmiş. Tanzanya, Tanganika ve Zanzibar’ın birleşmesinden oluşuyor. Tanzanya ismi ise, Tanganika ve Zengibar (Zanzibar) ülkelerinin ilk hecelerinden esinlenilerek oluşturulmuştur. Uniter cumhuriyet olan Tanzanya, yirmi altı adet mikoa adı verilen bölgeden oluşuyor.

Barışın cenneti olarak tanımlanan ülke, çevresindeki Burundi ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden çok fazla göç alıyor. Çünkü burası barış dolu ve demokratik bir ülke. Burayı huzurlu bir sığınak olarak görüyorlar. Tanzanya’da hiçbir Afrika ülkesinde olmadığı kadar çok mülteci var. Mülteci sayısı yarım milyondan fazla. Bu nedenle de sınırda kontroller oldukça sıkı.

Ülkede yaklaşık 130 farklı etnik grup var. Sukuma, Nyamwezi, Hehe, Bena, Gogo, Haya, Makonde, Chagga, Nyakyusa, Pare, Sambaa, Ngoni en önemli etnik gruplarındandır. Sukuma ve Nyamwezi grupları Bantu kökenlidir ve Tanzanya halkının çoğu bu gruplara mensuptur. Kenya sınırına yakın olan kısımlarda ise Maasai ve Luo etnik gruplara da rastlanmaktadır. Tanzanya’da yaşayan Maasai’lerin nüfusu yaklaşık 1,2 milyon kişidir. Ülkede ayrıca Arap, Hint, Pakistanlı, Avrupalı, Çinli topluluklar da yer almaktadır.

Etnik grupların çeşitliliği dil ve din konusunda da çeşitliliğe neden olmaktadır. Tanzanya’da iki resmi dil vardır. Bunlardan biri İngilizce, diğeri ise Swahili dilidir. Ancak 130 farklı kabilenin yaşadığı ülkede her kabilenin de kendi konuştuğu bir dil var. Doğan her çocuk önce kendi kabile dilini, sonra ortak dil olan Swahili’yi, sonra da İngilizce’yi öğreniyor.

Swahili, arapça kökenli bir dil. Swahili’nin anlamı Arapça’daki Svahi kelimesinden geliyor ve sahiller demek.

Swahili sadece Tanzanya’da değil, Somali’den Mozambik’e kadar tüm Doğu Afrika ülkelerinde konuşulan bir dil. Kenya, Uganda, Ruanda, Burundi ve Malavi’de de konuşulan Swahili içinde çok sayıda arapça kelime barındırıyor. Tanzanyalıların %80’i okuma yazma bilmiyor.

Tanzanya’da gazeteler de Swahili ve İngilizce dilinde çıkıyor. Günümüzde Tanzanyalı gençler arasında İngilizce ile Swahili'yi karıştırarak konuşma oldukça sık rastlanan bir durumdur.

1967 yılındaki sayımlardan sonra hiçbir sayımda din hassas bir konu olduğu için dinleri sorulmamıştır. Bu nedenle net olmamakla birlikte Tanzanya toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 55’inin Müslüman, yüzde 30’unun Hrıstiyan olduğu düşünülmektedir. Geri kalanlar ise yerel inanışları benimsemişlerdir. Zanzibar’da ise toplam nüfusun %98’inin Müslüman olduğu tahmin edilmektedir. Her ne kadar Müslüman nüfus ağırlıkta olsa da çok görkemli camiilere sahip değildir. Sömürge döneminin de etkisi sonucu azınlık Hristiyan olsa da, kilise sayısı çok daha fazladır.

Farklı etnik gruplar, kültürler, dil ve dinlerin yaşandığı bu topraklarda insanlar arasında bir çatışma yok. Tanzanya milliyetçiliğinden çok, Afrika milliyetçiliğini ön planda tutuyorlar ve barış içinde yaşıyorlar.

Yaklaşık nüfusu 41 milyon olan ülkenin nüfus artış hızı ise yüzde iki. Ortalama yaş 45. Ülkedeki sağlık imkanları oldukça kısıtlı. Halkın sadece yüzde otuz üçü sağlık hizmetlerine erişebilmekte. Yine ülkedeki insanların sadece yüzde elli beşi temiz suya erişebilmekte. Doğan her bin çocuktan yüzü ölüyor. Ülkedeki beş yaş altı ölüm oranı bin kişide 118. 15 ile 60 yaş arasında gerçekleşen ölüm oranı erkeklerde binde 518, kadınlarda ise binde 493.

