Riga’dan sabah erken saatlerde Estonya’nın ikinci büyük kenti Tartu’ya gitmek üzere yola çıktık. 50 dakikalık bir yolculuk sonrasında 40.000 nüfuslu Sigulda’ya ulaşıyoruz. Buradaki nüfusun yaklaşık %11’ini Ruslar ve Beyaz Ruslar oluşturuyor.
Sigulda ve çevresi gerek yaz sporları gerekse kış sporlarında oldukça popüler. Çünkü ülkenin en büyük macera parkı olan Gauja Milli parkı bu bölgede yer alıyor. Park tertemiz, her yer çiçek içinde. Yemyeşil ağaçlık güzel ve çok geniş bir park.
Buradaki Sigulda kalıntılarını ve Turaida kalesini gördükten sonra yine aynı park içinde bulunan Goodman (Gutmanis) mağarasına geliyoruz. Mağara bizde tam bir hayal kırıklığı yarattı. Biz mağara beklerken gele gele bir kaya oyuğuna geldik. Yaklaşık 40-50 m2’lik bir kaya kovuğu içinde bir su kaynağı var. Bu suyu yüzünüze sürünce güzelleşiyormuşsunuz. Eee madem geldik güzelleşelim, hiç değilse boşuna gelmemiş olalım diye grubumuzdaki tüm bayanlar kaynağın başında sıraya girdik.
Park içinde kanodan kaya tırmanışına, rafting’den yürüyüşe kadar pek çok etkinliğe katılmak mümkün. O nedenle Baltıklar’daki macera düşkünleri için vazeçilmez bir adres burası.
Daha sonra yine bu park içinde bulunan oldukça sade bir mimariye sahip Luteryan kilisesini gezerek otobüse biniyoruz. Ardından çok kısa bir mesafe yol alıp, 13. yy.’da Başpiskopos tarafından yaptırılmış olan Turaida kalesine geliyoruz. Turaida kalesi, Gauja nehri kanyonunda yüksek bir tepede yer alıyor. Kırmızı tuğlayla yapılmış kalenin kulesine çıkıp orman ve göllerden oluşan nefis manzarayı seyrediyoruz.
Otobüslerimize binerek Letonya’nın en güzel kasabası olarak tanımlanan Cesis’e geliyoruz. Bu kasabada yerleşim ilk olarak 13. Yüzyılın ikinci yarısında başlamış. Kasaba zamanında taş duvarlarla çevrilmiş. 5 giriş kapısı ve 8 kule var duvarların üzerinde. Kasabanın merkezinde ise bir kilise yer alıyor. St. John’s Kilisesi 1281 – 1284 seneleri arasında inşa edilmiş. Kasabanın en önemli yeri ilk yerleşim merkezi olan Cesis kalesi.
Bu kale döneminde ticaret yolları üzerinde yer aldığından büyük öneme sahipmiş. Biz gittiğimizde hava çok yağmurluydu o nedenle kasabanın güzelliğini çok fark edemedik.
Buradan sonra tekrar otobüse binerek Letonya-Estonya sınırından geçip, Tartu’ya doğru yola devam ettik.