Dün Frig Vadisi'ndeki muazzam eserler sıcak bir yaz gününde bir güne sığacak kadarını gezdikten sonra Çavdarhisar'a geldik. Gezimizin 2. gününde, Kütahya yakınında bulunan Çavdarhisar ilçesine 5 km. mesafede Pankelas (Kocaçay) Irmağının iki yakasında kurulmuş, tarihi MÖ 3000’li yıllara dayanan Aizanoi Antik Kent’i gezeceğiz.
Sabah erkenden kalkıyor ve güzel bir kahvaltıdan sonra kasabanın çok yakınındaki antik kente doğru yola çıkıyoruz. Roma döneminde yaklaşık 80,000 kişinin yaşadığı tahmin edilen antik kentteki muhteşem eserleri teker teker tanıyalım şimdi.
Antik Frigya'ya bağlı olarak yaşayan Aizanitis’lerin ana yerleşim merkezi, 1824 yılında Avrupalı gezginlerce keşfedilmiş Aizanoi. Antik Kentteki kazılar ise 1926 yılında ülkemizin çoğu ören yerinde olduğu gibi Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından başlamış, halen de devam etmekte. Aizanoi antik kentinde Anadolu’nun en iyi korunmuş Zeus Tapınağı, 150 bin kişilik tiyatro ve tiyatroya bitişik nizamda yapılmış 13.500 kişilik stadyum, iki hamam, dünyanın ilk ticaret borsa binası, sütunlu cadde, ikiAagora, Gymnasium, Meter Steunene kutsal alanı, nekropoller, antik bir bent, suyolları, kapı yapıları bulunmakta.
Efes, Bergama, Side antik kentleri kadar ihtişamlı ve güzel Aızanoı antik kenti, sadece biraz daha ilgi istiyor.
BORSA (MACELLUM) BİNASI ilk olarak Borsa (Macellum) Binası çıkıyor. Borsa binasından köprülerle Zeus Tapınağı’na oradan da Kybele Kutsal Alanı’na uzanıyor Antik Kent. Antik çağda, Kocaçay’ın (Penkala nehri) üzerinde iki yakayı birbirine bağlayan bir ahşap (yayalar için), dört tanesi ise kemerli 5 taş köprü yapılmış, ancak bu köprülerden günümüze sadece iki tanesi ulaşabilmiş. Köprünün korkuluk kaidesi üzerinde deniz canlıları ve gemi kabartması bulun yazıtta, köprünün açılış töreninin M.S. 157 yılında yapıldığı bilgisine ulaşılmış.
Borsa Binası - Macellum, üzerinde konik bir taş çatı bulunan kare bir bina, içeride bulunan taş merdivenlerden üst kata çıkılıyor. Kapısı binanın hemen önünde bulunan taş duvarla çevrelenmiş ve sadece 2 sütun bulunan daire şeklinde bir meydana açılıyor. M.S. 2. yüzyılın ikinci yarısında tahıl pazarı olarak kullanılan yuvarlak yapının duvarlarında; imparatorluk pazarlarında satılan tüm malların fiyat listeleri, ücret tespitlerini gösteren yazıtlar yer almakta. Örneğin “avukat veya hukukçu şikayet başına 250 Denarii – yazıcı 100 satıra, lağım temizleyici günlük 25 Denarii – öğretmen öğrenci başına, bilim adamı ise aylık 50 Denarii” gibi iş gücü ücretleri, 1 eşek 2000 Denarii iken, 1 yorgan ve yastık 500 er Denarii gibi fiyatlar var, en pahalı ürün ise 150,000 Denarii ile Mor ipek pelerin. Kentin mimari gelişimi ve sosyal yaşantısı hakkında kesin bilgiler vermesi bakımından önemli sayılan bu yapı aynı zamanda da dünyanın ilk ticaret borsası.
Zeus Tapınağı ve diğer binalara ulaşmak için, Borsa Binasının hemen yanında bulunan ve ayakta kalmış olan köprü üzerinden Kocaçay’ın (Penkala nehri) karşısına geçiyoruz. (Hem geçtiğimiz hem de tadilatta olan diğer köprünün fotoğrafladığım karelerinde ne kadar güzel köprüler inşa ettiklerine siz de tanıklık edebilirsiniz.)
SÜTUNLU CADDE
Borsa binasına kuzeydoğudan bitişik dükkan ve galerilerin sıralandığı, uzunluğu yaklaşık 450 metre olan sütunlu caddede İon başlıklı birçok sütun bulunuyor. Yapımında, Artemis Tapınağı’nın mimari elemanları kullanılmış, çok sayıda heykel ve kapı ile süslenmiş, ancak bir deprem sonucu büyük yıkım meydana gelmiş, bugün sütün başlıkları, üzerlerindeki alınlıkların bazıları sütunların üzerinde dururken bazıları yerde. Buradaki eserlerin ve bazı heykellerin Kütahya Arkeoloji Müzesi'nde olduğunu sonradan öğreniyorum.