Ülkedeki en yaygın hastalık sıtma. Sıtma hastalığından her sene 100.000 kişi hayatını kaybediyor. Sıtmaya en fazla maruz kalanlar ise bebekler ve hamile kadınlar. Yetişkinler arasındaki en büyük tehditlerden biri ise AIDS. Ülkedeki AIDS oranı %14.

Tanzanya'daki nüfus dağılımı da oldukça dengesiz. Kurak bölgelerde kilometre kare başına 1 kişi, sulak alanlarda kilometre kare başına 51, Zanzibar’da ise kilometre kare başına 134 kişi düşüyor.

Yeni bulunan doğalgaz kaynakları ile de gelecek vaat eden bir ülke. Ayrıca Tanzanya çok büyük altın rezervlerine sahip. Altın rezervi bakımından dünyada üçüncü sırada olduğu söyleniyor. Yeraltı ve yer üstü zenginlikleri olmasına rağmen Dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Devlette yeni çalışan bir öğretmenin maaşı 150 $, vasıfsız işçinin günlük geliri ise 2,5 $ civarında. Kişi başına düşen milli gelir 400 $. Nüfusun %36’sı ise yoksulluk sınırı altında.

Topoğrafya ve iklim koşulları nedeniyle ülke topraklarının sadece yüzde dördü tarıma elverişli olsa da, ekonomi tarım ve hayvancılığa dayanıyor. Çalışan iş gücünün yüzde sekseni tarımla uğraşıyor. İhracatın ise yüzde seksen beşini tarım ürünleri oluşturuyor. Okyanus ülkesi olduğundan balıkçılık da yaygın ama yöntemler eski.

Dünyanın en büyük doğal parklarına ev sahipliği yapan Tanzanya’da özellikle son senelerde turizme verilen önem artmış.

Ülkenin en önemli doğal parkları arasında kuzeydeki Ngorongoro Krateri ve Serengeti Ulusal Parkı, güneydeki Selous ve Mikumi Ulusal Parkı, batıdaki Gombe Ulusal Parkı ve Dr. Jane Goodall'ın şempanze davranışlarını gözlemlediği merkez sayılabilir.

Ülkenin güneybatısındaki Rukwa'da, Tanganika Gölü'nün güneyinde yer alan Kalambo çağlayanları ise Afrika'daki en uzun ikinci çağlayanlardır.

Swahili medeniyetinin altın çağı olarak bilinen 1200 ile 1500 yılları arasında, Tanzanya'nın güneyinde yer alan Kilwa kenti, Swahili dilinin konuşulduğu bölgeler arasında en popüler olanı idi. Özellikle de Kuzey Afrikalı gezgin İbn Battuta’nın 1300’lü yılların başında Kilwa kentini ziyaret etmesi ve burayı dünyadaki en iyi kentlerden biri olarak nitelendirmesi sonucu bölgeye ilgi daha da artmış.

1498 yılında Doğu Afrika kıyılarına ilk ulaşan Avrupalı Vasco da Gama olmuş. Çok zaman geçmeden 1525 yılında bölgede Portekizliler yaygın bir sömürge kurmuşlar. Bölgedeki Portekiz egemenliği ise 18. Yüzyılda Ummanlı Arapların bölgeye gelişine dek sürmüş. Ummanlı Arapların Portekiz egemenliğine son vermesi ile Umman Sultanı Seyyid Said, sınırlarını Tanganika Gölü'ne kadar genişletmiş. 1840 senesinde de başkenti Zanzibar’a taşımış. Döneminde Orta Afrika'dan Umman'a kadar hakim olan Umman sultanlığının başkentliğini yapan Zanzibar, aynı zamanda da Arap köle ticaretinin merkezi haline gelmiş.

