Lhasa ve Drepung Manastırı

Lhasa’da çok büyük öneme sahip 3 tane manastır var. Bunlar Drepung Manastırı, Sera Manastırı ve Ganden manastırı. Tibet’e özgü diğer önemli manastır ise Lhasa’ya 240 km mesafede yer alan Citvan manastırı.

Drepung Manastırı, Lhasa’nın yaklaşık 7-8 km kuzeybatısında Gambo Utse dağı’nın eteklerinde yer alıyor. Drepung, kelime anlamı olarak “4 avuç pirinç” demek. Pirinç biriktirme manastırı manasına da geliyormuş.

Toplamda 250.000 metrekare alan üzerine kurulmuş olan bu manastır kompleksi, sadece Tibet’in değil, aynı zamanda dünyanın da en büyük manastırı olma özelliğine sahip. Aynı anda içerisinde 7.000 ila 10.000 arasında budist rahip yani monk ibadet edebiliyor, eğitim görebiliyor ve yaşayabiliyor. Ancak günümüzde bu manastırda binlerce olmasa da aynı anda ibadet eden, eğitim gören ve manastırda yaşayan yüzlerce rahip var. İçerisinde saray, konaklama alanları, mutfaklar ve eğitim öğretim bölümlerinin de yer aldığı ufak bir şehir sanki...

1416 yılında Jamyang Choje tarafından yaptırılmış. Bu manastır, Tibet Budizmi’nin “Yellow Hat” yani Gelugpa mezhebinin kurucusu olan Tsongkhapa’ya adanmış. Drepung Manastırı, Potala Sarayı inşa edilene kadar Dalai Lama’lara mekan olmuş. Yani 5. Dalai Lama’ya kadar olan tüm Dalai Lama’lar bu manastırda yaşamışlar, felsefelerini burada öğretmişler. İlk 4 Dalai Lama’nın mezarı da bu manastırda yer alıyor. Bu manastırda sadece ibadet edilip, meditasyon yapılmıyor. Aynı zamanda Tibet’in en büyük manastır üniversitesi. Birinci Dalai Lama da burada bulunarak bir çok kişiyi aydınlatmış. Bir çok Tibet’li lider de bu manastırda yetişmiş.

Bu manastır üniversitesi içerisinde “Tratsang” adını verdikleri yedi farklı kolej yer alıyormuş. Bu kolejler Gomang, Loseling, Deyang, Shagkor, Gyelwa (Tosamling), Dulwa ve Ngagpa. Ancak daha sonra bazıları birbiri ile birleştirilerek 4 koleje dönüştürülmüş. Bu 4 kolej Ngagpa, Loseling, Gomang ve Deyang. Her bir kolejin kendi başrahibi, ders programı, yatakhanesi ve mutfağı var.

Manastır Gambo Utse dağı’nın eteklerinde yer aldığından, manastıra ulaşmak için yine bir yürüyüş gerçekleştirmemiz gerekiyor. Yaklaşık 1 kilometrelik bir yokuşu tırmanacağız yine. İnsanlar bu yokuşu yine ellerindeki manileri çevirerek ve tesbihlerini çekerek ilerliyorlar.

Manastıra giden yol oldukça geniş ve bakımlı. Bu yollar da Çin hükümeti tarafından yaptırılmış. Sağda solda hediyelik eşya satan dükkânlar var. Bunlar sabah saat 10:00’da açılıyor. İnsanlar saat 10:00’a kadar ellerinde tesbih ve manileri ile ibadetlerini gerçekleştiriyorlar.

Manastırın çevresinde “Kora” adını verdikleri duvarları çevreleyen sıra sıra dizilmiş maniler yer alıyor. Bu manastıra hacı olmak için de geliyorlar. Hac yolculuklarında, burada yer alan tüm önemli binaların çevresindeki “kora”ları dua ederek yani mantralarını okuyarak saat yönünde döndürüyorlar. Çevre oldukça kalabalıktı.

