Mabetlerin Kenti, Ani Harabeleri: Kars

Kars iline 42 kilometre mesafede yer alan Ocaklı köyünün hemen yanı başındaki Ani Antik Kenti'ne geliyoruz.

Ani Antik kenti, doğuda Aras Nehri’nin kolu olan Arpaçay’a dayanıyor. Arpaçay, Kars ile Ermenistan arasında sınır oluşturuyor. Arpaçay’ın karşı kıyısı Ermenistan toprakları… Ani, kuzeybatıda Bostanlar Deresi ile çevrilmiş. Güney ve güneybatı yüzü ise, bugün ilk destek duvarları yıkık olan kalın surlarla korunuyormuş.

Ani kenti, M.Ö 3000 yılından itibaren yerleşim yeri olmuş. 24 farklı uygarlık burada hüküm sürmüş. Bu kent sırasıyla Hurriler, Urartular, Kimmerler, İskitler, Karsaklar, Araplar gibi çeşitli medeniyetlere 8. yüzyıla kadar ev sahipliği yapmış.

Kent İpek yolu üzerine kurulmuş, önemli bir ticaret ve konaklama şehri olarak vasıflandırılabilir. Arpaçay üzerinde büyük bölümü yıkılmış olan İpek Yolu köprüsü, Türkiye ile Ermenistan arasını bağlar durumdaymış. Ancak günümüzde köprü yıkılmış olduğundan arada bir bağlantı kalmamış.

Efes Antik Kenti’nden birkaç kat büyük bir alana kurulmuş olan kentte pek çok eser toprak altından çıkartılmayı bekliyor.

Kentin surları stratejik olarak öyle güzel yapılmış ki, düşman askerlerinin içeriye girmesi neredeyse imkansız. Bu surların tamamının uzunluğu yapıldığı dönemde 4,5 kilometreymiş. Tabii bu surların büyük bölümü yıkılmış. Yıkılmayan 100 – 150 metrelik kısım ise restore edilmiş. Dış kısımdaki sur ile, iç kısımdaki sur arasında yaklaşık 5 – 6 metrelik bir mesafe var. Surların yüksekliği 7 – 8 metre civarında. Dıştaki suru aşan düşman, hemen karşısında ikinci bir sur ile karşılaşıyor. İşte bu esnada, iki surun arasında kalan düşman imha ediliyormuş. Bu surlar oldukça akıllıca düşünülüp, inşa edilmiş.

Bu şehirdeki birçok eser depremler, yıldırımlar, kışın zor şartları nedeniyle tahrip olmuş. Hatta Arpaçay’ın hemen karşısındaki Ermeni topraklarında bulunan taş ocaklarında patlatılan dinamitlerin bile buradaki eserlerin tahribatında etken olduğu söylenmektedir. Ani kentinin doğu tarafındaki Arpaçay ve vadisi oldukça derin. Yukarıdan bakıldığında kanyon şeklinde görünmektedir.

Bu kente “Kırk Kapılı Şehir” ve “1001 Kiliseli Şehir” payeleri verilmiş ama bu çok geçmişte kalmış. Her türlü inanca göre inşa edilmiş yapılar mevcut. Kilise, Katedral, cami gibi farklı inançlara ait birçok ibadet yeri bulunmaktadır. Bu nedenle buraya “Mabetler’in Kenti” adı verilmiş.

11. yüzyıl başlarında 100 bin kişilik nüfusu varmış. 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan “Ani şehrini fethettim ve yönetimini hükümdarlığım altındaki Şeddat oğullarına verdim” demiş. Ani, Anadolu’da Türklerin ele geçirdiği ilk şehir olarak tarihe geçiyor.

1072’de Selçuklular’ın inşa ettiği sekizgen minareli Menuçher Cami, halen ayakta durmakta olup, Anadolu’daki ilk Türk Cami olma özelliğine sahiptir.

Tarih içerisinde istilalar ve depremler gibi nedenlerden 100 bin üzerindeki nüfus zamanla azalmış. 1239’da Moğol istilasına uğrayan bu şehir yakılıp yıkılıyor. 1319’da meydana gelen depremden sonra yaşanmaz hale geliyor. Bu dönemde İpek Yolu’nun da önemini kaybetmiş olması kentin terk edilmesine vesile oluyor.

Bölgenin en görülmeye değer eserlerinden bir Kurtarıcı İsa Kilisesi. Burası Aziz Patrick Kilisesi ve Keçel Kilisesi olarak da tanınmaktadır. 1034 senesinde Kral 3. Sambat tarafından inşa edilmiş silindirik planlı bir kilise. 1930’lu yıllarda yıldırım düşmesi sonucu silindir şeklindeki bu kilise tam ortadan dikey olarak yarılıp, yarısı tahrip olmuş ama diğer yarısı halen ayakta duruyor.

Eski ve büyük bir yerleşim merkezi olduğundan burada oldukça büyük olan bir hamamın kalıntılarını da görüyoruz.

1215 senesinde inşa edilmiş olan Tigran Honents Kilisesi’nin iç cephe duvarlarının ve kubbesinin iç kısmındaki Hz. İsa’nın yaşamını sembolize eden freskleri ile dönemin en önemli eserlerinden. İçindeki fresklerin çokluğu nedeni ile aynı zamanda resimli kilise olarak da bilinmektedir. Arpaçay tarafındaki duvardaki güneş saati de gözden kaçmaması gereken figürlerden.

Kral 2. Gagik tarafından 998 senesinde yaptırılmış olan Abukgham Vent Grepor Kilisesi ise sarp kayalıkların üzerine kurulmuş. Bu nedenle buraya Güvercinli Kilise adı da verilmiş. Bir diğer adı ise Genç Kızlar Kilisesi..

987 – 1010 yılları arasında yapılmış olan Büyük Katedral ise Alparslan’ın kenti fethinden sonra cami olarak kullanılmış. Bu sebeple Fethiye Cami olarak da bilinmektedir. Günümüzdeki Ani Harabeleri içinde en iyi durumdaki eserdir.

Armen mimarisinin başyapıtlarından olan Havari Kilisesi ise 1031 senesinde patrikhane olarak inşa edilmiştir. Selçuklu fethinden sonra ilave yapılar ile Kervansaray’a dönüştürülmüştür.

Daha sonra agora (şehrin çarşısı) kalıntılarından yürüyerek harabelerden ayrılıyoruz.

Kars'da ulaşımı kolay konumuyla ve muhteşem yemekleriyle çok tercih edilen Kars Konak Hotel ve The Gala Palace Suits otellerinde kalabilirsiniz.   

HÜSEYİN YILMAZ

Yazar Hakkında

HÜSEYİN YILMAZ

 1942 Sinop Ayancık doğumluyum. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunuyum. Mecburi hizmet nedeni ile Hakkari, Yüksekova, Siirt’te görev yaptım.