Arap egemenliği sonrasında Tanzanya 1880 – 1919 seneleri arasında bir Alman sömürgesi durumuna gelmiş. Ancak Zanzibar’da Arap hakimiyeti devam etmiş. Ancak Milletler Cemiyeti'nin kurulmasıyla birlikte Tanzanya, İngiliz boyunduruğuna geçmiş. Günümüzde Ruanda ve Burundi olarak bilinen ülkeler ise Belçika'ya verilmiş.

1961 senesinde Tanzanya’nın bağımsızlığını ilan etmesi ile İngiliz sömürge dönemi sona ermiş. 1963 senesinde Zanzibar da Zengibar Devrimi ile bağımsızlığına kavuşup, 26 Nisan 1964 yılında Tanganika ile birleşerek bugünkü Tanzanya’yı oluşturmuş.

Ancak Tanzanya bundan sonra da rahata kavuşmamış. İngiliz sömürüsü sonrası 30 sene süren sosyalist rejim hakim olmuş. Bu rejimi de en fazla Çin, Doğu Almanya ve SSCB desteklemiş. Özel teşebbüsün olmadığı ve izin verilmediği bu dönemde ülke hiçbir alanda ilerleme gösterememiş. Hatta üretim yapan pek çok köy yakılıp yıkılmış, köylü halk zorla toplu olarak tarlalarda çalıştırılmış. Bu durum da tarımsal yetersizliğe ve üretimde bozukluğa neden olmuş. Ardından kendi kendine yeten bu ülkede kıtlık baş göstermiş. 1970'lerin sonunda komünist Çin'den yardım almaya başlamış. Günümüzde bile Çin ile ilişkileri her sektörde ön planda. Özellikle inşaat sektöründe Çinliler söz sahibi.

1980'lerin ortasından itibaren, Uluslararası Para Fonu'ndan yardım almaya başlamasıyla yoksulluk oranı yeniden düşmeye başlamış. Ancak Tanzanya’nın asıl gelişme göstermeye başlaması 1995 sonrasına rastlıyor. Özellikle Dar Es Selaam’da alt yapı ve yol inşaatları hızla devam ediyor. İnşaat sektöründe Çinliler kadar Avrupalı şirketler de söz sahibi artık.

Tanzanya’nın para birimi Tanzanya şilini. 1 dolar 1.500 Tanzanya şilinine eşit. Ancak her yerde pazarlık yapmak şart.

Sıcakkanlı ve güleryüzlü insanları, uçsuz bucaksız savanları, muhteşem doğal kaynakları ile her sene 700.000 – 800.000 turisti misafir eden bu ülkede halk aceleye hiç gelemiyor. Kendinizi onların ortamına bırakıp tatilin keyfini çıkarmalısınız.

En önemli lafları ise onların yaşam felsefesini çok net bir şekilde açıklıyor.

“Haraka haraka hayna baraka” yani “Acele işte bereket yoktur” 

Kentte konaklamak için Triniti Airport Hotel ve Protea Hotel Courtyard gibi ulaşımı rahat, kahvaltıları ile beğenilen otelleri tercih edebilirsiniz.

Barışın Yurdu Dar es Salaam Kenti

Tanzanya’nın en gelişmiş ve büyük kenti olan Dar Es Salaam, 4,5 milyon kişilik nüfusa sahip. “Barışın yurdu” anlamına gelen Dar es Salaam, sadece Tanzanya için değil Afrika içinde finansal ve politik anlamda büyük öneme sahip. Şehir yüz ölçümü olarak geniş bir alana yayılmış olsa da merkez bölgesi oldukça küçük. Merkez bölgede yer alan çok katlı yapılar dışında, kentin siluetini hep tek katlı ve bakımsız evler oluşturuyor.

1996 senesinde başkent olma ünvanını Dodoma’ya devreden kentte çok sayıda yönetim binası ve resmi kuruluş yer alsa da, Dar Es Salaam günümüzde sadece bir ticaret kenti olma görevini sürdürüyor.

Ülkenin en büyük limanına sahip olan kent, denizyolu ulaşımının da merkezi durumunda. Bunda coğrafi konumunun da büyük rolü var. Dar Es Salaam’da denizin karanın içlerine kadar girmesi sonucu büyük bir haliç oluşmuş. Bu haliç de liman olarak kullanılıyor. Bu özelliği ile Doğu Afrika’nın en büyük doğal limanlarından biri.