Köprüden nehrin öteki tarafına geçtiğimizde sağlı sollu yıkık dökük ama geçmişte çok güzel ahşap binalar olduğunu sessizce anlatan ahşap kagir binalar, sessiz bir hüzün içindeler, tahta bahçe kapıları hafifçe aralık, ziyaretçilerini içeriye buyur ediyor gibi. Evlerde artık yaşam yok. İlerisinde ise Zeus tapınağı tüm ihtişamıyla yükseliyor. Yakınına geldiğimizde arka tarafındaki çit ve ön tarafındaki duvarların yıkık dökük olmasına karşın duvarların arasında bir kapısı var, biz de tapınak arazisine bu kapıdan girmeyi tercih ediyoruz. İleride bir kulübe ve bir görevli var, bilet kesiyorlar (5 TL. ama benim Müze Kartım var tabii;) Koruma altında olduğunu görmek sevindirici.
ZEUS TAPINAĞI
Anadolu’da İon düzenindeki tapınaklardan biri, yine Anadolu’daki antik çağ yapıları arasında ilk şeklini koruyarak, en iyi korunmuş dolayısı ile de günümüze kadar gelen nadir örneklerden olan Zeus Tapınağı. Yapımı M.S. 92 yılında Roma İmparatoru Domitianus döneminde başlamış ve İmparator Hadrianus döneminde devam etmiş. 53 x 35 metrelik bir tabana oturan mermer tapınağın uzun yanlarında 15 er, kısa kenarlarında 8 er İon sütunu, alt kısmında ise tonozlu bir bölme bulunuyor. Yapı, bu planı ile Anadolu’da çok yaygın kullanımı olmayan bir plan özelliği gösteriyor. Tapınağın yazıtlarının ve kesme taşlarının üzerinde muhtemelen 13.yüzyılda burada yaşayan Çavdarlar’ın yaşamlarından, günlük hayattan ve savaş sahneleri gösteren çizimler bulunuyor. Son yıllarda yapılan araştırmalarda tapınağın çevresinde “erken bronz Çağı”na (M.Ö. 2800-2500) ait seramik parçaları da bulunmuş. Yapının bezemeleri, özellikle de "akroterleri" ilgi çekici, Dor sütunlu avlusu ve agorası, alınlıklarda bulunan tanrıça Kybele'nin ve özellikle de Zeus’un olağanüstü büstü muhteşem. Biraz ötede çitlerle çevrili bir alanda tapınağın kopmuş parçaları, sütunlar, kapılar koruma altına alınmış.
HAMAM – PALAESTRA KOMPLEKSİ
Tapınaktan Tiyatro-Stadion kompleksine gidiş yolu üzerinde yer alan, M.S. 2.yüzyılın 2.yarısına ait, önünde sütunlu avlusu ve zengin süslemeleri ile muazzam bir yapıt. Hamam kompleksine Bizans Döneminde çeşitli eklemeler yapılmış. Simetrik olan yapının zengin mermer kaplamaları, ısıtma kanal kalıntıları, duvarlarının bir bölümü ve bazı bölüm kapılarının ise sadece iskeleti bugün halen görülmekte. Yapının ortasında bulunan yıkanma odalarına çok sayıda yan mekanlar açılıyor. Bu mekanların en büyüğünün içinde, insanlara ve hayvanlara bakarak ilaçlar bulan Tanrıça Hygeia’nın mermerden bir heykeli bulunuyor. Kalıntıların yanında bulunan hamam planına baktığımda çok ilginç ve devrine göre gerçekten olağanüstü güzel bir plan görüyorum.
TİYATRO – STADION KOMPLEKSİ
Zeus tapınağının yakınında, bitişik nizamda aynı aks üzerinde yapılmış iki katlı Tiyatro ve Stadion. Sahne kısmı zengin mermer bezemelerle kaplı, yapının duvarlarındaki yazıtlardan, Zeus tapınağı ve 4 numaralı Roma köprüsünde adı geçen Apileius'un bu kompleksin yapımında da rol oynadığı anlaşılmakta.
Tiyatroya bitişik nizamdaki Stadion’un inşası M.S.250' lere kadar sürmüş. 13.500 kişilik stadiumun batı yönünde genişçe bir kapısı, girişte de sporcuların kazandığı madalyaların bulunduğu ‘Şeref Köşesi’ bulunuyor. Stadium ile tiyatroyu ayıran mermer kaplı duvarın düşmüş mermer parçaları arasında av sahnesi süslerini görebilirsiniz. 5 giriş kapısı bulunan Tiyatro 20,000, Stadion ise 13,500 kişi kapasiteli gerçekten muazzam bir anfi-tiyatro. Panellerdeki çizimler bu düşüncemi doğruluyor.Restorasyon çalışmalarına 2012 yılında başlandığını öğrendiğimde “geç ama hiç olmamasından iyidir” diye düşünerek seviniyorum.
Irmağın doğu yakasında; 16 sütunlu yuvarlak bir yapı ve kent idarecilerine ait anıt mezarlar ve nekropol alanı yer almakta.