Bu manastır içerisinde yer alan yatakhaneler sadece Lhasa kentinden gelen erkek rahip (monk) ve kadın rahiplere (nun) ayrılmış durumda. Bu büyük kompleks içerisinde 10.000 monk ve nun konaklayabiliyor. Lhasa dışındaki diğer bölgelerden buraya meditasyon yapmaya ya da hacı olmaya gelen monklar ve nunlar ise kayalar içine oyulmuş mağaralarda konaklıyorlar.

Dağdaki büyük kayalar üzerinde Gelugpa mezhebinin kurucusu olan Tsongkhapa’nın devasa resimleri var.

Manastır içinde Budha’nın çeşitli formlardaki heykelleri, yine butter-candle’ler, onlara yağ koyan insanlar, heykellerin önünde para kutuları, tapınan insanlar var. Yani Tibet’te pek çok manastır’daki ortak görüntüleri burada da görüyoruz. Budha’nın pek çok reenkarnasyonu var bu manastırın içerisinde. Burada diğer tapınaklardan faklı olarak kızgın Budha ve Arap Budha heykelleri yer alıyor.

Tapınak içerisinde fotoğraf çekmek ve kamera çekimi yapmak yasak. Eğer çekim yapmak isterseniz her oda için yaklaşık 2$ gibi bir bağış yapmanız gerekiyor. Böylece yasak ortadan kalkmış oluyor. Dini merkezler para makinesine dönüştürülmüş izlenimi verdi bize.

Bir de bu tapınakların temizlik şekli ilgimizi çekti. Yaklaşık 75 cm x 1 metre ebadındaki keçe bir torbanın içine kum doldurmuşlar. Muhtemelen öğrenci olan monklar, bunları iplerinden çekerek yerleri cilalıyorlar. Bu nedenle tüm yerler pırıl pırıl bir görüntüye sahip. Eşim de biraz temizliğe katkı da bulundu.

Bu tapınakta şimdiki Budha Shakyamuni’ye ait 1.000 adet minyatür heykel bir duvara dizilmiş. Ayrıca duvarlar içinde Budist rahiplerin ibadet kitapları yer alıyor. Budha heykelleri önünde gezerken bir de gelecek Budha Maitreya’nın heykelini görüyoruz. Maitreya uzun ömrü simgeliyormuş. Onun önündeki para kutusundaki para azdı. En fazla para, iyi şans getiren Budha’nın önündeki kutuda vardı. Ve bu Budha’nın önü bir hayli kalabalıktı. Buradaki insanların belli ki, uzun ömürden çok, şansa ihtiyaçları var...

Bu manastırın diğer bir özelliği ise eski Tibet parasının burada sergileniyor olması. Rehberimizin söylediğine göre eski kâğıt Tibet parası sadece burada sergileniyormuş ve başka bir yerde görme şansı yokmuş. Çünkü günümüzde artık Tibet parası değil, Çin parasını kullanıyorlar.

Manastır kompleksinin içindeki tapınak bölümünden sonra, manastırın mutfağını geziyoruz. Çok büyük ve geniş bir mutfak. Burada en çok Butter-Tea yapılıyor. Koca koca bakır kaplar var. Her yer yağ.

Budistler vejetaryen olduklarından et yok, bol bol pirinç ve çeşitli otlar var. Buradaki mutfakta, bu manastırda kalan rahipler dönüşümlü olarak çalışarak yemek yapma görevinden sorumlu oluyorlarmış.

Tapınakların içerisinde yemek yemek yasak olsa da, sadece Butter-tea içebiliyorlar. Bir anda çan sesine benzer bir ses duyuyoruz. Bu ses budist rahiplere toplu ibadet zamanını hatırlatıyor. Biz de bu ibadet törenlerini izlemek üzere, ibadetlerini yapacakları bölüme doğru gidiyoruz.

Seyahatiniz sırasında Lhasa'ya ulaşımı kolay ve dağ manzaralı konaklama yerlerinden Lhasa Badacang Hotel ve InterContinental Lhasa Paradise otellerini tercih edebilirsiniz.  

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.