Ülkenin en büyük havaalanı Dar Es Salaam’da yer alıyor olsa da, ilk gideni oldukça şaşırtacak kadar ufak ve düzensiz. Ülkeye girişte giriş formlarını doldurup vize almak için görevliye veriyor ve sıraya geçiyorsunuz. Ancak ona da sıra denirse… Görevliler kendi kafalarına göre pasaportta yazan isimlere göre seslenip sizi çağırıyor. Fotografınız çekilip, parmak iziniz alındıktan sonra vizeniz hazırlanmış olarak pasaportunuzu alıyorsunuz.

Havaalanı ile şehir merkezi arası yaklaşık 25 – 30 dakika. Trafik İngilizlerden miras kaldığı üzere soldan.

İlk akşam otele ulaşıp güzelce dinlendikten sonra, ertesi sabah erkenden başlıyoruz şehri keşfetmeye.

Dar Es Salaam’da sabah saatlerinde en alışıldık manzara yol kenarlarında kahve içen Tanzanyalılar. Bizdeki gibi bir kahvaltı alışkanlıkları yok. Güne kahve ile başlıyorlar. Yanında ise Tanzanya’ya özgü ufak tatlılardan yiyorlar. Kahve fincanlarını ellerinde tutan yerel halka, ufak kahvehanelerin elinde içi kahve dolu demlikle servis yapan görevlileri göze çarpıyor.

Sabah saatlerinin en hareketli yerlerinden biri balık pazarı. Balık pazarına girdiğimizde beyaz adam anlamına gelen “Mzungu” sesleri kulağımıza çalınıyor. Ancak bizlerin Türk ve Müslüman olduğunu öğrenince bize Mzungu demekten vazgeçiyorlar.

Balık pazarının girişinde genişçe bir tezgahta Tanzanya’ya özgü Makonde oymaları var. Makonde adı hem Tanzanya, hem de Mozambik'teki bir kabilenin adından gelen bir çeşit çağdaş heykel sanatı. Makonde oymaları genelde koyu renkli ve sert olması ile bilinen abanoz ağacından yapılıyor. Aynı zamanda Abanoz ağacı çok ağır olduğundan tekne yapımında kullanılmıyor. Sertliği konusunda ise çivinin bile zor girdiği ağaç olarak nitelendiriliyor.

Yine balık pazarının girişindeki tezgahlarda çeşitli deniz kabukları, kurutulmuş hediyelik deniz canlıları en fazla göze çarpanlar. Fiyatlar konusunda ise mutlaka pazarlık yapmak gerekli.

Pazarın içlerine doğru ilerledikçe gittikçe artan bir balık kokusu yükseliyor. Bazı tezgahlarda denizden yeni çıkmış balıklar satılırken bazı tezgahlarda hemen orada pişirilmiş deniz ürünleri satılıyor.

Eğer denemek isterseniz, bir kağıdın üzerine konulan deniz ürününü satın alabiliyorsunuz.

Çevredeki kafalarının üzerinde sepetler ve kovalar taşıyan renkli giyimli kadınlar ise pazara ayrı bir görsellik katıyor.

Buradan sonra gidilmesi gereken en önemli noktalardan bir diğeri ise Kikitu meyve sebze pazarı. Tropikal meyve cennetinde meyve pazarı gezmeden olmaz…

Pazarın girişinde bisikletle dolaşıp Hindistan cevizi satanları görüyoruz. İstediğiniz anda, hemen oracıkta Hindistan cevizini hazırlıyor. Suyunu içip ardından içini yiyorsunuz.

Pazarda en fazla karşılaşılacak meyveler muz ve muz çeşitleri, ananas, papaya, passion fruit, jack fruit, avakado, mango ve karpuz. Tanzanya’da yılın her ayı karpuz yetişebiliyor. Tabii karpuzlar bizim Diyarbakır karpuzları kadar iri ve lezzetli değil. Buradaki adı içi su dolu kap anlamına gelen kikiti vaji.

Ananaslar ve papayalar boyut olarak oldukça büyük. Ananas ve mangoları oldukça lezzetli. Fiyatlar biz turist olmamıza rağmen oldukça uygun. Bir düzine muz yaklaşık 1,5 dolar, devasa bir ananas 2 dolar, bir ufak karpuz ise 1 dolar civarında.

Burada Avokadoyu üzerine limon sıkarak yiyorlar. O nedenle marketlerde genelde 1 avokado ve bir limon paketlenmiş olarak satılıyor.

Meyve pazarında gördüğümüz bir bitkinin kökü olan Kasava ise patates bulamayanların tercih ettiği bir yiyecek. Patates ile kestane arasında bir lezzete sahip olan kasava mutlaka denenmesi gerekenlerin başında. Bunun yanı sıra en fazla tükettikleri arasında tatlı patates yer alıyor.

Ugali dedikleri mısır unu ve su ile karıştırılarak yapılan bulamaç ise milli yemekleri. Bunu daha çok sosa banarak yiyorlar.

Yine meyve pazarında yolumuza devam ederken kümes hayvanlarının bulunduğu bölüme geliyoruz. Her çeşit kümes hayvanını da burada canlı canlı almak mümkün.

Burada fazla vakit geçirmeden tekrar araçlarımıza binerek liman bölgesinde yolumuza devam ediyoruz. Liman bölgesindeki en dikkat çeken yapı ise Japonlar tarafından yapılmış olan oldukça modern görünüşe sahip Liman Kontrol Kulesi.

Yol boyunca otobüslerin çok eski olduğu dikkat çekiyor. Avrupa’da artık hiç kullanılmayan eski model otobüsler burada en önemli ulaşım aracı. Diğer bir ulaşım aracı ise dolmuşlar. Dolmuş şoförleri o sıcakta üniforma giymek zorunda.

Şehrin en önemli kumsalı Coco Plajı. Adının Coco olması, sahil boyunca çok sayıda coconat ağacı olmasından geliyor. Bu kumsalda sokak tezgahlarına rastlamak mümkün. Tatlı patatas ve kasava kızartması satıyorlar. Masasını sandalyesini alıp gelen halk bu bölgede sosyalleşiyor. Yine burada çok sayıda cashew satanlara rastlayabilirsiniz. Cashew, Tanzanya’nın en önemli ihraç ürünlerinden biri. Yılda 100 bin ton ihraç ediliyor. Cashew ağaçlarının meyvesine Cashew nut elması deniliyor. Her birinin üstünde tek bir cashew var. Elmasından ise suyunu içiyor ya da reçel yapıyorlar. Kent çevresinde çok sayıda Cashew fabrika ve atölyesi yer alıyor. Önce ayıklanan Cashewler, daha sonra büyüklüğüne göre sınıflandırılıyor ve paketleniyor. Cashew’i en fazla ihraç ettikleri bölgeler ise ABD ve Avrupa. Son on senedir Dar Es Salaam hem ithalatta hem de ihracaatta büyük gelişme göstermiş.

Dar Es Salaam, ülke genelinde sahip olduğu golf sahaları ile de oldukça meşhur. Bu nedenle hem golf turizmi konusunda da gittikçe gelişme kaydediyor. Ülkede en yaygın ve sevilen spor ise Futboldur. Ülkedeki önemli futbol takımları Yanga’lar ve Simba’lardır. Tanzanya’da tercih edilen bir diğer spor da basketboldur. Basketbol daha çok askerler ve öğrenciler arasında oynanmaktadır. Ragbi de gelişmekte olan bir spordur.

Dar Es Salaam’a en yakın doğal yaşam alanı ise yaklaşık 250 kilometre mesafede yer alan Mikumi Milli Parkı. Bu parkta da aynı Ngrongoro ya da Serengeti’de olduğu gibi hem lodge’larda hem de kamp alanlarında konaklama alternatifleri mevcut.

Ancak biz asıl safariyi Ngrongoro ve Serengeti’de yapacağımız için şehir turumuzu tamamlayarak ve yerel rehberimiz Deo ile vedalaşarak Zanzibar’a uçmak üzere havaalanına doğru yolumuza devam ettik.

Kentte konaklamak için Triniti Airport Hotel ve Protea Hotel Courtyard gibi ulaşımı rahat, kahvaltıları ile beğenilen otelleri tercih edebilirsiniz.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni